Abdal: Kıdem tazminatının kalkmasıyla ilk kadınlar işsiz kalacak

Pandemi sürecinde en çok kadınların işten atıldığına dikkati çeken Sendika Uzmanı Pınar Abdal, “Kıdem tazminatının ortadan kaldırılmasıyla birlikte yine ilk kadınlar işten çıkarılacak” uyarısında bulundu.

Pınar Abdal

Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırması’nın (DİSK-AR) 20 Haziran’da yayınladığı “Kovid-19 Döneminde Kadın İşgücünün Görünümü Raporu’na” göre, pandemi sürecinde kadın işgücü yüzde 11, kadın istihdamı yüzde 9 azaldı, geniş tanımlı kadın işsizlik oranı ise yüzde 45,3 oldu. Böylece işbaşında olmayan kadınların sayısı bir yılda 5 kat arttı. Halihazırda kadınların istihdamdan koparıldığı bir dönemde bir de kıdem tazminatının fona devredilmesi tartışmaları gündeme geldi.

Sendika uzmanı ve Ankara İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG) üyesi Pınar Abdal, pandemi sürecinde kadın emeği ve kıdem tazminatının fona devredilmesine ilişkin değerlendirmeler yaptı.

En çok kadınlar işten atıldı

Pandemi sürecinde sınıfsal eşitsizliğin derinleştiğine değinen Abdal, cinsler arası uçurumun da derinleştiğini söyledi:

“Bir aşamadan sonra işten atmalar yasaklandı ama o aşamaya kadar birçok işçi işten atıldı ve bu işçilerin çoğunluğunu kadınlar oluşturdu. Yine kayıt dışı sektörde kadın işçilerin yoğun bir biçimde çalışması kadın işçileri fiili olarak işsiz bıraktı. Bunun gibi pek çok gerçeklik aslında kadın işçilerin bu süreçten daha fazla yara almasına neden oldu. Kadına uygulanan şiddet ve ayrımcılık faktörleri artarken kadınlar eşitsiz bir konuma mahkûm edildi. Tüm bunların yanında kadın ve erkek emekçilerin arasındaki ücret farkı da bu süreçte daha çok arttı.”

‘Kadınlar kayıt dışı çalıştırılıyor’

İşverenlerin salgın sürecini fırsata çevirdiğine vurgu yapan Abdal, “2000 yılların başından beri sermayenin özellikle talep ettikleri şeylerin çoğu bu dönemde hükümetin uyguladığı ekonomik tedbirlerle hayata geçirildi. Genel anlamıyla baktığımız zaman bu süreçte istihdamı koruma anlamında önerilen tedbirlerin, gerçekleştirilen adımların hiçbirinde kadın işçiler yok. Çünkü Türkiye’de zaten kadın işçiler kayıt dışı, güvencesiz, kuralsız çalıştırmanın merkezinde yer alıyor. Bunun en görünür alanı tarım. Tarım, kayıt dışı çalıştırılmanın olduğu, insan onuruna yakışmayacak hayat koşullarının dayatıldığı, hiçbir tedbirin uygulanmadığı ve görmezden gelinen bir alan. Pandemi sürecinde bu sıkıntılar daha çok derinleşti. Temiz suyun bile olmadığı çalışma koşulunda, önlemler dizisinden bahsedildi. Ancak İçişleri Bakanlığı’nın genelgesinde yer alan tedbirlerin gerçekte herhangi bir yeri yok” ifadesinde bulundu.

‘Esnek modeller kadın emeğiyle piyasalaştı’

Ev içi emeklerin kadının sırtına yüklenmesinden dolayı da kadınların istihdam alanına giremediklerine işaret eden Abdal, “Kadın istihdamı yıllardır çok sistematik biçimde güvencesizleştiriliyor. Birçok yeni esnek model kadın emeği üzerinden Türkiye emek piyasasına sokuldu. Bu sistemde kadınlara ekonomik özgürlüğünü elde edebilecek kadar ücret verilmiyor. Bir biçimiyle eve bağımlı ama bir biçimiyle de hem işte hem de evde olmayı dayatan bir sistem” diye belirtti. 

Kadın işçi ölümleri arttı

Abdal, pandemi sürecinde bir yandan işsizlik, ücretsiz izin kullandırma gibi uygulamalar artarken diğer yandan kadın istihdamının yoğun olduğu sağlık ve gıda sektörü gibi alanlarda üretim baskısının arttığını kaydetti:

“Dolayısıyla bu alanlarda çalışan kadın emekçiler; iş yükünün artması, mesai saatlerinin uzatılması, işçi sağlığı ve iş güvenliğinin alınmaması gibi sorunlarla karşılaştılar. Kadınlara dayatılan esnek çalıştırma arttı. Diğer yandan pandemi sürecinde yaşamını yitiren kadın işçilerin sayısı arttı. Pandemi bakımından kritik olan sektörlerden biri olan sağlık alanındaki emekçilerin yüzde 70’ini kadınlar oluşturuyor. Bu da pandemiden kadınların daha fazla etkilenmesi anlamına geliyor. Bunun yanı sıra kadınların güvencesiz biçimde çalıştırıldığı diğer alanlarda iş cinayetleri devam etti.”

‘Amaç işten atmayı kolaylaştırmak’

Pınar Abdal, pandemide olduğu gibi kıdem tazminatının ortadan kaldırılmasıyla birlikte ilk önce kadınların işsiz kalacağını söyledi. Fotoğraf: MA

Her dönem kıdem tazminatının gündeme geldiğine vurgu yapan Abdal, kıdem tazminatının hedef alınmasına dair şöyle konuştu:

“Kıdem tazminatının işçiler bakımından bir iş güvencesi fonksiyonu var. İşverenlerin ise kıdem tazminatının kaldırılmasını istemelerinin en önemli nedenlerinden biri; işçi giriş çıkışlarında sirkülasyonu sağlayabilmek ve işten atmayı kolaylaştırmak. Türkiye’de her dönem işten çıkarılan ilk kesim kadınlar oluyor. Kıdem tazminatının ortadan kaldırılmasıyla birlikte pandemi döneminde olduğu gibi ilk kadınlar işten çıkarılacak. Diğer yandan Türkiye’de kadınlara geçici, güvencesiz ve ucuz işlerde çalışma koşulları dayatıldığı için zaten çoğu kıdem tazminatını alamıyor ancak davalar açarak bir şekilde alabilme koşullarını kullanabiliyorlardı. Fon sistemi ile hiç alamayacaklar.”

Kıdem tazminatının fona devrine dair henüz resmi bir taslağın olmadığını dile getiren Abdal, “Konuşulduğu kadarıyla işçinin bundan faydalanması için 15 yıl fiili çalışması gerekiyor. Çoğu kadın zaten 15 yıllık bir iş hayatı olamıyor. Kadınların emeklilik oranları çok düşük. Kısacası hali hazırdaki durumda kadınlar eşitsiz konumdayken kıdem tazminatının fona devredilmesi ile kadınlar bakımından bu eşitsizlik daha da katmerleşecek” diye aktardı.

‘İşçi sınıfının kararlılığı’

İşçi sınıfının verdiği kararlı mücadele sayesinde yıllardır gündeme getirilmesine rağmen kıdem tazminatının kaldırılamadığını vurgulayan Abdal son olarak, “İşçi sınıfının bu kararlılığını gördüğümüz sürece kıdem tazminatını ortadan kaldırmaya güçleri yetmeyecektir. Mesela sağlık alanında daha çok kadınlar olduğu için bu süreçte kadınların direnme biçimlerinde öne çıktığını gördük. Pandemi süreci bir taraftan esnek çalışmayı dayattığı kadar bir taraftan da yeni direniş yollarını besledi. Bu dönemde en çok kadınların etkilenmesinden kaynaklı önümüzdeki dönemde işçi sınıfının hareketliliğinde de eylemliliğinde de kadınların daha ön planda olacağını düşünüyorum” ifadelerini kullandı. MA

KONUYLA ALAKALI BİR YAZI

Prof. Dr. Mustafa Durmuş’un yazısı…