HABER MERKEZİ – Avukat Zeycan Balcı’nın 3 yıl önce belinin kırıldığı polis müdahalesine ilişkin sanık polis Murat A.’nın yargılanmasına başlandı. Suçlamaları reddeden sanık polis bilirkişi raporuna ilişkin soruya, “Benim fotoğrafım yollanmış” yanıtını verdi.
Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) üyesi Avukat Zeycan Balcı’nın İstanbul Adliyesi önünde basın açıklaması yapıldığı sırada belini tekme atarak kıran polisin yargılandığı dava başladı. 3 yıl süren soruşturmanın ardından açılan davanın ilk duruşması Çağlayan’da İstanbul 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başladı. Sanık polis Murat A.’nın “Yaralama, kemiklerin kırılmasına sebep olacak şekilde kasten yaralama, zor kullanma yetkisine ilişkin sınırın aşılması” suçlamasıyla yargılandığı davaya, Balcı’yı savunmak ve destek amacıyla İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu, Avukatlar Sendikası, Ankara ve İzmir Barosu üyelerinin de yer aldığı 100’e yakın avukat katıldı.
‘Bilirkişiye benim fotoğrafım yollanmış’
MA’nın geçtiği bilgilere göre; Sanık polis Murat A. duruşmada yaptığı savunmada, olayın olduğu tarihlerde çevik kuvvet ekibinde görevli olduğunu söyleyerek, olay yerine gittiğinde müdahalenin sona erdiğini müdahale sırasında araç içinde olduğunu iddia etti. Sanık Murat A., “Benim müdahale ettiğime dair herhangi bir ispat yoktur” iddiasında bulundu. Hakim ise, “Bilirkişi raporuna ne diyorsunuz?” diye sanık Murat A.’ya sordu. Sanık Murat A. “Raporda kesin bir şey yoktur. Benim fotoğrafım yollanmış bilirkişiye” yanıtını verdi. Hakim daha sonra dava dosyasındaki görüntüleri göstererek, “Bu sen misin?” diye sordu. Murat A, “Hayır hakim bey. O görüntülerdeki ben değilim. Ben orda telsiz dinliyorum. Oradaki kişiler de benim grubumda değildir. Müdahalede bulunmuyoruz” diye cevap verdi.
Sanık Murat A.’nın müdahale bittikten sonra olay yerine gittiğini söylemesi üzerine söz alan Zeycan Balcı’nın avukatı, “Olay bittikten sonra gittiğinizi söylüyorsunuz. Zeycan Balcı halen merdivende bekliyor muydu?” diye sordu. Soru üzerine Murat A., bir grup avukatın dağıldığını ancak Balcı’nın da aralarında olduğu bazı avukatların merdivenlerde beklediğini aktardı. Bunun üzerine avukat, “Peki Zeycan Balcı’ya o sırada müdahale edilmiş miydi?” diye bir soru daha yöneltti. Sanık Murat A., “Evet müdahale edilmişti” dedi. Tekrardan söz alan avukat, “Beli kırılan insan halen bekliyor öyle mi?” diye sordu. Murat A., bu soruya yanıt veremedi. Avukatların soru yöneltildiği sırada sanık Murat A.’nın sık sık öfkelenerek, sesini yükseltmesi dikkat çekti.
‘Bana ayağıyla vuran karşınızdaki polis’
Ardından konuşan Zeynep Balcı, davaya katılmak istediğini ve sanıktan şikayetçi olduğunu belirtti. Duruşma salonu önünde beklediği sırada sanığın gizlice salona alındığını aktaran Balcı, “Onun değil benim korunmam gerekir” dedi. Balcı’nın konuşmasına müdahale etmek isteyen mahkeme heyetine Balcı, “Sanık savunmasında bağırıp durdu. Ona müdahale etmediniz. Gerçekten insaf diyorum” diyerek tepki gösterdi. “Türkiye’de ilk kez basının gözleri önünde adliyede bir avukatın beli kırıldı” diyen Balcı, “Bana ayağıyla vuran karşınızdaki polis. Ne yazık ki emri verenlerinde olması gerekirdi. Ancak değiller” diye konuştu. Soruşturmanın 3 yıl sürdüğüne dikkat çeken Balcı, soruşturma sürecinde 6 savcının değişmesini ise manidar bulduğunu söyledi. Balcı, “İşkence yapan polisi bilirkişi teşhis etti. İşkenceyle sakat bırakıldığımda Ali İsmail Korkmaz ve 2008 yılında Metris Cezaevi’nde uğradığı işkence sonucu hayatını kaybeden Engin Çeber aklımdan hiç çıkmadı” dedi.
‘Sanık polis ayaklarıyla defalarca vurdu’
Olay günü yaşananları ise Balcı şu şekilde anlattı: “Olay günü 18 meslektaşımızın yargılandığı davadaydık. Dava bitti. Bir arkadaşımla ana bina dışına çıktığımda arkadaşlarımın basın açıklaması yaptığını gördüm. Merdivenlerde oturuyorlardı. Bende onların yanına gidip oturdum. Oturur oturmaz kalkanlı polisler etrafımızı sardı. Ancak beni bir kalkanla darp etmedi. Sanık polis ayaklarıyla defalarca vurdu vurdu. İnsanlık dışıydı. Aralıksız tekmeledi. Bağırdım, bağırdım, bağırdım. Amirleri, ‘çekilin’ dedi. Korkunç bir ağrı hissettim. Ayaklarımı oynattım felç mi kaldım diye. Adliyenin ambulansını vermediler. Arkadaşlarım ambulans çağırdı. Arkadaşlarıma kalkarım ambulansa giderim dedim. Ancak kalkamadım. Belden aşağımı hissetmiyorum. Okmeydanı Hastanesi’ne götürüldüm. Bir polis aradı. ‘Onu Okmeydanı’na götüremezsiniz. Şişli Etfal’e götüreceksiniz’ dediler. Ancak bizler bunu kabul etmedik. Evde günlerce yattım. Günlerce kustum. Çok zor günler yaşadım. Daha sonra ise çelik korse dönemi başladı. İki kızım var. O süreçte çocuklarım ve benim için bir travma olarak geçti. Sürekli belim ağrıyor. Bu ağrı ile 3,5 yıldır boğuşuyorum. Beni tekmeleyen huzurunuzdaki polis evindeki yakınındaki kadınlarına aynı muameleyi reva görüyor mu? Görmesin, onlara bile kıyamam çünkü ben önce insanım.”
Duruşma, Türkiye’nin çeşitli illerinden davayı takip etmek için gelen baroların müdahillik talepleriyle devam etti. Mahkeme Baroların davaya katılma taleplerini reddederek, duruşmayı 13 Nisan 2020‘ye erteledi.