Prof. Dr. Durmuş, “Sınıfsız, sömürüsüz bir toplum için devlet, servet vergisini bir kerelik değil kalıcı yaparak artan oranlı almalı” dedi. Durmuş, yoksullara da temel gelir verilmesi gerektiğini kaydetti.
Büro Emekçileri Sendikası (BES), gelir adaletsizliği, servet vergisi, temel gelir başlıklarıyla çevrimiçi bir panel düzenledi. Gelir uzmanı ve BES Genel Örgütlenme ve Eğitim Sekreteri Özer Avanaş’ın modere ettiği panele Yeni1Mecra yazarlarından Prof. Dr. Mustafa Durmuş ve Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu konuşmacı olarak katıldı.
‘Dilenen ve çürük yiyecek toplayanlar adaletsizliğin en net göstergesi’
Hayri Kozanoğlu, bu dönemde şimdiye dek hiç görmediği kadar sokakta dilenen ve pazardan çürük meyve-sebze toplayan insan gördüğünü belirterek bunun yoksulluğun ve gelir adaletsizliğinin en net göstergelerinden biri olduğunu söyledi. Kozanoğlu, TÜİK’in göreceli yoksulluk oranını 14.2 olarak açıkladığına değinerek bu göstergelerin gelir ve servet dağılımındaki eşitsizliklerin arttıkça anlamsız bir hale geldiğini belirtti. Türkiye’de adaletsizliklerin değişik boyutları olduğunu söyleyen Kozanoğlu özetle şunları ifade etti:
‘Yoksul bölgelerin de kendi yoksulları var’
“Örneğin toplumsal cinsiyet eşitsizliği sonucu kadınlar erkeklerden daha az kazanıyor. Ayrıca bölgelere baktığımızda büyük bir adaletsizlik var, gelirde hatta onun harcamasında kendini daha çok gösteriyor bu durum. Yoksul bölgelerin harcama kapasitesi sınırlı, İstanbul’da yaşayanlar 100 liralık genel gıda harcamasının 19 lirasını alıyor ama yoksul bölgelerde her 100 liralık gıda harcamasının 1.7-1.9 lirası bu bölgelerde harcanıyor. Bu yoksul bölgelerin bir de kendi yoksulları var.”
‘Pandemiyle otoriterleşme, militerleşme arttı, sağlık sistemi çöktü’
Prof. Dr. Mustafa Durmuş ise, Covid-19 ile birlikte dünyanın 1929 Buhranı’ndan sonra en büyük krize tanık olduğunu belirterek bu süreçte otoriterleşmenin ve militerleşmenin arttığını kapitalizmin sağlık sisteminin ne kadar çürük olduğunu gördüğümüzü söyledi. Durmuş ayrıca Covid-19’un bir toplum gerçeğini ortaya çıkardığına değinerek “Pandemi herkesi eşit etkilemese de neredeyse herkesi etkiledi, bir toplum fikriyatı ortaya çıktı. Neoliberal ideolojinin bütün kurumlarıyla çöküşe geçtiğini gösterdi” şeklinde konuştu.
Gelir dağılımı adaletsizliklerinin zaten olduğunu ama Covid-19 ile birlikte derinleştiğini vurgulayan Mustafa Durmuş, “Servet eşitsizliği öncesinde de vardı pandemi ile en alt gelir grubunun geliri 20 azaldı en yüksek gelir grubunun 2 arttı” dedi:
“Finansal servet belli ellerde ciddi biçimde yoğunlaştı, yerleşiklerin sahip olduğu 3 trilyonun üstünde mevduat var, bunların yüzde 45’i Türk Lirası yüzde 55’i döviz. İnsanlar getirisinden dolayı dövize yönelmiş durumda.”
‘Yoksulluk ve gelir eşitsizliği kapitalizmin kaçınılmaz sonucu’
Yoksulluk ve gelir dağılımındaki adaletsizliğin kapitalizmin kaçınılmaz sonucu olduğunu kaydeden Durmuş bu durumun özellikle pandemiyle daha da kötüleştiğini belirterek şunları söyledi:
“10 milyon civarı emekçi asgari ücret alıyor, açlık sınırında yaşıyor. Adaletsiz vergi politikaları gelir ve servet eşitsizliğini inanılmaz ölçüde bozdu; devletin kasasını dolduran dolaylı vergilerin çoğunu yoksul halk ödüyor. Bunların geliri ne kadar düşükse o kadar çok vergi ödüyor. Gelir vergisini de emekçiler ödüyor; bu verginin yüzde 93’ü stopajla alınıyor yüzde 65-70’ini emekçi ödüyor.”
‘Yoksulluğun önüne geçmek için temel gelir verilmeli, servet vergisi kalıcı olmalı’
Yoksullukla mücadele için yapılması gerekenin radikal programları gündeme getirmek olduğunun altını çizen Mustafa Durmuş, “İnsanların gelirleriyle istihdam arasındaki bağları koptu; istihdam yok, yüzde 41’e düştü bu oran. Yoksullukla mücadele için insanlara temel gelir verilmesi şart, örneğin kadınlar bununla özgürleşecek, ataerkiyle bağları zayıflayacak” dedi. Servet vergisinin kamu potansiyelini yaratma yönündeki en önemli vergi olduğunu kaydeden Durmuş özetle şunları vurguladı:
“Bu adaletsizliği azaltma konusunda da çok önemli, 1 kerelik değil kalıcı ve artan oranlı servet vergisi önemli. Yüzde 2’den yukarı çıkacak bir servet vergisi olmalı günümüzde radikal reformların en önemlisi bence sınıfsız sömürüsüz bir toplum için bu adım önemli.”