Erkekler yazan kadınları neden sevmezler?

Didem Karasulu

Erkekler yazan kadınlardan haz etmezler. Ekseriyetle. Eğitim ve kültür seviyeleri elbette bunu ayan beyan ifade etmelerine müsaade etmez. Hatta kendilerine sorulsa yekten inkâr ederler. Bu bir yana, bu durumun kendilerinin bile farkında olmadan bir refleks olarak geliştiğinden bizatihi kendileri dahi farkında değildirler.

Kimi yazan kadınlar, yazdıklarını kadın arkadaşlarına okuturlar, onlardan kendilerine dönen yüreklendirici temenniler, esinleyici katkılar olurken, erkekler yakınlarındaki kadınların yazdıklarının kelimesini görünce çığlık çığlığa kaçmak isterler. Neden?

Yazının olağanüstü mahrem bir yanı olmasından, yazdıklarını okurken, kadının “gizli” dünyasının “içine girecek” olmalarından kaynaklı kesif tedirginlik değildir erkeklerin yaşadığı. Erkeklerin yazıyı, başka birçok alanda olduğu gibi kendi hakimiyet alanlarında görmeleri de değildir esas sebep.

Erkeklerin yaşadığı, belki de adını böyle koymalıyız, bu dehşet hali, erkek egemen dilin içinde açılacak oyuklardan, sözler arasılığın açacağı/büyüteceği boşluklardan kaynaklanıyordur. Neden mi?

Kadının sözcükleri, sessizlik de ihtiva eder de ondan.

Kadının sözcükleri, sözcüklerin arasını kati ve mutlak olanla dolgulamak yerine, sözcükler arasındaki boşlukları süner,

Sözler arasındaki gedikleri, ihtimalleri sürer.

Olmuş bitmiş, yargıya varılmış, hükme bağlanmış, adı konmuş, içerilmiş veya dışlanmış, olduğu gibi donmuş kalmış olanı değil.

*

Erkek, kesinliğe teşne.

Meselâ, erkek, kadın-çocuk-ev dediğinde;

Her şey yerli yerinde, kendi kati sınırları içinde. Kadın-çocuk-ev, başkalarını dışlayan, kendine yeter bir bütünlük içinde donup kalmış. Boşluksuzca mıhlanmışlar birbirlerine, uzanmadan başkalarına.

Erkek, memleket-göçmen dediğinde;

Her şey yerli yerinde, kendi kati sınırları içinde. Birbirine temas etmeyen iki ayrı olgu. Erkeğin sesi değişmez bir hüküm, kalıcı bir tavır gibi.

Kadın, memleket-göçmen dediğinde;

Silsile şöyle oluşmuyor mu?

Savaş-boşluk-göç-boşluk-memleket-boşluk-göçmen-boşluk. Bir de, tümünü içine alan bir boşluk.

Boşluk; işaret eden, dikkat çeken, kendine değil, başkalarına, en önemlisi, başkalarına!

Ve “başkalarının acısına bakmak” boşluklardan gelir; erkek egemen dilin çatladığı, kırıldığı o gediklerden.

İhtimallerin de geldiği o yerden…