Diyarbakır’da Kemal Kurkut’u “olası kastla öldürme” suçundan yargılanan sanık polis Y.Ş. hakkında “delil yetersizliği” gerekçesiyle beraat kararı verildi.
Mahkeme, olay yerinde görevli tüm polisler ile haklarında takipsizlik kararı verilen polisler hakkında Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunmasına karar verdi.
Diyarbakır 2017 Newroz’una katılırken üniversite öğrencisi Kemal Kurkut’un öldürülmesine ilişkin “olası kastla öldürme” suçlamasıyla sanık polis Y.Ş.’nin yargılanmasına devam edildi. Diyarbakır 7’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen 12’nci duruşmaya sanık ve avukatı ile Kurkut ailesi avukatları Mehmet Emin Aktar, Cihan Aydın, Serdar Çelebi, Sidar Avşar, Mehmet Öner ve Muhlis Oğurgül ile Kurkut’un abisi Cihan Kurkut katıldı.
Duruşma salonuna sınırlı sayıda kişi alındı
Duruşma öncesi Diyarbakır Adliyesi önünde ve mahkeme salonunun bulunduğu koridorda polisler yoğun güvenlik önlemleri alırken, pandemi gerekçesiyle sadece HDP milletvekilleri Meral Danış Beştaş, Hişyar Özsoy, Nuran İmir, Fatma Kurtalan ve gazetecilerin aralarında bulunduğu 18 kişi izleyici olarak salona alındı.
Savcı mütalaasını yineledi
Savcı, 10’uncu celsede sunduğu esas hakkındaki mütalaasını tekrarlayarak, sanığın olay anındaki durumu ve atış sayısı dikkate alındığında aşırılığa kaçarak silah kullandığını belirtti. Savcı, mütalaada sanığın “bilinçli taksirle ölüme neden olma” suçundan 3 yıldan 9 yıla kadar hapisle cezalandırılmasını talep etti.
‘Fotoğraflar olmasaydı yargılama yapılmayacaktı’
Kurkut’un abisi Cihan Kurkut, delillerin ortada olduğunu belirterek, adil yargılama talebinde bulundu. Mütalaaya katılmadıklarını söyleyen avukat Mehmet Emin Aktar, “Savcı ‘bir kaza oldu’ diyor. Bunu kabul etmiyoruz” diyerek, duruşmaya gelen bilirkişi raporlarına değindi.
Gazeteci Abdurrahman Gök’ün fotoğrafları olmasaydı bu yargılamanın da yapılmayacağını ifade eden Aktar, “Vali ‘canlı bomba’ dedi. Abdurrahman Gök’ün fotoğrafları ile mızrağın çuvala sığmadığı görüldü” diye konuştu.
‘Deşifre klibi mahkemede izlemedik’
Ulusal Kriminal Büro’nun ilk raporundaki tespitler ile Kurkut’un öldürüldüğü anda yaşananlara değinen Aktar, şunları ifade etti: “Bilirkişi ‘Sanık silahı doğrultuyor. 5-6 metrede vurmak istiyorsanız ayağından vurursunuz, havaya ateş edersiniz öldürücü bir yeren vuruyorsunuz kasten bir cinayet ve öldürme var’ diyor. Bilirkişi olayın vahametini o kadar çok düşünmüş ki sonuç kısmında kamera görüntüsü dikkatle izlenmiş. Hareketli kamera kayıtlarında fotoğraflarda kalite düşük olacağından deşifre klibi izlenmeli demiş. Mahkemede izledik mi? Hayır.”
‘Sanık taksirle değil kasten hareket etmiştir’
Ulusal Kriminalin bilirkişi raporunda “şayet tutuklu bulunan sanık” dediğine işaret eden Aktar, şunları kaydetti: “Bilirkişi, öldürme olayına bakınca herhalde fail tutukludur demiş. Bu ülkede herkes durumdan bir vazife çıkarır. Nedir o, cezasızlık. ‘Bilinçli taksir bilinçli ateş etti ama öldürme kastı taşımıyor’ deniyor. Hayır sayın başkan. Eğer gerçekten böyle ise bu kadar seremoniye gerek yoktu. Sanık ‘ben ayaklarına doğru ateş ettim’ diyor, hem de ‘iki defa ateş ettim’ diyor. Niye iki defa ateş açıyor ve bir daha ateş açmıyor, çünkü Kemal’i vurmuş. Sanık taksirle değil, kasten hareket etmiştir. Adli Tıp ‘yerden sekti’ diyor. Adli Tıp buna inanmamızı istiyor.”
’22 yaşındaki bir gencin hayatının değeri bir günlük bir tutukluluk bile olmadı’
Kurkut’un ölüm olayıyla ilgili bir kişinin bile tutuklu olmadığına işaret eden Aktar, “22 yaşında gencin hayatının değeri bir günlük bir tutukluluk bile olmadı. Umarım bugün verilecek kararla cezasızlık son bulur” şeklinde konuştu.
‘Sanık başka seri numaralı bir silah teslim ediyor’
Diyarbakır Baro Başkanı Cihan Aydın, Kemal Kurkut’un vurulmadan önceki yaşananları anlatarak, şöyle konuştu:
“Olay yerinde sadece TOMA ve poliste silah var. En son yapılması gereken işlem, polisler ilk olarak silahlarına dadanıyorlar. Valilik açıklaması canlı bomba olduğuna dairdi ama o açıklamayı valilik sitesinde görmedim. Herhalde kaldırmışlar. Bu soruşturmayı başından sonuna sanırım mesai arkadaşı olan ve Terörle Mücadele tarafından yürütüldü. Sanık olaydan 25 gün sonra silahıyla emniyet müdürlüğüne saat 11.40’da teslim oldu. Aynı gün garip bir şekilde, sanık akşam saatlerinde başka seri numaralı bir silah teslim ediyor. Buna ilişkin bir şey konuşuldu mu, bu silah soruldu mu, bilmiyoruz.”
‘Sanık hiçbir heyecan belirtisi olmadan iki el ateş ediyor’
Olayla ilgili görüntüleri izlediğini söyleyen Aydın, şöyle devam etti: “Kemal 4 nolu kapıya geldiğinde, polisler tarafından bir engelleme yok, sadece koşuşturuyor polisler. Görüntülerde 24 polis saydım, oradaki polislerin durdurma çabası yok, hepsi silahına sarılıyor. Sanık soğukkanlı bir şekilde aradaki hendeğin içine giriyor, silahını çekiyor, hiç bir heyecan belirtisi olmaksızın, iki el ateş ediyor. Son derece profesyonelce yapıyor. Hikaye taksir falan değil, çok bariz bir şekilde sanık Kemal’i hedef alarak ateş ediyor. Bu olayda maalesef ilk amaçlanan şey, ‘şüpheli şahsı ölü olarak ele geçirmektir’. Eğer istenmiş olsaydı yaralı bir şekilde yakalayabilirlerdi.”
Aydın, Bağlar ilçesinde polis Atakan Arslan’ın öldürülmesi ardından evlerin basıldığı, failin gözaltına alındığı ve işkence gördüğünü hatırlatarak, polisin yurttaşın canına kastetmesindeki cezasızlık durumuna dikkat çekti.
‘Neden dosyaya ulaşmamız engellendi?’
Avukat Serdar Çelebi de, yargılama boyunca aslında böyle bir mütalaa ile karşı karşıya kalmaktan korktuklarını belirterek, “Aslında cezasızlıktan korkuyorduk. Gazeteci bu olayı fotoğraflamasaydı, bu duruşmayı, yargılamayı konuşmayacaktık. Roboski olayı ortada… Olay yerinde en az 24 polis var ve hepsi ateş açıyor. Deliller toplanmadı. Kaç araç vardı, kaçında kamera vardı, bunlar toplanmadı.”
Dosya için de kısıtlılık kararı verildiğini hatırlatan Çelebi, “Neden dosyaya ulaşmamız engellendi. Kasten öldürme var ve ne savcı ne hakim bir tutuklama kararı vermedi. Cinayet dosyasında asıl olan tutukluluktur. Tutuklanmamış olması da kaygımızın nedenini de gösteriyor.” dedi.
‘Cezasızlıkla sonuçlanan davalar gibi olmasın’
Mahkemenin de cezasızlığı engellemek için bir çaba sarf etmediğine vurgu yapan Çelebi, “Cezasızlıkla sonuçlanan davalar gibi olmasın bu dosya. Sanığın kasten öldürmeden cezalandırılması ve tutuklanmasını istiyoruz” diye konuştu.
‘Diğer ateş açan polisler de dosyada olsaydı benim suçsuz olduğum görülecekti’
Sanık Y.Ş. ise seken bir mermi bile olmadığını, kendisinin Kurkut’u vurmadığını ileri iddia ederek, şunları ifade etti: “Yaklaşık 3,5 yıldır soruşturma dar kapsamlı, ben bu dosyanın en alakasız sanığıyım, maddi deliller ışığında beraatımı talep ediyorum. Görüntülerle maddi delillerin uyuşmadığı bir dosyada tek ben yargılanmaktayım. Diğer ateş açan polisler de dosyada olsaydı benim suçsuz olduğum görülecekti.”
Sanık avukatı da savunmasını tekrarlayarak, müvekkilinin beraatını istedi.
Mahkeme beraat kararı verdi
Duruşmaya verilen aranın ardından mahkeme heyeti, oy çokluğu ile beraat kararını verdiğini açıkladı. Beraat kararına gerekçe olarak ise, yargılama aşamasında alınan raporlar, görüntü kayıtları, otopsi raporları ve ATK raporları doğrultusunda sanığın suçu işlediğini gösterir ve cezalandırılmasına yeter nitelikte her türlü kuşkudan uzak kesin ve inandırıcı deliller elde edilmediği gösterildi.
Diğer polisler hakkında suç duyurusunda bulunulmasına karar verildi
Mahkeme heyeti, gerçek failin bulunması amacıyla olay yerinde görevli tüm polisler ile daha önce takipsizlik kararı verilen polisler hakkında Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunmasını kararlaştırdı.
Beraat kararına katılmayan bir hakim ise sanığın eyleminin “bilinçli taksir ile adam öldürme” suçunu oluşturduğu söyledi.
MA – DİYARBAKIR