“Kayyım rektör” protestolarında gözaltına alınan 18 öğrenci daha serbest bırakıldı. Adliye önünde açıklama yapan gençlik örgütleri, ‘mücadeleye devam’ dedi.
Boğaziçi Üniversitesi’ne “kayyım rektör” atanmasını protesto ettikleri gerekçesiyle gözaltına alınan 18 öğrenci, emniyet işlemlerinin ardından Çağlayan’da bulunan İstanbul Adliyesi’ne getirildi. Savcılık tarafından alınan ifadelerinin ardından mahkemeye sevk edilen 8 öğrenci adli kontrol tedbiri, 10 öğrenci ise yurt dışına çıkış yasağı verilerek serbest bırakıldı.
Gözaltına alınan öğrencilerle dayanışmak amacıyla Çağlayan Adliyesi önünde bir araya gelen gençlik örgütleri, burada açıklama yaptı. Gençlere, Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekilleri Oya Ersoy ve Züleyha Gülüm, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, bağımsız milletvekili Ahmet Şık’ın yanı sıra çok sayıda öğrenci katıldı. “Üniversiteyi savunmak suç değildir. Gözaltılar serbest bırakılsın” yazılı pankart ile “Üniversite yargılanamaz”, “Gençlik kazanacak”, “Melih Bulu seni istemiyoruz” yazılı dövizler açan gençler, “Gözaltılar serbest bırakılsın” ve “Gözaltılar, tutuklamalar baskılar bizi yıldıramaz” sloganları attı.
‘Üniversite öğrencisiyim’
Protestolar gerekçesiyle gözaltına alınan ve dün serbest bırakılan öğrencilerden Azad Aksoy, öğrencileri hedef alan “terörist, tehlikeli” açıklamalarına tepki göstererek, “Tehlikeli olduğumuz konusunda haklılar. Bize gerçek dışılığı, yalanı dayatanlara karşı üniversiteleri, bilimi savunuyoruz. Özgürlük için nerede bulunursak bulunalım, mücadele ediyoruz. Bize ‘terörist’ diyenlere bir cevabım var: Ben üniversite öğrencisiyim. Üniversitesine kayyım atanan öğrenci gibi hakkımı arıyorsam, Boğaziçi önünde de onu aradım” dedi.
‘Mücadelemiz devam edecek’
Protesto eylemleri gerekçesiyle okuduğu bir şiir nedeniyle suçlandığını ve tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edildiğini ifade eden dün tutuklama istemiyle mahkemeye sevk edildiğini söyleyen Aksoy, “İstanbul Üniversitesi’ne, İstanbul Teknik Üniversitesi’ne ve birçok üniversiteye atanan kayyım meselesinde gerçeği nasıl ortaya çıkardıysak, bununla birlikte de açığa çıktı. Bizler üniversitelerimizi savunmaya devam edeceğiz. Mücadelemiz, üniversitelerde özgür, bilimsel eğitim yapılana kadar devam edecek” şeklinde konuştu.
‘İşgal politikası’
Gençlik örgütleri adına açıklama yapan Şeyma Copur, Melih Bulu’nun rektör olarak atanmasından sonra başlayan protestoların, üniversitenin karar alma mekanizmalarını, öznelerini ve özerkliğini yok sayıldığını belirterek, Boğaziçi Üniversitesi’nin Cumhurbaşkanının keyfiyetiyle karşı karşıya kaldığını söyledi. Copur, “Kayyımlar bugün yalnızca üniversitenin teslim alınması değil, siyasi iktidarın toplumu iradesizleştirme ve tüm toplumsal alanları işgal etme politikasının bir parçasıdır. İlk günden bugüne söylediğimiz gibi, üniversitelerimizi Cumhurbaşkanına da kayyım rektörlere de sermayeye de teslim etmeyi kabul etmiyoruz” diye konuştu.
‘Dayanışma yıkılmak istendi’
Copur, iktidara yakın medyanın öğrencileri hedef göstermesine tepki göstererek, “Tüm bu saldırılar gençliğin birlikte karşı koyuşunu terörize etmek, dayanışmayı kırmak ve bizleri birbirimizden ayrıştırmak içindi. Üniversitelerde ve toplumsal yaşamın her alanında sorunları ortak olan öğrencilerin kayyım rektöre karşı tepkisini de dayanışma içerisinde beraberce örgütlemesi kaçınılmazdır” ifadelerini kullandı.
‘Kukladan fazla değil’
“Gözaltılarınızla, baskılarınızla, tutuklamalarınızla gençliği ayrıştıramaz, korkutamaz, yıldıramazsınız” diyen Copur, şunları söyledi: “Melih Bulu’nun, istediğiniz gibi bir nesil yaratmak için görevlendirilmiş bir kukladan daha fazlası olmadığını da biliyoruz. ‘Rektör istifa!’ sloganlarından duyduğu korkuyla polislerin arkasına saklanan, kameralar karşısında ise türlü şirinlikler sergileyen Melih Bulu, üniversite kapısına vurulan kelepçeyi savunarak, öğrencilere yönelik saldırıları meşru ilan ederek, kim olduğunu göstermiştir.”
MA