Tahir Elçi’nin duruşmasından sonra açıklama yapan avukatı Benan Molu, 5 yılın ardından ilk defa gerçek bir duruşma yapıldığına dikkati çekti.
Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi’nin öldürülmesine ilişkin sanık polisler S.T., F.T. ve M.S.’nin “bilinçli taksirle öldürmeye sebebiyet verme”, firari Uğur Yakışır hakkında ise “iki polis memurunu öldürme”, “bir polis memurunu öldürmeye teşebbüs etme” ve “Elçi’yi olası kastla öldürme” suçlarından Diyarbakır 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan davanın 2’inci duruşması sona erdi.
Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi cinayeti davasının bugünkü duruşmasında cinayet şüphelisi 3 polisin tutuklanma talebini reddeden mahkeme, sanıklara adli kontrol tedbiri olarak yurtdışı çıkış yasağı getirdi. Verilen kararın ardından Elçi ailesinin avukatları Benan Molu ve Erkan Şenses Adliye binası önünde basın açıklaması yaptı.
‘İlk defa gerçek duruşma imkanı’
Açıklamada ilk konuşmayı yapan Elçi ailesi avukatlarından Benan Molu, “Tahir Elçi’nin öldürülmesinin ardından 5 yıl geçtikten sonra bugün ilk defa gerçek bir duruşma yapma imkânı bulduk. Hem Tahir Elçi’nin CNN Türk’te söylediği sözler sebebiyle ona karşı başlatılan karalama kampanyası hem de hedef gösterilmesiyle ölümünden itibaren etkili bir soruşturma yürütülmemesine dair 5 yılda yaşadıklarımızı ifade etme imkânı bulduk. İlk defa sanık polislerin ifadelerinin alınması imkânı bulundu. Gerçek bir duruşma yapıldıktan sonra 14 Temmuz 2021 tarihine ertelendi. Hayatını cezasızlık politikasına adayan Tahir Elçi’nin davasının cezasız kalmaması için mücadele etmeye devam edeceğiz” diye belirtti.
‘Mahkeme ısrarlı bir tutum içinde’
Sonrasında konuşan Elçi ailesi avukatlarından Erkan Şenses ise geçen celse heyetle aralarında yaşanan gerginlikten sonra heyetin öncelikle Türkan Elçi ve avukatlarının beyanlarını ve katılma taleplerini aldıktan sonra sanık sorgularına geçmeyi kabul ettiğini kaydetti.
Duruşmada sanık sorgularında suçu inkar yoluna gidildiğine işaret eden Şenses, “Biz delillerin tartışılması aşamasında sanık sorguları dahil tüm delillerle birlikte mahkeme huzurunda delilleri tartışacağız. Suçun vahameti gereği sanıkların tutuklu yargılanmasını talep ettik ancak mahkeme taleplerimizi reddetti. Maalesef ülkemizde en basit ifade özgürlüğü davalarında bile tutuklama tedbirine başvururken, baro başkanının öldürülmesi davasında bu tedbire başvurulmasının ölçülü olmayacağı ifade edildi. Yine tanıkların duruşmada ceza muhakemesi gereğince yüzleştirme yapabilmesi açısından sanıkların gelecek celse tanıkların karşısında yer alması gerektiğini söyledik. Bu sebeple sanıkların Diyarbakır Adliyesi’nde duruşmaya katılmasını talep ettik. Ancak talebimiz yine reddedildi. Mahkeme adil bir hükme varmak istiyorsa sanıkların Diyarbakır Adliyesi’nde yer almasını sağlamalıdır. Fakat mahkeme ısrarlı bir tutum içine giriyor. Adil yargılama ve adalet talebimizden vazgeçmeyeceğiz. Savcı gizli tanıkların başka bir yerde talimatla dinlenmesi talebine karşı çıkmamızla mahkeme gizli tanıkların gelecek celse ses ve görüntülerinin değiştirilerek Diyarbakır’da dinlenmesine karar verdi” şeklinde konuştu.
Elçi cinayeti sanığı polislere yurtdışı çıkış yasağı getirildi
Duruşmada, Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi’nin cinayet şüphelisi 3 polisin tutuklanma talebini reddeden mahkeme, sanıklara adli kontrol tedbiri olarak yurtdışı çıkış yasağı getirdi.
Sabah başlayan duruşmada, Elçi’nin eşi Türkan Elçi, ağabeyleri Mehmet ve Ömer Elçi ile Diyarbakır Barosu yanı sıra birçok kurum ve baronun davaya katılma talebini değerlendiren mahkeme heyeti, suçtan zarar görme ihtimallerine binaen Türkan Elçi, Ömer ve Mehmet Elçi ile Diyarbakır Barosu’nun davaya katılma talebinin kabulüne, diğer kurumların Tahir Elçi’nin öldürülmesinden dolayı zarar görmediği gerekçesiyle davaya katılma taleplerinin reddine karar verdi.
‘6 el atış ettim’
Daha sonra Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) üzerinden duruşmaya katılan sanık polislerin savunmalarına geçildi. Hakkındaki iddialara ilişkin savunma yapan sanık polis Sinan T., “Olay günü haber merkezinin anonsuyla Dört Ayaklı Minare’de görev aldım. 25 metre mesafede postane ile cami girişi önünde görev aldım. Meydandan silah sesi gelince cami girişinde silahımı doldurarak beklemeye başladım. İlk şahsa iki el ateş sonra gelene 4 atış yaptım. İkinci koşan 4-5 metre sonra bana ateş etti yaralandım. Bulunduğum yere çöktüm. Görüntülerde net gözüküyor önümde zırhlı araç ve bir kornet araç vardı. Dört Ayaklı Minare görülmüyordu. Yakın mesafede ve hedef gözeterek örgüt üyesine atış yaptım. Diğer sanıklarla aynı şubede çalışıyorduk. Hiçbir istihbari bilgi gelmedi. Şikayetçiyim. Davaya katılma talebim yoktur” dedi.
Ardından çapraz sorguya alınan sanık Sinan T., mahkeme başkanının, “Londra Üniversitesi raporuna göre şüphelisiniz bu konuda bir söyleyeceğin var mı?” sorusuna, “Raporun gösterdiği yerde olsaydım diğer polisler de beni görürdü. Kornet aracı görüşümü engelliyordu. Mesut Sevgi’yi hiç görmedim. Kornetin arkasında olduğum için görmedim” yanıtını verdi.
Avukatların da sorularını yanıtlayan Sinan T., sorulara şu yanıtları verdi:
“*Hangi dönemde Diyarbakır’da görev yaptınız?
2013- 2019’da görev yaptım. Tahir Elçi’yi isim olarak tanıyordum. Basın açıklamasını kayıt altına almak için oradaydım. Net olarak altı el ateş ettim. Yaralandıktan sonra ateş etmedim. Silahı yere koydum.
*Örgüt militanları size yöneldiler, size doğru koştular, daha önce ananos aldınız mı?
Bir ticari taksinin Balıkçılarbaşı istikametinden geldiği anons edildi sadece. İki arkadaşımın şehit edildiği de anons edilmedi. İstihbarat Şube’den tanıdığım yok, bulunduğumuz sokakta İstihbarat Şube’den kimseyi görmedim. İstihbarat Şubesinin kameramanları vardı.
Cemal Temizöz ve Kamil Atak’ı tanımıyorum. Mermi sol karın boşluğundan içeri girdi. Şahsın gidiş yönüne doğru atış ettim. Önümde araba vardı. Tahir Elçi yönüne doğru atış etmedim. Dört Ayaklı Minare’nin ayakları dahi görünmüyordu. Sonra gittim baktım o yöne doğru atış etmem mümkün görünmüyordu. Yaralandıktan sonra kimseyi göremedim.
*2019 yılında Diyarbakır’da çalıştınız? Kaç yıl Güvenlik Şubedeydiniz?
Tam hatırlamıyorum. Yaralandıktan sonra araç bakım bölümüne geçtim. Güvenlik Şube basın açıklamasına dair raporunu hazırlar. Diğer şubelerin çalışma prensibini bilmiyorum. Terörle Mücadele ve İstihbarat da takip ediyordu. Herhangi bir soruşturmaya tabi tutulmadım.
*Sokakta kimler vardı?
İki ekip arkadaşım vardı. Diğer kısımlarda ise Fuat ve diğer ekip vardı. Kameramanlar ve insanlar vardı.
*Sivillerin korunması açısından tedbirli davrandınız mı?
Silah sesleri geldikten sonra sokak içerisinde kimse kalmadı. Görerek ve hedef göstererek atış yaptım. Dökümcüler Sokak’ta görevliler vardı ama tarif edemem şimdi. Kimin olduğunu bilemem.
* Savcılığa kaç kez ifadede bulundunuz?
İki defa savcılığa ifade verdim. Sadece beyanlarımız alındı. Dökümcüler Sokak’ta karşılıklı olarak diğer polislerle duruyorduk. Bursa, Antep, Başkale sonra güvenlik şubeye geldim. Biz emir komutayla çalışırız. Emirlere uyarız.”
‘Yoğun silah sesi vardı’
Daha sonra mahkeme başkanının, “kaçan örgüt üyeleri ve sokakta bulunan polisler dışında silah kullanan oldu mu, uzun namlulu silah kullanıldı mı?” sorusuna yanıt veren Sinan T., “Görmedim. Yoğun silah sesi vardı. Uzun namlulu silah sesini yaralandıktan kısa süre sonra duydum. Kısa sürede önümden geçtikleri için arkasında polis var mıydı göremedim. Kontrol etmedim. Bizim görevimiz sadece basın açıklamasını tutanak altına alıp sunmaktır. Görüntülerde net gözüküyor örgüt üyesinin önünde ve arkasında kimse yoktu” diye konuştu.
‘Rapor taraflıdır’
Sinan T.’nin avukatı ise müvekkilinin beyanlarına katıldığını belirterek, “Müvekkil sanık değil mağdurdur. Müvekkilim orda sadece sınırlı bir güvenlik sağlamak için oradadır. Merhumun ölümünden sorumlu tutulacağı anlamına gelmez. Hayati derecede yaralanan müvekkilin sanık olması üzücüdür. Londra laboratuvarından gelen taraflı raporla müvekkilin sanık durumuna düşmesi üzücüdür. Müvekkilim yaralandığı için şikayetçiyiz. Davaya katılma talebinde bulunuyoruz” dedi.
‘Şarjörüm bitti şarjör istedim’
Hakkındaki iddialara ilişkin savunma yapan Kanun Hükmünde Kararnameyle (KHK) ile ihraç edilen ve o dönem polis olan sanık Mesut S., “Olay günü ekip amir vekili Fuat T. görevli olduğumuzu söyledi. Dört Ayaklı Minare’ye gittik. Görevimiz basın açıklamasını kayıt altına almaktı. Basın açıklaması bitti. Yaşlı bir adam Tahir Elçi’nin yanına geldi, konuşma bitmeden silah sesi geldi. Benim Tahir Elçi ile aramdaki mesafe 1 buçuk metreydi. Balıkçılar Başı istikametine baktığımda iki kişinin geldiğini gördüm. İlkinde silah yoktu, ikincisinin elinde silah vardı. Ben de ayaklarına doğru atış ettim. Tahir Elçi tam arkamdaydı. Sanık duvara doğru kaçarken ben 3 el atış yaptım. Atış açısıyla başkan arasında 5 metre vardı. Yan atış pozisyonda atış yapıyorduk. Malum raporun aksine biz yatay açısıyla atış yapıyorduk. Güvenlik alma gibi bir görevimiz yok. Sadece şahsın sokağa girdiği anı gördük. Bizde telsiz olmadığı için anons yapıldı mı bilmiyorum. Tahir Elçi’nin vurulma anını görmedim. Mermim bittiğinde bir kişinin yerde olduğunu gördüm. Şarjörüm bitti, başka şarjör istedim. Kimse gidip rahmetli başkana müdahale etmedi. Sadece silah ve ambulans istiyorduk. Diğer sanıklarla aynı şubede görev yapıyorduk” dedi.
‘Tutarsızlık var’
Mahkeme başkanının Londra Üniversitesi’nin raporuna göre açık bir şekilde Tahir Elçi’ye atış yapabileceğini belirtmesi üzerine Mesut S., “Tahir Elçi’nin vücudunun yüzde 30’u minarenin arkasına düşüyor. Sanki başkan sokağın içinde ve minarenin önünde vurulduğu söylüyor. Tek bir tanık var gazeteci Mehmet Türk. Yüzü dört ayaklı minareye dönük bir şekilde hendeklere yöneldiği sırada yere düştü diyor. Ve minarenin arkasındaydı diyor. Çok sayıda silah sesi geldiği için uzun namlulu silah sesi var mıydı fark edemedik. Sokak 7 metre benimle başkan arasında hemen arkamda 2 metre var. Modellemede tutarsızlık var” yanıtını verdi.
Mesut S., avukatların sorularına şu yanıtları verdi:
“*Militanlar sokağa girdiğinde gördünüz mü?
Bana göre soldan gelen şahsı gördüm. Koşarken elinde silah olduğunu gördüm. Sinan T.’ye gelmeden önce şahsı gördüm. O zaman fark edemedik Sinan T.’nin vurulduğunu. Sinan Beyin sokaktan içeri girdiğini arabanın orada gördüm. Sinan Bey açımızdan biraz daha içerde. Şahıs çapraz yaparak geliyor. Aynı gün amirlerim tarafından mülakata alınmadım. Sur İlçe Emniyete aynı günün öğleden sonra çağrılmadık. TEM Şubede savcılık ve 4 müfettiş ifademizi aldı. İhraç edilmeme dair hakkımda herhangi bir soruşturma yoktur.
*Olaydan hemen sonra nereye gittiniz?
İl Emniyet Müdürlüğü’ne gittim. Ölümden sonra Diyarbakır’dan sonra hemen tayinim gerçekleşti. Hedef olduk çünkü. Bunlar vurdu diyorlardı. Devlet öyle uygun gördü. Olay günü sarsılmaz silah kullanıyordum. Silahımda 15 mermi vardı. Mermilerin hepsi bitti. Şahısların bize doğru koşması ve bizi geçmesi yaklaşık 9 saniye sürdü. Bu sürede mermim bitmişti. Ben de yerdeki İstihbarat Şube kameramanının silahını alıp karşıya geçtim. Köşe başında siper aldım. Şahıs duvar dibinden kaçıyor ama Londra raporunda sanki duvardan 2 metre uzaktaymış gibi çizilmiş. Ben şarjör isterken Tahir Elçi’nin yerde olduğunu gördüm. İlk eylemcide silah olmadığı için ona hiç atış etmedik. Fuat T.’yle aramızda hiçbir sohbet geçmedi. Sadece şarjör istedim. Biz silahlı şahsı etkisiz hale getirirsek başkanı koruyacağımızı düşündük.”
‘Kaç el atış ettiğimi hatırlamıyorum’
Hakkındaki iddialara ilişkin savunma yapan sanık polis Fuat T. ise şunları belirtti: “Olay günü 10.30’da Diyarbakır Barosu’nun Dört Ayaklı Minare önünde açıklama yapacağı komiser tarafından bana iletildi. Güvenlik Şube olarak orda görev aldık. Gittik orda konum aldık. Ben ve Mesut, Dört Ayaklı Minare önüne geldik. Gazetecilerin beklenmesi üzerine 10.40’ta basın açıklaması yapıldı. Açıklamaya katılanlar dağılırken, bir yaşlı adam Tahir Elçi ile konuştu. O sırada iki şahıs bizim bulunduğumuz yöne ateş ederek koşmaya başladı. Bize doğru gelirken ateş etmeye başladı. Ben de kornet aracın önündeydim. Şahsa doğru hedef gözeterek atış yaptım. Kaç el atış yaptığımı hatırlamıyorum. O alanda canlı olarak kimse yoktu. Vedat Komiserimin ambulans istediğini gördüm. Takviye ekipler geldi.
Silah sesleri çoğaldı
Benim olduğum yerde Tahir Elçi’yi görmedim. Bir şahsın yerde yüzüstü olduğunu gördüm. Daha sonra Tahir Elçi olduğunu fark ettim. Dört Ayaklı Minare bizim Tahir Elçi’yi görmemizi engelliyordu. Benim olduğum yerden Tahir Elçi görme imkanı sıfır. Yaşlı adamla konuşurken onu gördüm daha sonra görmedim. Şahısların sokağa girmesiyle birlikte silah sesleri çoğaldı. Hangi silahtan hangi ses geldiğini ayırt edemezdik. Londra’dan gelen yanlı bir rapor Tahir Elçi’yi vurma imkanımız yok.”
Sanık Fuat T.’nin avukatı, olay yerinde keşif yapılmasını talep etti.
Daha sonra avukatlar sanık Fuat T.’ye birçok soru yöneltti. Fuat T.’ye sorulan sorular ve verdiği yanıtlar şöyle:
“*Diyarbakır’da kaç yıl görev yaptınız. O gün göreviniz neydi?
1998-2016’da Diyarbakır’da görev yaptım. Güvenlik Şubeye bağlı ekip amir vekiliydim. Biz basın açıklamasını takip ediyorduk sadece. Diğer arkadaşların görevi neydi bilmiyorum. Sinan T.’yi yaralı olarak gördüm. Şahıs bize doğru gelirken hedef alarak silahımı çektim. Ben akşam görüntüleri izlerken bizim bulunduğumuz yere doğru silahını attığını gördüm.
*Uzun hattan görüşelim demek nedir?
Cep telefondan görüşelim demektir. Basın açıklamasında telsiz sesini kıstığımız için telefondan konuşuruz. Benle Mesut arasında diyalog geçmedi. Sorumlu Vedat Komserimin yanına bizden yaralanan var mı bakmaya gittim. Sinan’ın yanına gittim. Vurulma anını görmedim. Teröristi o yöne ateş ederken gördüm. Kornet aracın önündeydim, Mesut da yanımda bekliyordu. Terörist şahıs sol taraftan sokağa girdikten sonra ben de yer değiştirip orta alana gittiğimde Tahir Elçi’nin yerde olduğunu gördüm. Olaydan sonra kendi emniyetimize gittik. Kaç el atış ettiğimi ve silahı kontrol edip etmediğimi hatırlamıyorum. Terör Şubede olayın görüntülerini akşam saatlerinde ifademizi verirken izledim.
*Sizin de imzanızın bulunduğu olay tutanağı neden akşam saat 21.00’da düzenlendi?
Onu bilmiyorum.”
Mahkeme heyeti, duruşmaya yarım saatlik ara verdi.
Aranın ardından mahkeme heyeti, talepleri aldı. Cumhuriyet Savcısı, biri gizli tanık olmak üzere 5 tanığın gelecek celsede dinlenmesi için talimat yazısı yazılmasını talep etti.
Sanıkların duruşmada hazır edilmesi istendi
Duruşmada söz alan avukat Aynur Tuncer Yazgan, gelecek celsede sanıkların duruşmada hazır edilmesini, gizli tanığın dinlenmesinde kendilerinin de doğrudan soru sormalarına olanak tanınmasını talep etti.
Sanıkların tutuklanması talep edildi
Diyarbakır Barosu Başkanı avukat Cihan Aydın, sanıkların kaçma şüphesi ve suçun mahiyeti göz önünde bulundurularak sanıkların tutuklanmasını talep etti.
Mahkeme heyeti, sanık 3 polisin tutuklanması talebini reddederek, adli kontrol tedbiri olarak yurtdışı çıkış yasağı uygulanmasına karar verdi.
Mahkeme heyeti gelecek celsede, dinlenecek gizli tanığın sesinin değiştirilerek mahkeme huzurunda dinlenmesine, sanık polis, Sinan T.’nin suçtan zarar gören olarak kabulüne hükmetti.
Mahkeme ayrıca, sanık avukatların keşif talebinin daha sonra değerlendirilmesine, 5 tanığın gelecek celsede dinlenmesine, sanıkların mahkemeye bizzat katılma talebinin reddine karar vererek duruşmayı 14 Temmuz’a erteledi.
MA