HDP’li siyasetçilere yönelik ‘Kobane soruşturması’ kapsamında yapılan yargılamanın ara duruşmasında konuşan avukatlar, dosyanın siyasi saiklerle hazırlandığını söyledi.
Halkların Demokratik Partisi’ne (HDP) yönelik başlatılan “Kobane soruşturması” kapsamında aralarında HDP eski Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş’ın da bulunduğu 28 kişinin tutukluluk incelemesi için Ankara 22’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde ara duruşma yapıldı.
Yerine kayyum atanan Kars Belediye Eş Başkanı Ayhan Bilgen savunmasında, “Siyasetçilerin, siyasal görüşlerinin muhatabı toplumdur. Ben burada teknik birkaç hukuki değerlendirme yapmak istiyorum. Bu ülkede yargının bağımsızlığı, adalete güven sadece yargının çözeceği bir sorun değil. Toplumda adalete olan güven sarsılmıştır. Ancak bunu düzeltmek öncelikle yargı mensuplarının sorumluluğudur” dedi.
‘Adaleti gözeterek hareket edin’
Tutuklu yargılamanın bir cezalandırmaya dönüştüğünü dile getiren Bilgen, “Belediye başkanı seçildikten sonra kendi irademle milletvekilliği dokunulmazlığımdan vazgeçtim ve yargılamanın önünü açtım. Yargıdan kaçma gibi bir ihtimal benim için söz konusu değildir. Dosyadaki delilleri karartmaya da gücümüz yetmez. Belediyedeki görevime geldiğim günden bu yana ne idari ne de adli bir soruşturmaya konu edilmedim” dedi. Yargının bağımsızlığını kaybettiğine dikkati çeken Bilgen, “Ama her şeye rağmen toplumun adalete olan güveni için biz siyasetçilere de iş düşüyor. Sizin de bu ülkenin ihtiyaç duyduğu adaleti gözeterek hareket etmenizi bekliyorum” ifadelerini kullandı.
Tutukluluğa gerekçe gösterilen açıklamaya soruşturma yok
HDP eski MYK Üyesi İsmail Şengül de savunmasında, “MYK üyesi olmanın bir tutukluluk gerekçesi olması ve başka bir suça neden gösterilmesi hukuksuzluktur. 6-8 olaylarıyla ilgili HDP MYK’nın yaptığı çağrılar suç olarak gösterilmektedir. AİHM Demirtaş kararında, atılan twittlerin bir suç teşkil etmediğine dair kararlar bulunuyor. Urfa Suruç’ta katıldığım bir etkinlik terör örgütünü destekleme olarak belirtilmiş. Bu yapılan etkinliğe 10’dan fazla siyasi parti katıldı. Amacı sınır bölgesinde yaşayan insanların sorunlarını dinlemek ve bu kapsamda çözüm üretmekti. Bu etkinlik kapsamında yapılan basın açıklamasına polisin bir müdahalesi de olmadı. Etkinliğin kendisi herhangi bir hukuki soruşturma kapsamında yer almadı. Bu başlı başına bir parti faaliyetiydi ama bu dosya kapsamında tutukluluk gerekçesi yapılmaktadır” diye belirtti. Şengül, kendisinin ve diğer tutuklu siyasetçilerin tahliyesini talep etti.
Ardından savunma yapan diğer siyasetçiler de yargılamanın hukuksuzluğuna dikkati çekerek tahliye talebinde bulundu.
6 yıl önce hazırlanan rapor
Siyasetçilerin savunmalarının ardından avukatlar söz aldı. Avukat Kenan Maçoğlu, soruşturmanın içeriğini anlattı. Maçoğlu, “Temel suçlama 6-7-8 Ekim olayları. Ancak 6-8 Ekim olayları kapsamında emniyetin 2015 raporu kapsamında şu an tutuklu yargılanan çoğu kişinin ifadesi o dönem alınıyor ama tutuklama çıkmıyor. Savcılar raporu dikkate almıyorlar. Ama şu an bu dosyanın temelini oluşturan bu rapor” dedi.
Maçoğlu, Cumhuriyet savcısı Ahmet Altun’un soruşturma kapsamında hazırlanan ve HDP’li 108 siyasetçinin 29 ayrı suçlamadan 38’er kez ağırlaştırılmış müebbet ve 19 bin 680’er yıl hapis cezasıyla yargılanmalarını isteyen 3 bin 530 sayfalık iddianameyi mahkemeye teslim ettiğini belirtti. Altun’un daha önce İzmir Başsavcı Vekili olarak atandığını hatırlatan Maçoğlu, her nasıl oluyorsa bu dosya için geri döndüğünü söyledi. Maçoğlu, “Altun birçok ilin savcısına yazılara göndererek dosya için deliller toplamaya çalışmıştır. Diğer yandan Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ı nasıl bu dosyaya dahil ettiğini de bilemiyoruz” dedi.
‘Ankara savcıları suç işlemiştir’
Ardından söz alan Avukat Cemile Turhallı Balsak, “Ardı arkası kesilmeyen bir suçlama silsilesi var dosyada” dedi. Savcılık mütalaasına dair konuşan Balsak, “Savcılık bu suçların işlendiğine gerçekten ikna mı? Etkin bir soruşturma yürütmesi görevinin gereğidir. Sayın savcı gerçekten bu mütalaada bulunurken bu suçların gerçekten işlendiğine ikna ise bu suçların o gün de işlendiğini ve o dönemin savcıları tarafından bilindiğini de biliyor olması gerekiyor. O dönem etkin soruşturmayı yapmayan savcılar hakkında da suç duyurusunda bulunması gerekiyor. Bu suçların işlendiğine ikna iseniz 6 yıl boyunca Ankara savcıları suç işlemişlerdir. Bunlar hakkında suç duyurusunda bulunacaksanız bizi de inandırırsınız aksi takdirde yargılama hukuki değildir” ifadelerini kullandı.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Büyük Dairesi’nin Demirtaş’a yönelik “derhal serbest bırakın” kararının mahkeme açısından da bağlayıcı olduğuna vurgu yapan Balsak, “AİHM tarafından Türkiye aleyhine verilen kararlar, mahkemelerin kendi iradesiyle karar vermediğini ortaya koyuyor. Verdiğiniz kararın bizce hukuken bir izahı yok. Bu hukuk garabetini bir an önce ortadan kaldırarak müvekkillerin tahliyesine karar vermenizi istiyorum” dedi.
‘AİHM ‘kral çıplak’ dedi’
Söz alan Avukat Aydın Erdoğan da AİHM kararına değindi. Erdoğan, “Bu yargılamalar tarihte iz bırakıyor. Demirtaş’ın yargılaması da tarihe mal olup kayıtlara geçti. AİHM kararının bu dava ile ilgili olduğunu tüm dünya biliyor. AİHM kararı, tüm dünyada örnek emsal bir karar oldu. Siyasi iktidarların, siyasi rakiplerini etkisiz bırakmak amacıyla giriştikleri faaliyetlerin belgesi olarak tarihe geçti. AİHM, Demirtaş ile ilgili bu kararında bu ülkede görülmek, bilinmek istenmeyen gerçeği söyledi, basit bir tabirle ‘kral çıplak’ dedi. Sizin önünüze hukuksuz bir biçimde düzenlenen mükerrer bir iddianame getirildi siz de bu süreci devam ettiriyorsunuz. Siz şu anda 19. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davayı görüyorsunuz. Biz avukatlar, yargı makamlarıyla ilgili umudumuzu kaybetmek istemediğimiz için hala bu cübbeyi taşıyanlardanız. Ama gerçeğin de farkındayız. Dava başta Demirtaş olmak üzere HDP’yi, siyasette etkisiz hale getirmek için açılan bir davadır. Bunun devamı da AYM’de kapatılma istemiyle açılan davadır” diye aktardı.
‘TC mahkemeleri mahkum edildi’
Çözüm sürecinde yaşanılan gelişmelere de vurgu yapan Erdoğan, “Siyasi kronoloji var. HDP, AKP ile beraber Kürt sorununun demokratik usullerle çözümünün ortağıydı. Bu çözüm arayışı 28 Şubat’ta Dolmabahçe’de yapılan bir açıklamayla çerçeveye kavuştu. Bu olaylara rağmen HDP ile bir süreç yürütüldü. Sonrasında Haziran seçimleri yapıldı ve ne olduysa ondan sonra oldu. Siyasi takvim bir şeyleri alt üst etti. Bu siyasi ajandaya bağlı olarak hem dokunulmazlıkların kaldırılması ve davaların açılması hem de yedekte tutulan bu dosyanın canlandırılması AİHM’de mahkum edildi. Anayasa’ya aykırı şekilde dokunulmazlıkları kaldıran Meclis, bu tezgahları kuran siyasi iktidar ve bu hukuksuz yargılamaları yapan Türkiye Cumhuriyeti mahkemeleri mahkum edildi. Siyasi işi yapıyorsunuz. Siyaset hukuka uygun yürütülsün, hukuk da siyasallaşmasın istiyoruz. Yargıçlar siyasi ajandaların parçası olmasın istiyoruz. AİHM kararı bir devlet için utanç belgesidir. Ama en başta siz utanç duymalı ve buna göre karar vermelisiniz” diye konuştu.
‘Yargıçların kaderi siyasi iktidarla biter’
“Siyasi ajandanın parçası olan savcı ve yargıçlardan bahsedeyim” diyen Erdoğan, devamında şunları söyledi: “Zekeriya Öz, şimdi nerede? Ortaklık bozuldu işler tersine döndü. Siyasi iktidarlara bağlanarak yargıçlık yapanların kaderi siyasi iktidarlarla biter. Bu nedenle sizi hukuka uygun hareket etmeye adaletli olmaya davet ediyoruz. Siyasi iktidarın görevi sokakta barışçıl eylem yapan vatandaşlarını korumaktır. Ama öyle olmadı, kitlelere saldırıldı ve onlarca insan katledildi. Siyaset kendi işini seçim sandıklarında, yargıçlar da hakikati dava dosyalarında çözmeli.” Avukat Erdoğan son olarak tutukluların serbest bırakılmasını talep etti.
‘Beraat ettiği dosyadan yargılanıyor’
Avukat Nuray Özdoğan, “Hukuki güvenlik ilkesinin bu kadar ihlal edildiği bir yargılamayla müvekkillerimizin tutukluluk halinin devam etmesi durumu bu ihlal sizin imzanızla devam etmesi anlamına gelecektir. Bu nedenle bu haksız tutuklamalara son vermenizi istiyoruz. Örneğin müvekkilim Beyza Üstün daha önce beraat ettiği bir dosyadan da yargılanıyor. Bu dosyadan beraat ettiğine dair bilgi bile yer almamıştır dosyada. Bu delil karartmadır. Tutukluluğa devam edecekseniz adli kontrol şartının neden uygun olmadığını açıklamanızı istiyoruz” diye belirtti. Özdoğan tutuklu bulunan 28 kişinin tutuksuz olarak yargılanması kararının verilmesini istedi.
Avukat Dilan Ateş de “Tutukluluk kararını gerektirecek somut delil bulunmamaktadır” diyerek, tahliye kararının verilmesini istedi
Dosyada iki tutukluluk
Ardında söz alan Avukat Ezgi Güngördü, Figen Yüksekdağ’ın tutukluluk haline dair konuştu. “Öncelikle şunu sormak istiyorum, tutukluluk değerlendirmesi hangi dosyanın tutukluluk incelemesidir? Buna bir açıklama getirilmesini talep ediyoruz. Müvekkilim Kasım 2016’dan beri Kobane olayları nedeniyle tutukludur, bu nedenle müvekkilimin tahliyesini talep ediyorum. Aynı dosyada iki tutukluluk halinin açıklanmasını istiyorum” diye belirtti.
‘Müşteki olarak yer alsın’
Avukat Atiye Arıkan da soruşturmanın siyasi saiklerle bu aşamaya geldiğine vurgu yaptı. Arıkan, tahliye talebinde bulundu. Avukat Şevin Kaya ise, Ayla Akat Ata’nın tutukluluk haline dair konuştu. Kaya, “Tutukluluk devam kararında istinat edilen deliller katıldıkları basın açıklamaları ve paylaşımlar. Siyasi saiklerle yürütülen bir dosya. Dosyada Ayla Akat Ata’nın 6-8 Ekim olaylarında uğradığı saldırıdan dolayı suç duyurusunda bulunulmuştu. Bu dosyaya girmemiş. Biz bugün bunu da sunarak bu dosya kapsamında müşteki sıfatıyla yer almasını isteyeceğiz” diyerek tüm tutukluların tahliyesini istedi.
AİHM kararı hangi dosyayla alakalı?’
Ankara dışında bulunan birçok avukat da bulundukları kentlerden SEGBİS ile duruşmaya bağlandı. Diyarbakır’dan duruşmaya bağlanan Demirtaş’ın avukatı Mahsuni Karaman, şunları söyledi: “Sizinle uzun bir yola çıkıyoruz. 4 buçuk yıldır zaten bu sürecin içindeyiz. Biz mücadeleye devam ediyoruz ama sanırım sizin taraftan bir bayrak devri oldu bundan sonra sizinle devam edeceğiz. AİHM kararını, sadece okuma yazma bilenler bile anlar. AİHM kararında sizin mahkemenize yönelik bir tahliye gerektiğini anlamanız yetiyor. Çünkü karar verildiği zaman Demirtaş sizin dosyanız dışında başka bir dosyadan tutuklu değildi. Bu nedenle sizin mahkemenizi ilgilendiriyor. ‘AİHM kararı bizim dosyamızla ilgili değil’ derken hangi dosya ile ilgili olduğunu yazı verin. Bu kararda vereceğiniz kararda bu hususlara değinen bir şeyler yazmanızı talep ediyoruz.”
Söz alan diğer avukatlar da tahliye talebinde bulundu. Avukatların beyanlarının ardından duruşmaya karar verilmek üzere ara verildi.
MA / ANKARA