Mehmet Aslan / İstanbul
Anadilleri üzerindeki baskıya karşı yılda 4 kez Çerkesce gazetelerle ortak yayın yaptıklarını paylaşan JINEPS Gazetesi Genel Yayın Kurulu’ndan Erdoğan Yılmaz, bu ortaklığın “yok oluşa” karşı başlangıç için iyi bir adım olduğunu söyledi.
Çarlık Rusya’nın Kafkasya toprakları ve halklarına yönelik aralıksız bir şekilde sürdürdüğü yüz binlerce Çerkes katledildi. 21 Mayıs 1864 tarihine kadar devam eden işgal ve istila soykırımla sonuçlandı. Çerkesler, sürgün süreci içerisinde ve sürüldükleri topraklarda bir yandan hastalıklarla bir yandan da yoklukla mücadele etti. Bunun yanı sıra, Çerkeslerin dilleri ve kültürleri de bu süreçte yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kaldı. Söz konusu sorunların yaşandığı ülkelerin başında Türkiye de var.
Asimilasyona dikkat çekiyorlar
Türkiye’ye sürülen Çerkesler halen kendi dilleri ve kültürlerini yaşatmada ciddi sorunlar yaşıyor. Çerkesler, söz konusu sorunlar karşısında Çerkesce ve Türkçe yayınlanan JINEPS gazetesi ile dillerini korumaya çalışıyor. Yine, Kafkasya’da Çerkescenin Batı Adığabze lehçesiyle “Adıge Mak”, Doğu Adığabze lehçesiyle “Adıge Psale” ve “Çerkes Heku”, Şapsığ Adığabze lehçesiyle “Şapsugiya” gazeteleri yayın yapıyor. Bu dört gazete Çerkesce üzerindeki baskıya dikkat çekmek için yılda dört kez ortak bir gazete çıkarıyor. Türkiye’de yayın yapan JINEPS Gazetesi de bu ortak yayına 14 Mart’ta Adiğe Dil Günü Bayramı’nda dahil oldu. JINEPS’in katıldığı ortak gazetenin ikincisi 21 Mayıs’ta yayınlandı.
Ortak paydada buluştular
Anadilleriyle gazete çıkarma kararı alma sürecini anlatan JINEPS Gazetesi Yayın Kurulu Üyesi Erdoğan Yılmaz, 3 kişi ile birlikte Kafkasya’da bulunan Maykop Cumhuriyetine gittiklerini ve orada halkların yanı sıra Kültür Bakanı’yla görüştüklerini dile getirdi. Bu görüşmeler esnasında gazete çıkarma fikrini Bakan’a aktardıklarını belirten Yılmaz, sonrasında Bakan’ın önerisi ile birlikte ortak bir gazete çıkarma kararı aldıklarını paylaştı. Yılmaz, “Onunla bir sohbetimizde ‘mademki Türkiye’de gazete çıkarıyorsunuz, Kafkasya’nın 4 bölgesinde her yıl ayrı bir tema üzerine 3 ayda bir ortak gazete çıkarıyor. Siz de aralarına katılsanız’ dedi. Bunun bizim için de uygun olacağını düşündük. Bütün gazeteleri tek tek ziyaret ettik. Oraya dönüş yapmış arkadaşlarla görüştük. Oradaki insanlarla görüştük. Ortak bir paydada buluştuk. Daha sonra 21 Şubat Anadil Günü’nden başlayarak, hepimizin ortak acısı olan soykırımın yıldönümünde, eylül ve yılın sonlarında 4 defa anadilimizle gazete çıkarıyoruz” dedi.
Şehirde tek başınasın, dilin şişiyor, konuşamıyorsun
Yılmaz, yıllarca süren sessizliğin ardından Çerkesce ve diğer dillerde gazete çıkardıklarına değinerek, nedenini ise şöyle anlattı:
“Çünkü günden güne yok oluyoruz. Anadilimiz de, kültürümüz de bitiyor. Her şeyimiz tükenmeye başladı. Bu alanlarda en çok tükenmişliğin köyden çıkıp şehre göç etmekle başlamıştır. Sudan çıkmış balık olduk. Köyde kendi anadilimizi konuşuyorduk, toplumsal bir alanımız vardı. Komşularımız vardı, başımız sıkıştığında destek alabiliyorduk. Şehirde tek başınasın, dilin şişiyor konuşamıyorsun. Bunun için en azından başlangıç olarak bir gazete ile derdimizi anlatabiliriz diye yola çıktık.”
Çerkesce konuştuğum için öğretmen dayat atardı
Çerkeslerin tarih boyunca sürekli “savaş ve sürgüne maruz kalan bir halk” olduğunu söyleyen Yılmaz, bundan ötürü Çerkeslerin hala kendi dilleri ile konuşmaktan çekindiğini ifade etti. Daha önce Türkiye’de de benzer durumların yaşandığına dikkati çeken Yılmaz, yaşadıklarını şöyle anlattı:
“Eskiden büyüklerimiz ‘hiçbir yerde Çerkes olduğunuzu söylemeyin’ derlerdi. Bunun nedenini merak edip soruduğumuzda ise ‘Çerkeslerin hepsini öldürdüler’ diye açıklarlardı. Kendi köyümde okul okuduğum dönemde Çerkesce konuştuğum için öğretmen ceza verirdi, dayak atardı. 7 yaşıma kadar Türkçe bilmezdim. Benim abimlerim bu durumdan dolayı okulu bıraktı. Öğretmenin baskıları, dayakları nedeniyle bıraktı. Okul yerine kendi anadilini seçtiler. Onların tepkisi böyleydi.”
Ortak bir çıkış yol şart
“Halkların ortak mücadele” ile baskılara karşı koyabileceğine vurgu yapan Yılmaz, şöyle devam etti: “Eğer bütün halklar beraber bu işe bir çözüm üretemezsek tek başımıza kurtuluşumuz yok. Ne Çerkesler ne Kürtler ne Lazlar ne Ermeniler ne de Hemşinliler çıkış yolu bulabilir. Ortak bir çıkış yol şart. Bu çıkış yolu da birbirimizi dinleyerek, birbirimizin derdine nasıl bir çözüm bulabiliriz bunu konuşarak yapabiliriz. Bunun ötesinde farklılıkların farkında olarak yola çıkmamız lazım. Buna benzer bir adımımız var. Bizim gazetede Ermeni, Laz, Hemşin ve Balkanlardan birçok kişi var. Bu örnekler çoğaldıkça yasal veya yasal olmayan tüm baskılara karşı direncimizi büyütebiliriz.” MA