HDP Eş Genel Başkanı Temelli, yeniden bir yerel yönetimler yasasının hazırlığı içinde olunduğuna dikkat çekerek, amacın “Kayyım rejiminin” kalıcılaştırılması olduğunu söyledi.
Temelli, tüm seçilmişlerin kayyımcı zihniyete karşı bir arada mücadele etmesi gerektiğini söyledi.
HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, partisinin Meclis grup toplantısında konuştu. Temelli, Şırnak’ın Cizre ilçesinde 7 Şubat 2016’da sokağa çıkma yasağı sırasında sığındıkları bodrumlarda 189 insanın katledildiğini hatırlattı.
Mezopotamya Haber Ajansı’nın geçtiği bilgilere göre; Cizre bodrumlarında bir felaketin yaşandığını çünkü bu iktidarın “Çöktürme Planı”nın olduğunu söyleyen Temelli, “Bu Çöktürme Planını 5 Nisan 2015’te mutlak tecritle hayata geçirmeye başladılar. Sonrasında Diyarbakır, Suruç, Ankara katliamları gerçekleşti. Bu böyle devam edegeldi” dedi.
‘Bekçi yasasıyla koruculuk mahallelere taşınacak’
Bekçilerle ilgili yasal düzenlemeye değinen Temelli, “Bütün ülkeyi zapturapt altına almaya çalışan iktidar bekçi yasasıyla bunu hayata geçirmenin peşindedir.” dedi. Bekçilik düzenlemesini koruculuk sistemine benzeten Temelli, “Bekçi yasası koruculuğun sokaklara mahallelere taşınmasından başka bir şey değildir.” dedi.
‘Kaostan beslenmeye çalışan iktidar var’
Türkiye’nin Suriye politikasını eleştiren Temelli, “Bir gün Rusya bir gün ABD’nin kapısını çalarak bu kaostan beslenmeye ve bununla ayakta kalmaya çalışan bir iktidar var karşımızda. Tek dertleri Kürtlerin kazanımlarını yok etmek. ” diye konuştu.
İdlib’de son yaşananlardan sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın apar topar Ukrayna’ya giderek görüşmeler yaptığını söyleyen Temelli, “200 milyon liralık kaynak aktarıyor. Bu ülkenin kaynaklarının nereye gittiği ortada. Ne yapacak bu 200 milyonla, Ukrayna bizden silah alacak. Kimden alacak? Damadından alacak.” şeklinde konuştu. Temelli, “Bunca kıyamet yaşanırken, Cumhurbaşkanı Ukrayna’da insanlara müjde veriyor, diyor ki ‘serbest ticaret anlaşması çok yakında hayata geçecek’. Bu kim için, hangimiz için müjde? Bu sadece etrafındaki bir avuç iş insanı için müjde olabilir.” dedi.
‘Dış politika anlayışımız demokrasidir’
HDP olarak dış politika anlayışlarının Türkiye’de demokrasi, bölgede demokrasi, dünyada demokrasi anlayışı olduğunu söyleyen Temelli, “Tezkerelerle değil, dayanışma politikalarıyla içeride ve dışarıda dayanışma çabası içinde olacağız. Uluslararası toplumu da Ortadoğu halklarıyla dayanışmaya çağırıyoruz.” diye kaydetti.
‘Trump ve Netanyahu çözümsüzlük dayatıyor’
Yeniden gündeme gelen İsrail Filistin sorununa değinen Temelli, “Yüzyılın Planı adını verdikleri planı Trump, yanına Netanyahu’yu da alarak açıklandı. O açıklamada Filistinliler yok. O açıklama ile yüzyıllık bir barışı var edemezsiniz. Filistinliler yokken ortaya koyduğunuz çözüme çözüm denilmez. Tıpkı Erdoğan gibi Trump da Netanyahu da çözümsüzlük dayatmaya devam ediyor.” diye konuştu.
Kürtçe’ye olan yaklaşımın 100 yıllık asimilasyon anlayışının yansıması olduğunu belirten Temelli, Meclis çatısı altında bile Kürtçe’ye tahammül edilmeyerek Kürtçe konuşmalara “Bilinmeyen dil” denilerek “X” işareti konulduğuna dikkat çekti. Temelli, Meclis Başkanı’na çağrıda bulunarak bu ayıba bir an önce son verilmesini istedi. Temelli, günlük hayatta da Kürtçe’ye ilişkin ayrımcılığın devam ettiğine vurgu yaptı.
‘Kayyımcı zihniyete karşı mücadele etmeli’
Yeniden bir yerel yönetimler yasasının hazırlığı içinde olunduğuna dikkat çeken Temelli, amacın “Kayyım rejiminin” kalıcılaştırılması olduğunu söyledi. Temelli şöyle konuştu: “Yani vesayet rejimini çok daha katı bir hale getirecekler. Açık söyleyelim faşizmin kurumsallaştırılması için yerel yönetimleri tümüyle aslında tümüyle merkezi idareye bağlayacaklar. Valilere aşırı yetkiler vererek tüm yerel inisiyatifleri yok edecekler.” Tüm seçilmişlerin kayyımcı zihniyete karşı bir arada mücadele etmesi gerektiğini ifade eden Temelli, “Bu Kürtlerin başına geldiğinde arkasını dönüp giderseniz işte sizin kapınızı çalar. Önce bu tür sarayla sonra valiyi oturtarak, bütün kazanımlarınızı alırlar.” dedi.
‘Gülistan Doku’ya bir aydır ulaşılamıyor’
Dersim’de 5 Ocak’tan bu yana kayıp olan Gülistan Doku’nun hala bulunmadığına dikkat çekerek, “Ailesinin, Dersim halkının ısrarlı çabalarına, Türkiye toplumunun duyarlı çabalarına rağmen, devlet bu işin üstünü örtmeye çalışıyor.” dedi. Kayıp vakalarının arttığına işaret eden Temelli, “Neden oluyor, bunları soruşturmak açıklığa kavuşturmak kimin işi? Bu ülkenin adalet mekanizmasının savcılarının değil mi?” diye sordu.
‘Madımak bir kez daha alev oldu’
En büyük adaletsizliklerin cezaevlerinde yaşandığına vurgu yapan Temelli, şöyle konuştu: “Cezaevlerindeki hak ihlallerini saymakla bitmeyen sistematik bir işkence var. Cezaevlerinde yiyecek miktarları azaltılmış. Yemekler hijyenik değil. Yani adeta bütün cezaevleri bir mutlak tecrit koşullarında. En vahim durumlarından biri hasta tutsaklar. Bin 300’den fazla hasta tutsak var. Bu konuda hiçbir adım atılmıyor, tek bir adım atılıyor. Sivas’ta Madımak’ta yangına elinde benzin bidonu ile koşan insanı Cumhurbaşkanı eliyle affetmek. Evet, ülkedeki ayrımcılığın nefretin geldiği nokta bu. Madımak bir kez daha alev oldu. Hepimizi, Alevileri bir daha yaktı. Aileleri can evinden yaktı. Nasıl bir tasarruftur bu, nasıl bir anlayıştır bu, aslında çok da şaşırmıyoruz. Daha önce de Madımak’ta insanları yakanlara sahip çıkmışlardı.”
Elazığ depreminde de adli tutsaklar için kapıların açıldığını ancak siyasi tutsaklar için açılmadığını söyleyen Temelli, “Yani deprem peşi sıra gelse cezaevi çökse içeride insanlar yaşamını yitirecek. Tam da hak ihlallerinin en çıplak örnekleri.” diye konuştu.
‘Grup Yorum’un şarkı söyleme hakları ellerinden alınıyor’
Grup Yorum üyelerinin şarkı söyleme haklarının ellerinden alındığını, üyelerine tecrit uygulandığını söyleyen Temelli, “Şarkı söyletmiyorlar. Helin Bölek 229 gündür, İbrahim Gökçek ise 231 gündür açlık grevinde. Bir an önce bu hak ihlaline son verilmesi çağrısını yapıyoruz.” dedi.
Temelli, Kızılay’a yardım konusunun depremle deşifre olduğuna işaret ederek, Başkent Gaz’ın Kızılay’a yaptığı yardımla Elazığ depreminin tüm mağduriyeti ortadan kaldırılabilirdi dedi. Ancak o paranın Kızılay’da kalmadığını söyleyen Temelli, şöyle konuştu: “Kızılay üzerinden Ensar’a aktarılmış. Ensar’ı hatırlıyorsunuz. Neden Kızılay’ı taşeron yapıyorlar? Başkentgaz kimin? Torunlar’ın yani bu yandaş müteahhitlerin çok iyi kazanmışlar, o kadar iyi kazanmışlar ki ve nasıl kazanmışlar. Vergiden kaçırma peşindeler. Vergi zararı yaratma peşindeler. Eğer bunu doğrudan Başkent Gaz aktarırsa vergiden düşüremeyecek. İşte akıl bu.”
23 Şubat’ta büyük kongrelerini gerçekleştireceklerini hatırlatan Temelli, “Gelin birlikte demokrasi ittifakını var edelim, bir çözüm bulalım. Bu iktidardan kurtulmanın yolunu bulalım.” dedi.