TMMOB Sanayi Kongresi sonuç bildirisinde, Türkiye’nin bir bunalım sürecinde olduğuna dikkat çekilerek, bunalımın sebepleri belirtildi.
HABER MERKEZİ – ‘TMMOB Sanayi Kongresi 2019” sonuç bildirisinde, Türkiye’nin bir bunalım süreci içinde olduğuna dikkat çekilerek, son 17 yıldır uygulanan ekonomi politikalarının bunalımın temel nedeni olduğu belirtildi.
TMMOB adına Makina Mühendisleri Odası (MMO) tarafından, 13-14 Aralık tarihleri arasında Ankara’da gerçekleştirilen “TMMOB Sanayi Kongresi 2019” sonuç bildirisi açıklandı. 22’incisi yapılan kongre bu yıl “Bunalım, Sanayi ve Mühendisler” ana temasıyla düzenlendi. Kongrede, Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik, sosyal ve siyasi konjonktürün katmanlı bir bunalımı işaret ettiği belirtildi. Bildiride, bu bunalımın özelde sanayi ve mühendisler üzerindeki etkilerinin tüm boyutlarıyla tartışıldığı belirtildi.
Kapitalizmin yanıt verme kabiliyeti kalmadı’
Bildiride, dünya ekonomisinin topyekûn bir durgunluk aşamasından geçtiği belirtildi. Bildiride, bu durgunluğun eşitsizliği sanayisizleşmeyi, yüksek işsizliği, yoksulluğu, sert kemer sıkma programlarını da beraberinde getirdiğine dikkat çekildi. Kapitalizmin bu sorunlara yanıt verme kabiliyetinin kalmadığı belirtilen bildiride, şunlar kaydedildi: “Kapitalizmin bu yeni durgunluk evresi emperyalist işgal ve savaşlar ile ticaret yahut kur savaşları adı altında tehditlerin yükseldiği, devletler arası ilişki ve çelişkilerin yeniden belirlendiği bir döneme işaret ediyor.”
‘Reel ekonomiden kopuş hızlanıyor’
Teknolojik gelişmenin dünyada dibe doğru bir yarışı ortaya koyduğuna vurgu yapılan bildiride, “Günümüz kapitalizmi koşullarında gerçekleşen teknolojik gelişme, bugün işçilere, emekçilere denetimsizleştirilmiş, kuralsızlaştırılmış, düşük ücret ve soysal haklardan yoksun bir enformel çalışma yaşamı dayatmaktadır.” denildi. Reel ekonomilerden kopuşun gün geçtikçe hızlandığına dikkat çekilen bildiride, bunun aşılması zorlaşacak yeni bunalım ihtimallerini büyüttüğü belirtildi.
‘Türkiye bir bunalım süreci içinde’
Türkiye’nin de bir bunalım süreci içinde olduğuna işaret edilen bildiride,“Son 17 yıldır uygulanan sanayisiz, istihdamsız, ranta ve borçlanmaya dayalı, dışa bağımlılığı gittikçe pekiştiren ekonomi politikaları, bu bunalımın temel nedenleri arasındadır.” denildi. Bildiride, istihdamda niceliksel ve niteliksel olarak bozulma yaşandığı belirtilerek, ekonomik ve sosyal haklarda ciddi bir gerileme yaşandığı buna yaygın işsizlik ve yoksulluğun eşlik ettiği ifade edildi.
AKP döneminde kurulan tek bir sanayi kuruluşunun olmadığına vurgu yapılan bildiride, “Türkiye’nin en zengin insanları listesinin büyük bir çoğunluğu ise AKP döneminde yükselişe geçenlerden oluşmaktadır. Son 20 yılda ülkede sanayi yatırımları durmuş, tüm zenginlik hizmet, finans, inşaat ve gayrimenkul sektörlerine aktarılmıştır.” diye belirtildi.
‘Ekonomi toplumsal bunalıma işaret ediyor’
Bildiride, Ekim 2018’de başlayan ekonomik krizin nicel olarak sonlandığı iktidar çevreleri tarafından ve resmi kurumlarca ifade edildiğine işaret edilerek, istihdam ve sanayi üretimi verilerinin krizin aşılamadığını ortaya koyduğu belirtildi. Bildiride, ekonominin bu durumunun uzun erimli bir toplumsal bunalıma işaret ettiğine vurgu yapıldı.
‘İtibarsızlaşma egemen politika oldu’
Bildiride, 2019 yılında yapılan “TMMOB Üye Profili Araştırması: Krizin Gölgesinde Mühendisler” adlı çalışmanın verilerine yer verildi. Her iki mühendisten birinin, mühendis asgari ücretinin altında çalıştığının belirtildiği bildiride, iki mühendisten birinin borçlu olduğu kaydedildi. Bildiride, ayrıca çalışan mühendislerin yüzde 54’ünün değişik zaman aralıklarında işsiz kaldığı ifade edildi.
‘Mücadele sürecek’
Bildiride, planlı kalkınma ve sanayileşme amacı yanında, özgürlükçü, demokratik, barış içinde bir arada yaşamı esas alan başka bir Türkiye ve başka bir dünya için mücadelenin süreceği belirtildi. Mevcut tablonun aksine sanayileşme ve kalkınmanın köklü bir toplumsal dönüşümü ifade ettiğine dikkat çekilen bildiride, atılması gereken öncelikli adımlar sıralandı. Sıralanan adımlardan bazıları şöyle;
•Emperyalizme ve dış girdilere bağımlı; neoliberal, rantçı, usulsüzlükler ve yolsuzluklar üzerine oturtulmuş ekonomi reddedilmeli. Cumhuriyetin ilerici kazanımlarını benimseyen, laiklik ve hukukun üstünlüğünü temel alan, eşitlikçi, özgürlükçü, adil ve demokratik bir rejim inşa edilmelidir.
•Ekonominin ve toplumsal yaşamın bütününde kamusal üretim, hizmet ve denetim perspektifi hızla benimsenmelidir.
•Doğanın, kültürel varlıkların korunmasını içeren bir modelin inşa edilmesi, bu modelde karbon salınımlarının en aza indirilmesini amaçlayan mühendislik faaliyetlerinin içerilmesi amaçlanmalıdır.
•Tarım sektörünün hasılasının artırılması gerekliliği ortadadır. Kişi başı tarımsal hasılanın artırılması ve tarım sektörüne kamusal bir bakış açısıyla önem ve destek verilmesi gereklidir.
•Toplumsal gelişme ve refah için gelirin adil paylaşımı sağlanmalıdır. Bu nedenle sanayinin kesintisiz olarak gelişmesi ve yüksek katma değer üretmesi önemlidir.
•Tüm bunların yanında, bölgesel dengesizliklerin kaldırılmasına dönük, istihdam odaklı sektörlerin geliştirilmesini içeren, teknoloji yoğun ürünlerin imalattaki paylarının artırılmasını amaçlayan politikalar egemen olmalıdır.
•Taşeronlaşma kaldırılmalı, güvenceli çalışma ortamı sağlanmalı, ücretler insan onuruna yakışır bir seviyeye getirilmeli; kıdem tazminatları güvenceye alınmalıdır.
•Üniversitelerde verilen mühendislik, mimarlık, şehir plancılığı eğitimi, değişen ve gelişen teknolojilere uygun hale getirilmeli, üniversitelerdeki ilgili bölümlerin sayısı ülke ve ilgili sektör ihtiyaçları doğrultusunda planlı olarak yeniden ele alınmalıdır.
•Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin çözülemediği hiçbir ülke demokratikleşemez. Bugün eğitimi ve kadınları merkeze alan bir gericileşme toplumun tüm alanlarını kuşatmaktadır. Bu kuşatmayı kaldırmak toplumumuzun öncelikli görevi ve sorumluluğu olmalıdır.