Metin Gülbay
Osmanlı devletinde Fatih dönemine kadar Türk asıllılardan seçilen sadrazamlar o dönemde devşirmeler arasından seçilmeye başlandı. Devşirmeler padişahın köleleri yani kuluydu. Kulun da hiçbir hakkı yoktu. Padişah istediği anda kafasını koparabilir mallarını elinden alabilirdi.
Fatih’in bunu yapmasının nedenlerinden biri olarak Çandarlı Halil Paşa’ya olan hıncı gösterilir. İlk sultanlık döneminde onu iktidardan alarak babası 2.Murad’ı yeniden tahta davet etmesi genç Mehmed’in Çandarlı’ya karşı diş bilemesine neden olmuştu.
İkinci neden de Çandarlı’nın İstanbul’un alınması sırasında daha sükunetle davranılmasını tavsiye ettiğine ilişkin söylentilerdir. Hatta bu konuda Bizans’tan rüşvet aldığı söylentileri bile çıkarılmıştı ki bunun kaynağının Fatih olması olasılığı da vardır.
Ancak Halil Paşa’nın gerek orduda gerekse ulema arasında nüfuzu çok büyüktü. Fatih İstanbul’u aldıktan bir süre sonra onu azletti ama öldürtemedi. Bu işlem ancak kırk gün sonra mümkün olabildi. Ulema ve Kapıkulu Ocağı Halil’in ölümünden büyük üzüntü duydu, Fatih onları yatıştırmak için Halil’in düşmanlarını görevden uzaklaştırmak zorunda kaldı. Hatta Halil’in ölümünden sonra müsadere ile aldığı servetini mirasçılarına geri verdi. Bu Osmanlı tarihinde ilk kez görülüyordu.
Tüm bu yaşananlar Fatih’i devşirme sadrazamlara yöneltti.
Görev başındayken idam edilen sadrazamlar
“Fatih döneminde Çandarlı Halil Paşa, Rum Mehmed Paşa, 1.Selim döneminde Koca Mustafa Paşa, Dukakinoğlu Ahmed Paşa, Yunus Paşa, 1.Süleyman döneminde İbrahim Paşa, Kara Ahmed Paşa, 1.Ahmed döneminde Nasuh Paşa, 4.Murad döneminde Kemankeş Ali Paşa, Topal Recep Paşa, İbrahim döneminde Kemankeş Kara Mustafa Paşa, Salih Paşa, 4.Mehmed döneminde Tarhoncu Ahmed Paşa, İbşir Mustafa Paşa, Merzifonlu Kara Mustafa Paşa, 2.Mustafa döneminde Daltaban Mustafa Paşa, 3.Ahmed döneminde Hoca İbrahim Paşa, 3.Osman döneminde Silahdar Bıyıklı Ali Paşa, 3.Selim döneminde Şerif Hasan Paşa.”1
Azledildikten sonra idam edilen sadrazamlar
“2.Mehmed döneminde Veli Mahmud Paşa, 2.Beyazıd döneminde Gedik Ahmed Paşa, 4.Murad döneminde Mere Hüseyin Paşa, Hadım Mehmed Paşa, Boşnak Hüsrev Paşa, Tabanıyassı Mehmed Paşa, 4.Mehmed döneminde, Sofu Mehmed Paşa, Kara İbrahim Paşa, Sarı Süleyman Paşa, 3.Selim döneminde Hafız İsmail Paşa, 2.Ahmed döneminde Arabacı Ali Paşa, 2.Mustafa döneminde Sürmeli Ali Paşa, 3.Ahmed döneminde Çorlulu Ali Paşa, Gürcü Ağa Yusuf Paşa, 4.Mehmed döneminde Sarı Süleyman Paşa, 1.Mahmud döneminde Kabakulak İbrahim Paşa, 3.Mustafa döneminde Bahir Mustafa Paşa, Yağlıkçızade Mehmed Emin Paşa, 1.Abdülhamid döneminde Halil Hamid Paşa, 2.Mahmud döneminde Benderli Ali Paşa.”2
Esirken öldürülen hükümdarlar
Karamanoğlu Alâaddin Bey Yıldırım Bayezid tarafından esir edildikten sonra idam edilmiştir. Osmanlı döneminde böyle öldürülen ilk hükümdar Alâaddin Bey’dir.3
Fatih Sultan Mehmed “Midilli’nin fethinden sonra, İslam olan oranın beyi Niccolo Gattilusio ve yeğeni Luchine Gattilusio, aynı yılda, kendilerinden şüphelenildiği için öldürülmüştür. Yine Fatih döneminde “Trabzon Rum İmparatoru 2.David teslim oldu. Kendisine büyük itibar gösterildi. Serez civarında büyük bir has verildi. Fakat Uzun Hasan’ın eşi ve David’in yeğeni olan Despina’nın sabık imparator ile mektuplaşması üzerine, David dört oğlu ve bir yeğeni öldürüldü.” Bu olay David’in teslim olmasından iki yıl sonra gerçekleşti.4
“Son Kırım Hanı… Şahin Giray, Kaynarca Antlaşması’ndan sonra Rusların baskısıyla Kırım Hanı olmuştur. Hanlığı süresince halkın nefretini celbetmiş ve Kırım’ın ilhakından sonra (1783) Türkiye’ye gelmiştir. Kendisine öncelikle güleryüz gösterilmişse de kaçması ve devletin başına büyük dertler açması ihtimaline binaen 1.Abdülhamid’in emri ile katledilmiştir.”5
“2.Mehmed, devlet için önemli bir kazanç teşkil edecek Bosna’yı işgal etmeyi kararlaştırmıştı. Vezir-i azam Mahmud Paşa önden giderek, Bosna Kıralının oturduğu Kliucs’u (Kiloç) kuşattı. Savaş başlamadan önce Kıral Stjopon Tomasevic’e aman verildi ve o da bu teminata güvenerek teslim oldu. Ancak arkadan gelen Fatih, bu haberi öğrenince fena halde kızdı, zira ‘padişahın muradı bu kaleleri zarb-ı deste alıp, kıralını öldürüp vilayetini zapt etmekti. Şimdi bu kâfir yine bundan kayup gidicek, fesat yine bakidir.’*
Bu yüzden verilen amanın bozulması yollarını aradı. Orduda bulunan ulemadan meşhur Bayezid al-Bistamî’nin soyundan Ali Bistamî tarafından verilen bir fetva ile kıralı, yanındaki üç beyi ile birlikte katlettirdi. Fetvanın meali şudur: Sultanın bir hizmetçisi (kölesi) tarafından verilmiş olan bu sözün bir hükmü yoktur, zira padişahın izni alınmamıştır.”6
Katli İslam savaş hukukuna uydurma çabası
Fatih’in bu eylemi ve verilen fetva İslam hukukuna uygun mudur? “İslam savaş hukukunun hükümlerine bağlı kalınsa idi, bozulan aman sonunda, İslami kabul veya himaye teklifleri yapılır ve bunların da reddi halinde, elde tutulan kimselerin geri yollanarak, savaşa devam edilmesi gerekirdi. Halbuki bu yapılmamış ve kıral fetva gereğince idam edilerek savaş hukuku dışına çıkılmıştır… Buna benzer başka olay Osmanlı tarihinde yoktur. 1.Selim’in katlettirdiği Mısır Sultanı Tomanbay (1517) ise tıpkı Karamanoğlu Alâaddin Bey gibi, İslam savaş hukukuna göre öldürülmüştür.”7
Öldürülen vezirler
Bir de sadrazamların öldürttüğü vezirler vardır. “İbşir Paşa’nın sadaretine engel olmak isteyen Moralı Mustafa Paşa, İbşir Paşa tarafından padişahın ve valide sultanın rızası hilafına katledilmiş (1655) ve katlden sonra Vezir-i azam Mustafa Paşa’nın sakladığı altınları 4.Mehmed’e göstererek. katlin haklı olduğuna onu inandırmak için çalışmıştır. Girit Serdarı Deli Hüseyin Paşa, Koprülü Mehmed Paşa tarafından bir bir vesile uydurularak, sonunda 4.Mehmed’in izni ile tamamen haksız olarak katledilmiştir. Rumeli Valisi Firarı Hasan Paşa, Vezin-i azam Çorlulu Ali Paşa’nın vaktiyle efendisi olan Bayram Ağa’yı öldürdüğü için, 3.Ahmed’in razı olmamasına rağmen, vezir-i azam padişahı adeta sıkboğaz ederek zorla izin almış ve Hasan Paşa katledilmiştir.
Yine Dar-üs-saade Ağası Hafız Beşir Ağa’nın Vezir-i azam Bahir Mustafa Paşa tarafından büyük bir kurnazlıkla katledilmesi de bu tip bir olaydır.”8
“Olağanüstü yetkilerle ve üstelik ‘serasker’ unvanı ile seferde bulunduğu halde İbrahim Paşa, Kanuni Süleyman’ın gözdelerinden olan Başdefterdar İskender Çelebi’yi derhal öldürtememiş, çeşitli desiselerle onu padişahın gözünden düşürüp azlettikten sonra katlettirebilmiştir. (1535)
Yine, devrinin adeta diktatörü olan Kuyucu Murat Paşa, Canbolatoğlu üzerine sefere gittiği zaman, kendisinin aleyhtarı olan Nasuh Paşa’yı öldürtmek istemişse de, padişah tarafından hayatına dokunulmaması emri verildiğinden bunu yapamamıştır…
1.Ahmed, Vezir-i azam Yavuz Ali Paşa’nın kaymakamı Sofu Sinan Paşa’yı sevmediği için azledilerek yerine vezir-i azamın hoşlanmadığı Hadım Hafız Paşa’yı tayin etmişti. Vezin-i azam seferde olduğundan yeni kaymakam idamından korkmuş ve kendisine bir şey yapılmaması için, padişahtan kendi el yazısı ile bir hatt-ı hümayun istemişti. Padişah bu hattı yazarak ‘kaymakam bir kazaya uğrarsa kendisinin de başının kesileceğini vezir-i azama bildirmiştir.”9
İsyan gerekçesini padişah saptar
Osmanlı’da “Sultan isyancı sıfatını kendisi tayin eder. Bu yüzden padişah hangi hareketin isyan sayılacağını tespit konusunda geniş bir takdir yetkisine sahiptir. Böylece o, kendi ölçülerine göre, isyan çıkarması şüphesi olan devlet adamlarını katlettirebilir.” 1.Selim… Çaldıran seferi sırasında “askeri zaman zaman ayaklandırıp isyan çıkarmak istediklerine kani olduğu Cafer Çelebi, İskender Çelebi ve Balyemez Osman Ağa’yı katlettirmiştir. Sonradan Cafer Çelebi’nin suçsuz olduğu anlaşılmıştır. 1.Süleyman bağımsızlık istediği hususunda haksız yere iftiraya maruz bırakılan değerli Şehsuvaroğlu Ali Bey’i, Ferhat Paşa eliyle katlettirmiştir.”10
“İran seferi sırasında devlet erkânı ordunun Erzincan’dan derhal hareketini çok sakıncalı gördü. Fakat kimse 1.Selim’e bunu arz etmeye cesaret edemiyordu. Nihayet sultanın çocukluk arkadaşı ve çok sevdiği sadık adamı Karaman Valisi Hemdem Paşa’yı bu işe memur ettiler. Hemdem Paşa, devlet erkânının bu fikrini sultana arz eder etmez kafası kesildi.
Yine 1517 yılında, ordunun Sina Çölü’nü geçmesinin imkansız olduğunu söyleyen Vezir Hüseyin Paşa da derhal aynı akıbete uğramıştır. Mısır’ı aldıktan sonra geri dönerken, Vezir-i azam Yunus Paşa ile Yavuz Selim at üzerinde sohbet ederek gidiyordu. Mısır Beylerbeyliği’nin kendisinden alınmasına üzülen vezir-i azam sultana, ‘bu kadar zahmet ettik, Mısır’ı yine bir Çerkes’e verdik. Çekilen emekler boşa gitti’ demesi üzerine, atını durduran Yavuz Selim, vezir-i azamı derhal katlettirmiş ve gazabından başını da üç gün yanında taşımıştır.”11
İsyancıların öldürdüğü sadrazamlar da var
“3.Mehmed’in ölümü ile çıkan yeniçeri ayaklanmasında isyancılar vezir-i azam Karamanî Mehmed Paşa’yı parçalayarak öldürdü.”12
Sultanların öldürülmesi
“İsyancılar, Esad Efendi’den ‘padişahı-ı cihanbânı azdurub Bey-tülmal-i müslimini telef itdürüb bunca fitne ve fetârete sebep olan kişilere şer’an… katl lazım” geldiğini belirten bir fetva almışlar, fakat 2.Osman bu fetvayı yırtınca kendisi daha başka sebeplerin de etkisiyle ‘hal’ edilmiş ve bu fetvaya dayanarak isyancılar istedikleri şahısları parçalamışlardır.
Yine, Sultan İbrahim’i iyice deliye çeviren kimseleri temizlemek gerektiğine kani olan bazı ocak ağaları, başta Vezir-i Azam Hezarpare Ahmet Paşa olmak üzere padişahı fesada sevk eden şahısların katllerinin caiz bulunduğuna dair Şeyhülislamdan fetva aldılar. Ancak Sultan İbrahim söylenenleri yapmadığı gibi isyancıları tehdit etmeye başlayınca işin rengi değişti ve sultan ‘hal’ edildi. Verilen fetvaya göre vezir-i azam da boğduruldu.”13
Osmanlı’nın tarihinde kanlı birçok olay vardır, tıpkı diğer devletlerin tarihinde olduğu gibi, üç aşağı beş yukarı. Yani devlet varsa, kan mutlaka olacaktır, bundan kaçınmak mümkün değildir. Roma İmparatorluğu’nda da işler bundan daha iyi değilmiş. Onun için ben işin idamlar kısmıyla pek ilgilenmiyorum. Benim ilgim sıradan halkın devleti için duygularının ne olduğunda. Osmanlı köylüsünün devlet için söylediği bir deyiş benim çok hoşuma gider. Zavallı halkın içine düşürüldüğü duruma muhteşem bir hicivle yanıt verir halk:
şalvarı şaltak osmanlı,
eğeri kaltak osmanlı,
ekende yok biçende yok,
yiyende ortak osmanlı…
Dipnotlar
1. Ahmet Mumcu, Osmanlı Devleti’nde Siyaseten Katl, s.64. 3.baskı, Phoenix yayınevi. 2. Mumcu, s.65. 3 Mumcu, s.65. 4. Mumcu, s.66. 5. Mumcu, s.67. 6. Mumcu, s.67-68. 7. Mumcu, s.68-69. 8. Mumcu, s.71-72. 91 no’lu dipnot. 9. Mumcu, s.72-73, 99 no’lu dipnot. 10. Mumcu, s.78. 11. Mumcu, s.80. 12. Mumcu, s.82, 150 no’lu dipnot. 13. Mumcu, s.87.