ODTÜ LGBTİ+ Dayanışması’nın düzenlediği Onur Yürüyüşü davasında tanık olarak dinlenen öğretim üyeleri polisin orantısız şiddetini anlattı.
45 yıla yakın zamandır ODTÜ’de olduğunu belirten Prof. Dr. İnci Gökmen, benzer polis şiddetini Erdoğan’ın ODTÜ’ye geldiği zaman da gördüğünü söyledi.
Prof. Dr. Gökmen, “Polisin olduğu yerde özgür birey yetişmez. Bugün korkuturlarsa yarın konuşmazlar” dedi.
Hasan Akbaş
Ankara 39. Asliye Ceza Mahkemesi’nde biri öğretim üyesi 18’i de öğrenci olmak üzere 19 kişinin yargılanmasına devam edildi. 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası’na muhalefet ettikleri iddiasıyla yargılanan öğrencilerin önemli bir bölümü duruşmaya katıldı. Duruşmayı Almanya başta olmak üzere çeşitli ülkelerin temsilcileri ile uluslararası haber ajansı muhabirleri de izledi.
Duruşmada söz alan Av. Doç. Dr. Öykü Didem Aydın, mahkemeye Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiserliği’nin alanında yüksek uzman olan 5 kişinin LGBTİQ+’ların durumuna ilişkin raporunu sundu. Aydın raporun Türkçesini de mahkemeye sunarak özet yaptı.
‘Polis montajsız görüntüleri mahkemeye göndersin’
Aydın ayrıca bilirkişi raporunun polisin montajlanmış görüntüleri üzerinden hazırlandığını, Emniyet’ten gönderilen ikinci görüntülerin de yine mahkemedeki görüntüler gibi aynı olduğunu ve montajlandığını ifade etti. Av. Aydın, “Mahkeme emniyetten ham, montaj yapılmamış görüntüleri, gözaltında alınmalarla ilgili görüntüleri talep etmeli” dedi.
Polisin şiddet görüntüleri hakime izlettirildi
Av. Aydın ayrıca 9-10 saniyelik polisin bir öğrenciyi gözaltına alırken uyguladığı şiddet görüntüsünü bilgisayarından hakime izlettirdi. Aydın, öğrencilerin kendilerine şiddet uygulanırken çektiği görüntüleri de delil olarak mahkemeye sunacaklarını ifade etti.
Tanık Prof. Dr İnci Gökmen: Akrabalığım yok, ama çocuklarım!..
Ardından 10 Mayıs 2019’da yapılmak istenen ancak polisin gaz ve plastik mermi ile müdahalesi ve gözaltılarla sonuçlanan eyleme ilişkin ODTÜ’nün hocaları tanık olarak dinlendi. İlk önce ODTÜ Kimya Bölümü’nün hocası Prof. Dr. İnci Gökmen tanıklığını anlattı. Usul gereği hakimin “Sanık öğrencilerle yakınlığı olup olmadığı” yönündeki soruya Prof. Dr. Gökmen, “Akrabalığım yok, hocaları olduğum için oğlum, kızım, çocuklarım gibi görüyorum” diye yanıtladı.
1968’de ODTÜ’de öğrenci olduğunu, 45 yıldır üniversitede yer aldığını ifade eden Prof. Dr. İnci Gökmen, 2018’de Öğretim Üyeleri Derneği Başkanı olduğunu ve 2018’deki Onur Yürüyüşü sırasında üniversite yönetimi ile ilişki kurabildiğini söyledi. Prof. Dr. Gökmen, 2018’de polisin öğrencilerin şenlik yapacakları alana sokulmadığını ve öğrencilerin barışçıl bir şekilde kendilerini ifade ettiklerini ve kendilerinin de öğrencilerin coşkusuna katıldıklarını söyledi:
“Maalesef 2019’un 10 Mayıs’ında bu diyalog kurulamadı. Polis öğrencilere ‘Evine gitsinler’ diyordu. Öğrenciler burası bizim evimiz, yurtta kalıyoruz diyordu. Kütüphanenin içine gaz sıktılar. Bizi gaza buladılar. Polis şiddetine maruz kaldık.”
Bir avukatın sorusu üzerine Prof. Dr. İnci Gökmen, benzer polis şiddetini Erdoğan’ın ODTÜ’ye geldiğinde gördüğünü belirterek, “O zaman bu kadar fazla polis vardı, gaz sıktılar” diye konuştu.
‘Bugün korkutulursa yarın konuşmazlar’
Prof. Dr. İnci Gökmen, “Bunlar gençliğimizdir, geleceğimizdir. Bugün korkutulurlarsa yarın konuşmazlar” dedi. Polisin üniversiteye çağrılmaması gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Gökmen, bir soru üzerine “Orada kaygıyı yaratan öğrenciler değil polisti” dedi. Prof. Dr. Gökmen, “Kütüphanede Mahmut hocayı hırpalayarak aldılar. Öğrenciler gözaltına alınırken hiçbir şey yapmadılar” dedi. Yine bir soru üzerine Prof. Dr. Gökmen, “Polis ben güçlüyüm havasındaydı. Gaz, silah ve güç vardı. Hadi öğrencileri toplayın dediler. Beni ismimle hitap ediyorlardı” şeklinde konuştu.
‘Polisin olduğu yerde özgür birey yetişmez’
Ayrı bölümde hoca olan diğer tanık Prof. Dr. Ali Gökmen de ince ve uzun boylu bir polis amiri ile bağlantı kurduğunu ve ona “Bu bir şiddet hareketi değildir, yürüyüş ve şenlik yapacaklar, endişe etmeyin. Müsaade edin kendi aralarında konuşsunlar” dediğini aktardı. Öğrenciler kafeteryada konuşurken, kısa boylu ve tıknaz bir polis amirinin “Artık yeter, çıksınlar. Yoksa biz içeriye gireceğiz” dediğini anlatan Prof. Dr. Ali Gökmen şöyle devam etti:
“2010’da Öğretim Elemanları Derneği Başkanlığı’nı yapıyordum. ODTÜ’de idari yönetim, öğretim üyeleri, öğrenci ve çalışanlar olarak ortak bir kültür oluşturmuştuk. Can ve mal güvenliğine yönelik bir şiddet yoksa, eğitim aksatılmıyorsa kampüs içinde herkes özgürdü. Polis çağrılmıyordu. Maalesef son dönemde bu kültür yok sayıldı. Polisin olduğu yerde özgür birey yetişmez. Hepimiz gaza maruz kaldık.”
‘Görebileceğimiz en barışçıl kuşaktır’
Daha sonra ODTÜ Sosyoloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Ayşe Nur Saktanber tanık olarak dinlendi. 1974-1975’te öğrenci olduğunu ve 37 yıldır üniversitede olduğunu ifade eden Saktanber, üniversitede aynı zamanda Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Çalışmaları konusunda danışmanlık yaptığını belirterek hem tanıklığını hem de gözlem ve değerlendirmelerini anlattı:
“Bütün kuşakları biliyorum. Bu kuşak çok barışçıl bir kuşaktır. Görebileceğimiz en barışçıl kuşaktır. Polis şiddeti başladı. Orantısız bir şiddet uyguluyordu. Çocukları polisin şiddetinden korumaya çalıştık. Panik atak geçirenler vardı. Bir öğrenciyi havaya kaldırıp aldılar. Birbirlerine sahip çıkmaya çalıştılar. Hiç şiddet uygulamadılar ama maalesef dayağa maruz kaldılar. Bu bir insan hakkı yürüyüşü, onur yürüyüşüydü. Farklı donanımla doğmuş bireylerin onurlu yaşamları talep ediliyordu.”
‘2016’dan bu yana ODTÜ’ye girişler sıkılaştırıldı’
Avukatların bir sorusu üzerine “Üniversiteye dışarıdan gelen ve provokasyon yapanlar olur ama orada polis görmeyiz” dedi. “Üniversite can pazarı yerine dönmüştü” diyen Prof. Dr. Saktanber, “Öğrenciler asla mukavemet etmediler” dedi. Yine bir başka soru üzerine Prof. Dr. Saktanber, “Üniversiteye kimi zaman akademisyen bile giremeyebiliyor. Akrabalarınız geremeyebiliyor. Kimin yanına gittiğiniz soruluyor adınız ve plakanız alınıyor. 2016’dan bu yana sıkılaştırıldı” diye konuştu.
ODTÜ Felsefe bölümü öğretim üyelerinden Doç. Dr. Barış Parkan ise 16 yıldır ODTÜ’de olduğunu belirterek gözlemlerini anlattı. Doç. Dr. Parkan, polisin “dağılın” dediğini duymadığını, polisin çok öfkeli ve hızlı olduğunu söyledi. Doç. Dr. Parkan, “Öğrencileri duvara dayıyorlardı ve şiddet uyguluyorlardı” diye konuştu. Parkan, “Müdahale öncesinde yürüyüş yoktu. Kimi öğrenciler çimlerde oturuyor, kimisi ayaktaydı. Polis öğrencilerin ayaklarına plastik mermi ile ateş ediyordu” şeklinde konuştu.
Videolardaki ‘Dağılıyoruz Ayol’ bir irade beyanıdır
Av. Öykü Didem Aydın yine söz alarak polisin müdahalesinden önce bir gösteri olmadığını, oysa yasanın gösterinin polisin uyarısına rağmen dağılmaması durumunda mümkün olabileceğini belirterek, “Dördüncü videonun 13.26’ıncı dakikasında ‘Dağılalım Ayol’ diye bir irade söz konusu. Bir başka videoda dağılmış, cimlere oturmuş bir öğrenci gözaltına alınıyor” diye konuştu.
Av. Aydın, dinlenen tanıkların ifadeleri dikkate alındığında polisin tuttuğu tutanağın gerçeğe aykırı olduğunun ortaya çıktığını belirterek, tutanak tutan polislerin tanık olarak dinlenmesini talep etti.
Duruşma 10 Temmuz’a ertelendi
Mahkeme hakimi polisten 10 Mayıs 2019’da ODTÜ’de çekilen tüm görüntülerin ham halinin istenmesini ve gelen görüntülerin yeniden bilirkişiye gönderilmesi yönünde karar aldı. Hakim, bilirkişiden polisin ihtarı ve ihtarın hangi sözlerle olduğunu ve bundan sonra öğrencilerin ne kadar süre sonra gözaltına alındığına dair rapor istemesini kararlaştırdı. Hakim ayrıca, tutanakları düzenleyen polislerin dinlenmesi hususunu bilirkişi raporunun ardından değerlendireceğini belirterek duruşmayı 10 Temmuz 2020’de saat 10.00’a erteledi.
Adliye çıkışında yargılanan öğrenciler ile avukatları basına bir fotoğraf verdi. Av. Doç. Dr. Öykü Didem Aydın “Yasak Ne Ayol” yazılı bir döviz taşıdı.