Yusuf Alataş
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, partisinin Merkez Yürütme Kurulu toplantısından sonra yaptığı açıklamada; CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun FETÖ’nün siyasi ayağı konusundaki açıklamalarına cevap verirken “…Seçilmiş bir makamı terör örgütünün siyasi ayağı olarak nitelerseniz, milli iradeyle kavga etmeye başlarsınız. Keşke daha demokratik bir dil kullansalar…” diyor.
İlginç (!) bir yaklaşım. Bu cümleden şunu mu anlamamız gerekiyor: “Halkın iradesi ile seçilmiş bir kişi, hakkında kesinleşmiş bir yargı kararı yokken, suçlanmamalı. Aksi takdirde halkın iradesine (milli iradeye) karşı çıkmış ve demokrasiyi yok saymış olursunuz”.
“İlginç bir yaklaşım” dedim, çünkü Sayın Çelik’in mensubu olduğu İktidarın demokrasi anlayışında bir değişiklik mi oldu diye düşünmeden edemiyor insan. 31 Mart 2018 seçimlerinde halkın iradesi ile seçilmiş olan Mardin, Diyarbakır ve Van Belediye Büyükşehir Belediye Başkanları iktidar tarafından idari bir kararla görevlerinden alınıp, yerlerine memur kayyumlar atanmamış mıydı? Ve bu görevden almalar, kayyum atamalar daha sonraki tarihlerde de devam etmemiş miydi? Şu anda HDP’nin halk tarafından seçilmiş üçü Büyükşehir Belediye Başkanı olmak üzere, toplamda 24 belediye başkanın yerinde kayyumlar oturmuyor mu?
Tabii buna verilecek cevap hazır, “görevden alınarak, yerlerine kayyum atanan belediye başkanlarının terör örgütü ile bağlantıları tespit edilmiş ve birçoğu hakkında ceza davaları açılarak, tutuklanmışlardır”. Yani kervan yolda düzülür misali, önce görevden al, sonra haklarında “gözün üzerinde kaşın var” gibi bahanelerle, soruşturmalar aç ve tutukla. Bununla da yetinme, yargılaması devam eden muhalif siyasetçileri pervasızca “terörist” olarak ilan et.
Demokrasilerde “seçimle gelen seçimle gider”miş; Anayasa’nın 38’nci maddesi, “Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz” diyormuş, konu muhaliflerse çok da önemli değil!..
Seçimler konusundaki en yüksek yargı kurumu olan Yüksek Seçim Kurulu kararı ile seçilmelerine herhangi bir engel olmadığına karar verilen bu kişiler, her nasılsa seçildikten sonra birkaç ay içerisinde terör örgütü üyesi ya da yöneticisi oluyorlar. Dolayısıyla, “halkın iradesi yok sayılıyor”, “görevden almalar demokrasiye aykırı” gibi söylemlere itibar etmemek lazım.
Ta ki, iktidar mensupları hakkında bir takım iddialar ortaya atılmasın. İktidar mensupları halkın oylarıyla seçilmiştir, onları terör örgütü ile bağlantılı göstermek, milli irade ile kavga etmektir. İktidara mensup seçilmişlere verilen oylar, sıradan oylar değil, kutsal oylardır.
İyi de, halk artık bunları yemiyor. Son yıllarda yaşananlar, herkesin gözü önünde yaşandı. Geçenlerde eski bir AKP’li Bakana sorduğum gibi, “Biz sokaktaki sıradan vatandaşlar, FETÖ’nün devleti adım adım ele geçirdiğini görüyorduk, siz nasıl görmediniz?”.
Size dokununca, demokrasiden, halkın iradesinden dem vur; muhalifler söz konusu olduğunda yargısız infazdan çekinme.
Bunun böyle gitmeyeceğini bilmek için kâhin olmaya gerek yok.