TİHEK Başkanı Süleyman Arslan, Meclis’te kadına yönelik şiddetin erkeklerin birbirine karşı şiddetinden farksız olduğunu ve 15 yaşındaki çocukların nikahının “insan hakkı olduğunu” savundu.
“Kadına Yönelik Şiddetin Tüm Yönleriyle Araştırılarak Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu”, AKP Malatya Milletvekili Öznur Çalık başkanlığında toplandı. Toplantıda, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK) Başkanı Süleyman Arslan sunum yaptı.
Arslan’ın “Kadına yönelik şiddetin önlenmesi” başlığı altında dikkat çeken ifadeleri şöyle:
“*Sürdürülebilir kalkınmaya katkı sağlamak adına toplumun temeli olan aileyi koruyacak ve güçlendirecek adımların atılması, evliliğin ve aile kurmanın teşvik edilmesi gerekmektedir. Evlilik oranları azalırken boşanma oranları ve nikahsız beraberlikler artmaktadır. İnsan fıtratına aykırı sapkın ilişkilerin belli çevreler tarafından kasıtlı şekilde meşrulaştırılmaya çalışılması aile kurumuna yönelik ana tehditler arasında yer almaktadır. Sağlıksız bir ailede kadının, çocuk ve yaşlıların şiddet görmesi riski yüksek olduğu gibi, evlilik dışı ilişkilerin yaşandığı hallerde kadın çok daha fazla riske açık hale gelmektedir. Evlenmeksizin birlikte yaşama, toplumsal değerlerimizle bağdaşmadığı gibi kadının şiddete ve farklı şekilde mağduriyetine neden olabilmekte; kadın ve çocuk hakkı ihlalleri öncelikli olmak üzere, birçok sosyal ve psikolojik problemleri de beraberinde getirmektedir.
*Esasen, erkeğin erkeğe yönelik şiddeti ile erkeğin kadına yönelik şiddeti arasında insan onuru ve yaşam hakkı bakımından bir fark yoktur. Bir kadın öldürüldüğünde bir kocaya, bir babaya, bir çocuğa, bir ağabeye zarar verilmiş demektir. Aynı şekilde, bir erkek öldürüldüğünde bir kadının kocası, babası, oğlu veya kardeşi öldürülmüş demektir.
Sınırsız özgürlük anlayışı aileye tehdit
*Özgürlükler sınırsız değildir. Sınırsız özgürlük anlayışı aileyi tehdit eden en önemli hususlardan biridir. Toplumsal yaşamda ve yayın hayatında haya, iffet, sadakat gibi değerlere, mahremiyet ve özel yaşama saygı hakkına sahip çıkılmalıdır, yayınlarda aileyi ve mutlu evlilikleri özendiren sahneler mecbur tutulmalıdır.
*Yenilen gıdalar ve beslenme alışkanlıklarının şiddet davranışlarının oluşmasında etkisi olduğundan sağlıklı ve helal beslenmeye özen gösterilmelidir. ‘Siz yediklerinizin ve içtiklerinizin çocuklarısınız.’ Arap atasözü. ‘Helal süt emmiş.’
15 yaşında nikah kıyılamaması insan hakkı ihlali
*Gençlerin cinsellik hakkı savunulurken dini hassasiyetleri olan gençler de gözetilmelidir. Akran cinselliği adı altında nikahsız birliktelikler teşvik edilirken ve 15 yaşında nikahsız cinsel ilişkiler yasal iken nikahlı birlikteliklerin suç olması insan hakları ve eşitlik ilkesine aykırıdır. İnanç ve medeni hal temelli ayrımcılıktır. Erken yaşta evlilik ile zorla evlilik birbirinden farklıdır. Zorla evlilik hangi yaşta olursa olsun suçtur. Erken yaşta evlilik ise, yaşa göre hukuki niteliğini değiştirir. Bu nedenle, erken yaşta evlilik tanımlanmalı ve hangi yaş aralığını kapsadığı belirtilmelidir.
*Cinsel istismar suçu ile erken evlilik suçu ayrıştırılmalı, erken evlilik suçu ayrıca değerlendirilmelidir. Ev hanımları, takdir gördükleri, sosyal güvenceleri arttırıldığı zaman çok daha verimli ve huzurlu bir aile ve sosyal hayat mümkün olabilir. Bu sebeple, annelik özendirilmeli, evde emek harcayan ev hanımlarının sosyal güvenceleri arttırılmalı, sürekli eğitim ve verimli sosyal yaşam fırsatları sağlanmalıdır.”
CHP’li vekillerden tepki
Arslan’ın “helal gıda” önerisine CHP Ankara Milletvekili Gamze Taşcıer, “Gıda ve şiddet ilişkisini anlamadım. Hangi bilimsel? Yani bir kişi yumurta yiyince daha çok şiddet uyguluyor, ekmek yiyince daha mı az? Bu sağlıklı beslenme kavramını anlayamadım” derken; CHP Bartın Milletvekili Aysu Bankoğlu ile Hatay Milletvekili Suzan Şahin, “Ne yiyelim?” diye sordu. Arslan, “Hırsızlıktan kazanılan bir mal hayır getirmez diyorum… Yolsuzluktan” dedi.
‘Şiddetin yüzde 75’i aile içerisinde’
HDP Diyarbakır Milletvekili Semra Güzel de, Arslan’ın “Evlilik dışı ilişkilerin yaşandığı hâllerde kadın çok daha fazla riske açık hâle gelir” ifadelerine karşı “Şiddet vaka analizlerinden haberiniz var mı? Şiddet vaka analizleri bunu söylemiyor. Yüzde 75’in aile içerisinde şiddete maruz kaldığını söylüyor. Şiddet çok yüksek bir oranda, eş, baba, ağabey gibi ev içerisindeki erkek figürlerinden geliyor maalesef ve bu durumda ‘aileyi ön plana atıp evlenmeyince şiddet artar’ demenin bir ayrımcılık tutumudur ve sizin kurumunuza da uymuyor bu söyleminiz. Erkek şiddeti gibi bütün dünyada kabul görmüş bir kavram varken ısrarla ‘kadını masum ve mağdur olarak görmek doğru değil’ demek şiddeti meşrulaştıran bir kavram değil mi” diye sordu.
‘İstifayı düşünüyor musunuz?’
CHP’li vekil Suzan Şahin, Arslan’a, “Kadınların ve çocukların insan haklarını zedeleyici her türlü söylem, yaklaşım ve girişim Anayasa’nın eşitlik ilkesine ve devletin verdiği insan haklarının korunması görevine de aykırıdır. Ayrımcılık yasağını ihlal eden bu söylemlerinizle uluslararası ve ulusal hukuk normlarını yok sayan bu tutumunuzdan dolayı istifa etmeyi düşünüyor musunuz” diye sordu.
CHP Milletvekili Aysu Bankoğlu da “Aileyi yıkan, boşanmalar değil aslında şiddetin ta kendisi. Şiddete maruz kalan kadınların evliliğe mahkûm olduğu ülkelerde boşanma oranları aksine daha da azalıyor bu ülkede kadınlar, erkekler tarafından şiddet görüyor. Nokta. Dünya bununla mücadele ediyoruz” dedi.
Taşcıer: O koltukta oturması insan haklarına hakarettir
Öte yandan CHP’li Gamze Taşcıer, bugün Meclis’te bir basın toplantısı düzenledi. Taşcıer, “Tüm sunum baştan sona; kadını ikinci sınıf insan gören, kadını birey olarak tanımayan, kadınları aşağılayan, değil kadın haklarını temel insan haklarını dahi tartışmaya açmak isteyen bir şahsın sözlerini işitmek durumunda kaldık. Kendi şahsi dünya görüşüne göre, evrensel insan haklarını eğip bükmeye çalışan bir TİHEK Başkanı’nın varlığını hayretler içinde dinledik. Bu kişinin değil İnsan Hakları Kurumu başkanı olmak, insanla muhatap olunan herhangi bir kurumda başkanlık yapması dahi sorunludur” dedi.
Arslan için “Sanki yüzyıllar öncesinden sesleniyor gibiydi” diyen Taşcıer, “Kadının birey olmadığını, hatta kadının birey olma isteği yüzünden şiddetin arttığını ifade eden sunumunda, tümüyle hayal dünyasından çıkma, var olmayan verilerle karşımıza geldi… Dün bu çatı altında, hem de kadına yönelik şiddetin sebeplerinin araştırılmasıyla ilgili bir komisyonda yapılan bu sunum, tam anlamıyla bir skandaldır. Kadını ikinci sınıf insan gördüğünü belli eden bu kişinin, İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu’nun başında olması, AKP iktidarının konuya bakışını aslında çok iyi yansıtıyor. Kadına yönelik şiddeti yaratan zihniyet, dün bizatihi ayaklanıp komisyona gelmiştir. Biz dün kendi yüzüne karşı da ifade ettik, buradan da bir kez daha ifade ediyoruz, Süleyman Arslan o koltukta bir saniye dahi oturmamalıdır. Onun o koltukta oturması, hem kadınlara, hem de insan haklarına hakarettir” ifadelerini kullandı.
MA / ANKARA