Kriz dönemini stream kanallarından gelen cüzi gelirlerle atlatabilecek müzisyen sayısı az.
Müzik dünyasının gündeminde Spotify ve YouTube gibi milyar dolarlık firmaların tık üzerinden sanatçıya verdiği komik ücretleri arttırması beklentisi var.
Amerika, İngiltere, Almanya gibi ülkeler müzisyenlere, müzik endüstrisi çalışanlarına, konser ya da etkinlik mekanlarına gelirlerinin yüzde seksenini karşılayacak şekilde destekler sunuyor.
Beril Azizoğlu
Yaratıcı endüstrilerin çoğunluğu, daha düne kadar, maddi kaynaklarının sürdürülebilirliğini o anda orada olup yapılan işe hep beraber tanıklık etme tecrübesi üzerine kurmuştu. İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın 45. yılı vesilesiyle Eczacıbaşı’nın hazırladığı ses getiren reklam kampanyası bu meseleyi ustalıkla vurgulamıştı. “Orada Olmak Başkadır” sloganıyla lanse edilen kampanya kimi durumlar üzerinden insanları festivallere ve etkinliklere katılmaya teşvik ediyordu. Konser salonunda dip dibe, sahneyle aralarında bariyer olmaksızın, büyülenmiş şekilde sahnedeki sanatçıyı izleyen insan kalabalığının göz bebeklerinde hayranlığın ateşlenmesi, müzedeki tabloya çok yakından bakan sanatseverin imgeleminin uzak köşelerine dalması gibi kareler sanat deneyiminin özüne dokunuyordu.
Bugün ise COVID-19 nedeniyle uzunca bir süre hayatımızdan çıkmayacakmışa benzeyen sosyal mesafe, maskeyle dolaşma, izolasyon gibi yeni gerçeklikler yukarıda bahsi geçen etkinliklerin gerçekleşmesini imkânsız kıldı. Çoğu endüstriye paralel biçimde sahne sanatları ve performansın temel gelir kaynağı olduğu müzik endüstrisi de salgın ortamında darbeleri hissetmeye başladı.
Konserler, festivaller, müzik etkinlikleri zor durumlarda ilk iptal olanlar arasındadır. Bu nedenle müzisyenlerle müzik endüstrisi çalışanları iptallere alışıktırlar, bizim ülkemiz özelinde kriz yönetimini de iyi bilirler. Ancak bu sefer krizin global boyutu, süresinin uzunluğu, sürecin öngörülemezliği nedeniyle kontağı kapatmak ve beklemekten başka bir şey yapılamayacak.
Şimdilerde moda slogan “Evde Olmak Başkadır”. Bu doğrultuda bazı müzisyenler sosyal medya platformlarının canlı özelliğini kullanarak hayranlarına konser sürprizleri yaşatıyor. Erykah Badu bu trendi öngörüp bir canlı stream (internet üzerinden yayın) şirketiyle anlaştı, çevrimiçi ödeme sistemi Paypal üzerinden hesap açtı, müzisyenleriyle ses teknisyenlerini ayarlayıp Dallas’taki evinden konserlere başladı. 1-3 dolar arası fiyatlandırma karşılığı her odaya özgü ışık, ortam ve repertuar yarattığı evine konuk oluyorsunuz ve hangi şarkıları hangi odada söyleyeceğini oyluyorsunuz. Bugüne dek tüm konserlerinin izleyici sayısı yüz binin üzerinde.
İnternet canlı yayını yapan sanatçılar listesi Neil Young’dan John Legend’a farklı nesillerden önemli isimleri kapsıyor. Bonkör müzisyenlerin birçoğu konserleri ücretsiz yapıyorlar. Tabii internet konserlerinin duyum kalitesi dinleyicinin evindeki ses sistemiyle doğru orantılı. Dolayısıyla bu güzel performanslar yetersiz bilgisayar hoparlörlerinde niteliğinden kaybediyor olabilir. Bunu telafi etmek amacıyla insanların daha verimli ses sistemleri almaya yönelmeleri mümkün, bu yönde yapılacak yatırımlar endüstriye olumlu bir etkide bulunabilir.
Ancak kriz dönemini stream kanallarından gelen cüzi gelirlerle atlatabilecek müzisyen sayısı az. Stream demişken pandeminin ilan edildiği ve dünya çapında evlere kapanılan ilk hafta olan 13-19 Mart arasında restoranların, barların ve kafelerin kapanmasıyla internet üzerinden müzik dinleme oranlarının yılın en düşük seviyesine inmiş olduğunu da not düşelim. Bu dönemde dijital müzik satışlarında da düşüş gözlemlenirken haber içerikli podcastler, radyo programları ve videoların tüketilmesinde ise artış yaşanmış. Salgınla birlikte müzisyenlerin dijital dünyadan elde ettikleri gelirler düşme trendinde olduğundan Spotify ve YouTube gibi milyar dolarlık firmaların tık üzerinden sanatçıya verdiği komik ücretleri arttırması gerektiği müzik dünyasının gündemindeki konular arasında.
Müzisyen deyince aklımıza Beyonce, Kanye West ya da Elton John gibi geniş kitleye sahip isimler geliyor belki ama büyük şirketlere bağlı olmayan bağımsız üreticiler, niş türlerdeki icracılar, klasik müzik orkestralarının virtüözleri ve hatta düğün vs gibi organizasyonlarla hayatını kazanmak zorunda olanların en büyük gelir kaynağı canlı performanslar, konserlerdi. Bir bir iptal olan irili ufaklı festivallerle, kapanan mekanlarla yılın en çok para kazandıkları dönemi olan yaz aylarını kaybettiler. Böyle daha az görünür müzisyenlerin çevrimiçi kurslar vererek geçinmeye çalıştıkları gözlemleniyor.
Müzisyenlerle plak şirketlerinin yaşadığı ikilemlerden biri ise yeni müzikleri tam da bu anda yayınlayıp yayınlamama kararını almak. TV ve radyo şovlarına katılarak, klip çekerek, röportaj vererek sıkı promosyon yapılması gereken popüler müzik türlerinde şu anda bu olanaklar geçersizleştiği için birçok müzisyen yayın tarihlerini erteliyor. Bu kadar ağır promosyona dayanmasa da konserlere ve albüm satışlarına bel bağlayan rock, punk, metal gibi türlerin müzisyenleri de genelde ertelemeyi tercih ediyorlar. Ancak bu durum bağımsız veya underground işler yapan müzisyenleri tam tersi etkilemiş gibi gözüküyor. Uzun süre evde kalıp izole olduklarından bolca üretim yapıyorlar ve bunları yayınlayıp dinleyiciye anında ulaştırmaktan çekinmiyorlar.
Amerika, İngiltere, Almanya gibi ülkeler müzisyenlere, müzik endüstrisi çalışanlarına, konser ya da etkinlik mekanlarına gelirlerinin yüzde seksenini karşılayacak türden ciddi yardımlar yaparak bu endüstrinin çökmesini engellemeye çalışırken bizde konunun konuşulduğuna pek şahit olmuyoruz. Kültür ve sanat politikalarının endüstrideki zorlukları saptamasıyla bir çözüm planı oluşturulması müzisyenlerin beklentisi arasında elbette.
Bir yandan da müzisyenleri desteklemek için çeşitli sivil girişimler başlatılıyor. 1993 yılından beri müzisyenlere direkt yardım yapan Sweet Relief Musicians Fund adlı kuruluş da, Recording Academy’nin yardım kuruluşu MusiCares de COVID-19 fonları oluşturdular. Spotify müzisyenlere bağış toplayabilecekleri bir sistem sunmaya başladı. Özellikle bağımsız müzisyenlerin yer aldığı Bandcamp satışlardan aldığı payı geçici olarak düşürdü ve böylece harcanan paraların direk sanatçıya gitmesini sağlama kararı aldı. Bu yıl iptal olan Burning Man festivalinin çevrimiçi bir etkinlik düzenleyeceğini duyurması üzerinden diğer festivallerin de bu yolu izleyebileceğini söylemek mümkün. Bu kanallardan da müzisyenlerin etkin kalmasına destek verilecektir.
Peki ya dinleyiciler müzisyenlere nasıl destek olabilir? Bu konuyla ile ilgili “Sevdiğiniz müzisyenlerin CD, plak, merşandiz (yan ürünler) gibi fiziksel emtiasını satın alın, bolca stream edin yani internet üzerinden dinleyin, çeşitli yardım kuruluşlarına ya da direkt müzisyenlere bağış yapın, daha önceden aldığınız ama iptal olan festival veya konser biletlerini iade etmeyin, çevrimiçi etkinliklere bilet alın” gibi bilgilendirmeler yapılıyor.
Her ne kadar işler hızla düzelerek normalleşmeye gidecek gibi gözükse de en son normalleşecek ortamlar insanların topluca bulunduğu konserler olacaktır. Belki sosyal mesafe kurallarının uygulandığı konser mekanları ve festivaller göreceğiz ama en yakın insanın iki metre uzağımızda durduğu, herkesin maske taktığı yarı boş bir salonda ne kadar keyif alabileceğimiz belirsiz. Bir arada sanat deneyimleyebileceğimiz ya da eğlenebileceğimiz, sanatçı ile göz göze, bir ağızdan şarkılara eşlik edip, dans edebileceğimiz günlerin çok uzağımızda olmamasını diliyorum.