Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi ve aynı zamanda Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Kenan Midilli, sokağa çıkma yasağının salgının yayılmasını önleyeceğini söyledi.
Prof. Dr. Midilli, toplu taşıma araçlarının Çin’de olduğu gibi durdurulması gerektiğini belirterek, bugün için Türkiye’de koronavirüs ile ilgili aşı çalışmasının olmadığını söyledi.
İrfan Uçar
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Kenan Midilli, Yeni1mecra’nın sorularını yanıtladı.
Aynı zamanda bakanlığın danışma niteliğindeki Bilim Kurulu üyesi de olan Prof. Dr. Midilli, Covid-19 tanısının PCR ile ve antijen ile olabildiğini en geçerli tanısının PCR ile virüsün çekirdek asitlerinin saptanmasına dayandığını söyledi.
Tanıların İstanbul’da pek çok merkezde yapıldığını ve giderek de genişletildiğini ifade eden Prof. Dr. Midilli, üniversite hastanelerinin de tanı koyduğunu ve önümüzdeki haftadan itibaren pek çok merkezde yapılmaya başlanacağını kaydetti.
Covid-19 ile ilgili ön tanı konulup konulmadığını tanının iki aşamadan mı oluştuğu yönündeki soruya Prof. Dr. Midilli, “Hayır. Daha hızlı sonuç veren şeyler var. PCR testin belli teknik donanım gerektiren bir test, her yerde yapamazsınız belli merkezlerde yapıyorsunuz. Belli cihazlar gerekiyor. Bugün bir örnek alsak sonuç çıkartmak en az üç saat” dedi.
Sonuçların kendilerine verilmediğini belirten çok sayıda yurttaş olduğunu hatırlattığımızda Prof. Dr. Midilli, “Merkez sayısı az olduğu için. Ama şu an o sayılar arttı, süreler kısaldı. Artık bugün giden sonucu akşam çıkan da var. Bu süre Amerika’da da üç gün sürüyor. Belli merkezlere göndermek zorunda olduğunuz için. Salgının başında her yeri faal hale getiremiyorsunuz. Biraz kapasiteyi arttırmanız lazım ama onu da ihtiyaca göre yapmanız lazım. Şuan bu giderek, mümkün olan herkese yaygınlaştırılıyor” diye konuştu. Prof. Dr. Kenan Midilli sorularımıza şu yanıtları verdi.
-Test makine ile mi yapılıyor, mutlaka mikrobiyoloğun elinden geçmesi mi gerekiyor?
Her mikrobiyolog da yapamıyor. Moleküler tekniklerle çalışma prensiplerine uygun şekilde hazırlanmış, kurgulanmış laboratuvarlar var. Uymamız gereken, teknik bir sürü zorunlulukları, kuralları var.
-Birçok ülkede virüsün genomu açıklandı. Türkiye’de açıklanmadı sanırım.
Çünkü henüz vaktimiz olmadı. Genomun açıklanması salgını yönetmek açısından çok büyük bir şey yarar sağlamayacak. Bizim vakalarımız çok yeni. Ama belli bulaşma ağlarının takip edilmesi gibi bir plan var.
-İlaç veya aşı çalışması var mı şu an?
Hiç birisi yok. Çünkü, o bir gelenek gerektiriyor. ‘Bugün aaa ben aşı yapayım, aklıma geldi’ diye bir şey yapmanız çok zor.
-Siyasiler ‘aşı çalışmamız sürüyor’ diye açıklama yaptı.
Bu o kadar kolay bir iş değil. Kanser tedavisiyle uğraşan bazı merkezler var. Onların virüsle ilgili olmayan kanser aşısı ile ilgili deneyimleri var. Onlar belki bu işi yapabilecek kişiler. Şu anda Türkiye’de en aday kişiler bu merkezdekiler.
-Bu alanda çalışan hocalar, bilim insanları kamusal anlamda alınması gereken tedbirler konusunda -örneğin sokağa çıkma yasağı gibi- ne öneriyorlar?
Toplum içinde yayılmasını önlemek için alabileceğimiz en hoş tedbir sokağa çıkma yasağı. Hep şöyle söylüyoruz: İtalyanlar gevşek davrandı. Ama bunu şu anda neredeyse bütün ülkeler uyguluyor. İtalya, İspanya uyguluyor, Almanya başladı.
Bu tip şeylerle ilgili deneyimler çok fazla değil. Ama özellikle 1918’deki büyük İspanyol nezlesi salgını sırasında, okulların kapatılmasının ya da tiyatroların, kamuya açık toplantı yerlerinin kapanmış olmasının çok etkili olabileceği gösterilmiş.
Çin örneği var en basitinden. Wuhan’da çok sıkı uygulandı, hiç kimsenin sokağa çıkmasına izin verilmedi bir ay süresince. Şu an sıfır vakaları var.
Ben, sokağa çıkma yasağı ve insanların birbiriyle teması kesmesinin etkili olacağı kanaatindeyim. Aynı zamanda insanların ‘bizim sokakta yok’ gibi davranmaması lazım. Caddeye çıkmayıp sokaklarda birbirleriyle ilişkilerini sürdürmeleri de yayılımı arttırıyor.
Toplu taşıma araçlarını durdurmak lazım
Ama bunu bugünden yarına görmeyiz, uygun ve etkili olacak sürelerle uygulanması ve mahalle içinde de delinmemesi önemli. Teyzeme gideceğim, halama gideceğim dememek gerekiyor.
Mümkün olduğunca az kişiyle görüşmek gerek. 65 yaş üstü açık, duyarlı kesimin de daha dikkatli olmalı. Büyük ihtimalle yaşlıların sokağa çıkmaması kararı şuna göre alındı, otobüs vs. kullanımına baktığınızda 65 yaş üstünde hiç azalma olmamış. Belediyelerin 65 yaş üstü kartlarını bir an önce askıya alması olabilir, Ankara’da olduğu gibi.
Gerekirse toplu taşımaların araçlarını durdurmak lazım, Çin’de olduğu gibi. Çünkü, bu sefer insanlar çok çok zorunda olmadıkları şeyler için sokağa çıkmaya başlıyorlar.
Salgının yayılmasını önlemek için asıl görev biz bireylere, topluma düşüyor şu an. Ama tabi bunları önümüzdeki günler de gösterecek. Salgın nasıl ilerleyecek, vaka sayısındaki artış ne durumda olacak, epidemiyologlar verilere de bakarak görecek.