HDP Eş Genel Başkanı Buldan, İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesini kadınların kabulleneceğini sananların yanıldığını belirterek, “Yasaklarınız , fesihleriniz, engelleriniz, şiddet politikalarınız değil kadınların direndiği meydanlar kazanacaktır.” dedi.
AKP iktidarı döneminde 16 bine yakın kadının katledildiğini belirten Buldan, “AKP bu ülkede kadınların başına gelmiş en büyük felakettir. Kadınlar bu felaketi yürürlükten kaldıracak, AKP-MHP iktidarını ilk seçimlerde feshedecektir.” şeklinde konuştu.
HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, TBB’de Parlamento Kadın Grubu toplantısında konuştu. Toplantıda, HDP İzmir İl binasında gerçekleştirilen saldırıda yaşamını yitiren Deniz Poyraz’ın “Deniz Biziz” yazılı fotoğrafları sıralara konuldu. HDK Eş Sözcüsü Esengül Demir, Yeşil Sol Parti Eş Sözcüsü Ayşe Erdem, Devrimci Parti Genel Başkan Yardımcısı Burcugül Çubuk, KESK Eş Genel Başkanı Şükran Kablan Yeşim, KESK Kadın Sekreteri Döne Gevher, SES Kadın Sekreteri Selma Atabey, Eğitim Sen Kadın Sekreteri Simge Yardım Dağ, Yeni Yaşam Derneği, Demokrat Kadın Hareketinden Kadınlar, Şişli Etfal İnisiyatifinden Kadınlar, Barış Anneleri ve KHK’li Akademisyen Sevilay Çelenk de katıldı. Toplantıya katılan kadınlar “İstanbul Sözleşmesi Yaşatır” yazılı mor renkli maskelerle katıldı.
‘Vedat Aydın’ı katleden zihniyet 30 yıldır değişmedi’
Buldan konuşmasına 30 yıl önce 5 Temmuz 1991’de kaçırılarak katledilen HEP Diyarbakır İl Başkanı Vedat Aydın’ı anarak başladı. Vedat Aydın’ı katleden zihniyetin 30 yıldır değişmediğini söyleyen Buldan, “Aynı zihniyet Türkiye’nin birçok yerinde en son İzmir’de karşımıza çıktı. 17 Haziran’da İzmir il binamızda katledilen sevgili Deniz’imizi bir kez daha rahmetle, saygıyla ve minnetle anıyorum. Kendisine Allah’tan rahmet diliyorum. Özel olarak eğitilen İzmir tetikçisini hangi nefret siyasetinin yetiştirdiğini gayet iyi biliyoruz, iyi tanıyoruz.” şeklinde konuştu.
‘Kadınlar bütün baskılar karşısında asla yılmamaktadır’
Kadınların varlığına, kazanılmış haklarına, mücadelesine AKP-MHP iktidarı tarafından topyekûn saldırıların gerçekleştirildiği bir dönemden geçtiklerini söyleyen Buldan, “Toplumsal muhalefeti kırmak amacıyla her türlü baskı ve zor yöntemini kullanan erkek iktidar şunu gördü ki; kadınlar bütün bu baskılar karşısında asla yılmamaktadır. Yaşamın her alanında örgütlenen, itirazıyla ve mücadelesiyle dimdik duran, alanları doldurarak haklarını haykıran kadınlar onların en büyük korkusu olmaya devam etmektedir.” dedi.
Kadınların bugün sadece cins mücadelesi yürütmediğini, erkek mafya düzenini sona erdirme mücadelesine gerçek bir öncülük yaptığını ifade eden Buldan, “Kadınlar ne onların yalanlarına kanmakta, ne onların baskısıyla sinmekte, ne de onların talan ve sömürü düzenine rıza göstermektedir. Bizler de kadın mücadelesinin birer parçası ve kadın siyasetinin temsilcileri olarak ülkenin dört bir yanından yükselen kadın mücadelesi ile çok daha umutluyuz ve başarmaya her zaman olduğundan çok daha yakınız. “ diye konuştu.
‘Yasaklarınız, fesihleriniz değil, kadınların direndiği meydanlar kazanacaktır’
İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesine karşı ülkenin dört bir yanında alanları hınca hınç doldurarak mücadele yürüten cesur kadınlara “selam olsun sizlere” diyen Buldan, şöyle devam etti:
“Biz feshederiz onlar da kabullenir gider sananlar çok fena yanıldılar. Kadınlar ne kabul ettiler ne biat ettiler. Kadınlar alanlarda tekçiliğe, zorbalığa, kadın düşmanı politikalara ve uygulamalara meydan okudu. AKP- MHP erkek iktidarının inşa ettiği faşizme karşı kadınlar barikatları yıkarak dur dedi. Herkes iyi görmelidir ki; yasaklarınız, fesihleriniz, engelleriniz, şiddet politikalarınız değil kadınların direndiği meydanlar kazanacaktır.”
‘İstanbul Sözleşmesi’ni yürürlüğe koyacağız’
Konuşmasına İstanbul Sözleşmesi’nin önemine vurgu yaparak devam eden Buldan, kadınlar için gerekliliğine, vazgeçilmezliğine dikkati çekti. Buldan, şunları ifade etti:
“Fakat tek bir adam, erkek ittifakıyla; emekçisinden, işsizine, evlisinden bekârına, gencinden çocuğuna, yaşlısına, mülteci kadından engelli kadına ve LGBTİ+’lara kadar dini, dili, kimliği fark etmeksizin toplumun tüm kesimlerinden kadınların haklarını teminat altına alan bir sözleşmeyi hedef aldı. Danıştay, yürütmenin durdurulması için birçok kesimin başvurduğu gibi bizim de yaptığımız başvuruyu reddetti. Böylelikle Danıştay da aslında bir tek adamın bu ülkede erkek yargısının var olduğunu bir kez daha kanıtladı. Ama biz kadınlar bu tek adam dayatmalarına, bir imzalık hukuksuzluklarına, tek imzayla haklarımızı gasp etmelerine izin vermeyeceğiz. Boyun eğmeyeceğiz. 20 Mart’tan bu yana parlamentodan meydanlara kadar her alanda mücadeledeyiz ve olmaya da devam edeceğiz. Ve bu iktidarı gönderir göndermez İstanbul Sözleşmesi’ni yeniden yürürlüğe koyacağız ve etkin bir biçimde uygulanmasını sağlayacağız.”
‘AKP iktidarı döneminde 16 bine yakın kadın katledildi’
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın 1 Temmuz’da “Kadına yönelik şiddetle mücadelemiz bu sözleşme ile başlamadığı gibi bu sözleşmeden çekilme ile de bitmeyecek” sözlerini hatırlatan Buldan, şunları ifade etti:
“Kendisine önerimizdir; bu gerçek dışı sözleri biz kadınlara değil sarayındaki yardakçılarına anlatsın. Belki kendisine inanan birilerini bulabilir. AKP-MHP iktidarı kadına yönelik şiddetle değil, kadınlarla mücadele halindedir. AKP’nin iktidara geldiği tarihten beri 16 bine yakın katledilmiştir. Kadına yönelik şiddet görülmemiş oranlara yükseldi. Sadece Adalet Bakanlığı verilerine göre 145 bin 939 çocuk istismarı davası açılmıştır. 2 milyona yakın kadın hayatta kalabilmek için devletten koruma talep etmiştir. Kadın işsizlik oranı sadece resmi rakamlara göre yüzde 45’e ulaşmış, pandemi döneminde iş başında olmayan kadınların sayısı tam 5 kat artmıştır.
Yaşam güvenliğinden ekonomik güvenceye ve siyasi haklara kadar kadınların bütün hakları direkt olarak AKP hükümeti tarafından tehdit edilmiş, saldırıya uğramıştır. Şimdi kısaca özetlediğim bu veriler ışığında sormak istiyorum? Bu mudur sizin kadına yönelik şiddetle mücadeleniz?”
‘Kadınların başına gelmiş en büyük felaket olan AKP’
İktidarın, yargısından medyasına ve bütün kurumlarına kadar elbirliği ile kadını her türlü şiddete mahkûm etmek için elinden geleni yaptığını söyleyen Buldan, “Meclis’te yine bizim ısrarlarımızla ve bizim mücadelemiz sonucu ‘Kadına Yönelik Şiddeti Araştırma Komisyonu’ kurulduğunu herkes biliyor. Ancak bu komisyon bırakın kadına yönelik şiddetle mücadelenin yol ve yöntemlerini tartışmayı, erkek şiddetini ve İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasını meşrulaştırmak üzere çalıştırıldı. Onların bu kirli zihniyetine ortak olmamak adına, iktidarı içine düştüğü bataktan kurtarma amacı taşıyan bu düzmece komisyondan çekildik.” dedi.
AKP’nin bu ülkede kadınların başına gelmiş en büyük felaket olduğunu söyleyen Buldan, “Ve kimsenin şüphesi olmasın ki kadınlar bu felaketi yürürlükten kaldıracak, AKP-MHP iktidarını ilk seçimlerde feshedecektir.” şeklinde konuştu.
‘Eylem planınıza karşı kadınların da eylem planı var’
Erdoğan’ın Kadına Yönelik Şiddet Eylem Planı açıkladığını bildiklerini söyleyen Buldan, şöyle devam etti:
“Bizler bu eylem planı adı altında aslında kadına yönelik şiddeti destekleyen, meşrulaştıran ve örgütleyen kirli planların devreye sokulmak istendiğini çok iyi biliyoruz. Onlara buradan hatırlatmak isterim. Biz sizin eylem planınızı; belediyelerimize atanan, Boğaziçi’ne atanan kayyım zorbalığından biliriz! Deniz Poyraz’ın, Taybet Ana’nın ve binlerce kadının katledilmesinden biliriz! Kadınlara karşı polis şiddetinizden, çıplak aramadan, köpekli işkencenizden biliriz! Kod 29’la, KHK’lerle kadınları işsiz ve yoksul bırakmanızdan çok iyi biliriz! Kadın siyasetçileri tutuklamalarınızdan biliriz! Şiddetin olduğu her yerde iktidarınız, iktidarınızın olduğu her yerde şiddetiniz var! Ancak şunu da çok iyi bilin ki; şiddet politikanızla mücadele için kadınların da güçlü eylem ve mücadele planı var!”
‘Gerçek bir reform; AKP-MHP iktidarının gitmesi ile olur’
İktidarın gündeme getirdiği yeni yargı paketinde çocuk istismarında ve kadına yönelik suçlarda suçluya ceza vermek için şart getirildiğine işaret eden Buldan, şu örnekleri vererek konuşmasını sürdürdü:
“Suçluyu cezalandırmamak için bin dereden su getirenler, yasama eliyle de faillere yol açmaya çalışıyorlar. Bakınız Elmalı davası önümüzde duruyor, çocuklar vahşeti yaşamışlar fakat failler serbest bırakıldı. Bitlis’te istismarı haberleştiren basın emekçisi tutuklanıyor fakat failler serbest bir halde dolaşıyorlar. Diğer taraftan AKP-MHP’ye yakın kişiler ve suça karışan kolluk güçleri yargı eliyle korunuyorlar. Nadira Kadirova cinayetinin dosyasının Yargıtay tarafından sessizliğe terk edilmesi gibi, Yeldana Kaharman, İpek Er cinayetinde, Gülistan Doku’nun kaybedilmesinde şüphelilerin delillere ve itiraflara rağmen tutuklanmaması, korunması gibi.
En son Hakkâri Yüksekova’da Surmi İnce’yi katleden uzman çavuşa iyi hal indirimi uygulanması gibi. Ve daha nice cinayet, şiddet ve suç, yargının cezasızlık politikası sonucu temize çekiliyor.”
Bu nedenle mevcut iktidarın reform adı altında yaptıklarının sadece “malumun ilanı” olduğunu kaydeden Buldan, “Olacaksa gerçek bir reform; bu ancak ve ancak AKP-MHP iktidarının gitmesi ile olur. Bu da böyle olacaktır! Buradan bütün kadınlara bunun sözünü veriyoruz. Toplum ancak böyle nefes alır, refaha, huzura, hukuka kavuşur. İşte bu reformun mimarı da biz kadınlar olacaktır!” dedi.
‘Ağır bir ekonomik çöküş var’
Ağır bir ekonomik çöküşün olduğunu, bu çöküşün sonuçları olan yoksulluğu, işsizliği, güvencesizliği de kadınların çok ağır bir biçimde yaşadığını söyleyen Buldan, “Artan ekonomik adaletsizlik yüzbinlerce kadının işsiz kalmasına, milyonlarcasının kayıt dışı, sigortasız, sosyal güvencesiz çalışarak yoksullaşmasına sebep olmuştur. Erkek iktidar hane içi yoksulluğu kadınların sırtına yüklemiştir. Bugün binlerce kadın yoksulluk ve işsizlikten kaynaklı olarak evlerini, yaşam alanlarını terk ederek başka illere tarım işçiliği yapmak üzere göç etmektedir.” diye konuştu.
‘Vergi yüküyle tütün üreticilerinin emeğini gasp etmektedir’
Tütün satışına yetki belgesi zorunluluğu getirilmesine de değinen Buldan, “Üreticiyi dinlemeden yasal statüye kavuşturma adı altında tütün satışına yetki belgesi zorunluluğu getirdiler. ÖTV, stopaj, KDV dahil üreticilere toplam yüzde 70’lere varan vergi yükü getirdiler. Yandaş şirketlerine peş peşe vergi affı getiren bu vicdansız iktidar, vergi yüküyle tütün üreticilerinin emeğini gasp etmektedir. Amaç üretimi durdurmak, tütünü ekilemez hale getirmektir.” dedi.
‘Tütün üreticileri yalnız değildir’
Adıyaman’dan Lice’ye birçok yerde tütün üreticilerinin haklı olarak günlerdir isyan ettiğini söyleyen Buldan, şöyle devam etti:
“Bu yasa sonucu üretici tütün ekemeyecek, özellikle geçimini tütünden sağlayan dağ köylüleri göç etmek zorunda kalacaktır. Adıyaman’ın yüzde 70’i tütün üreticisidir. Tütün satış yasağı devam ederse onların yaşamı da duracaktır. Yine tütün toplayıcılarının yüzde 80’i kadın emekçilerdir. Kadın yoksulluğu, kadın işsizliği halkın yoksulluğu daha da artacaktır. Vicdansız iktidara soruyorum. Halk geçimini nasıl sağlayacak? Ne yiyecek? Ne içecek? Bu soruna derhal bir çözüm bulunmalıdır. Hükümet, tütün üreticileriyle derhal bir araya gelmeli ve onları dinlemeli, ortak bir çözüm bulunmalıdır. Günlerdir seslerini duyurmaya çalışan tütün üreticileri bilmelidir ki, yalnız değilsiniz, sahipsiz değilsiniz. HDP sizin yanınızdadır. “
‘Halkın mutfağı bu hükümetin vergi yeri olmuştur’
Buldan, son günlerde artan zamlara da değindi. Halkın mutfağının hükümetin vergi yeri olduğunu belirten Buldan, şu ifadeleri kullandı:
“Halkın mutfağına, boğazına giren lokmaya kadar çöküyorlar. Maaşlara zam yok, gelire zam yok, ama doğalgaza, elektriğe zam ile bir çorba kaynatacak imkânı insanlarda bırakmadılar. Enflasyon oranına yansımasın diye 1 Temmuz gününden itibaren sinsice yapılan zamlar, doymak bilmeyenlerin halkın ekmeğine çökmesidir! Bunun başka bir izahı yok. Saray rejimi doymadığı için bugün bu ülkede ekonomik kriz var, yoksulluk var, işsizlik var, açlık var. Zira onların halktan çaldıkları değil bir ülkeyi, 5 ülkeyi doyuracak kadar kâfi miktardadır.”
‘Cezaevlerinde açlık grevi sürüyor’
Cezaevlerinde tecride ve baskılara karşı açlık grevlerinin sürdüğünü hatırlatan Buldan, “Onların bu mücadelesi toplumun tamamı içindir. Çünkü tecridi kırmak demek çözümsüzlük siyasetini, adaletsiz düzeni kırmaktır, savaş ve ölüm politikalarını kırmaktır. Bu nedenle tecride karşı hep birlikte mücadele yürütmeliyiz. Tecridi kıracak olan en büyük güç kadınların içeride ve dışarıda verdiği barış mücadelesidir.” dedi.
‘Gergerlioğlu derhal tahliye edilmeli’
Milletvekilliği düşürülerek tutuklanan Ömer Faruk Gergerlioğu hakkında Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) verdiği hak ihlali kararını hatırlatan Buldan, “Ancak, mahkeme günlerdir AYM’nin kararını uygulamıyor, milletvekilimizi tahliye etmiyor. Buradan sesleniyorum. Bu hukuksuzluğa bir an önce son verilmeli, Gergerlioğlu derhal tahliye edilmeli ve vekilliğinin iadesi bir an önce sağlanmalıdır.” şeklinde konuştu.
‘Çok daha güçlü birlikte yürüme zamanı’
Şimdi her zaman olduğundan çok daha fazla kadın kazanımlarını sahiplenme ve savunma zamanı olduğunu söyleyen Buldan, eşit temsiliyet ilkesi, eşbaşkanlık sistemi, kadın meclisleri, parlamento kadın grubu ile HDP’nin de bir kadın kazanımı olduğunu söyledi.
O nedenle şimdi çok daha güçlü bir şekilde HDP ile mücadelede ortaklaşma, birlikte yürüme zamanı olduğunu belirterek, “Şimdi ortak kadın mücadelesinin hattını güçlendirme, dayanışma ve kadın ittifakını kurma zamanıdır. Bu suç ittifakının biz kadınlara, halka ve HDP’ye yönelik saldırılarına karşı her zaman olduğundan daha büyük bir dirençle karşı duralım, ortak mücadeleyi yükseltelim, kadın örgütlülüğümüzün ağlarını sıkı örelim.” dedi. Buldan “Jin Jiyan Azadi” (Kadın Yaşam Özgürlük) diyerek konuşmasını sonlandırdı.
Yeni1Mecra