CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, yargının savcının kontrol altına alındığını belirterek, “Sıra geldi savunmayı kontrol altına almak. ‘Bunun için kanun çıkaracağız.’ Neymiş baroları parçalayacaklarmış. Başka işin mi yok Allah aşkına senin?” dedi.
Yarın yargı önüne çıkacak 6 gazetecinin 100 günden fazla zamandır haksız yere hapiste tutulduklarını belirten Kılıçdaroğlu, “Bakalım hakim ne diyecek? Bir adaletsizliği sürdürecek mi, yoksa bir adaletsizliğe ‘Yeter artık, bu kadar da olmaz.’ mı diyecek?” diye konuştu.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda konuştu. Bursa’da yaşanan sel felaketinde hayatını kaybedenlerin ailelerine başsağlığı diledi. İstanbul seçimlerinin 23 Haziran 2019’da yenilendiğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, bugün bunun yıl dönümü olduğuna dikkati çekti.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun, 1 yıllık icraatlarının hesabını vermek için İstanbullularla bugün bir araya geldiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, kendisinden, 23 Haziran dolayısıyla bir mesaj göndermesinin istendiğini kaydetti. Mesajı gönderdiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, grupta gönderdiği mesajı okudu.
‘Baskıyı kurumsallaştırmak isteyenler baskıyı artıracak çözüm araçları bulurlar’
“Baskıyı kurumsallaştırmak isteyenler, kendilerine göre bazı çözüm araçları, baskıyı artıracak araçlar bulurlar, bulmaya özen gösterirler ya da baskıyla bunu sağlarlar.” diyen Kılıçdaroğlu, bunlardan birinin yargı kurumu olduğunu söyledi. “Yargıya olan güvenin en diplerde” olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, “Bunu ben söylemiyorum; Yargıtay Başkanı, Anayasa Mahkemesi Başkanı, sokaktaki vatandaş söylüyor. ‘Bu ülkede var mı?’ diye soruyorsunuz, ‘Ne adaleti, adalet yok.’ diyor. Ama bunu sağlayacağız.” dedi.
‘Baroları parçalayacaklarmış başka işin mi yok’
Bunu sağlayacak unsurlardan birinin avukatlar olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, “Yargıyı kontrol altına aldılar, savcıyı da kontrol altına aldılar. Sıra geldi savunmayı kontrol altına almak. ‘Bunun için kanun çıkaracağız.’ Neymiş baroları parçalayacaklarmış. Başka işin mi yok Allah aşkına senin? Bunlarla uğraşıyorlar. Anayasaya göre barolar kamu tüzel kişiliği niteliğindedir yani Türkçesi budur.” şeklinde konuştu.
‘Gün gelecek siz de avukata ihtiyaç hissedeceksiniz’
Kılıçdaroğlu, “Bir ilde de bir tane baro olur. Barolar da seçimle gelir. Baro başkanı seçilir. Savunma kutsal bir haktır. Bugün o polislere talimat verip avukatları sokmak istemeyenler ve gece boyunca orada açacağımız çadıra, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Mansur Yavaş’ın açacağı çadıra izin vermeyenler şu gerçeği hiç unutmasınlar; gün gelecek siz de avukata ihtiyaç hissedeceksiniz.” dedi.
Kılıçdaroğlu, avukatların yürüyüş talebine yönelik olumsuz tavrın, hiçbir yerde görülmediğini, ancak gelinen noktada avukatların bu hakkı elde ettiğini belirtti.
‘Adaleti savunmayı en başta o savunacak’
“Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu’nun bu olaya karşı takındığı farklı tutumun” kendisini üzdüğünü ifade eden Kılıçdaroğlu, Feyzioğlu’nu eleştirdi. Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu: “Adaleti, savunmayı en başta o savunacak. ‘Avukata yeşil pasaport verdik, şimdi sesini kes.’ Bunu bu anlamda düşünüyorsanız, verdiğinizi rüşvet kabul ediyorsunuz. ‘Rüşvet verdim, sesini kes.’ demektir bu. Hangi avukat rüşvetle iş yapar? O da adaletin savunucusudur. Bu mücadelede, avukat kardeşlerimizin haklı çığlıklarını bütün dünyaya duyurmalarından memnun oluyoruz. Yasa dışı bir şey yapmıyorlar, en temel Anayasal haklarını kullanıyorlar.”
‘Sayın Bakan rejim değişti haberin yok mu?’
Adalet Bakanı Gül’ün barolara yönelik yeni yasal düzenleme tartışmalarına ilişkin, “Ortada henüz bizim bile daha vakıf olduğumuz bir teklif yok.” değerlendirmesine değinen Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
“Sayın Bakan rejim değişti haberin yok mu? Bunlar Adalet Bakanlığında hazırlanmıyor. Ayrıca sana niye sorsunlar ki? Bir paralel yapılanma olduğunun farkında değil misin? Bir adalet bakanının da sarayda olduğundan haberin yok mu? Bir Hazine Bakanı var damat. İki yerde, onun dışında bir Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bir de sarayın örgüt yapısı var. Sana niye sorsunlar?”
Yeni sistemde bakanların değil milletvekillerinin kanun teklifi hazırlayabildiklerini hatırlatan Kılıçdaroğlu, “Biz de biliyoruz ki bunları kapalı kapılar arkasında hazırlıyorsunuz, götürüp AK Parti milletvekillerinin ellerine veriyorsunuz. Onlar da bilmedikleri bir teklifi imzalıyorlar.” dedi.
‘İçişleri Bakanının Öztürk’ten özür dilemesi lazım’
Gazeteci Saygı Öztürk’ün bir haberi doğrulatmak için birden çok kanaldan araştırma yapan saygın bir basın mensubu olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun bir haberinden dolayı Öztürk’ü suçladığını söyledi. Öztürk’ün söz konusu haberindeki iddiaları aktararak konuşmasına devam eden Kılıçdaroğlu, “İçişleri Bakanının çıkıp Saygı Öztürk’ten özür dilemesi lazım.” şeklinde konuştu.
‘Rüşvet olayını kapatmak namussuzluktur’
Serik’te yolsuzluk iddiasını daha önce de gündeme getirdiğini anımsatan Kılıçdaroğlu, “Namus dediğiniz kavram eğer sokağa düşmediyse bu rüşveti alanı bulur mahkemeye çıkarırsınız. Asıl rüşvet olayını kapatmak namussuzluktur.” dedi.
‘Gazeteciler 100 günden fazla haksız yere hapiste’
Kılıçdaroğlu, Libya’da yaşamını yitiren MİT mensuplarına dair haber yaptıkları için gazeteciler Ferhat Çelik, Aydın Keser, Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu, Hülya Kılınç, Murat Ağırel’ın yarın yargı önüne çıkacağını belirtti. Gazetecilerin 100 günden fazla zamandır haksız yere hapiste tutulduklarını ifade eden Kılıçdaroğlu, bu kişilerin onurlu duruşlarından vazgeçmeyeceklerini söyledi. Kılıçdaroğlu, “Bunlar gazeteciliği gazetecilik olsun diye yaparlar; birilerine yaranmak için değil, halkın haber alma hakkına yaparlar. Bakalım hakim ne diyecek? Hakim gerçek anlamda bir hakim mi yoksa saraydan emir bekleyen bir hakim mi? Bakalım bir adaletsizliği sürdürecek mi, yoksa bir adaletsizliğe ‘Yeter artık, bu kadar da olmaz.’ mı diyecek?” ifadelerini kullandı.
“Gazeteci Müyesser Yıldız’ın telefon görüşmelerinin dinlendiğine ve bunların İçişleri Bakanına servis edildiğine” ilişkin yazısını aktaran Kılıçdaroğlu, “Hakimin, savcının görmesi gereken bir olayda, önce servisi siyasi otoriteye yapıyorsunuz. Bunlar devlet yönetiminde olmaması gereken uygulamalardır.” diye konuştu.
‘Hangi gerekçeyle tahliye kararı uygulamıyorsunuz?’
Kılıçdaroğlu, Anayasa Mahkemesi’nin eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve Eren Erdem’e yönelik “hak ihlali” kararlarını hatırlatarak, “Yargıdan, yargıçtan zaman zaman şikayet ediyoruz ama elbette ki Türkiye Cumhuriyeti’nde görev yapan saygın hakimler, savcılar var.” dedi. Demirtaş’ı işaret eden Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
“Düşüncelerini beğenirsiniz beğenmezsiniz, katılırsınız katılmazsınız o ayrı bir şey, ama bir insanı haksız hukuksuz yere hapse atarsanız, tahliye kararlarını uygulamamak için elli dereden su getirip tekrar hapse atarsanız, toplumun vicdanı kanar. Yazıktır günahtır, adalete, insanlığa bu kadar zulmetmeyin. Bir kişi hapis yattıysa yattı, cezasını çektiyse çekti, tahliye kararı alındıysa uygulayacaksınız. Hangi gerekçeyle uygulamıyorsunuz? ‘AİHM kararlarını da uygulamam.’ diyor. Bu, dikta yönetiminin Türkiye’deki yansımalarıdır.”
‘Pandemi sürecinde esnaf desteklendi mi?’
Kılıçdaroğlu, Covid-19 pandemisinde tüm kesimlerin tedbir aldığını, iş yerlerinin kapandığını, kişilerin gelir ve sağlık sorunları yaşadığını, kadına yönelik şiddet vakalarının arttığını söyledi.
Bu süreçte en büyük zararı görenlerin esnaf olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, devletin, pandemi nedeniyle iş yerlerini kapatan esnafa yönelik Anayasa’dan kaynaklanan koruyucu ve destekleyici tedbirleri hayata geçirmesi gerektiğini söyledi.
“Pandemi sürecinde esnaf korundu mu, desteklendi mi?” sorusunu yönelten Kılıçdaroğlu, partisinin milletvekilleri ve il yöneticilerinden esnafın durumunu bütün illerde incelemelerini istedi.
Kaynak: AA