Ekonomi alanında geçen haftanın gündemi; yüzde 14,9 ile elektrik zammı, Thomas Cook firması ile Türkiye turizminin 150-200 milyon dolarlık zararı ve baz etkisi ile tek haneye (% 9,26) düşen enflasyon oldu. Ancak Yeni Ekonomik Programı’nın (YEP) sunulduğu gün 2,5 milyon vergi mükellefine ve 800 bin civarında SGK prim borçlusuna e-haciz bildirimi yapıldı. Bu e-hacizler gelecek dönem için bir tür yol haritasını da işaret ediyor. Bedelli askerlik paraları, “imar barışı” gelirleri ve TCMB yedek akçeleri bittiğine göre vatandaşın ve işletmelerin daha çok vergi ve prim vermeleri dışında bir seçenek yok. Çünkü borçlanmanın ve de dövizle borçlanmanın hem riskleri yüksek hem de artık eskisi kadar kolay değil.
YEP’in özeti; “ilave borç alamıyoruz hatta borcu çeviremiyoruz. Bunun için var olan kamu alacaklarını ve vergileri artıracağız. Periyodik bir şekilde dolaylı vergileri yüksek ürünlere yani KDV ve ÖTV oranı yüksek vergilere zam yapacağız diyor iktidar. Çelişkili gibi görünen bu durum hem zaten kısıtlı olan tüketici talebini kontrol altında tutarak enflasyonda talep yönlü bir yükselişi azaltacak hem de iktidarın borç çevrim sorununu azaltacaktır. YEP işsizlik, enflasyon ve yoksulluk sorunun 3 yıl içerisinde azalmayacağının itiraf belgesidir.
YEP’in içindeki beş başlığın (1-Enflasyon, 2-Bütçe açığı, 3-Büyüme ve istihdam, 4- Cari işlemler dengesi ve 5- finansal istikrar) üçünde bu yıl YEP hedefleri tutturulamadı. Tutturulan cari işlemler dengesinde TL değer kaybının etkisi ve azalan ithalatın etkisi ortada olmadığını gösteriyor. Başarı olarak sunulan enflasyon hedefinde durum hala vahim görülmelidir. Şöyle ki dünyada birçok ülkede sıfır ile 2 oranı arasında olan enflasyon oranı 188 ülkenin sadece 15’inde çift hanelidir. Türkiye’nin de içinde olduğu bu ülkelerde enflasyonun gelecek yıl da tek haneli olma olasılığı düşüktür. YEP 2019 hedefi yüzde 12, 2020 hedefi ise yüzde 8,5’tir.
Geçen yılın YEP’inde (Eski YEP) 2019 yılında Türkiye ekonomisin yüzde 2,3 büyümesi hedeflenmişti. Ancak bu yıl büyümenin pozitif olması artık bir mucize kadar olasılık içinde ki yeni YEP tahmini sadece 0,5 puan olarak açıklandı. Temmuz ayına kadar açıklanan sanayi üretim endeksleri, tüketici güven endekslerindeki eğilim büyüme işaretlerini değil daralma işaretlerini veriyor. Büyüme olmadan işsizlik oranlarındaki yükselişin durdurulması mümkün değildir. Eski YEP’te 12,1 olması hedeflen 2019 yılı verisi şimdilik revize edilerek 12,9’a yükseltildi. Programdaki tutarsızlıklardan biri işsizlik başlığındadır. Bu oranlarda ekonomik büyüme olması durumunda işsizlik azalmadığı gibi artacaktır.
Mevcut durumda işsiz sayısı TÜİK verilerine göre 2019 yılı için 4,3 milyon bandının üzerinde olacaktır. Bu veriye ortalama işgücü artışı olan 850 bin kişi her yıl eklendiğinde YEP öngörülen bir milyon kişilik istihdam hedefinin gerçekleşmesi durumunda bile işsizlik düzeyini azaltamayacağı söylenebilir. Bu yıl 0,5 büyüyecek bir ekonominin gelecek 3 yılda yüzde 5 büyüyeceğini varsaymak ne kadar gerçekçi o da tartışmalıdır. Ülkenin kendi iç hukuki, siyasi ve ekonomik krizlerine bölgesel ve küresel riskler de eklenince yüzde 5 büyüme hedefinin üç yıl üst üste gerçekleşmeyeceği görülebilir. İşsizliği azaltmayan, kişi başına düşen geliri 2010 yılı düzeyinde hedefleyen, gelir dağılımında adaletsizliğin derinleşeceğini resmi olarak açıklayan YEP hangi yaraya merhem olacaktır? Bu iktidar zihniyetiyle halkımıza düşen daha çok vergi, zam ve borçlanma daha derin ekonomik, siyasi ve hukuki krizler olacaktır.