Özgür Ülke Gazetesinin bombalanmasının 26’ncı yılında yapılan anmada konuşan Yeni Yaşam Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ferhat Çelik, “Biz buradayız. Nerede gerçeğin önüne çekilmiş bir perde varsa onu yırtmak bizim işimizdi ve işimizi hep yaptık. Bedeli de her neyse ödedik, ödemeye devam ediyoruz. ” dedi.
Yeni Yaşam Gazetesi, Özgür Ülke gazetesinin bombalanmasının 26’ncı yılında İstanbul Kadırga’da bulunan eski gazete binasının önünde anma gerçekleştirdi. Saldırıda yaşamını yitiren gazete çalışanı Ersin Yıldız’ın anıldığın anmaya, HDP Milletvekili Hüda Kaya, HDP MYK Üyesi Ferhat Encü, İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin, HDP İstanbul İl Eş Başkanı Elif Bulut ve çok sayıda gazeteci katıldı.
“Özgür Basın Susturulamaz” pankartının açıldığı açıklamada, “Bu ateş sizi de yakar” dövizleri taşındı.
Türkeri: Saldırının emrini Tansu Çiller verdi
Anmada ilk olarak konuşan Özgür Ülke Gazetesinin muhabirlerinden Zekine Türkeri, “Burada patlatılan bomba sonucu Ersin arkadaşımız yaşamını yitirdi çok sayıda arkadaşımız yaralandı. Bu saldırının emrini Tansu Çiller verdi. Amaç biraz daha zarar vermekti.” dedi.
Ancak saldırıyı gerçekleştirenlerin amaçlarına ulaşamadıklarını belirten Türkeri, şunları ifade etti: “Bugün bu gazete ve ardılları yoluna bir şekilde devam ediyor. ‘O ateş sizi yakar’ derken şunu demek istedik aslında. Kürt sorunu barışçıl bir şekilde çözülmediği müddetçe herkes zarar görecek ve bir şekliyle yanacak. Bu ülkenin bu faşizme maruz kalması bunu doğruluyor. Ama biz Kürtlerin umudu var. Mücadele etmeye devam edeceğiz.”
Türkeri’nin konuşmasının ardından saldırıda yaşamını yitiren Ersin Yıldız için bir dakikalık saygı duruşunda bulunuldu.
Çelik: Açıkça hedef gösterip saldırıyorlardı
Daha sonra basın açıklamasını Yeni Yaşam Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Ferhat Çelik, okudu. Çelik, 26 yıl önce de burada olduklarını belirterek, şunları ifade etti:
“O bembeyaz bir martıya benzeyen binamızın yıkıntılarının önünde, öfke ve acıyla doluyduk. Belki de sadece binanın sağlamlığından ötürü birçok arkadaşımız katliam girişiminden yaralı kurtulmuştu ama Ersin Yıldız kayıp gitmişti ellerimizden. 3 Aralık 1994 tarihinden söz ediyoruz. Tansu Çiller’in gizli ibareli emriyle ‘bertaraf edilmesi’ istenen Özgür Ülke’nin Ankara ve İstanbul’daki bütün binalarının aynı anda bombalandığı o günden söz ediyoruz. ‘Gizli’ filan da değildi aslında hiçbir şey. Ape Musa başta olmak üzere onlarca gazeteci, dağıtımcı arkadaşımızın her gün sokaklarda katledildiği günlerde yaşıyorduk. Her şeyi açık açık yapıyorlar, açıkça hedef gösterip saldırıyorlardı.”
‘O bombaların neden patladığını biliyorduk’
O nedenle 3 Aralık sabahında, acılı, öfkeli olduklarını ama şaşkın olmadıklarını belirten Çelik, “Bize neden saldırdıklarını, o bombaların neden patladığını biliyorduk ve o yüzden hepimizin dilinde bir tek söz vardı. Bu gazete yarın çıkacak! Çıktı da! Çevremizi kuşatan dostlarımızın ve isimsiz birçok kahramanın emek ve dayanışmasıyla ertesi gün ellerimizde gazetemiz vardı ve manşetinde şöyle yazıyordu: ‘Bu ateş sizi de yakar.’” dedi.
‘O binaların yıkıntılarından azim ve cesaret ürettik’
Patlamadan bugüne çeyrek asırlık bir zaman geçtiğine işaret eden Çelik, “Gelecekte tarihçiler, şu geçen 26 yıla baktıklarında belki de bu yaralı coğrafyanın tarihinin en kanlı dönemini görecekler. Ama o 26 yıla, korkunç katliamlar kadar muazzam bir direniş de sığdı.” diye konuştu. Özgür basın olarak onca yıl boyunca bütün olup bitenlerin tanığı ve sanığı olduklarını belirten Çelik, şöyle konuştu:
“3 Aralık’ı hiç unutmadık ama o binanın yıkıntılarından korku değil, azim ve cesaret ürettik. O dönemin sorumlularından bazıları çoktan dünyamızı terk etti. Kalanlardan bazıları şimdiki iktidardan rant koparma peşinde koşarken, başka bazıları ise sahil kentlerinde mafya artıklarıyla fotoğraf çektirip akılları sıra halkı korkutmaya çalışıyor.”.
‘Fotoğraf makinelerimiz ve kalemlerimiz elden ele geçiyor’
Bütün baskılara rağmen yine bir arada olduklarına vurgu yapan Çelik, şöyle konuştu: “Biz buradayız. Kemal vurulduğunda Newroz meydanındaydık, çocuklar bombalandığında Roboski’deydik. Nerede gerçeğin önüne çekilmiş bir perde varsa onu yırtmak bizim işimizdi ve işimizi hep yaptık. Bedeli de her neyse ödedik, ödemeye devam ediyoruz. Bir bayrak yarışı gibi fotoğraf makinelerimiz ve kalemlerimiz elden ele geçiyor, öyle ki 3 Aralık 1994’te henüz doğmamış olan çocuklar şu anda coğrafyanın her köşesinde haber peşinde koşuyorlar.”
‘Gerçeği yazmaktan geri durmayacağız’
“Buradan bir kez daha Ersin’e ve basın şehitlerimizin hepsine söz veriyoruz” diyen Çelik, eğilmeyeceklerini, bükülmeyeceklerini, ne bedel ödenirse ödensin gerçeği, yazmaktan geri durmayacaklarını söyledi.
Keskin: Bu ülkenin en büyük suç örgütü ülkü ocaklarıdır
Basın açıklamasının ardından konuşan İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin, o dönemde gazetenin avukatlığını yaptığını söyledi. Bu coğrafyada muhaliflere yönelik hak ihlalleri kararlarının özel harp dairesinde alındığını dile getiren Keskin, şunları ifade etti:
“Bunların tetikçi örgütleri tarafından da gerçekleştiriyor. Bu ülkenin en büyük suç örgütü ülkü ocaklarıdır. Özgür Ülkenin nasıl bombalandığı konusunda bugün kitaplarda rastlayabilirsiniz. Bu bir karardı aldılar, uyguladılar, yaptılar. Bu kararı alanlar bu ülkede muhaliflere yapılan bütün öldürme eylemlerinin kararlarını aldılar. Kürt sorununun çözülmesini istemiyorlar. Ne diyorlar ‘dağdan inin siyaset yapın.’ Bugün bütün sivil Kürt siyasetçiler İçerde. Sivil siyasetin önünü kapatmak savaş istemek demektir.”
Açıklamaların ardından gazeteciler bombalanan binanın önüne karanfiller bırakarak yaşamını yitiren gazeteci Ersin Yıldız’ı andı. Gazeteciler daha sonra Yeşilpınar’da bulunan Yıldız’ın mezarını ziyaret etmek için alandan ayrıldı.
MA – İSTANBUL