Alamos Gold’tan sonra şimdi de Cengiz Holding’le bağlantılı Truva Bakır Maden İşletmeleri Kazdağları’nda 51 milyon 665 bin metrekarelik alanda maden arama çalışmalarına başlıyor.
Bayramiç’in Hacıbekirler Köyü yakınlarında “Halilağa Bakır Madeni Projesi” kapsamında iş makinaları ve patlayıcılarla biri 200 metre, diğeri 110-120 metre derinliğinde devasa çukurlar açılacak.
Muratlar, Hacıbekirler ve Halilağa köylerinin doğrudan etkileneceği proje kapsamında binlerce ağaç traşlanacak, içindeki canlılar yok olacak, yeraltı ve yer üstü suları ağır metallerle kirlenecek.
Cansu Erginkoç
Kanadalı Alamos Gold şirketi yaklaşık bir yıldır ruhsat süresi dolmuş olmasına rağmen siyanürle altın çıkarma gerekçesiyle Kazdağları’nda bulunuyor. Doğa savunucularının şirkete karşı Kazdağlarını korumak adına yaşam nöbetiyle süren mücadelelerinin ardından şimdi de Cengiz Holding Truva Bakır Maden İşletmeleri, Çanakkale’nin Bayramiç İlçesi Hacıbekirler Köyü yakınlarında “Halilağa Bakır Madeni Projesi” ile Kazdağları’na göz dikti. 15 Eylül’de ÇED halkı bilgilendirme toplantısı gerçekleşecek olan projeyi Kazdağları Kardeşliği’nden kendisi de Su ve Vicdan Nöbeti’ne katılan Ferzan Aktaş ile görüştük.
Projeyle ormanlık alan tıraşlanacak, canlılar yok olacak
Halilağa Bakır Madeni Projesi ormanlık alanları nasıl etkiliyor? Ağaç kesimi söz konusu mu, öyleyse ne kadar bir bölgeye etki edecek?
ÇED başvuru dosyasında verilen bilgilere göre projenin ruhsat alanı 5166,56 hektar (51 milyon 665 bin metrekare), bu alanın 603,53 hektarlık bölümü ise 3 farklı ÇED alanından oluşuyor.
ÇED alanları açık ocak alanı, flotasyon tesisi, temiz su havuzu, atık depolama alanı, patlayıcı madde depolama alanı gibi bölümler için ayrılmış. 2 ve 3 numaralı ÇED alanları tamamen ormanlık alanlardan oluşuyor ve bu alanlar toplamda 62.58 hektar. 540.95 hektarlık 1 No’lu ÇED alanı ise hem tarım arazilerini hem de ormanlık alanları kapsıyor.
Projede bahsedilen tesislerin kurulması için bu alanlar tamamen tıraşlanacak. Nasıl ki Alamos Gold’un Kirazlı’da yarattığı tahribat bölgeyi çöle çevirdiyse, bu proje de aynı etkileri yaratacak. Bölgedeki ormanların yok edilmesiyle içindeki canlılar da yok olacak.
Bakır madeni aramasında hangi yöntemi kullanıyorlar ve bu yöntemin yeraltı suları üstünde bir etkisi var mı?
Proje sadece cevher çıkarmaya yönelik bir proje değil, cevher çıkarmanın yanında zenginleştirmeyi de içeriyor. Cevherin çıkarılması için bölgedeki yaşam tamamen yok edilip ormanın zeminini oluşturan verimli katman sıyırılacak, sonrasında iş makinaları ve patlayıcılar kullanılarak biri 200 metre, diğeri 110-120 metre derinliğinde devasa çukurlar açılacak. Bu yöntemler kullanılarak toplamda 90 milyon ton cevher ve 105 milyon ton pasa üretilecek. Çıkarılan cevher flotasyon adı verilen bir ayrıştırma yöntemi kullanılarak zenginleştirilecek. Siyanür gibi farklı zehirli kimyasalların kullanıldığı bu yöntemde, ÇED raporunda üstün körü bahsedilmiş, hangi kimyasalın kullanılacağından bahsetmiyor. Ayrıca bu yöntem, büyük miktarlarda su kullanımı gerektiriyor. Tesiste kullanılacak suyun yeni yapılması planlanan temiz su göletinden, tanımlanmayan bir su alma yapısından ve Uzunalan Deresinden sağlanması planlanıyor.
Yöntemin hem yeraltı sularına, hem de yüzey sularına etkileri olacak. Sadece cevher elde edilirken bile hem yer altı sularının hem de yüzey sularının ağır metallerle kirlenmesine sebep olan “asit kaya drenajı” denilen bir etki oluşacak. Bu etki, yeraltında bulunan kayaçların yüzeye çıkarılması sonucunda hava ve su teması ile yükselen asitlik değerlerinin, ağır metalleri çözerek sulara karışmasına sebep olması şeklinde.
Türkiye iklim değişikliğinin de etkisiyle su kıtlığı yaşanması riski olan bir ülke ve kullanılacak yöntemler bölgedeki su kaynaklarını kullanılamaz hale getirecek.
En az üç köy doğrudan etkilenecek, yaşanmaz hale gelecek
Proje yerleşim alanlarını kapsıyor mu? Bununla beraber mevcut bölgedeki nüfus bu durumdan nasıl etkilenir?
Projenin kapsadığı toplamda 5166,56 hektarlık alan çok sayıda köyü de içine alıyor. Bu köyler arasında projeden direkt etkilenecek olanlar da var, doğal kaynakların yok edilmesi yüzünden dolaylı etkilenecek olanlar da. Örneğin Muratlar, Hacıbekirler ve Halilağa köyleri projenin ÇED alanlarına komşu durumda. Hacıbekirler köyü ÇED alanına 730 metre mesafede, Muratlar köyü 1.74 km, Halilağa ise 4.42 km. Bu köyler yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Bölge halkı geçimini tarım ve hayvancılık ile sağlıyor. Bu faaliyetler için de suya ihtiyaç var. Bölge halkının ihtiyaç duyduğu suyun madene tahsis edilmesiyle çok sayıda köy yaşanmaz hale gelecek, köyler terkedilmek zorunda kalınacak.
Bölge halkı projenin olumsuz yansımalarıyla ilgili bilgi sahibi mi? Siz bu konuda ne gibi inisiyatifler alarak hareket ediyorsunuz?
Kazdağları’ndaki madencilik faaliyetleri ve bu faaliyetlere karşı verilen mücadelenin uzun bir geçmişi var. Dolayısıyla bölge halkı tehlikenin farkında ve bu projelerin gerçekleşmesini istemiyor. Şirketler bölge halkını ikna edebilmek için genellikle istihdam vaadinde bulunuyor ancak bu vaadin de gerçekte karşılığı yok. Bizler zaman zaman köylere giderek bilgilendirmeler yapıyoruz, il ve ilçe merkezlerindeki pazar yerlerinde standlar açarak halkı bilgilendirmeye çalışıyoruz.
İşletmeci firma projeyi bölge insanına kabul ettirmek için ne gibi yöntemler izliyor? Benzer projelerde bölge halkına genellikle istihdam vaadinde bulunduğuna tanık oluyoruz. Bu proje için de benzer şeyler söz konusu mu?
Evet, tam olarak aynı yöntemler kullanılıyor. Gerçekte karşılığı olmayan istihdam vaadi, sadece göz boyamak için köylere sosyal tesis adı altında yapılan binalar, camiiler, halkla ilişki kurulması için görevlendirilmiş şirket yetkililerinin yemek organizasyonları gibi çabalar var.
Bu sürecin yaratacağı olası etkilere karşın sizin rapor vb. çalışmanız var mı? Bu çalışmaları yaparken hukuki ya da teknik destek alabiliyor musunuz?
Yardımcı olan bir uzman ekibimiz var. Bu gibi projelerin olası etkilerini ve verecekleri zararları raporlayabiliyoruz. Kazdağları’na ve doğasına sahip çıkmak isteyen, konusunda uzman insanlar hiç karşılık beklemeden her zaman yanımızda oldular.
‘Konu sadece Kazdağları değil, gezegenimiz, yaşamımız tehlikede’
İnsanlar Kazdağları’ndaki hukuksuzluğa ve doğaya karşı suçlar konusunda çalışmanıza destek vermek için neler yapabilirler? Projeyle ve bölgeyle ilgili süreci, sizi, nereden takip edebilirler?
Kazdağları mücadelesi, talancı şirketler bu kadim toprakları terk edene kadar sürecek. Aslında konu sadece Kazdağları değil. Gezegenimiz, geleceğimiz, yaşamımız tehlikede. İklim krizi yüzünden giderek daha çok kuraklık ve doğal afetlerle karşılaşıyoruz. Bunun da önüne geçmenin tek yolu var; olan ormanlarımıza, biyolojik çeşitliliğimize sahip çıkmak. Önümüzdeki yıllarda daha da mecbur kalacağız böyle mücadelelere. Herkesin bulunduğu her alanda bu mücadeleye katılması ve her ağacı tek tek savunması istediğimiz en önemli şey.
Biz projeyi çok yakından takip ediyoruz ve sosyal medya hesaplarımızdan olabildiğince sesimizi duyurmaya, kamuoyunun bilgilendirmeye çalışıyoruz. Bizleri Kazdağları Kardeşliği ve Heryer Kazdağları sosyal medya hesaplarından takip edebilirsiniz.