Hong Kong sokaklarında bitmek bilmeyen savaş

Can Hergül*

Hong Kong’un Çin tarafından desteklenen yöneticisi topal ördek Carrie Lam, yılbaşı tatilinin bir grup “hayasız ve bencil” eylemci yüzünden berbat olmasından şikayetçi. Eylemciler ise farklı görüşte. “Bu bir ideolojik savaş ve biz bunun tam ortasındayız, hiçbir şey buna ara vermemize bahane olamaz” diyorlar.

New York Times’tan Roger Cohen’in haberine göre yakın zamanda kazanılan servet ve hızlı büyüme, son yıllarda Çin toplumu için adeta bir kenetlenme sağladı. Milyonlarca insan fakirlikten kurtuldu. Başkan Xi Jingpin’in, gücü elinde toplayarak, yeniden seçilme süresini kaldırarak ve teknolojik zorbalığı kullanarak diktatörlüğünü uzatma isteği tamamıyla ortada. Çin tarihinde önemli nokta, belli dönemlerde toplumun kenetlenmesi, bir bütün olması ve hemen ardından parçalanmanın gelmesidir. Başkan Xi bu durumu düzeltmek istiyor. Başkanın bu özensiz planı başına büyük iş açtı. Amerikan kongresinde iki partinin de ezici üstünlükle kabul ettiği bir yasa. Bu yasa geçen ay onaylanan, Çin ve Hong Kong yönetimine insan haklarını ihlal ettiklerinden dolayı yaptırımlar uygulanmasıydı. Başkan Trump yasayı onaylamakta isteksizdi fakat imzaladı.

Çin bu durum karşısında çok öfkeliydi. Sürekli devam eden Hong Kong protestoları da Başkan Xi’nin otoriter planına zarar veriyor. Çin tarafı yıpranmış görünüyor. Çin’in kırmızı çizgilerinden biri Hong Kong. Dolar ve oksijenin bol olduğu bir şehir ve para baronlarına, Çin’den para transferi yapmayı sağlayan bir şehir. Bu şehir dünyanın en büyük üçüncü finansal merkezi ve buradan dünya üzerindeki her borsaya ulaşmak mümkün ve hatta hakiki adaletleri, mahkemeleri ve hakimleri var. Bu yüzden Çin bekleme politikasına devam edecek gibi gözüküyor.

Carrie Lam, Hong Kong idarecisi

Hong Kong’daki ikinci bir Tiananmen katliamı, belki de sadece silahlı ayaklanmanın ya da bağımsızlık için dürüst bir gösterinin provoke edeceği korkunç bir kumar olurdu. Giderek daha acımasızlaşan Hong Kong polisinin Çin’e bağlı casuslar tarafından kademeli olarak göstericilerin arasına sızması bariz bir alternatif. Ama bu bir çözüm değil. Pekin’in ikilemi “bir ülke, iki sistem”in her zaman belirsizlikte bir yönetim şekli olması.

İngiliz egemenliğinin 1997’de Çin’e devredilmesi için kabul edilen ve 2047’ye kadar sürmesi beklenen model, şimdi varsayılan yaşamının neredeyse yarısında. İç çelişkilerinin sınırlarına ulaşıldı. Çin’in birçok kişinin beklediği gibi liberal yöne hareket etmesi iyi bir şey olurdu; fakat başkan Xi’nin giderek artan baskıcı yönetimiyle ve neredeyse bir milyon Uygur Türkünü Xinjiang bölgesinde esir edip, zorunlu eğitime tâbi tutarak yaptıkları, otoriter ve baskıcı rejimin giderek artacağını gösteriyor.

Xi jingping, Çin Devlet Başkanı

Hong Kong’un bu karışık durumunun altında birçok neden var. Gittikçe artan eşitsizlik, ev fiyatlarının karşılanabilir olmaması, genç nüfus için giderek artan umutsuzluk, ciddiyetsiz yönetim, Çin yükseldikçe, giderek artan marjinalleşme hissi. Şehir şu anda Çin’in gayrisafi milli hasılasının yüzde 2,7’sini karşılar durumda, bu oran 1997’de yüzde 18,4 idi. Shenzhen denen sınırdaki ilçe otuz yıl önce bir inek kasabasıydı. Şimdilerde parıltılar içinde yüksek teknoloji ürünlerin merkezi bir yer. Baskıcı rejime karşı özgürlük, bu olayların tek sebebi değil. Gösterilerin bazen şiddete dönmesi birçok hayal kırıklığı yaratıyor ancak bu durum olayların sebeplerinden sadece biri. Şehrin baş idarecisi Lam, uyarılara aldırış etmeyerek Hong Kongluları haziran ayında protesto gösterilerine katılmaya itti. Lam’in idaresinin Çin’e suçlu iade yasa tasarısı teklifi, Hong Kong için oyunun bitmesi anlamına geliyordu.

Bu şehir ki, hukukun üstünlüğünün ve bağımsız bir yargının refahın temeli olduğundan başka hiçbir şey bilmiyor. Çin’in tek partili, kanunsuz ve baskıcı topraklarına zanlıları göndermek, bu şehir için akıl almaz bir şey olurdu. Çünkü hukukun üstünlüğünün ruhu Hong Kong halkının kanında var. İşte bu yüzden milyonlar sokağa döküldü, yasa tasarısı geri çekildi fakat artık çok geçti. Pandoranın kutusu çoktan açılmıştı. Ve kutunun içinden özgürlük çıktı.

Yönetici Carrie Lam, Reuters’ın ele geçirdiği bir ses kaydına göre tasarının “akılsızca” yapıldığını, kendi hayatının alaşağı edildiğini, felç olduğunu fakat yönetimi bırakamayacağını çünkü Çin başkanı Xi’nin istediği son şeyin, bu gösterilerin bir lideri devirmesiyle emsal teşkil etmesi olduğunu itiraf etti.

Göstericilerin yönetimden; polis vahşetiyle alakalı bağımsız bir soruşturma ve tutuklanan binlerce kişinin affı da dahil olmak üzere beş talebi var. Ancak en zor olanı da şehrin baş idarecisinin evrensel oy hakkı ile seçilerek göreve gelmesi yani gerçek Hong Kong demokrasisi. 1997 tarihli Anayasa “evrensel oy hakkı”nı “nihai amaç” olarak tanımlamış ancak bunun için “kademeli ve düzenli ilerleme ilkesine uygun olarak” ve “demokratik prosedürlere uygun şekilde, geniş çapta temsili bir aday komitesinin seçilecek adayı belirlemesi” gerektirdiğini belirtmiştir.

Lam ise 1.200 üyenin olduğu ve çoğunun Çin yanlısı olduğu bir komite tarafından göreve getirilmiştir. Çin’in politikasına göre evrensel oy hakkı olan bir bölgede, özgürlükçü yaklaşım da artacaktır ve bu durum Çin’e zarar verecektir. Çin, Hong Kong’da daha demokratik bir yönetimi destekler görünürken, aslında Hong Kong’un özgürleşip kopmasından korkuyor.

Geçen ay yapılan bölge seçimlerinde, demokrasi savunucularının koltukların yüzde 87’sini alması da Hong Kong halkının gönlünde ne yattığını açıkça gösteriyor.

İş merkezi şehirdeki protestoların bozulmasıyla sabırsızlık ve tahrik arttı, ancak hâlâ yeterli düzeyde değil. Gelecek eylül yasama seçimlerinin demokrasi yanlısı eğilimi güçlendirmesi bekleniyor.

Trump yönetiminin en iyi, belki de tek dış politika başarısı, Hong Konglu göstericilere destek verip Başkan Xi’yi ticaret yaptırımıyla baskılayarak bir yandan da görüşmeye açığım mesajı vermesi. Trump’ı Hong Kong’da popüler yapan bu Amerikan baskısı son bulmamalıdır.

Mike Bloomberg’in başkan Xi hakkında “O bir diktatör değil” demesine ve Joe Biden’ın “Çin bize asla bir rakip olamaz” demesine karşın herkes dönüp bir daha bakmalı. Zira Çin’in tek ülke, ikili sistem planı ancak, evrensel oy hakkı ile durdurulabilir ve Çin’in baskıcı politikasının sonuçları bu şekilde bertaraf edilebilir.

* Bu yazı çevirisi ile birlikte Can Hergül tarafından yeni1mecra için derlenmiştir.

Link: https://www.nytimes.com/2019/12/27/opinion/hong-kong-protests.html