Anımsama

Hacer Buyruk

.,gerçekleşti, tanıdım onu, kendimi, akşamüstünün sezdiren, vaktin vakte bağlanış vakti. Bir gemi bir denizi yürüdü gitti, bir orman bir sonbahara bağışladı bildiğini; şurada işte, şuradaydım, anımsıyorum, kederlerimin içinden aşkla geçiyorum, iyileşiyorum, kurtuluyorum, kavuşuyorum, hasretle sarılıyor sis inmiş gündüzüm bulutlu geceme.

Bir kere daha: Tırmandı aynı duvarı, aynı bir çift telaşlı kertenkele, bu defa sükûnetle.

Ayinlerle yaktığım resimler öyle çok savrulmuşlar ki aklımın ellerinden, unutuş çekmiş onları benden şefkatli göğsüne ve dönmüş o üzüntü kayıtları, gözleri sürmeli, külden gülümseyişlere; anımsadım, anladım, kabul ettim, aynasız baktım yüzüme. Sevmekle, sen sen sen demekle, seslenmekle, bana baksın, göz göze gelelim istemekle, bir mektup yazıyormuşum meğer aslı bendeki sevgiliye.

Bir kere daha: Kül, kum, çöl diyorum, çok uzaklardan duyulan sesimle.

Kutlu kılsın o halde zamanı alnımda derinleşen çizgi; ufkum o benim, defalarca batmış defalarca doğmuş olduğum, el ele tutuştuğu mevsimlerimin, görünür oluveren bedeni ateşin. Ah susun ki yer verin, göğü istiyor, geri dönmüş, sözcüğe dönüşmüş gömlek giyen Güneşim. Bir zaman su idi, ışık katresi olarak taşıyacağım artık onu gözlerimde.      

Bir kere daha: Uzaklaşıyorum rıhtımdan, bu defa ağlamadan.

Geri veriyor bu sevimli rüzgâr aldığı her şeyi, büküp alüminyum leğeni, tarlatan yapıyor pırıl pırıl gelinliğime. Ve hani onu, yosunlu, kayalık bir deniz altı şehri, yemyesil ve masmavi, dudaklarımda tuzu, içinden geçiyorum, uyandıracak uykusundan, o sıra değilse de, anımsaması gerçekleştiğinde, dudağı sızlayacak ve hatta buluşacağız, daha önce hiç buluşmadığımız gibi, hiç hesapsız bakabilecek, ilkin rüyamda gördüğüm saat kulesine.   

Karaya çıktığımda su mağaralarından, yürüdüğümde taşların üstünde, deniz evimmiş, denize evim, içinde yaşadığım yaşıyor içimde, kuşatıyorum beni kuşatmış olanı, sarılmışız, dalgalı saçlarız, alnımda dağlar gibi ateş yanarken sayıklamıştım, anımsadım.

Anımsar mıyım yüz yıl sonra da, adım çoktan yazılmış olduğunda taşlar üstüne, anımsar mı yerlerin yüzünü yıldızlar, anımsar mı, onlara ad verip, uzak zamanlardan izleyenleri?

Bir kere daha diyen, bir kere daha, bir kere daha der mi?

Yemin ederim başımın üstüne, anımsanmak asla umduğum değil, ey unutulmak, bir kere daha al beni.