HDP Grup Başkanvekili Beştaş, infaz düzenlemesine tepki göstererek, “İnfaz paketi aynı zamanda toplu katliama imza atmaktır. İçeride her an herkese koronavirüs bulaşabilir.” dedi.
Bir an önce cezaevlerinin boşalması gerektiğini söyleyen Beştaş, “İktidar 300 bin insanın hayatını gözden mi çıkardı?” diye sordu.
İktidarın koronavirüs salgınına ilişkin politikalarını da eleştiren Beştaş, hiçbir şeyin şeffaf ilerlemediğini ölümün kanıksatılmaya çalışıldığını söyledi.
HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında gündemi değerlendirdi. Koronavirüs salgınına dikkat çeken Beştaş, halkta her geçen gün iktidarın pratiği, uygulamaları ve süreci yönetme biçimine dair hayal kırıklıkları ve kaygıların büyüdüğünü söyledi.
‘Hiçbir şey şeffaf ilerlemiyor’
Türkiye’de ölümlerin yayılma hızının koronavirüsün bulaşma hızının yapılan istatistiklere göre dünyada birinci sıraya yaklaşmak üzere olduğuna dikkat çeken Beştaş, “Yani hız dünyada diğer ülkelerden çok çok önde.” Gerçek verilerin açıklanmadığını bildiklerini söyleyen Beştaş, “Çünkü hiçbir şey şeffaf ilerlemiyor.” dedi.
‘Test sayısı hala çok az’
Koronavirüs nedeniyle yaşanan ölümlerin birçoğunun verilere yansımadığını belirten Beştaş, şöyle konuştu: “Test sayısı hala çok az. Bu nedenle veriler gerçeği yansıtmıyor. Sadece yapılan testlerden ortaya çıkan verilerden dolayı bunları söylüyoruz. Bilim Kurulu üyeleri dahi Bakanlıkça açıklanan sayıların 10 ile çarpılması halinde ancak gerçek verilere ulaşılabileceğini söylüyorlar. Durum bu denli vahimken iktidardan gelen öneriler, açıklamalar sermayederlerin işlerinin güvenliğini sağlamak, onlara kolaylık sağlamak yönünde. “
‘Halkın devleti sahiplenmesi isteniyor’
Durumun çok vahim olduğuna işaret eden Beştaş, gelinen aşamada sosyal devlet ilkesi gereğince devletin halkı koruması gerektiğini söyledi. Ancak halkın devleti sahiplenmesinin istendiğine vurgu yapan Beştaş, tersten işleyen bir tablo ile karşı karşıya olunduğunu söyledi.
‘Halk feci tercihe zorlanıyor’
Halka “Evde kal” çağrılarının yapıldığını hatırlatan Beştaş, şöyle konuştu: “Ama iktidar ‘üretim devam etmeli’ diyor. Bilim Kurulu’nun uyarılarının tam aksini söylüyor. Üretim niçin devam edecek? Sermayedarlar, iş insanları zarar etmesin diye. Peki halk ne yapacak? Burada çok önemli bir sınır var. Açlıktan ölmekle Koronadan ölmek arasında feci bir tercihe zorlanıyorlar. Ya çalışacak Koronadan ölme riskini göze alacak ya da çalışmayacak tersinden açlıktan ölme riski ile karşı karşıya kalacak.”
‘Türkiye’de halka sunulan tek şey IBAN numarası’
Türkiye’de halka sunulan tek şeyin IBAN numarası olduğunu belirten Beştaş, “Cumhurbaşkanı 7 aylık maaşını bağışladığını açıkladı, ülkeye olan maliyetini ise tartışmaya bile gerek yok bence.” dedi. Beştaş, Saray’ın maliyetinin halkın kesesinden gittiğini ifade ederek, “İnsanlar Saray’ın maliyetini karşılamak için evde kalamıyor, her sabah işe gidiyor. İşe giden eve geliyor, evdeki ailesini riske atıyor ve hastalandıklarında tedavi olmak için bir sağlık sigortaları bile yok.” diye konuştu.
‘Örtülü ödeneği, Savunma bütçesini virüsle mücadelede kullanın’
Beştaş, örtülüğü ödeneğin, Savunma bütçesinin koronavirüsle mücadelede halkın sağlığını korumada kullanılması çağrısında bulundu. Beştaş, işsizler, yoksullar, sağlık harcamaları için bu kaynakların kullanılması halinde Türkiye’nin en az bir yıl bu meselenin IBAN numarasız, halka yüklemeden, diğer kolaylıkları sağlayarak çözülebileceğini kaydetti.
‘Ölümü kanıksatma siyasi karşısındayız’
Yaşamla yaşatmayı öne çıkarmak dışında bir seçenekleri olmadığını belirten Beştaş, “Bu salgın karşısında ölümü kanıksatma siyaseti karşısında biz yaşama sahip çıkacağız.” dedi. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’yu eleştiren Beştaş, “İçişleri Bakanı kimi gözaltına alırım, kimi tutuklarım, hangi belediyeye kayyım atarım diye düşünmek yerine virüsle mücadele konusunda kendi iktidarıyla bir mücadele yürütmek zorundadır.” dedi.
‘Virüs size yaramayacak’
HDP’nin yardımlarının engellendiğini şimdi de Ankara ve İstanbul büyükşehir belediyelerinin bağış hesapları bloke edilerek yardımların engellendiğini belirten Beştaş, “Ve virüsü AKP’ye bu şekilde yararlı bir hale getirmeye çalışıyorlar. Bu virüs size de yaramayacak, insanlık ailesine de yaramayacak bu çabanız nafiledir.” diye konuştu.
‘Hem mahpusların hem hukukun infazıdır’
Dün açıklanan infaz düzenlemesini eleştiren Beştaş, “Bu hem içerdeki mahpusların infazıdır hem de evrensel eşitlik ilkesine, herkesin yasalar önünde eşit olması ilkesine uyulmadığı için hukukun infazıdır.” değerlendirmesinde bulundu.
‘Mardin ve Tarsus cezaevleri karantinaya alınmalı’
İnfaz yasasının insanları cezaevinde ölüme terk etmek anlamına geldiğine vurgu yapan Beştaş, “Cezaevlerinde 288 bin can var.” dedi. Beştaş, görevden alındıktan sonra tutuklanan Mardin Mazıdağı Belediyesi Eşbaşkanı Nalan Özaydın’ın koronavirüs şüphesiyle Tarsus Cezaevi’nden Mardin’e nakledildiğini belirtti. Tarsus ve Mardin cezaevlerinin resmi olarak karantina altına alınması gerektiğine dikkat çeken Beştaş, şöyle konuştu:
“Özaydın Mardin’de hastaneye yatırıldı. Dün kendisi tahliye edildi ama Mardin ve Tarsuslu mahkumlar ne durumda? Onlar virüse karşı hangi korumadan yararlanıyor, bunu da bilmiyoruz. Biraz önce haber geldi Elazığ Cezaevi’nin karantinaya alındığına ilişkin haberler var. Yine Kırşehir E Tipi Cezaevine, Şakran Cezaevine işlikin bu tür haberler var.”
‘İnfaz paketi aynı zamanda toplu katliama imza atmaktır’
Cezaevlerinin boşaltılmasını istediklerini ancak infaz koruma memurları ve görevlilerinin içeride tutulduğunu söyleyen Beştaş, “Peki bugüne kadar virüsten etkilenmediklerini kim garanti edecek?” diye sordu. İnfaz yasa taslağının kabul edilebilir bir yönünün olmadığını söyleyen Beştaş, “İnfaz paketi aynı zamanda toplu katliama imza atmaktır. İçeride her an herkese Koronavirüs bulaşabilir.” dedi.
‘İktidar 300 bin insanın hayatını gözden mi çıkardı?’
Beştaş, “Bu toplu katliama imza atan herkes bunun mimarı ve sorumlusu olacaktır. Bir an önce cezaevlerinin boşalması gerekiyor.” diye konuştu. Bütün ülke ev hapsindeyken neden 300 bin insanın kapalı kapılar ardından korunaksız bir biçimde kendi kaderlerinde ölüme terk edildiğini soran Beştaş, “İktidar bu 300 bin insanın hayatını gözden mi çıkardı? Böyle bir kararları mı var? Böyle bir toplu katliama imza atmak için böyle bir iradeleri mi var? Bunu bilmek hakkımız.” dedi.
‘Elçi cinayeti iddianamesini hukuken izah etmek mümkün değil’
Diyarbakır Bara Başkanı Tahir Elçi cinayeti hakkında hazırlanan iddianameye de değinen Beştaş, “4 yıl 4 ay süren bir soruşturma sonucunda öyle ucube bir iddianame çıktı ki gerçekten hukuken bunu izah etmek mümkün değil.” dedi. Hem polislerin ölümünün hem Elçi’nin ölümünün tek bir iddianame ile değerlendirilmesinin “failleri aklama hamlesi” olarak değerlendiren Beştaş, “Başka hiçbir açıklama bu niyeti izah edemez.” diye konuştu.