İlahiyatçı Hınar Daşğın, metalin soğukluğunu sanatın sıcaklığına çeviren bir sanatçı. Heykelle başladığı sanatına tellerle, alçıyla, kumaşla sürdürüyor.
Hınar Daşğın İlahiyat alanında eğitim aldı, ancak gönlü hep sanattan yanaydı. Resimle başladığı sanat yaşamına heykelle devam etti. Sonra metalin soğukluğuna, aldığı boyutlara ilgi duymaya başladı. Tellere daha sonra alçıları, kumaşları eklemeye başladı.
İlk önce kâğıtlara çiziyor eserinin detaylarını Hınar Daşğın. Çalışacağı plana ve tekniğe göre inşaat tellerinin satıldığı dükkânlara gidip temin ediyor malzemesini. Sonra da malzemelerini atölyesine taşıyor. Kaynak aleti kullanarak, telleri eğip bükerek eserini ortaya çıkarmaya çalışıyor. Bir eseri ortaya çıkarmak birkaç gününü, hatta daha uzun bir süre alabiliyor.
Bir çizime dokunur gibi…
Ünlü tablolara tellerle yeni bir yorum kattığında detaylarına elleriyle dokunmanın, gölgelerinin varlığının kendisini heyecanlandırdığını söylüyor Daşğın. Sanatta her şeyin denendiğini düşünen Daşğın’a göre önemli olan artık duygulara erişmek:
“Bence artık yeni duygular hissettirmeye evrildik. Bir çizime dokunmak gibi benim yaptığım şey aslında. Farklı duygular, farklı tecrübeler oluşturmak.”
Daşğın, hayatın her alanında olduğu gibi sanattaki cinsiyetçi dili eleştirmeyi ihmal etmiyor. “Kadın yazar, kadın ressam, kadın heykeltıraş gibi cinsiyetçi yaklaşımlara ne yazık ki sıklıkla rastlıyoruz. Yaşadığımız kadın problemi esasen eserlerime de yansıyor” diyor.