İYİ Parti Genel Başkanı Akşener, “Sayın Erdoğan’ı bir kez daha, yaptığı ender iyi işlerden biri olan İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmek yerine, sözleşmenin maddelerini hakkıyla uygulamaya çağırıyorum” dedi.
Akşener, “bir avuç ahlaksızın” hayallerini gerçekleştirmek uğruna, kadınları mağdur etmesine izin vermeyeceklerini belirterek, “İstanbul Sözleşmesi’ni feda etmenize izin vermeyeceğiz. Çünkü, İstanbul Sözleşmesi yaşatır!” dedi.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin Meclis Grup Toplantısı’nda konuştu. Akşener, Mersin’de meydana gelen trafik kazasında yaşamını yitiren askerleri anarak, yaralananlara da acil şifalar dileyerek konuşmasına başladı.
14 gün boyunca Ankara’da karantinada olduğunu söyleyen Akşener, “Herhangi bir sorunla karşılaşmadan süreci tamamladık. Kovid-19’a yakalanan koruma polisim de sağlığına kavuştu.” dedi. Bilim insanlarının karar ve tavsiyelerine uymak, her bir vatandaşımız gibi kendileri için de zorunluluk olduğunu söyleyen Akşener, “Vatandaşımızdan beklediğimiz hassasiyeti, aynı sorumluluk bilinciyle göstermek, bizler için de bir zorunluluk.” şeklinde konuştu.
‘Ayasofya’da ibadet etmeyi ben de istedim’
Karantina şartları gereği evde kaldığını bu nedenle bazı programlara katılamadığını söyleyen Akşener, “Bunlardan biri de Ayasofya Camii’nin tamamen ibadete açılmasıyla ilgili programdı. Orada olmayı, Ayasofya’da ibadet etmeyi, dualar etmeyi ben de istedim. Ancak maalesef olmadı. İnşallah ilk fırsatta ziyaret edeceğim.” diye kaydetti.
‘Ayasofya’dan siyasi rant devşirme telaşına düştüler’
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a Ayasofya üzerinden yüklenen Akşener, “Sayın Erdoğan ve arkadaşları, uyarılarımıza rağmen dayanamadılar ve hepimizin ortak değeri olan Ayasofya’dan, siyasi rant devşirme telaşına düştüler.” dedi. Dün Ayasofya’nın açılmasına itiraz edenlerin, bugün “Ayasofya Fatihi” pozlarına girdiklerini ifade eden Akşener, ilk günden itibaren “Ayasofya’yı ibadete açın, ama siyasete kapatın.” dediklerini belirtti.
Akşener, “Ama iktidar, Allah’ın evine siyaset sokma hastalığından bir türlü kurtulamadı. Ortak değerlerimizi suistimal etmekten geri kalmadı. Karar sürecinde gösterdikleri riyakarlığı, açılış programındaki sözleriyle bambaşka bir boyuta taşıdılar.” diye kaydetti.
Fatiha Suresi okudu
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın görev geldiği günden bu yana istiklal kahramanları için bir hayır duasını çok gördüğünü belirten Akşener, “Bu sefer de utanmadan onlara lanet okumaya kalktı.” dedi. Salonda ve ekranları başında kendilerini izleyenlerden ricada bulunan Akşener, “Bir asır önce, İstanbul’u ve Ayasofya’yı yeniden özgürleştiren, iktidarın ve saray bürokratlarının lanet okuduğu o aziz kahramanlarımızın ruhlarına hediye edelim: El Fatiha…” diyerek Fatiha Suresi okudu.
‘Gerçek gündemin perdelenmesine izin vermeyeceğiz’
Memleketin dört bir yanında geçim derdi, işsizlik olduğunu, memleketin her köşesinde kadınların ağladığını ifade eden Akşener, “İktidar, işte bu sesler duyulmasın diye, en güzel günlere bile nefret ekiyor. Nifak tohumlarıyla, gerçek gündemi perdelemek istiyor. Ama olmuyor. Olmayacak. İzin vermeyeceğiz.” dedi.
‘Son 10 yılda 3 bin kadın öldürüldü Türkiye bu utançtan arınmak zorunda’
Hiçbir suni gündeme, bir türlü net bir plan, program ortaya koyamayıp, yılan hikayesine çevrilen eğitim takvimi yüzünden, çocuklarının geleceklerinden endişe duyan, ailelerin gerçeğini örtemeyeceğini belirten Akşener, şunları kaydetti:
“Hiçbir suni gündem, ülkemizin, 34 OECD ülkesi arasında, kadına yönelik şiddet olaylarında birinci sırada olduğu gerçeğini örtemeyecek. Sadece bu yılın Ocak ayında 27, Şubat ayında 22, Haziran ayında 27 kadınımız öldürüldü. Son olarak, ömrünün baharında, 27 yaşındaki bir evladımız, Pınar Gültekin katledildi. Kadınlarımız korku içinde, kendini güvende hissetmiyor, evlatlarımız tedirgin. Türkiye, bu utançtan kurtulmak zorunda. Türkiye, son 10 yılda 3 bin, geçen yıl 474 kadınımızın öldürüldüğü bir ülke olma utancından arınmak zorunda.”
Akşener, kadına yönelik şiddete ilişkin erkeklere seslendi
Ey Türk erkekleri” diye seslenen Akşener, şunları ifade etti: “Bu sözlere kulak verin. Bu sözlere anneniz, kızınız, eşiniz, sevdikleriniz için kulak verin. Kadınların, erkeklere güvenemediği bir dünya, kıyamet alametidir. Kadınının yanında duracak mertliği göstermemek Türk töresine yakışmaz. Buradan tüm kadınlarımıza ve onlara şiddeti reva gören vicdansızlara sesleniyorum; İyi ve cesur insanların iktidarında, çıkıp diyeceğiz ki; ‘Kadınlarımızı özgür ve güven içinde yaşatamayan bir düzen, düzen değildir.’ Çıkıp diyeceğiz ki; ‘Tek bir kadın gözyaşı döküyorsa, o düzeni yıkar, yenisini kurarız.’ Bunu sağlamak için çok fazla şeye ihtiyaç yok. Yasaları hakkıyla uygulamak, önlemleri hakkıyla almak, yeter. Bu bir zihniyet meselesidir. Nefreti, düşmanlığı bırakıp, kadınıyla erkeğiyle milletimizin her bir ferdini sevmek yeter.”
Akşener’den Erdoğan’a İstanbul Sözleşmesini hakkıyla uygulama çağrısı
Akşener, “Bu sebeple Sayın Erdoğan’ı bir kez daha, yaptığı ender iyi işlerden biri olan İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmek yerine, sözleşmenin maddelerini hakkıyla uygulamaya çağırıyorum” diye konuştu. Akşener, “Bir avuç ahlaksızın hayallerini gerçekleştirmek uğruna, kadınlarımızı mağdur etmenize izin vermeyeceğiz. Bir avuç özgüvensizin egolarını eylemek uğruna, İstanbul Sözleşmesi’ni feda etmenize izin vermeyeceğiz. Çünkü, İstanbul Sözleşmesi yaşatır!” dedi.
‘Beş mühendise tanıdığı şansı bacasız endüstrimize tanımadı’
Akşener, iktidarın ekonomi politikalarını eleştirerek konuşmasına devam etti. Pandemiyle birlikte Türkiye’nin can damarlarının ağır hasar aldığını belirten Akşener, bunlardan birinin de turizm sektörü olduğunu söyledi. Turizm sektörünün sürekli ve geçici personeliyle, milyonlarca vatandaş için, esnaf için ekmek kapısı olduğunu belirten Akşener, şunları ifade etti:
“Turizmi kurtarmak için bula bula, bankalara tatil kredisi vermeyi bulan iktidar; beş müteahhidine tanıdığı şansı, bacasız endüstrimize tanımadı. Turizmi kurtarmak için bula bula, YKS’ye girecek öğrencileri ve ailelerini mağdur etmeyi bulan iktidar; Sektör şirketlerini vatandaş karşısında zor duruma düşürmekten çekinmedi.”
Akşener kürsüyü turizm sektöründen Mete Ay’a bıraktı
Milletin Kürsüsünün bu hafta, milyonlarca vatandaşın ekmek kapısı olan turizm sektörünün olacağını belirten Akşener, kürsüyü Fethiye’den Çalış Turizm ve Tanıtım Derneği Başkanı Mete Ay’a bıraktı.
‘Turizm sektörünün acilen nefes alması gerekiyor’
Turizmin salgın sürecinde müteahhitlerin gördüğü kadar bile destek göremediğine vurgu yapan Akşener, şu önerilerde bulundu:
“Turizm sektörünün acilen nefes alması gerekiyor. Sektörde 4 bin işletme, 1 milyon yatak kapasitesi var. İhtiyaç duyan turizmciye, yatak başına 5 bin lira, bir yılı faizsiz olmak üzere, 3 yıllık işletme kredisi sağlayın. Kamu ve turizm sektörünün yükü ortaklaşa paylaşacağı bir kampanya başlatın. Salgın süresince büyük özveriyle çalışan, başta sağlık, güvenlik ve eğitim personelinin, turizm tesislerinden haftalık 250 liradan yararlanmasını sağlayın. Hem kamu çalışanlarının özverilerini ödüllendirmiş olursunuz, hem de yabancı ziyaretçinin olmadığı bu dönemde turizmci için bir gelir yaratırsınız.”
Meselenin dönüp dolaşıp güvene dayandığına vurgu yapan Akşener, “Ekonominin her alanında olduğu gibi turizmde de, eğer güven yoksa çarklar dönmez, gelir yaratamazsınız.” dedi.
‘Turizm’de Türkiye 5 yıldır aynı noktada’
2019 yılında turizmden elde edilen 34 milyar dolar gelirin, 2014’te elde edilen gelirle aynı olduğuna işaret eden Akşener, “Türkiye 5 yıldır aynı noktada. Her türlü turizme elverişli, baştan aşağı farklı güzelliklerle dolu Anadolu’da, iki şehre, Antalya ve İstanbul’a sıkışmış bir yapıyla karşı karşıyayız. Artvin’in, Trabzon’un, Samsun’un doğal güzellikleri, Gaziantep’in, Mardin’in, Van’ın sahip olduğu kültürel ve tarihi hazinesi, turizm vitrinine çıkarılamadı. Van gölünün kıyısına, güzel tesisler yapmayı akıl edemeyen iktidar, ancak saray yapmayı akıl ediyor.” şeklinde konuştu.
Yaşanan sorunların kaynağının 2 yıldır uygulanan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi olduğunu yineleyen Akşener, “O yüzden ısrarla, ‘Bu düzen değişmeli’ diyoruz. ‘Bu düzen değişirse Türkiye büyür, kalkınır, para da gelir, yatırım da gelir.’ diyoruz. ‘Bir ülke, demokrasisiyle, hukukuyla güven veriyorsa, her alanda yolu açıktır.’ diyoruz.” dedi.