TTB: Eylül’de 275 bin 647 koronavirüs vakası topluma açıklanmadı

TTB Kovid-19 İzleme Grubu Üyesi Pala, PCR pozitif oranını bakanlığın Eylül ayı için açıkladığı yüzde 10 olarak kabul edilmesi halinde 275 bin 647 doğrulanmış vakanın topluma açıklanmadığının görüleceğini söyledi.

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Covid-19 İzleme Kurulu, pandemi sürecinin Türkiye’deki 7’inci ayına ilişkin değerlendirmesini, zoom üzerinden düzenlenen ve TTB youtube kanalında canlı yayımlanan basın toplantısı ile kamuoyu ile paylaştı.

Basın toplantısına TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. R. Şebnem Korur, TTB Merkez Konseyi Üyesi Prof. Dr. İbrahim Akkurt, TTB Merkez Konseyi Üyesi Dr. Çiğdem Aslan, TTB Covid-19 İzlem Kurulu üyeleri Prof. Dr. Kayıhan Pala, Prof. Dr. Özlem Kurt Azap ve Doç. Dr. Osman Elbek katıldı. Basın toplantısında, Kovid-19 pandemisinde Türkiye’de gelinen durum ve önümüzdeki sürece ilişkin tespit, uyarı ve öneriler aktarıldı.

Toplantıda konuşan TTB Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı, “İlk resmi hasta/vaka sayısının açıklanmasının üzerinden 7 ay geçti ve pandemi dünyada ve ülkemizde şiddetini artırarak devam ettiriyor” dedi. Salgınla mücadele eden sağlık emekçilerine teşekkür eden Fincancı, “Alanın uzmanları varken bir Adli Tıp uzmanının konuşması doğru olmaz. Şanslı bir konseyiz alanda uzman olan deneyimli arkadaşlarımız var.” şeklinde konuştu.

‘Sahadaki verilerle paylaşılan veriler örtüşmüyordu’

TTB Merkez Konseyi Üyesi İbrahim Akkurt, koronavirüse ilişkin paylaşılan resmi verilere dair sunum yaptı. Akkurt, pandemi döneminde birinci temel sorunun doğru ve güvenilir veri gereksinimi olduğunu belirterek, “Bizim sahada elde ettiğimiz veriler ile paylaşılan veriler örtüşmüyordu. Tabloda gözüken binli sayıların sorgulanması noktasında somut bir şekilde en az 19 ile çarpılması gerektiği noktasında bir veri oluştu” dedi.

‘Sağlık Bakanı tüm verileri açıklamadığını kabul etmek zorunda kaldı’

TTB Kovid-19 İzleme Grubu Üyesi Kayıhan Pala, salgının başlangıcından bu yana Sağlık Bakanlığı’nın paylaştığı verileri kullandıklarını ifade ederek, şöyle konuştu:

“Biz bu verilerle yetinmek istemediğimizi uluslararası açıklanan veriler de olduğu gibi, kuşkulu ölümler gibi verilerin de açıklanmasını istedik. Temmuz ayından itibaren Sağlık Bakanı bizim sahada tespit ettiğimiz verileri bile paylaşmakta sıkıntı yaşıyor. Bunu farklı zamanlarda dile getirdik. Bu ısrarımız üzerine Sağlık Bakanı geçtiğimiz hafta tüm verileri açıklamadığını kabul etmek zorunda kaldı. Bundan biz üzüntü duyuyoruz. Pozitif vakaların açıklanmama nedenin bilmiyoruz, buna da anlam veremiyoruz.”

‘Eylülde 275 bin 647 vaka topluma açıklanmadı’

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın Bilim Kurulu yerine bir gazeteciye yaptığı açıklamaya dikkati çeken Pala, şunları ifade etti:

“Yaptığı açıklamada aslında nisan ayından itibaren açıklanmadığını itiraf etti. Bakanın ifadelerinden yola çıktığımızda Nisan ayında 81 bin 175 olgunun pozitif olduğu halde topluma açıklanmadığını görüyoruz. Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine de baktık onlara da bu veriler bildirilmemiş. PCR pozitif oranını bakanlığın Eylül ayı için açıkladığı yüzde 10 olarak kabul edersek, 275 bin 647 doğrulanmış vakanın topluma açıklanmadığını görürüz. Bu vakaları üst üste toplayıp dünyadaki diğer doğrulanmış vakaları bildiren ülkeler ile bir araya getirsek Türkiye nüfus başına en fazla doğrulanmış vaka gösteren ülkelerden biri konumuna birden bire yükselmek durumunda kalacaktır. Türkiye’de doğrulanmış vaka sayısı bakanlığın açıklandığından çok çok daha fazla.”

‘Okulların açılması geniş bir kitleyi etkiliyor’

TTB Kovid-19 İzleme Grubu Üyesi Özlem Kurt Azap ise pandemi döneminde ikinci temel sorunun okulların açılması olduğuna işaret etti. Okulların açılmasının geniş bir kitleyi etkilediğine işaret eden Azap, “Okullar açılmak zorunda ama açılırken salgının kontrol altına alındıktan sonra açılması gerekir. Kriter olarak zaman değil güvenilir ölçütler kullanılmalı. Vaka olgu sayısı binin altına düşünce ‘açılır’ denilir ve açılır ya da bu sayının üstüne tekrar çıkarsa ‘kapatılır’ denilir. Ama biz hala pozitif olgu sayısını bilmiyoruz, bu tartışma işin özünü oluşturuyor.” diye konuştu. Azap, bir okulda vaka çıktığında ne yapılacağının net bir şekilde belirlenmesi gerektiğine vurgu yaparak, “Bakanlığın paylaştığı rehberler çok kafa karıştırıcı” dedi.

‘Aşı ticari sır değil sağlıklı yaşama hakkının en temel taşı’

Toplantıda değinilen konuların bir diğeri ise aşı çalışmaları oldu. Bu konudaki gelişmeleri aktaran TTB Merkez Konseyi Üyesi İbrahim Akkurt, aktardı. Akkurt, “Şimdi bir aşı bulunsa bile, 3 yıla kadar kullanılması söz konusu değil” dedi. TTB Kovid-19 İzleme Grubu Üyesi Osman Elbek ise konuyla ilgili olarak, şunları kaydetti:

“Bir ülkede grip aşısı gibi bir aşının ticari sır denilerek toplumla paylaşılmaması bir kere daha ülkemizin ticarete mi sağlığa mı daha fazla önem verdiğini gösteriyor. Bu bir ticari sır değil sağlıklı yaşama hakkının en temel taşı. O yüzden yarından itibaren ticari sırları değil bireylerin ve toplumların sağlık hakkı için verilerin açıklanmasını talep etmek gerekiyor kamusal otoriteden.”

‘Yoksulluk sınırı altındaki herkese maske ve hijyen malzemeleri ücretsiz dağıtılmalı’

TTB Merkez Konseyi Başkanı Fincancı, yaşanan sorunların çözümüne ilişkin şu önerileri sıraladı:

* Bilimsel olmayan test stratejisi değiştirilmeli.

* İzolasyon ve karantinada olan yurttaşların uyumu sağlanmalıdır.

* Tüm temaslılara ve yüksel risk grubunda olanlara test yapılmalı.

* İzolasyon ve karantinada olan yurttaşların uyumu sağlanmalı.

* Pandemiyle tam bir mücadele bilimsel bilgi ışığında yol alınmalı.

* Tedavi algoritması gözden geçirilmeli.

* Yoksulluk sınırı altındaki herkese ücretsiz maske, temizlik ve hijyen malzemesi sağlanmalı.

‘Uyarmaya devam edeceğiz’

Fincancı, bir milyondan fazla sağlık emekçisinin, 160 bin hekimin pandemi mücadelesinin en yakıcı alanında yoğun gayret sarf ettiğini hatırlatarak, “TTB olarak meslektaşlarımızın, sağlık emekçilerinin, halkımızın sağlığı için dün uyardık, bugün de uyarıyoruz, uyarmaya devam edeceğiz.” dedi.

MA – ANKARA