Demokrasi Talebi Raporu: Yolu adliyeye düşenin yargıya güveni azaldı

Denge ve Denetleme Ağı’nın, “Türkiye’de Demokrasi Talebi Raporu”na göre; 10 kişiden 6’sı yargı sisteminin doğru çalışmadığını düşünüyor.

Raporun sonuçlarına göre yolu mahkemeye düşen 10 kişiden 3’ünün hukuk sistemine güveni azaldı.

Denge ve Denetleme Ağı’nın, KONDA Araştırma Şirketi’nin 2010-2019 yıllarında yaklaşık 267 bin kişiyle yaptığı yüz yüze görüşmelerin sonuçlarından hazırladığı “Türkiye’de Demokrasi Talebi Raporu” na ilişkin vatandaşların yargıya bakışına ilişkin çarpıcı veriler yer aldı.

Rapora göre; yurttaşların yargı sisteminden beklentisi büyük. 2 kişiden biri, can ve mal güvenliğinin sağlanmasının en önemli aracının işleyen bir hukuk sistemi olduğu görüşünde. Ancak beklentinin aksine toplumun çoğunluğu hukuk sisteminin doğru işlemediğini düşünüyor.

10 kişiden 6’sı yargı sisteminin doğru çalışmadığını düşünüyor

Rapora göre bazı istatistiki veriler şöyle; 10 kişiden 6’sı “Yargı sistemi doğru çalışıyor mu” sorusuna “Hayır, yargı tamamen siyasallaştı” yanıtı verirken, 10 kişiden sadece 4’ü “Evet, her şey yasalara ve hukuka uygun şekilde işliyor” cevabı verdi.

10 kişiden yaklaşık 5’i (yüzde 47) mahkemeye işi düşerse yargıdan adil bir karar çıkmamasından endişe duyuyor. Toplumun yarısı mahkemelerde çıkar karşılığı iş yapıldığına inanıyor. Toplumda bunun aksini düşünenlerin oranı sadece yüzde 26.

Yolu mahkemeden gecen 10 kişiden 3’ünün güveni azaldı

Raporda, kişilerin mahkemeye işi düştükten sonra hukuk sistemine bakışlarının nasıl değiştiğine ilişkin dikkat çekici veriler de yer aldı. Buna göre; yolu mahkemeden geçen her 10 kişiden 3’ünün hukuk sistemine olan güveni azaldı. Yine bu 10 kişiden 5’i yargıya güveninin adliyeye işi düştükten sonra değişmediğini belirtirken, sadece 2’si hukuk sistemine olan güveninin arttığını söyledi.

Toplumun yüzde 45’inden yargı için ‘güçlü olanın sözü geçiyor’ yanıtı

Rapora göre; toplumun yüzde 20’si kanunlar ve mahkemelerin kendisini korumayacağına inanıyor. 10 kişiden 2’si suç işlememiş olsa dahi kanun karşısında korunmayacağına inanıyor.

Toplumun yüzde 45’i “Mahkemeler ve yargı sizin için ne anlam ifade ediyor” sorusuna, “güçlü olanın sözünün geçtiği yer” yanıtı veriyor. Ayrıca rapora göre mahkemelerin “adaletin dağıtıldığı yer” olduğunu düşünenlerin sayısı azalıyor.

Hayriye Ataş: Vatandaşın beklentisi ile algısı arasında uçurum var’

Denge ve Denetleme Ağı Genel Direktörü Hayriye Ataş, rapordaki verilerin, vatandaşların hukuk sisteminden beklentileri ile hukuk sistemine duyulan güven arasında büyük bir uçurum olduğunu gösterdiğini belirtti.

‘Yargının yasama ve yürütme karşısındaki bağımsızlığı güçlendirilmeli’

Ataş, şunları ifade etti: “Toplumun büyük kesimi, herkesin kanun önünde eşit muamele gördüğü, işleyen bir yargı sisteminin yaşanılan pek çok sorunu çözeceğine inanıyor. Ancak yargının bugün o noktada olmadığı konusunda da yaygın bir kanı bulunuyor. Bu kanıyı ortadan kaldırmanın bilinen tek bir yolu var; o da yargının yasama ve yürütme karşısındaki bağımsızlığını güçlendirmektir.”

‘Tüm kararların nesnel ölçütlere dayanması gerekir’

Yargıçların mesleki yaşamlarına ilişkin tüm kararların nesnel ölçütlere dayanması gerektiğini ifade eden Ataş, “Bu kararlarda liyakat ve niteliklerin esas alınması sağlanmalıdır.” dedi. Ataş, “Yine yargıçların seçimi ve kariyerleri hakkındaki kararların yasama ve yürütmeden bağımsız bir makam tarafından alınacağı, yargı kurullarının üye seçimi ve karar alma süreçlerinde yürütme ya da yasama erkinin tek başına etkin olmasına imkan tanımayacak bir yapı oluşturulmalıdır.” diye kaydetti.

‘Denge ve denetleme demokrasinin olmazsa olmazı’

Ataş, bununla birlikte yargının kendi iç işleyişinde de her bir yargı mensubunun diğer meslektaşları ve üst dereceli yargı mensupları karşısındaki bağımsızlığının da güvenceye alınacağı bir yargı sistemine ihtiyaç olduğunu ifade etti.

Ataş, şunları ifade etti: “Bunları yapabildiğimiz ölçüde hukukun üstünlüğüne ve yargı bağımsızlığına olan inanç artacak, vatandaşın kanun önünde eşitlik beklentisi karşılanmış olacak. Bunların güçlü bir denge ve denetleme sisteminin ve işleyen bir demokrasinin de olmazsa olmazı olduğu da unutulmamalı.”