İrfan Uçar
Bilindiği gibi 1990’lardan bu yana Bölge’de yani Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde seçmen iki parti etrafında kümelenir.
Bunlardan biri HDP ve öncülü partiler. Diğeri merkez sağ bir diğer deyişle ana akım siyaseti sürdüren partiler. ANAP, DYP, Refah, Fazilet, AKP gibi…
Nispeten çeperden gelip merkeze oturan AKP, 2002’de ülkenin geneli için demokrasi ve refahı vaat ederken, bölgede Kürt sorunu çözmeye dönük söylemleri oldu. Bu yönüyle de diğer merkez sağ partilerden farklı bir söylem tutturdu.
AKP’nin 2002 vaatleri itibar gördü
Refah, adalet, adil paylaşım, yasakların kaldırılması, Kürt sorunun çözümüne yönelik vaatlere, bölge halkı bir şans tanıdı ve AKP epey itibar gördü. Dolayısıyla; DTP, BDP, HDP gibi partilere oy vermeyen kesimlerin oyunu kendisinde topladı.
AKP uzun bir süre bu kredinin nimetlerinden faydalandı. Ne zaman bölge halkının beklentileri gündeme gelse “askeri vesayet” gerekçesiyle “biraz daha sabır, biraz daha kredi” diyerek daha fazla halktan destek istedi ve ömrünü uzattı.
AKP MHP’lileşti ve Kürtlerden uzaklaştı
Beklentileri daha fazla öteleyemeyen AKP, sonunda demokratik çözüm sürecinin ortağı olmayı kabullendi. Ancak çözüm sürecine stratejik bir mesele olarak değil, varlığını sürdürecek taktiksel bir araç olarak bakan AKP, hızla bundan uzaklaştı. AKP’nin sürekli değişen “iç koalisyonu” da bunu istiyordu.
Gelinen aşamada AKP, 2002 modelini terk etti, yeni ortağının siyasal, ideolojik ve pratik kimliğine büründü. AKP, MHP’lileşti. Ve Kürtlerden uzaklaştı.
DEVA geç partileşti
AKP’deki iç koalisyonda yer bulamayan/yer almayan Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan bir süre sessiz kaldı. Sonra da “Bir şey yapmalı” diyerek birlikte hareket etme çabaları oldu.
Ancak Babacan, -başka başka nedenleri de olmakla birlikte- muhtemelen Davutoğlu’nun -Kürtlerin canını acıtan- bagajını kaldıramayacağını düşündü. Ve ortak hareket etmekten uzak durdu.
Neticede AKP sonunda deyim yerinde ise “ikiz” doğurdu: DEVA Partisi ve Gelecek Partisi. Geç bir doğumdu. Özellikle de DEVA açısından.
DEVA, AKP’den vekil alamadı
AKP ne de olsa Osmanlı kültürünü ve geleneğini seven bir parti. Osmanlı’da “Devlet-i Âli Osmani” için kardeş katli vacip görülüyor, kundaktaki bebek boğulabilirdi. Rakip olabilecek, “kardeşim” denilen Abdullah Gül’ün evinin bahçesine sözcüsünü ve ordu komutanını askeri helikopterle indirme yapabilmişti.
Babacan’ın DEVA’sı için devleti iyi bilen, “bin operasyon” yapmış Mehmet Ağar seçilmişti. Ağar, ne yapıp edip bu hareketin (DEVA partisinin) engellenmesi gerektiğini söylüyordu.
Laf orada kaldı, ne engellendi, ne engellenemedi, bilemiyoruz. Görünen DEVA Partisi beklendiğinden çok geç kuruldu. İkincisi AKP’den önemli sayıda milletvekili koparamadı.
İyi bir program, dengeli bir ekip
Ama 2020 model liberal, özgürlükçü, merkez sağ bir parti programı hazırladı. Dengeli ve iyi de bir ekip oluşturdu. Bugünlerde il kongrelerini yapıyor ve buralarda Babacan konuşuyor. Ana akım medya kapalı. Ağırlıkla seslerini alternatif medya üzerinden ve sosyal medya üzerinden duyuruyorlar. Örneğin Diyarbakır İl Kongresi’nin konuşmasının YouTube kaydını 50 bin kişi izlemiş. Diğer sosyal medya hesaplarını da dikkate alındığında bu sayıyı 5 ile çarpmak gerekiyor.
2020 model DEVA…
Babacan’ın Diyarbakır ve Batman il kongrelerinin konuşmalarına bakıldığında gerçekten de AKP’nin Kürtlerle barışık ve umut vaat eden 2002 döneminin politikalarına benzer 2020 model bir politika izlediğini görüyoruz.
İktidar blokunun muhalefetin sınırlarını çizdiği bir dönemde Babacan’ın Diyarbakır konuşmasından şu hususların altını çizmek gerekiyor.
Melayi Ciziri, Ehmedi Xani, Faqiya Teyran, Ceylan Önkol’u anarak sözlerine başlıyor. Evet, askerin top ateşi ile öldürülen küçük çoban Ceylan Önkol’dan…
Sonra “Artık yeter” diyor ve “Devlet insan için var” diyor. Erdoğan’ın Diyarbakır’da sarf ettiği ama bugün asla ve asla sahip çıkmadığı “Kürt sorunu vardır, benim meselemdir” sözlerini hatırlatıyor. Erdoğan’ın çözüm sürecinde 37 yıldır Türkiye’ye gelemeyen Şivan Perver’in Diyarbakır’da elini tuttuğunu ama bugün Türkiye’ye gelemediğini anlatıyor.
‘Hak ve özgürlüklerin neferi olacağız’
Yerel yönetimlerin güçlendirilmesinden bahsediyor, seçilmiş belediye başkanlarına kayyum atanmasını eleştiriyor ve “DEVA vatandaşın verdiği oyun garantörü, güvencesi olacak” diyor.
Adalet, özgürlük ve barış ilkelerine sahip çıkacaklarını, anadil ile ilgili bütün düzenlemeleri yapacaklarını, hak ve özgürlüğün neferi olacaklarını söylüyor.
Babacan, “Kürtleri isteyen, devletin de veren” üstenci dile liberal demokrasinin temel ilkelerinden güç alarak şöyle karşı çıkıyor:
‘Temel hakları veriyorum diyemezsin, zaten onun’
“Temel hakların tanınması insan onurunun gereğidir. Bu haklar kimse ile müzakere edilemez, oylamaya tabi tutulamaz. Bu haklar bekletilemez, zamana, zemine, ülkenin koşullarına bağlanamaz. Bu hakların birileri tarafından talep edilmesi de beklenemez. Vatandaşlarımızın analarından emdikleri ak süt kadar helal olan bütün haklarının koşulsuz, pazarlıksız, müzakeresiz bir biçimde tek taraflı olarak derhal tanınması esastır.
Temel bir haktan bahsediyorsak bunu sana veriyorum, verdim diyemezsin. Zaten onun. Bunun pazarlığını yapamazsınız. Yapacağınız tek şey bunu olduğu gibi kabul etmektir. Bunun dışındaki her türlü yaklaşımı elimizin tersi ile reddediyoruz.”
Evet, Babacan’ın “Her türlü vesayete karşı çıkacağız ve kaldıracağız” sözünü, Van’da iki yurttaşın helikopterden atılması meselesine değindiğini de aktarayım.
Görüldüğü gibi Erdoğan ve AKP’nin benzer cümlelerle söylediği ancak bugün sahip çıkmadığı mirasa, Babacan ve DEVA Partisi’nin sahip çıktığını görüyoruz.
Kürtler hemen üzerine atlamıyor
Babacan’ın bu konuşmaları Kürtlerde nasıl bir etki bırakıyor? Elbette hemen ikna olmuyorlar, ama kulaklarını da açıyorlar. Zira iyi sözlerden sonra yetkiyi ele alanların yaptıkları karşısında defalarca hayal kırıklığını deneyimlemişler. AKP iktidarı içinde olmakla birlikte Davutoğlu gibi pozisyonu olmaması bir avantaj sağlıyor. Demirtaş ve arkadaşlarının hapiste, sürgünde olduğu, belediyelerin kayyum yönetiminde olduğu bir ortamda HDP tabanından bir oy kayması beklenmiyor.
DEVA, bölgede AKP’liler arasında dikkatle izleniyor
Ancak MHP’lileşmiş bir AKP’nin bölge ile bağlarının zayıfladığını görmek gerekiyor. Her ne kadar HDP’ye oy vermiyor ise de, HDP’yi “düşman gibi” görmeyen, hele hele Kürtlerin temel haklarını tanıyacağını ifade eden bir DEVA Partisi ilgi görebilir. Babacan ve DEVA Partisi, AKP içinde olup ancak MHP’lileşmiş AKP’yi savunamayacak kesimler arasında çok daha dikkatle izleniyor.
Dolayısıyla Davutoğlu’nun Gelecek Partisi’nden daha fazla şanslı olabilir. AKP’nin “gidiciliği” belirginleşirse, Babacan’ın ve kadrolarının Diyarbakır konuşmasındaki çizgiyi korurlarsa bölgede HDP dışında öne çıkacak ikinci partinin DEVA olacağını öngörebiliriz.