İYİ Parti Genel Başkanı Akşener, iktidarın artık her adımını sadece iktidarını korumak için attığını söyleyerek, “Eylem planı yapmaktan, eylemin kendisine bir türlü fırsat bulamıyorlar. Üstelik, aylarca üzerinde çalışıp, karşımıza çıkardıkları reform paketi de, aynı cips paketleri gibi: Yüzde 80’i havayla dolu.” benzetmesinde bulundu.
Akşener, bu hafta Urfa, Mardin ve Batman’da yaptıkları buluşmada DEDAŞ’ın yarattığı mağduriyetleri aktararak, “Yağmur yerine yağan elektrik cezaları, derman bırakmamış. Urfa sana küsmüş haberin olsun Sayın Erdoğan!” dedi.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin TBMM Grup Toplantısında konuştu. Danıştay’ın okullarda okutulan “andımız” kararına tepki göstererek konuşmasına başlayan Akşener, “Bu ülkede, Andımızı yasaklayanlar oldu. Aslında buna çok da şaşırmıyoruz. Çünkü onları anlayabiliyoruz. Andımızın sözleri ağır gelenler, elbette andımızı yasaklamak ister.” dedi.
“Andımız”da Türk demenin bir ayırma değil, bir birliktelik arzusu olduğunu savunan Akşener, “Andımıza el uzatmaya cüret edenlere inat, bir kez daha ‘Ne Mutlu Türküm Diyene!’ ifadelerini kullandı.
‘Mısır konusunda girişimler var’
Akşener, konuşmasına iktidarın dış politikasını eleştirerek devam etti. 2013 yılında diplomatik ilişkilerin kesildiği Mısır konusunda bazı açıklama ve girişimler olduğunu söyleyen Akşener, şunları ifade etti:
“Önce, Milli Savunma Bakanı ve Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü, ardından da Dışişleri Bakanı, Mısır’la yeni bir döneme girileceğini söyledi. Geçen Cuma da Sayın Erdoğan, artık gelenek haline getirdiği ‘Cuma sonrası gıybeti’ seansında konuştu. ‘Türkiye’nin Mısır’la ilişkileri, öyle en üst düzeyde değil de, şöyle bir tık altında sürecek.’ dedi. Fesuphanallah… Şu devlet insanı ağırlığına bakar mısınız? Şu devlet ciddiyetine bakar mısınız? Şahsım diplomasisinden, “tık” diplomasisine terfi ettik. Hayırlı uğurlu olsun.”
‘Bir tık ne demek Sayın Erdoğan?’
“Bir ‘tık’ ne demek Sayın Erdoğan?” diye soran Akşener, şöyle devam etti: “Türkiye’yi, Ortadoğu’da yalnızlaştıran, milyarlarca liralık yatırımı, heba eden bir politikanın, herkesçe malum olup da, seslendirilmeyen sebeplerle terkedilmesini, elbette sorgularız. Türkiye’nin Cumhurbaşkanı, Mısır’a niye küstü, şimdi niye barışıyor, hayır mı, şer mi, elbette bilmek isteriz. Ve kaybedilen zamanın, tepilen fırsatların, hesabını kim verecek, elbette öğrenmek isteriz. Bu, milletimizin bize verdiği sorumluluğun gereğidir. Ama tüm bunlara cevap veremeyip, bir de üstüne ‘Bir tık aşağısı.’ demek, ‘Oylarım düşüyor, dış politikada da zor durumdayım. Kendimi kurtarmak için, Sisi’yle görüşmem lazım; ama, bunu nasıl yapacağımı bilmiyorum.’ demektir.”
‘Sayın Erdoğan seçim kazandı maalesef Türkiye kaybetti’
“Şahsi çıkarların, koltuk korkularının dayattığı ‘tıklarla’ devlet yönetilmez Sayın Erdoğan.” diyen Akşener, devletin akılla, stratejiyle, planlamayla yönetilebileceğini belirtti. 2013’ten sonra Mısır’a yapılan ihracatın hızla düştüğüne işaret eden Akşener, “Yaklaşık 4 milyar dolarlık, yani 30 milyar liralık ihracat kaybımız var. Bu kaybı yaşar mıydık? Libya’da karşımızda, Mısır’ın merkezinde olduğu, geniş bir diplomatik koalisyon oluştu. Mısır ile ilişkilerimiz, bu kadar gerilimli olmasaydı, bu koalisyon yine de oluşur muydu? Bu soruların hepsinin cevabı ‘hayır’.” dedi.
“Sayın Erdoğan seçim kazandı, ama maalesef Türkiye kaybetti.” diyen Akşener, şu ifadeleri kullandı:
“8 yıllık akılsızlığın ve vizyonsuzluğun ardından gelinen nokta işte budur. Bundan iki yıl önce, İstanbul seçiminde, Sayın Erdoğan vatandaşımıza, ‘Pazar günü şuna karar vereceksiniz, Sisi’ye mi oy vereceğiz, Mursi’ye mi?’ diye sormuştu. Bugün de aynı soruyu ben kendisine sormak istiyorum; Sayın Erdoğan; Milletimiz ilk sandıkta sana mı oy verecek, yoksa Mursi’ye mi?”
‘İktidar artık her adımını sadece iktidarını korumak için atıyor’
İktidarın artık her adımını sadece iktidarını korumak için attığını söyleyen Akşener, “Diplomasideki manevraları da, reform paketleri de, eylem planları da hep aynı amaca hizmet ediyor. Bakıyorlar ki, iktidarı korumak için bazı adımlar atmaları lazım, hemen ortaya yeni bir paket, yeni bir plan sürüyorlar. Bunun son örneği olarak Sayın Erdoğan, geçen hafta ‘Ekonomide Reform Paketini’ açıkladı. Beklenenin aksine, açıklama sırasında hem döviz kuru, hem de faizler arttı.” dedi.
‘Her pakette döviz kuru artması aile geleneğiymiş’
Bu durumu daha önce de gördüklerini belirten Akşener, “Damat Bakan da, bakanlığı döneminde bol bol paket açıklardı. Onun da açıkladığı her pakette, döviz kuru ve faizler artardı. Demek ki, bu durum bir aile geleneğiymiş.” şeklinde konuştu.
‘Gerçeklerden uzak paketlerine milletimiz artık inanmıyor’
Ekonominin artık dikiş tutmadığını ifade eden Akşener, şunları ifade etti: “Gerçeklerden uzak paketlerine, planlarına, milletimiz artık inanmıyor. Bak şimdiden uyarıyorum; Damadın da, hemen her ay, yeni bir paket açıklıyordu, sonunda paket oldu. Geçmişten ders al, olanlardan feyz al. Demokrasi olmazsa, hukuk düzgün işlemezse, devlette akıl, liyakat ve şeffaflık olmazsa, tüm ihaleleri yandaşların kaparsa, sen ne açıklarsan açıkla, tutmaz. Milletinin gerçeklerini reddeden hiçbir iktidar, sandıktan çıkamaz. Bu kadar basit.”
‘Reform paketi aynı cips paketleri gibi yüzde 80’i havayla dolu’
Gıda, tüketici ve üretici enflasyonlarına artık “eylem planı enflasyonu” eklendiğine dikkat çeken Akşener, “Eylem planı yapmaktan, eylemin kendisine bir türlü fırsat bulamıyorlar. Üstelik, aylarca üzerinde çalışıp, karşımıza çıkardıkları reform paketi de, aynı cips paketleri gibi: Yüzde 80’i havayla dolu.” benzetmesinde bulundu.
‘Dört yerden maaş alan yeğen görümce ve bacanaklara kısıtlama geliyor’
Üç aydır, bütün bakanlıkların üzerinde çalıştığı, 98 sayfalık reform kitapçığının 50 sayfasından fazlasının, başlık, içindekiler, fiyakalı resimler ve notlardan oluştuğuna vurgu yapan Akşener, şunları kaydetti:
“Ekonomi ile ilgili konulara ilişkin bilgiler de zaten Yıllık Program’da ve Orta Vadeli Program’da var. Yani Saray Danışmanları, üç ay boyunca allamışlar pullamışlar, eski programlardakileri kopyalayıp yapıştırmışlar. Mesela, reçete diye sundukları ‘ürün uzayı’ 10 yıldan beri akademisyenlerin, sanayi odalarının çalıştığı bir konu. Hatta biz, çoktan üzerinde çalışıp, projelendirdik bile. Keşke altını dolduramayıp rezil olmak yerine, bize sorsalardı. Bize sorsalar, kendileriyle paylaşırdık.
Dahası var. Pakette öyle maddeler var ki, bu maddeler, sanki bizzat Sayın Erdoğan’a karşı yapılmış. Kendisinin bunlardan haberi var mı, gerçekten şüpheliyim. Mesela, kamuda taşıt alımı ve kiralanmasına, temsil ve ağırlamaya, harcama sınırları getirilecekmiş. Yönetim kurullarına yapılan atamalara da sınırlama getirilecekmiş. Yani çakarlı lüks arabalara, banka yönetimine atanan güreşçilere, üç, dört yerden maaş alan, yeğen, görümce ve bacanaklara kısıtlama geliyor.”
‘Hesap verebilirliğe buhar olan 128 milyardan başlayalım var mısınız?’
Pakette “Meclisin bütçe hakkının kapsamı genişleyecek, şeffaflık ve hesap verebilirlik artacak.” dendiğini belirten Akşener, “Çok güzel, sonuna kadar da destekliyoruz. Ama bir şartla: Hesap verebilirliğe, Merkez Bankası’nın buhar olan 128 milyarından başlayalım. Var mısınız?” dedi.
‘Oy istemeye değil dert dinlemeye gidiyoruz’
Urfa ve Mardin’de vatandaşlarla yaptıkları buluşmaları anlatan Akşener, “Oy istemeye değil, dert dinlemeye gidiyoruz. Bu zor günlerde, yalnız olmadıklarını hissettirelim istiyoruz.” dedi.
‘Yağmur yerine yağan elektrik cezaları derman bırakmamış’
Akşener, çiftçilerin anlattıkları sorunları şöyle aktardı: “’Ama Urfa’dan Batman’a, başımızda öyle bir bela var ki, hepsini unutturuyor’ diyor. Nedir o bela? DEDAŞ. Yani, Urfa’da, Mardin’de herkesin DEAŞ dediği, Dicle Elektrik. Çiftçi ekip biçmek için hevesli, hazır bekliyor. Toprak, 1’e beş verecek kadar bereketli, hazır bekliyor. Ama öyle bir düzen kurulmuş ki, kimsenin dermanı yok. Çiftçimiz, astronomik elektrik faturalarından illallah ediyor. Fatura yetmiyor, gestapo gibi dolaşan, şirket görevlilerinin yazdığı cezalar da, çiftçimizin nefesini kesiyor. 300 bin lira, 500 bin lira, hatta 1 milyon lirayı bulan cezalar var. Ve ilginçtir, ortada fatura da yok. Yani sistem, hem vatandaşın sırtında yük, hem de devletten vergi aşırıyor. Böyle insafsızlık olur mu? Böyle kayıtsızlık olur mu? Böyle vicdansızlık olur mu? Utanmıyor musunuz? Çiftçimize yaşattığınız bu zulme derhal son verin!”
Urfa’da öğrencilerin tabletsiz, gençlerin umutsuz, babaların çaresiz, tarlaların hüzünlü, toprağın mahzun olduğunu belirten Akşener, “Yağmur yerine yağan elektrik cezaları, derman bırakmamış. Urfa sana küsmüş haberin olsun Sayın Erdoğan!” dedi.
Tarım Bakanı’nın görevden alınması çağrısı
Akşener, bu hafta “Milletin Kürsüsü”nü Bozova’dan çiftçi Bayram Sarı’ya bıraktı. Sarı, çiftçilerin yaşadığı sorunları anlattı. Erdoğan’a bir kez olsun çiftçiye iyilik diye Tarım Bakanı’nı görevden almasını isteyen Akşener, “Fiyatlar uçmuş, milletin pazara, markete gidecek mecali kalmamış. Gel, Tarım Bakanı’nı paketle, şu mübarek ramazan öncesi, milletimizi sevindir.” dedi.
Akşener, konuşmasına iktidara geldiklerinde ülkenin sorunlarını nasıl çözeceklerine yönelik politikaları anlatarak devam ederek, İyileştirilmiş ve Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem taleplerini yineledi.
Yeni1Mecra