HDP Eş Genel Başkanı Sancar, dertlerinin ülkeyi bu suç düzeninden çıkarmak olduğunu belirterek, “Ancak bazıları ‘HDP ne yaparsa yapsın uzak duralım’ diyor. Yok, öyle uzak duralımla olmaz bu işler. Uzak duracağınız şey suç düzenidir.” dedi.
“Kimse HDP’nin kapatılması üzerinden gelecekte siyasi avantaj devşirme hesabı yapmasın” diyen Sancar, “Eğer şimdiden ‘HDP kapatılacak gelin hesabımızı, oy planlarımızı buna göre yapalım’ diye düşünenler varsa, ister iktidarda ister muhalefette; yırtın atın o hesapları.” şeklinde konuştu.
HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, partisinin TBMM Grup Toplantısında konuştu. 10 Haziran’da Halkların Demokratik Kongresi’nin 11. Olağan Genel Kurulu’nu gerçekleştirdiklerini söyleyen Sancar, “HDK, HDP’nin yeşerip filizlendiği, boy verdiği topraktır. Orası bizim toprağımızdır. HDP de o toprakta büyüyen ağaçtır. O nedenle HDK’nin bizim için önemi çok büyüktür.” dedi.
‘15-16 Haziran işçi direnişinin mirasını sahipleniyoruz’
Bugünün 15-16 Haziran İşçi Direnişinin 51. yıldönümü olduğunu söyleyen Sancar, “1970’te 15 – 16 Haziran’da büyük bir işçi direnişine tanık oldu bu ülke ve tarih. İşte bu büyük işçi direnişinin bıraktığı kararlılık ve örgütlü mücadele mirası, bugünün karanlık ve mafyatik tablosunda Türkiye halklarına ve emekçilerine ışık saçmaya devam ediyor. Biz bu mirasın sahibiyiz, bu mirası sahipleniyoruz ve bu yol hepimizin ortak yoludur. 15 – 16 Haziran Büyük İşçi Direnişini buradan selamlıyorum, hepimizin yolunu aydınlatan bir meşale olarak görülmesi gerektiğini bir kez daha hatırlatıyorum.” şeklinde konuştu.
‘Karşımızdaki denklem ifşaat, itiraf ve ikrar denklemidir’
Sedat Peker’in ifşaatlarına işaret eden Sancar, “Bunun karşısında ismi geçenler, itham edilenler ne yapıyorlar? Susuyorlar. Öyle bir denklem oluştu ki, konuşanlar da bu ifşaatları doğruluyorlar. Yani her bir açıklama itirafa dönüşüyor. Karşımızdaki denklem ifşaat, itiraf ve ikrar denklemidir. Buradan bakarsak daha iyi anlayabiliriz, Türkiye’de güçler dizilişinin nasıl gerçekleştiğini. Kimin nerede durduğunu ancak bu denklemden çözebiliriz.” dedi.
İfşaatların sadece kuru iddialar olmadığını ifade eden Sancar, şöyle devam etti:
“Her birinin dış dünyada, geçmişte ve günümüzde isim ve olay olarak karşılığı vardır. Birileri ilk başta cevap yetiştirmek istedi, konuşmaya çabaladılar ama yaptıkları her açıklama, kurdukları her cümle suçlarını itiraf etmekten başka bir sonuç doğurmadı, başka bir anlama gelmedi. Şimdi susuyorlar. Şimdi susanların çevresinin de giderek genişlediğini görmeliyiz. Buna da özel dikkat sarf etmeliyiz. En başta iktidar susuyor. Genel geçer cümleler kuruyorlar. Susuyorlar, itiraflar karşısında suskunluk ikrardır. Yani bu iddiaları kabul ediyorlar.”
‘HDP bu suskunluk paktını asla tanımayacak’
Fakat bu suskunluğun sadece iktidar çevreleriyle sınırlı kalmadığını ne yazık ki muhalefet saflarında da benzer bir tutum gördüklerini söyleyen Sancar, şöyle devam etti:
“Olayları küçültmeye, iddiaları sıradanlaştırmaya çalışan yaklaşımlara tanık oluyoruz. Bu ülkede belki de birilerinin aklından bir suskunluk paktı yaratmak geçiyor olabilir. Yani ‘gelin hep birlikte susalım ve bu dönemi böylece idare ederek geçelim’ gibi bir niyet ve arayış varsa buradan uyarıyoruz; HDP susmayacak. Kim susarsa sussun böyle bir suskunluk paktını, sessizlik mutabakatını kim kiminle oluşturursa oluştursun HDP hakikatleri söylemeye devam edecek. Bu suskunluk paktını asla tanımayacak.
Ne diyor AKP Genel Başkanı? “Bizim bunları konuşarak kaybedecek vaktimiz yok” diyor. Başkaları da buna ‘aile içi mesele’ muamelesi yapmaya çalışıyorlar. İkisinin de çıktığı yer aşağı yukarı aynı kapı. Bunun Türkiye’ye, Türkiye’nin bugünü ve geleceğine geçmişteki adalet ihtiyacına zararı büyük olur. O nedenle böyle bir niyet varsa bir çevrede, başka gruplarda, muhalefet partilerinde, bundan şimdiden vazgeçsinler. Çünkü tek bir kişi bile böyle karanlık bir ortamda hakikati haykırmaya devam ederse o ses çığ gibi büyür. İşte o haykırışı HDP yapacaktır ve bu haykırışı çığ gibi büyütecektir.”
‘Savcılar harekete geçmiyor sizin korkunuzdan’
Ortada büyük bir suç yapılanması olduğuna vurgu yapan Sancar, “İktidar ortaklığı da bir suçlular ittifakına dönüşmüş durumda. Her konuda muhalefete ve demokratik çevrelere hakaretler yağdıran iktidarın ortakları, büyüğü, küçüğü bu konuda susmayı tercih ediyorlar ya da bir cümle ile geçiştirme çabası içine giriyorlar. Bu suçluluğun itirafı olduğu kadar ayıptır da. Hadi diyelim mahkemeler elinizde, savcılar sizin korkunuzdan harekete geçmiyor. Peki hiç utanma da mı kalmadı? Bu kadar mı yitirdiniz utanç duygusunu.” dedi.
‘Hain edebiyatına sarılıyorlar’
İktidarın büyük kirli işler yaptıklarını gösteren herhangi bir gelişme olduğunda hemen “hain” edebiyatına ve iç düşman propagandasına sarıldığını söyleyen Sancar, “Yıllardır bunu bizim üzerimizden yapıyorlar, HDP üzerinden yapıyorlar, Kürt halkı üzerinden yapıyorlar. HDP ile birlikte yürüyen halklar ve demokrasi güçleri üzerinden yapıyorlar. Bizi öne sürüyor, sofraya koyuyorlar ve diğer meselelerin de konuşulmasını da engelleyecek psikolojik savaşı büyütüyorlar. Medyalarıyla yapıyorlar. Biliyorsunuz Demek ki bir yandan bunu yaparken öte yandan da milyon euroları ceplerine indiriyorlardı, o kirli ilişkiler ağının sürmesi için.” diye konuştu.
‘Gelin Meclis’te araştıralım olmadı Russell Mahkemesi kuralım’
HDP’nin ülkenin barış, refah ve özgürlük geleceği olduğunu belirten Sancar, şunları ifade etti:
“Bunu engellemek için de öyle bir kirli ilişkiler düzeni oluşturmuşlar ki gazetecisi bile 10 milyon eurodan aşağısına iş yapmıyor. Bunlar şimdilik ortaya saçılanlar. Gerçekler ortaya çıktıkça göreceksiniz, o televizyonlarda konuşanların ve onları konuşturanların çok büyük çoğunluğu, lütfen başkaları üzerine alınmasın, bu kirli düzenden beslenenlerdir. Araştırılsın, gelin Meclis’te araştıralım. Olmadı, bizler adalet ve demokrasiye inananlar, büyük bir kurul oluşturalım, komisyon kuralım. Dünyada bunun örnekleri var. Hep birlikte yapalım;, emek meslek örgütleri, hak örgütleri, yurttaş inisiyatifleri olarak bir tür Russell Mahkemesi kuralım. Bunlar geçmişte var. İlla savcıları beklemek zorunda değiliz. İlla parlamentoda çoğunluğun sahibi iktidarın insafına bırakacak değiliz. Bizler araştıralım, bizler peşine düşelim. Adına ister hakikat komisyonu deyin ister vicdan mahkemesi deyin, ne derseniz deyin. Ama toplumda demokratlar ve adaleti isteyenler olarak bunu başarabiliriz.”
‘Kobanî Davasında yargılananlara minnet duygularımızı iletiyorum’
“Kobanî Davası” adı altında yürütülen sefalet davasının devam ettiğini ifade eden Sancar, “Oradaki bütün arkadaşlarıma onurlu duruşları ve inançlı yürüyüşleri için buradan sadece selam yollamıyorum, minnetlerimi de iletiyorum. Var olun sağ olun bu onuru taşıdığınız için, bu kirli düzene aman vermediğiniz için, bu kirli düzenin tetikçilerinin ve sahiplerinin tehditlerine boyun eğmediğiniz için, hakikati her şart altında savunduğunuz için.” dedi.
‘Savcıların harekete geçmesi için yeterli şüphe vardır’
Sedat Peker’in savcıların hakimlerin çantalarla valizlerle belki araba bagajlarıyla paralar aldığını iddia ettiğini isimler verdiğini aktaran Sancar, “Elimizde somut belge olsa elbette açıklayacağız ama savcıların harekete geçmesi için yeterli şüphe zaten kafidir.” şeklinde konuştu.
‘HSK sessiz kalmakla suç ortaklığı yapıyor’
Bir idari yargı hakiminin davasını karar bağlayacağı büyük müteahhitlerle boy boy fotoğraflar çektirdiğine işaret eden Sancar, şöyle devam etti:
“Kaçak olduğu bilinen yapılara karşı açılmış davalarda esas kararı verecek adli birimin başındaki kişi. Neredesin HSK? Hiç mi bir önemi yok bunun? Hiç mi bunun araştırılma değeri yok? HSK da burada böyle sessiz kalmakla suç ortaklığı yapıyor. Çıkıp bu hakim zat ‘benim param aileden geliyor, asıl siz yargının içindeki yüzde 25’e bakın’ diyor. Ne demiştik; bir denklem işliyor; ifşaat, ikrar ve itiraf. İfşaatlarda suçlanan kim varsa açıklama yaptığı anda aynı zamanda itirafta bulunuyor. Bizzat kendisi. Hadi Sedat Peker’in dediklerini geçin. Peki bu hakimin dedikleri ne? Bu hakimin dediklerine de kulak asmayacak mısınız, bunu bir ihbar olarak kabul etmeyecek misiniz. Yargı içinde en az yüzde 25 ne yapıyor? Çağırıp sordunuz mu bu sözü söyleyen hakime? Siz onu çağırmadınız diyelim, araştırma için bir şey başlattınız mı? İdari Yargıda karara bağlanan şeyler o korkunç paraların döndüğü ihaleler, şu şehirleri kentleri rant malzemesi ve metası haline getiren işlerdir.”
HSK’dan açıklama beklediklerini belirten Sancar, “Şimdiye kadar bir şey yapmadıysanız ve yapmayacaksanız siz de şüphe ve zan altındasınız.” dedi.
‘İçişleri Bakanı açıklama yapmadığı sürece suçu kabul etmiş olur’
Kara para aklamaktan aranan birinin İçişleri Bakanı ile görüştüğü iddialarına değinen Sancar, “Bununla ilgili açıklama yapmadı ‘sigorta işleri bakanı’. İşi gücü yok efendim terör, HDP, Kürtler, beka. Şu paranın hesabını ver sonra gel bize laf söyle. Söyleyeceğin her lafın cevabını alırsın ama önce sen bu şirketi hangi yollarla bu kadar büyüttüğünü, şimdiki hacmini ve işinin ne olduğunu açıkla. Belki de o iddialar yalandır ama çık bir bilgi ver. Çık de ki ‘şu kadar para kazandım ama şu yollarla kazandım’ Ortaya koy dökümanları. Yapmadığı sürece ikrarda bulunmuş yani suçu kabul etmiş olur.” diye konuştu.
‘Uzak duracağınız şey suç düzenidir’
“Birlikte seçime girelim şu ittifaka dahil olalım” demediklerine vurgu yapan Sancar, “Bizim derdimiz bu suç düzenin, bu kanlı ve kirli ekonomik döngünün, bu çukurun içinden çıkmaktır. Bu ülkeyi buradan çıkarmaktır. O nedenle üzerimize düşen sorumluluğa hazırız diyoruz. İlkeleri ortaya koyuyoruz, daha da koyacağız. Ama bazıları ‘HDP ne yaparsa yapsın uzak duralım’ diyor. Yok, öyle uzak duralımla olmaz bu işler. Uzak duracağınız şey suç düzenidir. Aranıza suç düzeniyle, soygun yalan talan kan düzeniyle gerekli mesafeyi koymadığınız takdirde dolaylı ortak olursunuz. Bu kadar açık.” dedi.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısına tepki
Partileri hakkında yeniden açılan kapatma davasına değinen Sancar, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’na “‘Biz elimizden geleni yaptık iddianameyi yeniledik’ sözüyle ne demek istediğini sordu. Sancar, şöyle devam etti:
“Zaten çürük bir iddianame hazırlamışsın, ‘ne yapalım, uğraştık ettik, elimizden gelen buydu, siz devam ettirin’ demektir. Bu da bir başka itiraftır. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ve Başsavcısı; ülke suç cehennemine dönmüşken kılınız kıpırdamıyor, ağzınızdan tek kelime çıkmıyor. Bu suç düzeni ile sonuna kadar mücadele eden partiye ‘elimizden geleni yaptık, davayı yeniden açtık’ diyebiliyorsunuz. Tekrar söylüyorum, düzgün hukukçuluğu geçtim, o kadar yüksek tutmuyorum çıtayı, adil tutum, yok yok o kadar da yüksek değil ama biraz hicap, biraz utanma. Eğer HDP’ye karşı kapatma davası açarken bu kadar çürük şeyleri delil diye iddianameye koyabiliyorsan diğerlerine karşı da alenen ortaya saçılan suçlar yok sayıyorsan senden isteyeceğimiz tek şey utanma duygusu, hicaptır. Bu ülkeyi de insanlığı da kurtaracak olan işte o hicaptır. Bu benim sözüm değil bir büyük yönetmenin sözüdür.”
‘Bu defa iddianame reddedilmeli’
Bu kapatma davasının da boşa çıkacağını söyleyen Sancar, AYM hakimlerine seslenerek şunları ifade etti:
Bu kadar alenen siyasi temele dayanan bir davada eğer şahsınızın ve kurumunuzun itibarını düşünüyorsanız şimdi hemen, 15 gün sonra falan değil, iddianameyi kökten reddetmektir. AYM Genel Kurulu, önce raportör kardeşim; bak bu davayı açmadan önce bir siyasi parti, MHP kampanya yürüttü, sizleri tehdit etti, her birinize şantajlar yöneltti. Bir davanın siyasi olduğunu anlatmak için bu yeterli delil değil mi? Başka bir delile ihtiyaç var mı? Bu bir siyasi operasyon. Sevgili raportör kardeşim, bu siyasi operasyonun adını senin de koymanı bekliyoruz. Bu defa iddianameyi iade etmek değil reddetmektir görevi ile karşı karşıyasın. İddianameyi reddetmek ‘ben onuruna yapılan bu saldırıları reddediyorum’ demektir. Bu iddianameyi kabul etmek siyasi operasyonlara yargıyı kurban etmektir. Bütün şantajlara ve tehditlere teslim olmaktır. “
‘AYM üyeleri de aynı sorumlulukla karşı karşıya’
AYM üyelerinin de aynı sorumlulukla, aynı görevle karşı karşıya olduğunu söyleyen Sancar, “Eğer o aşamaya gelirse; yani iddianameyi kabul ederlerse, hadi diyelim ‘büyük baskı’ var, iddianameyi kabul ettiler. O zaman kapatma talebini ret edeceksiniz. Reddettiğiniz takdirde inanın sadece Türkiye’de değil bütün çağdaş demokratik toplumlarda birer hukuk ve adaleti sembolü ve örneği olarak hep onurlandırılacaksınız. Bunu kabul ederseniz HDP’nin yarısı kadar oyu olan bir partinin şantajlarını, tehditlerini ve hakaretlerini sineye çekmiş olacaksınız. Biraz önce söylediğim gibi, ileride çocuklarınız, çocuklarınızın arkadaşları soracaklar; neden yaptınız? Bu cevabı şimdiden düşünün.” dedi.
‘Kimse HDP’nin kapatılması üzerinden hesap yapmasın’
“Kimse HDP’nin kapatılması üzerinden gelecekte siyasi avantaj devşirme hesabı yapmasın” diyen Sancar, “Eğer şimdiden ‘HDP kapatılacak gelin hesabımızı, oy planlarımızı buna göre yapalım’ diye düşünenler varsa, ister iktidarda ister muhalefette; yırtın atın o hesapları.” şeklinde konuştu.
AKP’ye oy verenlere de seslenen Sancar, sözlerini şöyle tamamladı:
“Bu günahlara ortak olmak istemediğinizi biliyoruz, bu yalanların yükünü taşımak istemediğinizi biliyoruz. Belki de gelecek korkusunu şantaj olarak kullandıkları için kafaları karıştırıyor olabilirler. HDP olarak söz veriyoruz hiç kimsenin inancı, inancının gereği, bugüne kadar elde ettiği hak ve özgürlük kazanımı asla bu iktidar gittikten sonra yok olmayacaktır. Biz HDP olarak bütün halkların, bütün inançların, her kesimden insanımızın inancını da, hakkını da, hukukunu da savunmaya yemin ediyoruz, söz veriyoruz. Tekrar söylüyorum, bu düzenden çıkışın yolu onurla direnmek ve inançla yürümektir.”
Yeni1Mecra