Eski HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş, artan mülteci karşıtlığının patlamaya hazır bir bombaya dönüşmesi riski olduğunu belirterek, “Toplumun desteğini almadan göçmenler konusunda başarılı olunamaz” dedi.
Demirtaş, cezaevi koşullarında ciddi sınırlamalar ve tehditler olduğunu aktararak, “Maalesef cezaevleri fiilen birer eziyet merkezine dönüşmüş durumda” diye kaydetti.
Beş yıldır cezaevinde tutulan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Gazete Duvar’dan İrfan Aktan’ın güncel sorunlar ve çözüm önerilerine ilişkin sorularını yanıtladı. “Farklı toplumsal ve siyasal kesimlerin en az ihtilaf yaşadığı konunun mülteci karşıtlığı olduğu söyleniyor. Ortada 4 milyonu aşkın nüfus ve Ankara’da olduğu gibi patlamaya hazır bir hınç varken bu işin sonu nereye varır?” sorusuna Demirtaş şu yanıtı verdi:
“Ankara Altındağ’da yaşananlar, mülteci karşıtlığı konusunun ne aşamaya geldiği hakkında bize acı da olsa bir fikir veriyor. Mülteci karşıtlığının oluşmasında siyasetin dilinin etkili olduğu zaten biliniyor. Bu nedenle, öncelikli olarak bütün siyasetçilerin kullandıkları dile dikkat etmeleri, ayırımcılığa veya ırkçılığa yol açabilecek politikalardan uzak durmaları gerekir. Türkiye’nin her yerine dağılmış, beş milyonu aşkın göçmenin her şeyden önce insan olduklarını unutmadan hareket etmemiz gerekir. Aksi taktirde-etki tepki ilişkisini de düşünürsek göçmenler sorunu patlamaya hazır bir bombaya dönüşebilir. Bu nedenle, çok çok özenli bir dile ve çözüm politikalarına ihtiyaç var.”
‘Toplumun desteğini almadan göçmenler konusunda başarılı olunamaz’
Demirtaş, “mülteci sorununun çözüm yoluna” ilişkin ise şunları ifade etti: “Öncelikli olarak kısa, orta ve uzun vadeli bölümleri olan stratejik bir plan yapmak gerekir. Türkiye’nin kaç göçmen alabileceği hesaplanmalı ve bu insanların barınma, sağlık, eğitim, gıda ve güvenlik ihtiyaçlarına ilişkin bütün altyapı hazır hale getirilmelidir. Toplumun desteği alınmadan göçmenler konusunda başarılı olunamaz. Buna özel önem vermek gerekir. Göçmenlerin geldikleri ülkelerle işbirliği içinde olmak, oralardaki çatışma ve kargaşanın hatta sömürünün ortadan kalkması için etkili bir dış politika oluşturmak gerekir. Batı ülkeleriyle de ucuz göçmen pazarlığı yapmak yerine ilkeli işbirliklerini dayatmak gerekir. Onlar da göçmenlerin sorumluluklarını paylaşmak zorundalar. Ancak şu da bir gerçektir ki, ülkemize gelmiş hiç kimseyi gerisin geri ateşin içine gönderemeyiz. Sorunun çözümü çok kolay değil, biliyorum ama çözmek zorunda olan da biziz. Başkası gelip de bizim sorunumuzu çözmeyecek.”
‘Partim ve halkım bana ne görev verirse hazırım’
“Partinizden talep veya öneri gelmesi halinde yeniden Cumhurbaşkanı adayı olmayı düşünür müsünüz?” sorusuna Demirtaş, “Partim ve halkımız bana ne görev verirse severek ve onurla yapmaya hazırım. Buna Cumhurbaşkanlığı adaylığı da dahil.” yanıtını verdi.
‘Cezaevleri fiilen birer eziyet merkezine dönüşmüş durumda’
Demirtaş, hapishane koşullarına ilişkin ise şunları belirtti: “Bizim koşullarımızdaysa ciddi bir sınırlama ve tehdit söz konusu. Biz bunları pek fazla gündeme getirmesek de maalesef cezaevleri fiilen birer eziyet merkezine dönüşmüş durumda. Zaten avukatlarım geçen hafta cezaevi koşullarımız nedeniyle Avrupa İşkencenin Önlenmesi Komitesine (CPT) resmi başvuru yaptılar. Hukuki her türlü hakkımızı sonuna kadar kullanıyoruz, kullanacağız.”
‘Biz yasa ve hukuk gereği tutuklu değiliz’
Demirtaş, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin son kararına rağmen Türkiye yargısının nasıl bir gerekçeyle hâlâ kendisini içeride tutabildiği sorusuna şu yanıtı verdi:
“Biz yasa ve hukuk gereği tutuklu değiliz. Siyasetin açık talimatlarıyla siyasi rehine olarak içeride tutuluyoruz. Rehineliğimize hukuki kılıf bulmaya bile gerek duymuyorlar artık. Bunu yapanlar, elbette ki suç işliyorlar ve hepsi mutlaka bir gün adil yargı önünde hesap verecektir. Biz de bu adalet mücadelesinden asla vazgeçmeyeceğiz.”
Yeni romanının adı ‘Efsun’
Demirtaş, Dipnot Yayınevi’ne teslim ettiği yeni romanına ilişkin ise şu bilgileri verdi: “Dipnot Yayınevi, yeni romanımın yayımı için son hazırlıkları yapıyor. Sanırım eylül ortası gibi okurla buluşacak. Şimdilik sadece romanın adının Efsun olduğunu söylemekle yetineyim.”
Yeni1Mecra