Gazetecilik faaliyetleri gerekçesiyle hakkında 7 yıldan 20 yıla kadar hapis istemiyle dava açılan gazeteci Abdurrahman Gök’ün yargılanmasına başlandı.
Gök, duruşmada yaptığı savunmada suçlamaların tamamının gazetecilik faaliyeti olduğunu anlattı.
Gazeteci Abdurrahman Gök hakkında haber kaynaklarıyla görüşmesi, sosyal medya paylaşımları ve gizli tanık beyanları nedeniyle “örgüt üyesi olmak” ve “örgüt propagandası yapmak” iddiasıyla 20 yıl hapis talebiyle açılan davanın ilk duruşması görüldü.
Diyarbakır 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada, Gök ve avukatı Resul Tamur hazır bulundu. Duruşmayı, Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Bölge Temsilcisi Mahmut Oral ve bazı gazeteciler izlerken, Kovid-19 tedbirleri gerekçe gösterilerek Mezopotamya Kadın Gazeteciler (MKGP) Sözcüsü Ayşe Güney, Dicle Fırat Gazeteciler Derneği Eşbaşkanı Dicle Müftüoğlu, Mezopotamya Ajansı Kürtçe Editörü Kadri Esen duruşma salonuna alınmadı.
‘17 yıllık meslek hayatımda ne tekzip aldım ne de hakkımda dava açıldı’
Hakkındaki iddialara ilişkin savunma yapan Gök, 17 yıldır gazeteci olduğunu belirterek, “Meslek hayatım boyunca yaptığım haberler nedeniyle bugüne kadar ne tekzip aldım ne de hakkımda dava açıldı. Hakkımda açılan soruşturmalar ise takipsizlik kararıyla sonuçlandı. Gözaltına alınmadan bir hafta önce hakkımda açılan bir soruşturmada ifade verdikten sonra takipsizlikle sonuçlandı.” dedi.
‘Suçlamaların tamamı gazetecilik faaliyetidir’
İddianamede kendisine yönelik suçlamalarla ilgili iddia makamının gazetecilik faaliyetleriyle ilgili yoruma gittiğini ve bu durumu da suç unsuru olarak göstermeye çalıştığını kaydeden Gök, “İddianamedeki suçlamaların tamamı gazetecilik faaliyetlerimdir. İddia makamı, yaptığım telefon görüşmelerin gazetecilik faaliyeti olduğunu kabul ediyor. Bu benim sevindirici bir şey.” ifadelerini kullandı.
Gazeteci bir meslektaşıyla haber paslaşmasıyla ilgili yaptığı telefon görüşmesinin iddianamede suç unsuru olarak gösterildiğine dikkat çeken Gök, “Bütün gazetecilerin birbirini arayıp haberi teyit etmek için yaptığı görüşmeyi benim yapmam örgüt üyeliğine delil sayılıyor.” dedi.
‘Gizli tanığın iddiaları asılsız’
“Sabır” adlı gizli tanığın dava dosyasında “Gök’ün KCK basın yayın alanından sorumlu kişi” olduğu yönündeki iddiası sorulan Gök, “Sabır” isimli gizli tanığın aynı beyanlarını 2018 yılında açılan bir dosyada da kendisine sorulduğunu bu dosyanın takipsizlikle sonuçlandığını hatırlattı.
Sabır adlı gizli tanığın iddialarının asılsız olduğunu belirten Gök, 2014 yılında beri Irak, İran ve Suriye gibi zorlu ve çatışmalı alanlarında gazetecilik yaptığını söyledi. Bu sırada mahkeme başkanı Gök’ün sözünü keserek, “Yaptığınız haberleri Öcalan’ın görüşleri doğrultusunda yapmıyor musunuz?” diye sordu. Gök, soruya, “Ben yüzyıllardır var olan evrensel gazetecilik ilkeleri doğrultusunda haber yapıyorum.” cevabını verdi.
‘Hakikati bir bütün olarak görmeye çalışıyorum’
Mahkeme başkanı Gök’e “Herkes evrensel gazetecilik ilkeleri doğrultusunda haber yapıyor? Sizin için öyle olabilir, ama başkaları için bu farklı olabilir. Herkes evrensel ilkeler doğrultusunda gazetecilik yapıyor, ama…” sözleri üzerine Gök, “Doğrudur. Herkes hakikatin bir parçasını vermeye çalışıyor. Ben ise hakikatin bir bütün olarak görmeye çalışıyorum.” yanıtını verdi.
‘Suç unsuru gösterilen fotoğraflar haber sahasından çektiğim fotoğraflar’
Haberlerinin Özgür Politika gazetesinde yayınlamasına ilişkin soruya ise daha önce Dihaber isimli ajansta çalıştığını şu anda da Mezopotamya Ajansı’nda çalıştığını haberlerinin bu iki ajansta yayınladığını belirten Gök, farklı yayın organlarının haberlerini çalıştığı ajansların sitesinden aldığını anlattı.
Gök, ayrıca instagram hesabında yayınlanan ve iddianamede suç unsuru olarak gösterilen fotoğrafların haber sahasında çektiği fotoğraflar olduğunu vurguladı. Mahkeme Başkanı, Gök’e “Çektiğin fotoğraflar silahlı terör örgütü fotoğrafları bunları neden yayınladın?” sorusuna Gök, fotoğrafları çektiği 2014 yılında YPG’nin devlet tarafından “yasadışı” olarak görülmediği yanıtını verdi. Gök son olarak da “Ben gazeteciyim, gazetecilik mesleğini icra ediyorum. Beraatımı talep ediyorum.” dedi.
‘Dosyada müvekkilimin gazetecilik yaptığına dair herhangi bir kuşku yok’
Avukat Resul Tamur ise müvekkilinin mahkeme huzurunda yaptığı savunmasında gazeteci olduğunu ve faaliyetlerini gazetecilik kapsamında yaptığını anlatarak, müvekkilinin gazeteci olduğuna ilişkin belge ve haberleri duruşmada arasında mahkemeye gönderdikleri dilekçeyle sunduklarını söyledi.
Dava dosyasının çarpıtıldığını, polisin müvekkiline ismini sorduğu kişilerin iddianamede “kimliği tespit edilmeyen” kişiler olarak geçirildiğine dikkat çeken Tamur, “Aslında emniyet bu kişilerin ismini çok iyi biliyor. Ancak dosya kötü bir niyetle bu hale evriltilmeye çalışılıyor. Dosyada müvekkilinin gazetecilik yaptığına dair herhangi bir kuşku yok.” dedi.
‘Gizli tanığın ifadeleri imzasız’
Tamur, iddianamede 1898 yılında Mısır’da kurulan ilk Kürt gazetesi için “sözde” ifadesinin kullanılmasının kaba ve yaralayıcı olduğunu belirtti. Tamur, iddianamede yer alan “Sabır” isimli gizli tanığın ifadelerinin ise imzasız olduğunu, hangi soruşturma kapsamında alındığının belli olmadığına işaret ederek, gizli tanığın beyanlarının tamamının dosya arasına alınmasını istedi.
‘Kürtçe konuşmalar yanlış çevrildi’
Müvekkilinin Kürtçe yaptığı konuşmaların yanlış çevrildiğini söyleyen Tamur, bu nedenle müvekkilinin konuşmalarının tercümesinin Kürtçe bilen bilirkişiye çözdürülmesini talep etti. Tamur, müvekkili hakkındaki yurtdışına çıkış yasağı şeklindeki adli kontrol kararının kaldırılarak, el konulan dijital materyallerin verilmesini talep etti.
İddia makamı ise dava dosyasındaki eksik hususların giderilmesi yönünde görüş bildirdi. Mahkeme, Gök’e yurt dışı yasağı ile adli kontrol tedbirinin kaldırılmasına, gizli tanık Sabır’ın gelecek celse dinlenmesine ve Gök’ün avukatının gizli tanığa sormak istediği soruları 14 gün içinde mahkemeye bildirmesine karar verdi.
Mahkeme tevsi tahkikat talebini ise reddederek duruşmayı 3 Haziran’a erteledi.
Kemal Kurkut’un ölüm olayını belgeledi
Gök, Diyarbakır’da 2017 Newrozu’nda üniversite öğrencisi Kemal Kurkut’un polis tarafından öldürülmesini fotoğraflarıyla belgelemişti.
İddianameden
Diyarbakır’da 9 Ekim 2018’de gözaltına alınan gazeteci Abdurrahman Gök hakkında haber kaynaklarıyla yaptığı telefon görüşmeleri, sosyal medya paylaşımları ve yaptığı haberler gerekçe gösterilerek yürütülen soruşturma 2 yıl sonra tamamlandı. Gök hakkında “Örgüt üyesi olma” ve “Örgüt propagandası yapma” iddiasıyla iddianame hazırlandı.
İddianamede, Gök’ün mültecileri konu alan fotoğraflarının sms yoluyla istendiği konuşmalar suç unsuru olarak yer aldı. Gök’ün “Ölürüm Türkiyem” müziğinin çalıntı olduğuna ilişkin yaptığı haber ve müziğin sahibi ile orijinal kaset üzerine yaptığı konuşmada, kasetteki “Ey Raqip” marşına ilişkin sorduğu soru da iddianamede delil olarak gösterildi.
İddianamede, “Sabır” isimli gizli tanık beyanları, Gök’ün Kürt Gazeteciler Günü etkinliğinde yaptığı konuşma ve haber içerikli twitter paylaşımları da suç unsuru olarak yer aldı. Gök hakkında “Örgüt üyesi olmak” ve basın yoluyla “örgüt propagandası yapmak” suçlamasıyla 7 yıldan 20 yıla kadar hapis cezası isteniyor.
MA – DİYARBAKIR