Temelli: Libya’daki mesele Erdoğan’ın şahsıyla ilgili

HDP Eş Genel Başkanı Temelli, Libya’da meselenin Türkiye ile ilgili olmadığını Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın şahsıyla ilgili olduğunu söyleyerek, “Buradan bir dış politika çıkmaz.” dedi.

HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli

HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, partisinin Meclis’teki haftalık grup toplantısında konuştu. Gazeteci Metin Göktepe’yi anarak konuşmasına başlayan Temelli, “8 Ocak 1996’da, dönemin emniyeti duvardan düşerek öldüğünü açıkladı. Metin’in şahsında katledilen tüm gazetecileri anmak istiyorum ve bugün cezaevinde bulunan özgür basın çalışanlarını anmak istiyorum.” dedi.

Temelli, “Ve yine Paris’te katledilen 3 Kürt kadın siyasetçiyi anmak istiyorum. Sakine Cansız’ı, Fidan Doğan’ı ve Leyla Şaylemez’i… 4 Ocak 2016’da Silopi’de katledilen Seve Demir’i, Pakize Nayır’ı, Fatma Uyar’ı anmak istiyorum. Bu katliamların sorumluları yargılanana kadar mücadelemizi yürüteceğiz.” dedi.

İktidarın dış politikasını eleştiren Temelli, “Dış politika bildikleri yok, politika bildikleri yok. Ateşkes için masaya oturdular, Hafter döndü gitti; Hafter bir anda terörist oldu. Dış politikaları Suriye’de, tüm dünyada olduğu gibi aynı klişeye dayalı. Nedir o klişe? ‘Sahada olmayan masada olmaz’. Sahada nasıl oluyorlar? Askeri güçleriyle.“ şeklinde konuştu.

‘Bu ülkeyi de masada bulabilirsiniz’

“Yani bütün savaş politikalarıyla Orta Doğu sahasında olmak istiyorlar. Neden çünkü Kürt düşmanıdırlar.” diyen Temelli, “Buradan uyarıyorum; bu saha, masa işine çok kendinizi kaptırmayın. Sonra bu ülkeyi de masada bulabilirsiniz.” dedi. Libya’da meselenin Türkiye ile ilgili olmadığını Erdoğan’ın şahsıyla ilgili olduğunu söyleyen Temelli, “Bütün ülkeleri tek tek sayıyorlar Türkiye’ye gelince ‘Erdoğan’ diyorlar. O denli şahsileşmiş bir mesele ile karşı karşıyayız. Buradan bir dış politika çıkmaz.” şeklinde konuştu.

Orta Doğu’ya bakıldığında görülen şeyin otoriter rejimlerin barbarlığı olduğunu söyleyen Temelli, “Tüm otoriter rejimlerin örtülü ittifakı ile karşı karşıyayız. Bakmayın birbirleriyle savaştıklarına. Aslında vekalet savaşları ya da bu zamanın 3’üncü Dünya Savaşı diyeceğimiz dünya savaşını Orta Doğu’da bu otoriter rejimler kendi bekalarını sürdürmek uğruna sürdürüyorlar.” dedi.

‘Biz bu yanlışlıkların nasıl olduğunu çok iyi biliyoruz’

Kasım Süleymani’nin İran için çok önemli bir kişi ve figür olduğunu belirten Temelli, şöyle konuşt: “Kasım Süleymani katledildi. İran ertesi gün ABD üslerini roketle vurdu. Tam o sırada bir Ukrayna uçağı düştü. Tam 176 masum insan öldü, katledildi. Açıklama şu: Yanlışlıkla oldu. Biz biliyoruz bu yanlışlıkları; Suriye’den, Yemen’den, Afganistan’dan biliyoruz.” Özellikle Suriye’de bu yanlışlıkların başını bu iktidar çekiyor diyen Temelli, “Aynı şey İran için de Suriye için de Türkiye için de Rusya ve ABD için de geçerli.” dedi.

‘İdlib’de yaşanan tabloda Kürt düşmanlığı var’

Son on yıla bakıldığında İdlib’in bütün çıplaklığı ile ortada olduğunu söyleyen Temelli, şöyle konuştu: “Şimdi sınırımıza gelmiş insanlar var. 600 bin insan var o kamplarda. İnanılmaz bir insanlık dramı var. Vicdan dayanmaz, o 600 bin insanın 400 bini kadın ve çocuklardan oluşuyor. Şimdi kalkmışlar İdlib’e yardım kampanyaları düzenliyorlar. Bütün bu zulmün, yaşananların müsebbibi sizsiniz. İşte bugün yaşanan tablo budur. Bütün bu tablonun arkasında o ittihatçı kafa var, o Kürt düşmanlığı var.”

‘Ortadoğu’da demokratik çözüm mümkün olabilirdi’

Suriye siyasetine yaklaşımlarının bu eksende olmasaydı bugün Suriye’de siyaset başka bir eksende olabilecekti diyen Temelli, “Evet IŞİD ile mücadele edilebilseydi, IŞİD ile ortaklık yapılmasaydı, ondan fayda elde etmeye kalkmasalardı, Kobanê’de direnenlere destek verselerdi bugün Orta Doğu’da bir demokratik çözüm mümkün olabilirdi. İdlib gibi bir vahşeti yaşamazdık, oradan çıkmak zorunda kalan insanların dramı yaşanmazdı.”

Çözümün Kürt meselesinin çözümünde olduğuna vurgu yapan Temelli, “Çözüm siyasi ve demokratik çözümdedir. Bunu yapmanın yolu militarist zihniyetten kurtulmaktır, diplomasiyi öncelemektir.” dedi.

Türkiye’nin diplomasisi olmayan dış siyasetini biçimlendiren şeyin aslında iç siyaset olduğuna işaret eden Temelli, “İçeride iktidarda kalabilmenin yolu böyle bir savaş siyasetine dayanıyor. Çünkü içerideki rejimleri bir hukuksuzluk rejimidir.” dedi.

‘Çocuk istismarına af peşindeler’

Yargı reformuna değinen Temelli, “Çocuk istismarına af peşindeler. Çocuk evliliklerini meşrulaştırmak peşindeler.” dedi. İktidarın her yerde eylem ve etkinlik yasağı getirdiğini söyleyen Temelli, “Çünkü bu bir kayyım rejimidir. Belediye eşbaşkanlarını görevden alıyorlar, belediye meclislerini de işlevsiz hale getiriyorlar. Neden çünkü demokrasinin kırıntısına bile tahammülleri yok.” dedi.

‘Kayyım hiçbir yere yakışmaz’

“Kayyıma karşı çıkmak lazım diyen Temelli, “Kayyım her yere yayılıyor biraz önce kurumları saydım. Urla’ya da kayyım atandı. Siyaset, bugün içine sürüklendiği yerden dedi ki, ‘Urla’ya kayyım yakışmıyor’. Böyle muhalefet olamaz. Kayyım hiçbir yere yakışmaz. Dolayısıyla kayyıma karşı çıkıyorsan Van’da da, Amed’de de, Mardin’de de karşı çıkacaksın. Eğer çıkmıyorsan siyaseten o cüzde senin adın artık yoktur.” diye kaydetti.

KHK’larla ihraç edilmiş 135 bin insanın geleceğe dair bütün haklarının gasp edildiğini ifade eden Temelli, “Bugün OHAL kararnamesi ile ihraç edilmiş 135 bin kişiye yönelik yaptırımların hepsi hukuk dışıdır, yasa dışıdır.” dedi.

‘Başsavcı Soylu için harekete geçmeli’

“İçişleri Bakanı olan zat 38 kez Anayasayı ihlal etti.” diyen Temelli, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın görmediğini, duymadığını söyledi. Temelli, “Buradan çağrı yapıyoruz: Senin birinci görevindir anayasal düzeni ihlal edenlere karşı harekete geçmek. Benim söylememe gerek yok sen re’sen harekete geçmelisin.” dedi.

‘Kadın cinayetlerindeki artış dehşet verici’

İktidarın politikalarının cinsiyet eşitsizliğini derinleştirdiğine vurgu yapan Temelli, kadın cinayeti sayısındaki artışı dehşet verici olarak değerlendirdi. Dersim’de 10 gündür kayıp olan Gülistan Doku’nun bulunamadığını belirten Temelli, “Bir şiddet mağduru ve bunu herkes söylüyor. Ama daha dün polisler arama çalışmalarına lütfedip katıldılar.” dedi.
Adalet Bakanlığı ve İçişleri tarafından yayınlanan genelgeleri eleştiren Temelli, “Basın bu davaların artık üzerine gitmesin.

‘Grup Yorum’a konser yasağı kalksın’

Grup Yorum üyesi İbrahim Gökçek’in açlık grevinin 210’uncu gününde olduğunu hatırlatan Temelli, “Ne istiyor Grup Yorum üyesi İbrahim? Konser vermek istiyor. Konser yasağı var. Sanata yaklaşım bu. Neden? Çünkü Grup Yorum protest müzik yapıyor. Bir an önce konser yasağının kalkmasını istiyoruz.”

Kadir İnanır’a destek

Sanatçı Kadir İnanır’a yönelik şiddet geliştirildiğini belirten Temelli, “Neden çünkü Sevgili Selahattin Demirtaş’ın kitabı tiyatroya uyarlandı ve sahnelendi. Buna tahammül edemeyen, iki satır kompozisyon ödevi yazmaktan aciz, iki satır cümle kuracak olsa promptera muhtaç zihniyet; kalkıp Selahattin Demirtaş’a sonra Kadir İnanır’a da saldırdı. Onun arkasına da Kobanê’yi sıkıştırdı.” dedi.

“Kobanê meselesi tam da bizim meselemiz.” diyen Temelli, “Kobane sürecinde katledilen o insanların hesabını biz soruyoruz. Belgeleri ortada, Meclis’te araştırma önergelerimiz bellidir. Her seferinde o önergelerini AKP-MHP oylarıyla reddettiniz. Açsaydınız o zaman, araştırılsaydı gerçekler ortaya çıksaydı.” diye konuştu.

Demirtaş’ın bir kitap daha yazdığını belirten Temelli, “Arkadaşlarımız kitap yazıyorlar. Yazdıkları kitaplarla direniyorlar arkadaşlarımız. Bir onur kütüphanesi kuruyorlar. Bu da size dert olsun.” dedi.

‘Şiddetin bir boyutu da ekonomi’

Şiddetin bir boyutunun da ekonomi olduğuna dikkat çeken Temelli, TÜİK verilerini paylaşarak “İşsizlik rakamları bütün müdahalelere rağmen yükselmeye devam ediyor.” dedi. Asgari ücretin 2 bin 324 TL olduğunu belirten Temelli, “Türkiye’de açlık sınırı şimdi 2 bin 163 lira, iki aya kalmaz asgari ücreti yakalar. 3 ay sonra da geçer. Yoksulluk sınırı 7 bin 45 lira. Hiç yüzleri kızarmadan asgari ücretlilere diyorlar ki size 75 lira jest yapacağız diyorlar.” diye kaydetti.

‘Memleketi cenaze evine çevirmişsiniz buradan düğün çıkar mı?’

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ardından Diyanet İşleri Başkanı’nın genceler “Evlenin” sözlerine değinen Temelli, “Memleketi cenaze evine çevirmişsiniz buradan düğün çıkar mı? Ama sizin gittiğiniz gün, sizi süpürdüğümüz gün bu ülkeyi düğün yerine çevireceğiz.” dedi.

Kanal İstanbul Projesi’ne de değinen Temelli, esas meselenin ekolojik yıkım olduğuna dikkat çekti. Temelli, “Bu sadece bölgesel anlamda da sınırlı kalmayacak. Küresel iklim krizine zaten en büyük katkıyı yapan ülkelerden biri Türkiye’dir. Küresel iklim krizine çok büyük katkı yapacaktır.” dedi.

Temelli, “Hem ittihatçı anlayıştan hem 90’ların karanlık yapılarından hem de Saray rejiminden kurtulmak için herkesi ortak demokratik ittifaka bir kez daha çağırıyoruz.” dedi. Temelli son olarak demokratik cumhuriyet diyerek erken seçim çağrılarını yineledi.