Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı iken görevden alınarak yerine kayyım atanan daha sonra tutuklanan Selçuk Mızraklı’ya 9 yıl 4 ay 15 gün hapis cezası verildi.
Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı iken görevden alınarak yerine kayyım atanan daha sonra tutuklanan Selçuk Mızraklı’nın yargılanmasına devam edildi. İtirafçı Hicran Berna Ayverdi’nin verdiği ifadeler doğrultusunda tutuklanan Mızraklı’nın yargılandığı davanın karar duruşması Diyarbakır 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Kayseri Bünyan T2 Ceza İnfaz Kurumu’nda tutuklu bulunan Mızraklı duruşmaya katılmadı. Mızraklı, bir önceki duruşmada bir daha SEGBİS ile duruşmaya katılmayacağını belirtmişti.
Mezopotamya Haber Ajansı’nın geçtiği bilgilere göre; Hakkında 7 yıl 6 ay ile 15 yıl arasında hapis cezası istenen Mızraklı’yı savunmak üzere avukatlar Zülal Erdoğan, Mehmet Emin Aktar, Cihan Aydın ve Muhsin Bilal duruşmada hazır bulundu.
Duruşmayı Aşağı Saksonya Mülteci Kurulu üyesi Doktor Gisela Penteker, Almaya Sol Parti Ortenau Kenti Yerel Meclis üyesi Lukas Maria Ossewald, Almanya Sosyal Demokrat Parti Milletvekili ve BM Mülteci Komisyonu Başkanı Bernhad Von Grünberg, Diyarbakır Tabip Odası Başkanı Mehmet Şerif Demir, HDP’li milletvekillerinin de aralarında bulunduğu çok sayıda kişi takip etti.
‘İddia makamı görevi kötüye kullanıyor’
Ses ve Görüntü Bileşim Sistemi (SEGBİS) kaydının yapılmasıyla başlanan duruşmada, iddia makamı önceki duruşmada verdiği ceza mütalaasını tekrarladı. Savcının ceza istemli mütalaasına karşı Mızraklı’nın avukatları savunma yaptı. Avukat Cihan Aydın, şöyle konuştu:
“İddia makamı bu hatadan geri dönmeli. Görevi kötüye kullanıyor. Şikayette bulunacağız. Siz de mütalaaya dayanarak karar verseniz sizi de şikayet edeceğiz. Bu tam bir duruşma değil. Tarih yazacak, taleplerimizi sunduk yerel mahkeme dikkate almadı diyeceğiz. İnanıyoruz ki kararınız hazırdır. DTK meselesinde birden bire ara kararlarınızdan vazgeçtiniz. DTK meselesi ilerde herkesin başına iş açacak bir yere gidiyor. Buna siz de dahilsiniz.
Bugün DKT’yı illegalize etseniz, DTK ile çalışanları da terörize etmiş olursunuz. Yarın öbür gün 17-25 Aralık vakası çıkarsa demedi demeyin. AKP’nin çözüm sürecinde Diyarbakır’daki çalıştayına DTK adına Seydi Fırat davet ediyorlar. 19 Ocak 2012’de Meclis Başkanı Cemil Çiçek yeni Anayasa çalışması için DTK’ya davet gönderiyor. 2012’de beraber iş yapacaksınız günü gelince bir taraf terörist bir taraf vatansever olacak. Bu yeni bir 17-25 Aralık’a gebe. Gidişat iyi değil. Halen ısrarcıysanız buyurun devam edin.”
‘İtirafçı Ayverdi 3 yıl sonra hangi vaatlerle ifade verdi’
Hicran Berna Ayverdi’nin 29 Mayıs 2016’da 108 kişi hakkında ifade verdiğine dikkat çeken Aydın, “Ama bizim müvekkilimiz bunların içinde yok. Niye durup dururken aradan 3 yıl geçtikten sonra Ayverdi getirilip ifadesi alınıyor. Bu kadın 3 yıl sonra hangi vaatlerle ifade verdi. Geçen hafta beraat etti. Tanığın hangi gerekçeyle beyan verdiğini tespit etmeniz gerekirdi. Gerek duymadınız. Bu formata başka bir ifade var mı bakın.” dedi.
‘Öğretilmiş ifadelerle iddianame hazırlandı’
İtirafçı Ayverdi’nin öğretilmiş ifadeler verdiğinin ortaya çıktığını belirterek, “Ancak savcı bunun üzerine iddianame hazırladı. Biz adaleti, hukuku bu şekilde mi koruyacağız. Tanık ifadesini çöpe atın yoksa hepimiz tehlike altına gireriz.” diye savunma yaptı.
‘Mahkemenin tarafsız olamayacağı açık’
Mızraklı’nın avukatlarından Mehmet Emin Aktar da, adil yargılama ilkelerine dair maddeleri hatırlattı. Aktar, şöyle konuştu: “Yargının bağımsız yargılama ilkesi verilse bile mahkemenin tarafsız olamayacağı açık. Bu dava 2017 de başladı ve tutuksuz olarak devam etti. Müvekkil sonra tekrar tutuklanarak yargılandı. DTK faaliyetleri ve Hicran Berna Ayverdi’nin beyanları üzerine tutuklandı. Savcı suç işlediği duyumu alırsa soruşturma başlatır. İki iddianame açısında herhangi bir suç ihbarı yok. Bütün iddianamelerin neden açıldığı belirtilir. Ancak müvekkiliniz hakkında soruşturmanın ne zaman ve neden başlatıldığı belirtilmiyor.”
‘Kürtlerin olmadığını görüyoruz’
İlk iddianamenin 2010 yılında teknik ve fiziki takip üzerine kurulduğuna dikkat çeken Aktar, “Cumhuriyet Savcısı adli takiplerin sonlandırılmasını 2013’te kararlaştırmış. Ama 2014’te yapılan yeni soruşturma üzerinde 10 Temmuz 2010 tarihinde şüpheli olduğu belirtilmiş. Karara rağmen dinlenilmeye devam edilmiş. Ve 4 yıl sonra yeni bir soruşturma konusu yapılmış. Bu suçtur. Mahkemelerde Türk milleti adına karar veriliyor. Kürtler de var mı diye soruyoruz ama verilen kararlara göre Kürtlerin olmadığını görüyoruz.” şeklinde konuştu.
‘Müvekkilimin savunma hakkı engellendi’
Mızraklı’nın 600 kilometre uzaklığa gönderildiğini hatırlatan Aktar, “Neden gönderildi? Burada cezaevi mi yok? Mahkeme sırf bu yüzden tahliye kararı verebilirdi. Güvenlik gerekçesiyle duruşmalara getirilmedi, sevk ederken kaza olamaz mıydı? Savunma hakkı engellendi. Mahkeme Diyarbakır’da biz burada müvekkiliniz 600 kilometre uzaklıkta. Yüz yüzelik ilkesini ihlal ettiniz. SEGBİSLE dinlediniz bir karar vereceksiniz. Bu adil değil. Siz bir yargılama faaliyeti yapmadınız. Delilleri tartışmadınız.” dedi.
‘Kemik kadro ne zaman ihtiyaç duyulursa ifade veriyor’
Aktar, ikinci iddianamenin 1 Kasım 2019’da hazırlandığını hatırlatarak, “Savcı iddianameyi Hicran Berna Ayverdi’nin teşhisine dayandırdı. Hiçbir beyana yer verilmedi. Biz itirafçının beyanlarını kendimiz getirdik. Normal şartlarda ifadelerinin dikkate alınmaması gerekiyor. İtirafçının görgüye dair bir bilgisi yok. Kemik bir kadro tanık. Ne zaman ihtiyaç duyulursa ifade veriyor.” diye konuştu.
‘Kentin iradesine vurulan kelepçe kaldırılsın’
Yargılamanın politik olduğunu belirten Aktar, “Buna karşı avukatların mücadele etme şansı yok.” dedi. Kararın meşru, hukuki ve adaletli olmadığına vurgu yapan Aktar, “Bugün tahliye kararı verin aydınlığa adım atalım. Bugün yanlış yapıyorsunuz. Selçuk Mızrak’lıyı birkaç yıl tutabilirsiniz ama bir toplumu yargılamış olursunuz.” Diye kaydetti. Aktar, kentin iradesine vurulan kelepçenin kaldırılmasını istediklerini söyledi.
9 yıl 4 ay 15 gün hapis cezası
Avukatların yaptığı savunmaların ardından kararının açıklayan mahkeme, Mızraklı’ya “Örgüt üyesi olmak” iddiasıyla 9 yıl 4 ay 15 gün hapis cezası verilmesine karar verdi.
Açıklamaya izin verilmedi
Duruşma sonrası HDP’li milletvekillerinin adliye önünde yapmak istediği açıklamaya izin verilmedi. Polis milletvekillerini kalkanlarla ablukaya aldı. Yaşanan uzun süreli gerginliğin ardından vekiller, açıklama yapmadan adliye önünden ayrıldı.