AİHM’in önüne siyah çelenk bıraktılar

Koşulsuz Adalet Hareketi, 24 Ocak Tehlikedeki Avukatlar Günü nedeniyle AİHM’in önüne siyah çelenk bıraktı.

Avrupa’da yaşayan Türkiyeli avukatlar tarafından oluşturulan Koşulsuz Adalet Hareketi, savunmaya karşı yürütülen operasyonları ve siyasal baskılara dikkat çekmek amacıyla 24 Ocak Tehlikedeki Avukatlar Günü’nde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) önünde eylem gerçekleştirdi. “Harekete Geç!” sloganıyla her hafta AİHM önünde nöbet tutan Koşulsuz Adalet Hareketi üyeleri, Türkiye’de yaşanan farklı insan hakları ihlallerini gündeme getiriyor. İlk nöbetlerini 27 Kasım 2020’de başlatan hareket üyeleri, AİHM önündeki 9. nöbetlerinde, 24 Ocak Tehlikedeki Avukatlar Günü’nde Türkiye’de avukatlar üzerindeki baskı politikalarına dikkat çekti.

Siyah çelenk bırakıldı

Hareket üyeleri, AİHM’in avukat başvurucuların dosyalarında halen karar vermemesine ve Türkiye’deki avukatlar üzerinde uygulanan siyasal baskılara tepki olarak AİHM binası önüne siyah bir çelenk bıraktı. Ayrıca halen cezaevlerinde tutuklu olan 146 avukatı temsilen AİHM binasının girişine 146 adet karanfil bırakıldı. Nöbet eyleminde, çeşitli cezaevlerinden ve halen yargılanmakta olan avukatların gönderdiği mesajlar da okundu. Tutuklu avukat Selçuk Kozağaçlı, “Mesleğin onurunu direnen avukatlar koruyor, koruyacak. Mesleğin geleceğini de yine direnenler belirleyeceklerdir. Direnen avukatlar oldukça da başaramayacaklar. Asla teslim olmayacağız, geçecek ve biz kazanacağız” mesajı gönderdi.

Savunma itibarsızlaştırılıyor

Katılımcı avukatlar tarafından yapılan açıklamada, hukuk devletinin en önemli bileşenlerinden biri olan savunmanın, iktidar tarafından ötekileştirilmeye ve itibarsızlaştırılmaya çalışıldığı belirtilerek, avukatların iktidarın bu sindirme politikası doğrultusunda hukuki dayanaktan yoksun iddialarla açılan soruşturma ve kovuşturmaların hedefi olduğuna vurgu yapıldı. Hareket üyeleri, cezaevindeki avukatların koşulsuz olarak derhal serbest bırakılması, avukatlar üzerindeki baskı ortamının yok edilmesi ve avukatların hiçbir tehlike ve engele maruz kalmadan mesleki faaliyetlerini yerine getirebilecekleri bir ortam inşa edilmesi talebinde bulundu.

OHAL’de zirveye ulaştı

Eylemde, 2011 yılında 47 avukatın gözaltına alınmasıyla başlayan avukatlara yönelik toplu operasyonların Olağanüstü Hal (OHAL) sürecinde zirveye ulaştığına dikkat çekildi. Bu operasyonlar kapsamında son 10 yılda yaklaşık 2 bin avukat hakkında “terör” suçlamasıyla soruşturma başlatılırken, 600’den fazla avukatın tutuklandığı ve 441 avukat hakkında toplamda 2 bin 728 yıl hapis cezası verildiği aktarılarak, İstanbul Silivri Cezaevinde adil yargılanma talebiyle açlık grevine başlayan Avukat Ebru Timtik’in 238 günün sonunda hayatını kaybettiği hatırlatıldı. 2020-2021 Adli Yargı yılı açılışında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın avukatlara yönelik “Önümüzdeki dönemde avukatlıktan teröristliğe uzanan bu kanlı yolun önünü kesmek için gerekeni yapacağız” sözlerinden sadece birkaç gün sonra başta Ankara (55), İzmir (33), Diyarbakır (24) ve Bursa (3) olmak üzere birçok ilde toplamda 115 avukat hakkında farklı tarihlerde gözaltı kararı verildiği belirtildi.

Yargının hukuksuzluğu

Türkiye’de 2 yıl avukatlık yapan ve bu süre içerisinde yargı düzeninin en esaslı unsurlarının bir baskı ve sıkışmışlık içindeki halini gördüğünü belirten hareket kurucularından avukat Feyza Tekin, Türkiye’nin temel probleminin bağımsız ve tarafsız mahkemelerin yokluğu olduğunu ve hakimlerin kararlarında özgür olmadığını söyledi. “Avukatların dahi müvekkillerinden dolayı suçlandığı, adil yargılanma ve savunma hakkının bitirilmeye çalışıldığı düşünüldüğünde, adalet arayışı çıkmaz bir sokağa sürükleniyor” diyen Tekin, Türkiye’deki mahkemelerin, temel ilkelere, uluslararası yasalara ve Türkiye yasalarına dahi uymadığını ve bu hukuksuzluk ortamında makinenin dişlileri olarak çalıştıklarını belirterek, bu dişlilere içeriden müdahale etmenin ve bu dişlileri kırabilmenin çok zor olduğunu kaydetti.

‘Amacımız hakları ihlal edilen milyonlara ses olmak’

Tekin, bu hareketi başlatma noktasındaki esas motivasyonlarının hakimlere ve savcılara içine düştükleri yanlışı sürekli hatırlatmanın gerekliliği olduğunu ve bu hatırlatmayı en etkili şekilde yapacak kurumlardan birinin de kararlarına bağlı olmak zorunda oldukları AİHM olduğuna işaret etti. Koşulsuz Adalet Hareketi olarak kapılarının herkese açık olduğunu vurgulayan Tekin, sözlerini şöyle sürdürdü: “Amaçlarımızdan biri, Türkiye’de hakları ihlal edilen milyonlara ses olmak. Bu amaç doğrultusunda Türkiye’den ve yurtdışından özellikle Avrupa’dan birçok kuruluşla iletişime geçmeye çalıştık ve birçoğu da bizimle iletişime geçmek istedi. Hepsinden olumlu tepkiler aldık. Bireysel bazda da ekibimize dahil olup gönüllü çalışmalar yürüten, cuma günleri olan nöbetlerimize katılmak amacıyla hiç üşenmeden Strazburg’a giden arkadaşlara özellikle teşekkür ediyorum. Bu hareketin güçlü devamlılığı için bu iki noktada da sürekli destek bekliyoruz.”

Susmak zor

Hareket üyelerinden Avukat Ersel Musmul, “Her gün Türkiye’den gelen akıl almaz haberlere tanıklık ediyoruz. Bundan daha kötüsü olamaz, dediğimiz her seferinde, ne yazık ki hâlâ bir şekilde bizi şaşırtmayı başarabiliyorlar. Böylesine bir hukuksuzluk ortamında kulaklarımızı tıkayıp hayata devam edebilmek oldukça zor” ifadelerini kullandı.

İnsanlık dışı uygulamaların olmadığı, insan hakları ve evrensel hukuk ilkelerinin egemen olduğu, keyfilikten uzak bir adalet sistemi talep ettiklerini ifade eden Musmul, bu amaçlarına ulaşabilmek için ise gerek bireysel mağduriyetleri, gerekse genele yayılan hukuksuz uygulamaları, farklı enstrümanlarla yurt içi ve yurt dışında duyurmaya çalışarak, kişi ve kurumları bilgilendirmek ve farkındalık yaratmak için çaba sarf ettiklerini belirtti.

MA