HDP’li Kayapınar Belediyesi Eşbaşkanı görevinden alınan avukat Keziban Yılmaz, bir kişinin ifadesi üzerine tutuklu yargılandığını hatırlatarak, yargılananın şahsı olmadığını “Eşbaşkan kim olsaydı yargılanacaktı” dedi. Mahkeme, duruşmadaki 70 avukatın müdafi talebini ve Yılmaz’ın tahliye talebini reddetti.
İçişleri Bakanlığı tarafından HDP’li Kayapınar Belediyesi Eşbaşkanı görevinden alınarak yerine kayyım atanan daha sonra tutuklanan avukat Keziban Yılmaz’ın, yargılanmasına başlandı. Yılmaz hakkında “Örgüt üyesi olmak” iddiasıyla açılan davanın ilk duruşması Diyarbakır 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşma nedeniyle Adliye ve duruşma salonunun olduğu koridorda yoğun güvenlik önlemleri alındı. Yılmaz, duruşmaya tutuklu bulunduğu Kayseri Bünyan Kadın Kapalı Cezaevi’nden SEGBİS ile katıldı.
Duruşmada Yılmaz’ın avukatları hazır bulunurken, etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanan tanık Hicran Berna Ayverdi ise mahkemenin duruşmada hazır bulunması talebine rağmen Çınar Adliyesi’nden SEGBİS’le duruşmaya katıldı. Duruşmayı, Yılmaz’ın ailesi, HDP Diyarbakır milletvekilleri, il eşbaşkanları ve onlarca avukat takip etti.
70 avukat müdafilik talebinde bulundu
Yılmaz’ın avukatı Mehmet Emin Aktar, duruşmadaki 70 avukatın müdafi olarak duruşmaya katılmasını ve duruşmanın SEGBİS kaydıyla kayıt altına alınmasını talep etti. 3 müdafi sınırlaması gerekçesiyle avukatların katılma talebini reddeden mahkeme, SEGBİS kaydının yapılmasını kabul etti.
‘Uzakta savunma yapmayı hukuki ve adaletli bulmuyorum’
Mezopotamya Haber Ajansı’nın geçtiği bilgilere göre; Keziban Yılmaz savunmasına duruşmaya getirilme talebinin mahkeme tarafından reddedilmesine tepki göstererek başladı. Yılmaz, yüzlerce kilometre uzaklıkta savunma yapılmasını hukuki ve adaletli bulmadığını söyledi. Yılmaz, “Ülkenin birliği ve bütünlüğünü bozmak” suçlamasıyla 3 yıl cezaevinde kalan tanık Berna Ayverdi’nin ifadeleri nedeniyle tutuklandığını hatırlattı. Yılmaz, şöyle konuştu: “Dosyada 15 yıllık mesleki faaliyetlerim kriminalize edilmeye çalışılmış. Üç yıl boyunca cezaevinde kalan birinin ifade vermeyi alışkanlık haline getiren birinin, kendini kurtarma umuduyla önüne gelenin hakkında iftiralarda bulunan birinin ifadelerine ilişkin kendimi savunmak zorunda bırakıldım.”
‘Yargılanan şahsım değil Eşbaşkan kim olsaydı yargılanacaktı’
Yargılananın şahsı olmadığını “Eşbaşkan kim olsaydı bugün yargılanacaktı” diyen Yılmaz, hakkında ifade veren tanık Ayverdi’nin 22 Mart’tan itibaren jandarmada kaldığının görüldüğünü belirtti. Yılmaz, Ayverdi’nin “Fotoğraf teşhisinde bana dair bir beyanda bulunmuyor. Ancak 5 gün sonra yapılan fotoğraf teşhisinde, beni teşhis ediyor ve ifade veriyor” dedi.
‘Emniyet suç unsuru bulmadı’
Emniyetin belediye başkanlığı adaylığını açıkladıktan sonra hakkında tahkikat başlattığını hatırlatan Yılmaz, tüm seçim çalışmalarının kayıt alındığına işaret etti. 2 ay boyunca yürütülen çalışmalarda emniyetin hiçbir suç unsuru bulmadığını söyleyen Yılmaz, Emniyet tarafından hakkında yürütülen tahkikatın 22 Mart’ta tamamlanıp 27 Mart’ta Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiğini söyledi. Yılmaz, “Jandarmanın elinde bulunan Berna Ayverdi devreye sokuluyor. Berna Ayverdi, 27 Mart’ta üzerime ifade veriyor” dedi. Yılmaz, tanık Ayverdi’nin daha önce kaldığı cezaevinde kalmalarının da manidar olduğunu belirtti.
‘İfadem alınmayarak kayyıma gerekçe gösterildi’
Soruşturma dosyasını Ağustos ayında öğrendiğini belirten Yılmaz, savcı ile görüşüp ifade vermek istediğini ancak ifadesinin alınmayarak yerine kayyım atandığını, gözaltına alınıp tutuklandığını söyledi. Yılmaz, “Çünkü kayyıma gerekçe göstermek gerekir.” dedi.
‘4 etkinliğe katılmam suç unsuru’
Yılmaz, savunmasını şöyle tamamladı: “Suçlama konusu 4 etkinliğe katılmam. Herhangi bir eylemde bulunmadım. Kapatılan derneklere üyeliğim tek başına örgüt üyesi olduğum anlamına gelmez. Bu iddianameyle görevden alınmam, özgürlüğümün kısıtlanması hukuksuzluktur. Tahliyemi talep ediyorum.”
Tanık Ayverdi SEGBİS ile duruşmada konuştu. Ayverdi, “Diyarbakır Adliyesi’nde savcılıkta ifade verdim. İfade vermek için Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığına dilekçe verdim. Beni Diyarbakır’a gönderdi. Diyarbakır’da 10-12 gün nezarette kaldım.” dedi.
İddia makamı, verdiği mütalaasında tutukluluk halinin devamını talep etti. Savcılığın mütalaasını kabul etmeyen Yılmaz, “Dinlediniz, yalan söylüyor. Pişkinliği belli oluyor. Ezberleyemediği ifadesini tekrarlayamadı. Kem küm etti. Böyle bir dosyadan tutuklanan bir müvekkilim olmadı. Bunları kabul etmiyorum” dedi.
‘Tanığın beyanlarını çöpe atın atılmaması ayıptır’
Yılmaz’ın avukatı Cihan Aydın, müvekkilinin 550 kilometre uzakta cezaevinde olmasının savunma hakkının ihlali olduğunu belirterek, “Bu zalimce bir uygulamadır. Mahkeme isteseydi müvekkili duruşmada hazır edebilirdi.” dedi. Bu dava dosyasının “dava süsü verilmiş bir dosyadır” diyen Aydın, şöyle konuştu: “Bir suç unsuru bulamayınca ‘Bize Berna’yı getirin’ dediler. Üretilmiş delillerle dosya hazırladılar. Müvekkilin katıldığı 3 etkinliğe ilişkin 130 sayfa hazırlayıp dosyaya koydular. Buna ne diyeceğiz, ayıptır. Tanığın beyanlarını çöpe atın, atılmaması ayıptır.”
Aydın’ın ardından avukatlar Servet Özen ve Mehmet Emin Aktar da yaptıkları savunmaların ardından tahliye talebinde bulundu.
Verilen kısa aranın ardından mahkeme, “Mevcut delil durumu, suçun mahiyeti, suçun CMK 100/3 maddesinde yer alan katalog suçlardan olması ve kaçma şüphesi” gerekçesiyle Yılmaz’ın tutukluluk halinin devamına karar verdi. Duruşma 2 Mart’a ertelendi.