Asgari ücret 1 paket sigara kadar artmadı

Sinan Ok

Aralık ayları hem bütçe hem de asgari ücret tartışmaları nedeniyle ekonominin yoğun tartışıldığı bir ay olmaktadır. Türkiye’de Ağustos 2018’de Rahip Bronson vakası ile açığa çıkan ekonomik krizin etkilerinin sürdüğü Türkiye ekonomisinde ise “kriz” neredeyse tüm kamuoyu araştırmalarında halkın en öncelikli gündemlerinden biri olarak açığa çıkıyor. TCMB faiz indirim kararlarından sonra doların yönünü yine yukarıya çevirmesi güven endekslerinde yeni bir tedirginliğe yol açtı. Akar yakıt fiyatlarına yeni zamlar gelirken istihdam kayıpları ve işsizlik artışı devam ediyor.

Bu arada artık basit bir seremoniye dönen Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışmaları sonucunda asgari ücret 2.324 TL olarak açıklandı. İşçileri temsilen TÜRK-İŞ, HAK-İŞ ve DİSK’in ortaklaştığı 2.578 TL teklifi dikkate alınmadı.

Yine TÜİK bu süreçte kendi verileriyle çelişecek şekilde “bir işçinin asgari geçim maliyeti” hesabında kendi enflasyon oranının yarısından az bir oranla artış yapması verilere duyulan güveni iyice sarstı. Enflasyon gerçekleşmeleri ve beklentileri çift haneli iken, TÜİK bu değerin sadece yüzde 5,3 oranında arttığını “iddia ediyor”. Bu kapsamda TÜİK’e göre bir işçinin asgari geçim maliyeti ağır işler için 2.331 TL olarak açıklandı ancak açıklanan asgari ücret bu değerin bile altındadır.

TÜİK’in bu hesaplamada işçiyi tek kişi sayması da zaten açıklanan değerin ne kadar yetersiz olduğunu göstermektedir. Devlet vergi ve harçlardaki artışları için yeniden değerleme oranı olarak yüzde 22,58 artış yaparken işçinin yaşam maliyetinin sadece yüzde 5,3 arttığını iddia etmek safsatadır.

Açıklanan 2.324 TL’lik asgari ücretle asgari ücretlilerin yoksulluk durumu pekiştiriliyor. Yoksulluğun kısır döngüsü içerisinde asgari ücretlinin çocuklarının da temel sağlık, konut, eğitim ve beslenme haklarından yararlanamadığı ifade edilebilir. Türkiye’de gelir dağılımında adaletsizliğini de pekiştiren bu miktarın bir kısmını da işveren değil işsizlik fonu ödüyor aslında. AÇSH Bakanlığının yayımladığı tebliğde günlük ücretin 98,10 olarak belirlendiği ifade ediliyor. Ancak 2.324 TL’yi 30’a böldüğünüzde günlük 77,47 oluyor. İşçilerin hafta sonu ve ücretli izinleri yokmuş gibi yıllardır yapılan bu yanlış tesadüf değil kamuoyuna yönelik bir çarpıtmadır.

*2019 yılı önceki yıla göre 12 aylık ortalama enflasyon kadar 2020 yılı ise yüzde 12 enflasyon kadar artacağı varsayılmıştır.
**2020 yılı için ortalama dolar kuru 6,30 Euro kuru 6,85 varsayılmıştır.

Son 10 yılın asgari ücret değerlerinin gösterildiği yukarıdaki tabloda yoksulluk sınırı ile asgari ücret arasında 4-5 kat olduğu görülmektedir. Yani bir hanenin TÜİK’in açıkladığını yoksulluk sınırının altına düşmemesi için aynı hanede 4-5 kişinin çalışması gereklidir. İşsizliğin tarihi rekorlar kırdığı bu dönemde her evde işsiz sayısı artarken yoksullaşmanın derinleşeceği öngörülebilir. Zaten TÜİK’in yoksulluk verileri de son 5 yıldır gini katsayısının arttığını ifade ederek bunu resmi olarak açıklıyor. İşsizlik, yoksulluk ve enflasyon artışı devam ederken TÜİK’in yaşam maliyeti artışını düşük göstermesi sorgulanmaya devam edecek ve kurumun zaten tartışmalı olan güvenini zedeleyecektir.

Tabloda görüleceği üzere asgari ücret değerleri 2016 yılı değerlerinin altındadır. 2015 yılı seçimleri nedeniyle reel bir artış yaşandığı ifade edilebilecek tek yıl 2016 yılıdır. Bu yılın dışında asgari ücretlilerin ücret artışı çekirdek enflasyonun altında kalmıştır. Yani iddia edilenin aksine asgari ücretli enflasyonu ezdirilmiştir. Yevmiye artışlarının 2020 yılında bile 2016 yılının altında kaldığı görülmektedir. 2016 yılında günlük yevmiye 11 TL artarken 2020’de sadece 10 TL artmıştır. 10 TL’ye artık bir paket sigara bile gelmemektedir. İktidarın asgari ücrete yaklaşımı merak edenler ise AKP grup başkan vekilinin “üç öğün 1 çay  1 simit” hesabına bakıp durumun vahametini kavrayabilir.

Çok sevdikleri Necip Fazıl’ın ifadesiyle ortaya çıkan düzenin özeti budur;

“Allah’ın on pulunu bekleye dursun on kul;

Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul.

Bu taksimi kurt yapmaz kuzulara şah olsa;

Yaşasın, kefenimin kefili karaborsa!”