HDP, 17 Ağustos Marmara depreminin yıldönümünde paylaştığı mesajda, “17 Ağustos yıkımının nedeni sorumsuzluk, rant ilişkileriydi ve ne yazık ki 21 yıldır yine benzer bir rantçı zihniyet bu ülkeyi yönetmektedir” denildi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Merkez Yürütme Kurulu (MYK), üzerinden 21 yıl geçen 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi’ne ilişkin yazılı açıklama yaptı.
HDP açıklamasında Türkiye’nin içinde bulunduğu deprem riskine rağmen aradan geçen yıllarda gerekli tedbirlerin alınmadığına dikkat çekildi.
Açıklamada şunlar kaydedildi: “Türkiye tarihinin en büyük deprem felaketlerinden biri olan 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi’nin üzerinden 21 yıl geçti. Resmi verilere göre 18 bin 373 kişinin hayatını kaybettiği.
48 bin 901 kişinin yaralandığı, 5 bin 840 kişinin kaybolduğu bu büyük felaketin üzerinden geçen yıllara rağmen ne yaralar tam anlamıyla sarıldı ne de Türkiye’nin içinde bulunduğu deprem riskine karşı gerekli tedbirler alındı.
Bilanço çok daha ağırdı
İstanbul, Bolu, Bursa, Eskişehir, Kocaeli, Sakarya ve Yalova’da can ve mal kaybına neden olan deprem felaketinin bilançosu resmi verilerden çok daha ağırdı.
Sivil toplum örgütlerine, bölge halkına ve resmi olmayan verilere göre 99 deprem felaketinde en az 50 bin insan hayatını kaybetti.
TBMM Araştırma Komisyonu verilerine göre deprem felaketinde 112 bin 735’i ağır, 124 bin 131 orta, 12 bin 42 az hasarlı olmak üzere 365 bin bina hasar gördü.
Marmara depreminde ortaya çıkan yüzlerce örnek yıkımın sadece doğal afet olarak adlandırılamayacağının kanıtıydı.
Rant, çarpık kentleşme, siyasi sorumsuzluk, alınmayan tedbirler doğal afetlerle birleştiğinde toplum için kaçınılmaz yıkımlara dönüşmektedir.
17 Ağustos yıkımının nedeni işte tam da bu sorumsuzluk, rant ilişkileriydi ve ne yazık ki 21 yıldır yine benzer bir rantçı zihniyet bu ülkeyi yönetmektedir.
Rantçı zihniyet toplum için tehlike ve tehdit
17 Ağustos depreminden bu yana aynı şiddette olmasa da Türkiye defalarca benzer deprem felaketleri yaşadı ve maalesef hep yıkımla, ölümle sonuçlandı.
2003 yılından beri kentleri depreme dayanıklı hale getirmek, deprem yaralarını sarmak amacıyla vatandaştan toplanan yaklaşık 70 milyar TL’lik Deprem Vergisi, “örtülü ödenek” gibi yandaşlarına, sermayeye peşkeş çekildi.
99 depreminden beri hasar kaydı bulunan binlerce binada yaşamını sürdürmeye mecbur bırakılmış ve ölüme terk edilmiş insanların bulunduğu bir ülke gerçekliği söz konusudur.
Başta İstanbul için olmak üzere bırakın gereken tedbirleri almayı, deprem toplanma alanlarını bile AVM’lere, yapılaşmaya açan bu rantçı iktidar zihniyeti toplumumuz için en büyük tehlike ve tehdittir.
Deprem gerçeğiyle yüzleşmesi gereken iktidar Kanal İstanbul gibi ekolojik felaketlere yol açmasının yanı sıra fay hatlarını harekete geçirerek daha büyük felaketlere davetiye çıkaracak rant projelerinde ısrar etmektedir.
Çünkü rantı insan yaşamının, doğanın ve her türlü değerinin üzerinde görmektedirler.
Bu zihniyetin, Marmara Depreminde çürük binalar yaparak insanları ölüme terk ettiği kanıtlanan Veli Göçer zihniyetinden farkı yoktur.
Veli Göçer’e ve binlerce canın yitirilmesine neden olan diğer müteahhitlere yeniden “inşaat yapma ruhsatı” veren de zaten bu iktidardan başkası da değildir.
Yapılması gereken uzmanların ısrarlı uyarıları dikkate alınarak başta yerel yönetimler olmak üzere yetkililerin gereken tedbirleri almasıdır.
Halklarımız da bu konuda gerekli duyarlılığı göstererek yaşamı üzerinden rant hesapları yapanlara prim vermemelidir.
17 Ağustos Marmara Depremi vesilesiyle bir kez daha depremde hayatını kaybeden on binlerce canımızı rahmetle anıyor, bu rant düzenine karşı mücadeleyi yükselteceğimizi bir kez daha vurguluyoruz.”
MA