KESK: OHAL Komisyonu derhal lağvedilmeli

KESK Eş Genel Başkanı Aysun Gezen, “4. yıla taşan” OHAL Komisyonu’nun telafisi mümkün olmayan dramlara neden olduğunu belirterek derhal lağvedilmesini istedi.

Gezen, Komisyonun yargı kararı yerine ‘kurum kanaati’ ve istihbarat bilgileri esas alarak suç işlediğine dikkat çekti.

KESK, 26 Aralık 2019’da görev süresi ikinci kez uzatılan OHAL İşlemlerini İnceleme Komisyonu’na ilişkin Mülkiyeler Birliği Genel Merkezi’nde basın toplantısı düzenledi. Toplantıya CHP Genel Başkan Yardımcısı Yıldırım Kaya, HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, HDP Şırnak Milletvekili Hüseyin Kaçmaz, İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, KHK ile ihraç edilen Dr. Cenk Yiğiter ile KESK yöneticileri katıldı.

Toplantıda konuşan KESK Eşbaşkanı Aysun Gezen, darbe girişiminin bahane edilerek OHAL kararnameleri ile temel hak ve özgürlüklerin çiğnendiğini belirtti. Gezen, darbe girişiminin her tür anti demokratik uygulamanın gerekçesi haline getirildiğine dikkat çekerek, bunların başında haksız ve hukuksuz ihraçların geldiğine işaret etti.

KHK’lar eliyle ve Resmi Gazete’de isimlerinin yayınlanmasıyla on binlerce kamu emekçisinin ihraç edildiğini hatırlatan Gezen, “İktidarın ihraçlara ilişkin tüm itiraz yollarını kapatması içeride ve dışarıda itirazların yükselmesine neden olunca ve AİHM’e on binlerce başvuru yapılınca hızla bir oyalama mekanizmasına ihtiyaç duyuldu.” diye konuştu.

‘OHAL komisyonu 4. yıla taşmıştır’

Gezen, Komisyonu’nun 23 Ocak 2017 tarihinde 685 sayılı OHAL KHK’si ile iki yıllık süre içinde kamudan ihraç edilmiş yüz binlerce kamu emekçisinin ihraç başvurularını değerlendirmek ve karar altına almakla görevlendirildiğini hatırlattı. Bugün itibariyle komisyonun kuruluşu üzerinden üç yıl geçtiğini hatırlatan Gezen, “Komisyonun derhal lağvedilmesi gerekirken maalesef görev süresi bir yıl daha uzatılmıştır. Sonuç olarak ‘3 ay sürmez’ denilen OHAL 2 yıl sürmüş, ‘başvuruları 2 yılda sonuçlandıracaktır’ denilen OHAL Komisyonu 4. yıla taşmıştır.” dedi.

‘Komisyon oyalama aracı olarak kuruldu’

Komisyonun bir oyalama aracı olarak kurulduğunu söyleyen Gezen, şöyle konuştu: “Oyalama diğer faşizan, hukuk dışı politikalarla da birleşerek işkenceye, cezalandırmaya dönüştürülmüştür. Dört bir yandan kuşatmaya dönüştürülen bu cezalandırma politikası nedeniyle insanlar yaşamlarını yitirmiş, ağır hastalıklara yakalanmış, tedavi olanağı dahi bulamamışlardır. Yurtdışında tedavi görenler pasaport yasağı nedeniyle gidememiş, hastalıkları ilerlemiş, yaşamlarının geriye kalan kısmını yatağa bağımlı halde geçirenler olmuştur.”

‘Telafisi mümkün olmayan dramlara neden olmuştur’

Komisyonun hukuki değil idari bir organ olarak kurulduğuna dikkat çeken Gezen, “Hükümet güdümündeki komisyonun çalışma yöntemi, esası ve karar alma hızı telafisi mümkün olmayan dramların yaşanmasına neden olmuştur.” dedi.

‘Öldükten sonra görevlerine iade edildiler’

İhraç edilen BES Diyarbakır Eski Şube Başkanı Ahmet Çoban’ın, Komisyon incelemesi sonuçlanmadan hayatını kaybettiğine işaret eden Gezen, BES üyesi Necdet Kalkan’ın, Eski SES Malatya Şube Başkanı Bülent Uçar’ın, KESK’li Mücahit Karataş’ın, bilgisayar teknikeri Ömer Faruk Arsoy’un öldükten sonra Komisyon tarafından görevlerine iade edildiğine dikkat çekti.

Gökhan Açıkkollu’nun da ihraç edildikten sonra gözaltına alındığını belirten Gezen, “Gözaltında işkenceye maruz kalması nedeniyle şeker komasına girmiş ve bu nedenle yaşamını yitirmiştir. Yaşamını yitirmesi üzerinden bir buçuk yıl geçtikten sonra Komisyon tarafından işe iade edilmiştir!” dedi.

‘İhraç edilen en az 52 kişi intihar etti’

Gezen, Çukurova Üniversitesi İİB Fakültesi öğretim üyelerinden aynı zamanda Barış İçin Akademisyenler imzacısı Dr. Mehmet Fatih Tıraş’ın da aralarında bulunduğu en az 52 kişinin ihraç sonrası yaşadıkları ağır sorunlar nedeniyle içine girdikleri çıkmazdan kurtulamayarak intihar ettiğine vurgu yaptı.

‘Kalp krizi, beyin kanaması, kanser nedeniyle yaşamlarını yitirdiler’

Gezen, yine onlarca kamu emekçisinin yaşadıkları ağır psikolojik travma ve stres nedeniyle hastalıklara yakalanarak yaşamlarını yitirdiğini belirtti. Gezen, SES Diyarbakır şubesi üyelerinden Abdulhafiz Filiz, Eğitim Sen Tekirdağ Şube Sekreterliği görevi yürüten Kazım Ünlü, SES Diyarbakır şube üyesi 6 buçuk aylık hamile olan Zeynep Binen ve sendikalarının üyesi olmayan daha birçok ihraç edilen kamu emekçisinin genellikle kalp krizi, beyin kanaması ya da kanser gibi hastalıklar nedeniyle yaşamlarını yitirdiklerini söyledi.

‘Kimi kamu emekçisi iş cinayetinde yaşamını yitirdi’

Gezen, başta Kazım Kurnaz olmak üzere ihraç edilen kimi kamu emekçisinin ise geçimlerini sağlamak üzere çalıştıkları inşaat ve benzeri işlerde iş cinayeti nedeniyle yaşamlarını yitirdiklerini söyledi. Gezen, “İktidar ve onun atadığı komisyon tüm bu yaşananların hesabını hukuken ve vicdanen nasıl verecek onu da zamanla göreceğiz.” dedi.

‘Örnekler Nazi uygulaması’

İhraç edilenlerin çalıştırılmaması için işverenlerin el altından tehdit edildiğine dikkat çeken Gezen, şöyle konuştu: “İhraç edilenleri çalıştıran kurumlara zorluklar çıkarılması, SGK dökümünün altına ‘kamu hizmetinden çıkarılmıştır’ ibaresinin yazılarak işe almak isteyenlerin uyarılması vb. baskılarla özel kurumlarda dahi çalışma haklarının ellerinden alınmak istenmesi, pasaportlarına el konulması, eğitim haklarının gasp edilmesi, bankaların hesap dahi açtırmak istememesi, çalışma ruhsatlarının ve diplomalarının kısıtlanması, sigorta şirketlerinin ihraç edilenlere ödeme yapmaması gibi örnekler ‘adeta Nazi uygulaması’ dememizin de gerekçesini oluşturmaktadır. Kaldı ki, iktidar daha baştan ‘Ağaç kabuğu yesinler’ diyerek niyetini açıkça belli etmiştir.”

‘Komisyon başvuruların yüzde 90,2’sini reddetti’

Komisyonun, son resmi açıklamasını 26 Aralık 2019 tarihinde yaptığını hatırlatan Gezen, şu bilgileri paylaştı: “Toplam tedbir işlemi sayısı 131 bin 922 (3.213 rütbe alma, 270 yurt dışı öğrencilikle ilişiğin kesilmesi, 2 bin 761 kurum ve kuruluş kapatma). İhraç sayısı 125 bin 678, KHK ile ihraç edilen KESK’lilerin sayısı 4 bin 283. Dosyası incelenen KESK’li sayısı bin 539 (433 + 1106), dosya incelemesi devam eden KESK’li sayısı 2 bin 744.”

Tabloya bakıldığında çok fazla söze gerek kalmadığını belirten Gezen, “Tablo, Komisyonun hükümetin ihraç kararlarını onaylamaya yönelik bir noter vazifesi gördüğünü açıkça gözler önüne sermektedir. Başvuruların yüzde 90,2 sinin ret edilmesinin başka bir izahatı olamaz.” dedi.

‘100 KESK’liden 60’ı iade olmuştur’

Komisyonun ihraç edilen KESK’lilere ilişkin aldığı kararlarda son duruma bakıldığında
KESK’lilerin iade oranının yüzde 30’u geçtiğinin söylenebildiğini belirten Gezen, “Yerel yönetimler hariç tutulduğunda ise her 100 KESK’liden 60’ı iade olmuştur.” diye kaydetti.

‘Komisyon kayyum politikasının tamamlayıcı unsuru’

Başvurusu reddedilenlerin ağırlıklı bölümünün yerel yönetimlerde çalışan kamu emekçilerinden oluştuğuna işaret eden Gezen, şöyle konuştu: “Komisyon, bir düşman hukuku olarak geliştirilen kayyum politikasının tamamlayıcı unsuru olarak başvuruların çoğunluğunu ret etmektedir. Nitekim Komisyon yerel yönetimlerde çalışırken ihraç edilen KESK’lilerin dosyalarının büyük bir kısmını 31 Mart 2019 yerel seçimlerinden hemen önce ele almış ve başvuruların çoğunluğunu ret etmiştir.”

İhraç edilen kamu emekçileri içerisinde KESK’lilerin oranının yüzde 3.4 olduğunu belirten Gezen, “Yandaş Konfederasyon ve diğer konfederasyon ihraç edilen üyelerine sahip çıkmadığı ve iadeleri için en ufak bir mücadele yürütmediği için kamuoyuna yansıyan daha çok KESK’lilere ilişkin bilgiler olmaktadır.” diye konuştu.

‘Hükümetin talimatıyla 2 bin 744 dosya görüşülmedi’

İktidarın ihraçlara ilişkin mücadelelerine olan öfkesini komisyon üzerinden de bir hınç almaya dönüştürdüğünü söyleyen Gezen, “KESK’lilerin dosyalarının özellikle sonlara bırakılmasının ve hala 2 bin 744 dosyanın görüşülmemiş olmasının bir hükümet talimatı olduğunu düşünmekteyiz.” dedi.

‘İltisak ve irtibat kavramları masumiyet karinesine aykırıdır’

“Sadece kamu emekçileri değil, toplumun hemen her kesimi 15 Temmuz’dan sonra yasa dışı örgüt ve yapılanmalar ile ‘iltisaklı’ ve ‘irtibatlı olma’ kavramları ile ilk kez karşılaşmıştır.” diyen Gezen, “İltisak” kavramının idari yargıda ve ceza hukukunda olmadığını söyledi.

“İltisak” ve “irtibat” kavramlarının masumiyet karinesine ve lekelenmeme hakkına aykırı olduğunu belirten Gezen, şunları kaydetti: “Halihazırda bireylere kendini savunma hakkı tanımayan, başvurucuları ne ile suçlandığı konusunda aydınlatmayan, objektif, denetlenebilir ve şeffaf olmayan OHAL komisyonun varlığı dahi adil yargılanma hakkının ihlali iken komisyon kararlarında yer alan iltisak ve irtibat kavramları da özetleneceği üzere hukuken fecaatdır.”

‘Asılsız ihbarlara göre yorum yapılıp karar verildi’

Gezen, özellikle OHAL KHK’ları ile ihraçlar konusunda yapılan hukuksuzlukların uluslararası hukukta da karşılığı olmadığına işaret etti. Gezen, Komisyonun “iltisaklı” olmayı keyfi ve iktidarın kadrolaşma hedeflerine uygun şekilde, istihbarat örgütlerinden, kurum yetkililerinden, yereldeki iktidar partisi yöneticilerinden gelen bilgiye, asılsız ihbarlara göre yorum yaptığını belirterek, buna göre kararlar verdiğini ifade etti.

‘Kamudan ihraçlar devam ettiriliyor’

“OHAL’i süreklileştiren uygulamalardan biri de iltisak ve irtibat kavramının 7145 sayılı kanun ile 375 sayılı KHK’nın ek 35. Maddesine eklenmesidir” diyen Gezen, bu şekilde kamudan ihraçların devam ettirilmekte olduğunu söyledi.

Gezen, dosyaları incelediklerinde KESK’lilerin ihraç edilmelerinin temel nedeninin iktidarın politikalarına karşı yürüttükleri mücadele ve katıldıkları sendikal eylem ve etkinlikler olduğundan bir kez daha emin olduklarını belirtti.

İktidarın ve komisyonun bu noktadaki argümanının tüm muhalif kesimlere karşı ileri sürdükleri gibi “Örgüt propagandası yapmak”tan ibaret olduğuna işaret eden Gezen, “Bunun koca bir yalandan ve algı oluşturma operasyonundan ibaret olduğunu hala görmek istemeyenlere komisyonun aldığı kararları ve dosya içeriklerini incelemelerini tavsiye ederiz.” dedi.

‘Yargı yerine kurum kanaati esas alınıyor’

Gezen, açıklamanın devamında Komisyonun başvuruları ret etme gerekçelerinden bazılarını paylaştı. İhraç gerekçesi yargı kararı ile açıkça ortadan kalkmış olmasına rağmen başvuruların reddedildiğine dikkat çeken Gezen, yargı kararı yerine ‘kurum kanaati’ ve istihbarat bilgilerinin esas alındığını söyledi. Gezen, bu durumun komisyonun uluslararası sözleşmeleri, anayasayı ve yasaları hiçe saydığını ve suç işlediğini gösterdiğini söyledi.
Gezen, “OHAL Komisyonu Mahkemelerin verdiği kararların üstünde hukuki bir merci konumuna gelmiştir.” dedi.

‘Lokum dağıtma gibi suç üretildi’

Gezen, reddedilen başvuru dosyalarında yer alan komisyon ifadelerinden bazılarını paylaştı: “Örneğin BES üyesi O. A’nın dosyasında; ‘Kobani kurtuldu diye lokum dağıtan kişiler arasında olduğu…’ denilmiştir. Böylece ‘Lokum dağıtma’ gibi bir suç üretme bu komisyona nasip oldu! C. S. F. dosyasında ise; ‘sosyal çevre araştırmasında aşırı derecede …. sempatizanı olduğu…’ denilmiştir. Dosyada buna ilişkin ne bir delil, ne bir beyan ne de bilgi mevcuttur. ‘Aşırısı’ nedir, normali nedir, o da belli değildir. Nasıl bir cetvel, nasıl bir metre kullanıyorlar, onu da bilmiyoruz. C. T. kararında ise OHAL sonrası kapatılan Batman Yoksullukla Mücadele ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği’ne bağışta bulunması suç olarak sayılmıştır.”

‘Barış akademisyenlerinin kürsülerine dönme önü açılmalı’

“Bu Suça Ortak Olmayacağız” başlıklı bildiriyi imzalayan Barış akademisyenlerinin Anayasa Mahkemesi tarafından beraatlerine karar verildiğini hatırlatan Gezen, haklarında dava açılan 822 akademisyenden davası görülenlerin beraat ettiğini söyledi. Komisyonun barış akademisyenlerinden şu ana kadar ancak bir-iki iade kararı aldığına işaret eden Gezen, “Komisyon neyi bekliyor? Acaba İktidardan politik bir karar mı bekliyor diye sormak istiyoruz.” diye konuştu.

‘Emekçiler ne ile suçlandıklarını bilmiyor’

Komisyona başvuran kamu emekçilerinin ne ile suçlandıklarını bilmediğine dikkat çeken Gezen, Komisyonun da ne sebeple ihraçların gerçekleştiğine ilişkin başvuruculara herhangi bir bildirim yapmadığını söyledi.

‘Komisyon üyeleri de bu suça ortaktır’

Gezen, şunları kaydetti: “Hukuki niteliği bu kadar tartışmalı olan OHAL Komisyonu’nun, Türkiye Cumhuriyeti’nin anayasal kurumları olan mahkemeleri yok sayarak, kendisini mahkemelerin yerine koyarak karar vermesi açık bir Anayasa ihlalidir ve suçtur. Aileleriyle birlikte yüzbinlerce insanın anayasal haklarının ellerinden alınarak açlık ve sefalete mahkûm ettirilerek sisteme biat ettirilmeye çalışılması aynı zamanda insanlık suçudur. Bu suça iktidarın yanı sıra OHAL Komisyonu üyeleri de ortaktırlar.”

Gezen, mağdur olan ihraç kamu emekçilerinin mağduriyeti giderilinceye ve hukuksuz ihraç edilen tüm kamu emekçilerinin görevlerine iade edilinceye kadar mücadele etmeye devam edeceklerini söyledi. Gezen, şu taleplerde bulundu:

Hukuka ve uluslararası sözleşmelere aykırı OHAL Komisyonu derhal lağvedilmeli.

Haklarında memuriyeti engelleyen, herhangi bir kesinleşmiş yargı kararı bulunmayan ihraç edilen tüm kamu görevlileri bütün haklarıyla birlikte derhal görevlerine iade edilmeli.

Hukuksuz ihraçlardan dolayı mağdur olan tüm kamu emekçilerinin maddi, manevi hak kayıpları karşılanmalı.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Kaya: Aynaya baksınlar

KESK’in “OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu Lağvedilsin” açıklamasına katılan CHP Genel Başkan Yardımcısı Yıldırım Kaya, “Terör örgütü ile iltisaklı yapılarla mücadele etmek istiyorlarsa aynaya baksınlar, gördükleri hakkında işlem yapsınlar” dedi.

HDP’li Gergerlioğlu: KHK’lar ile büyük bir kırım yapılıyor

HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu da yaptığı konuşmasında, OHAL ile ve KHK’lar ile büyük bir kırım yapıldığını söyledi.

Gergerlioğlu, 3.5 yıldan bu yana Komisyon hakkınızda bir karar vermemiş. Mahkemeye çıkmamışsınız. Neyle suçlandığınızı bilmiyorsunuz, hadi kendinizi savunun diyorlar” dedi.

Gergerlioğlu özetle şöyle konuştu: “OHAL Komisyonu lağvedilmelidir. Çok yanlış kararlar alıyor. Eğer bu memurların suçu varsa 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu var, ona göre yargılar ve gerekeni yaparsınız. İktidar üyesi Numan Kurtulmuş da itiraf etti. Bizim o kadar zamanımız yok, biz kararımızı verdik. Kendisini suçsuz olduğunu ispatlayan ispatlasın, dedi. Bunu açıkça kendileri söyledi. Bu komisyon da uzatma yoludur. İktidarının dediklerinin, yaptıklarının doğru olduğunun ispatlama mercisidir. Yüzde 91 ile iktidarın dediğini onaylıyor.”

Yiğiter: Yerime AKP Milletvekilinin oğlu getirildi

İhraç edilen akademisyenlerden Dr. Cenk Yiğiter de ihraçlarla AKP’nin kendi kadrosunu oluşturduğuna dikkat çekti.
Bu durumu örnekleyen Yiğiter, “Örneğin benim ihraç edilmemin ardından boşalan kadroya AKP’li milletvekilinin oğlu getirildi” diye konuştu.