TTB, salgınla geçen bir yılı değerlendirdi

TTB Genel Sekreteri Bulut, Türkiye’de salgınla geçen bir yılda alınması gereken önlemlere en baştan beri geç kalındığına dikkat çekti.

TTB Merkez Konsey Başkanı Fincancı, “Bizim temel önerimiz veri şeffaflığıdır. Veriler şeffaf olmadığında bir sonuca ulaşabileceğine inanmıyoruz” dedi.

Türk Tabipleri Birliği (TBB) Kovid-19 İzleme Kurulu, Türkiye’de ilk vakanın resmi olarak 11 Mart 2019 tarihinde açıklanmasından bu yana geçen 1 yıllık süreci değerlendirdi. Online düzenlenen toplantıda değerlendirme raporunu TTB Genel Sekreteri Prof. Dr. Vedat Bulut paylaştı.

‘Alınması gereken önlemlerde en baştan beri geç kalındı’

Bir yılı bitirirken 192 ülkede, 117 milyon 764 bin 619 kişinin hastalığa yakalandığını açıklayan Bulut, 2 milyon 613 bin 743 kişinin yaşamını yitirdiğini ifade etti. Bulut, Türkiye’de ise 1 yıl içerisinde 2 milyon 800 vaka tespit edildiğini, 29 bin 160 yurttaşın ise yaşamını yitirdiğini paylaştı. Alınması gereken önlemlerde en baştan beri geç kalındığını ifade eden Bulut, şunları ifade etti:

“12 Şubat’ta yerli kit oluşturuldu ve bu kitlerin kullanılması mecbur oldu. Kit sayıları öncelikle 3 bin 4 bin testlerle daha sonra 240 merkeze ulaşarak çoğaldı. Türkiye’deki temel hatalardan biri çok az sayıda testle tarama yapıldığı için pozitif kişiler sistemden kaçtı ve izole edilemedikleri için de hastalığın boyutları yükseldi. Daha sonra 2 Mart’ta yeni koronavirüs için tanı testlerinin yaygınlaştırılması gerekildiği belirlendi. 3 bin 4 binlik kitlerle bu işin başarılı olamayacağı belliydi.”

 ‘Açıklanan sayılarda şeffaf olmadıklarını daha sonra öğrendik’

Türkiye’de ilk vakanın 11 Mart tarihinde açıklandığını hatırlatan Bulut, “Vakalar açıklandıktan sonra, Cumhurbaşkanı ‘Hiçbir virüs bizim tedbirlerimizden güçlü değildir’ dedi ve ardından 17 Mart’ta ilk ölüm vakaları açıklandı. Bu açıklanan sayıların da şeffaf olmadıklarını daha sonra öğrendik.” dedi.

‘Geç kalınmış ve yetersiz önlemlerle 180 bin rakamını gördük’

Gerekli önlemler alınamadığı için 16 Mart’ta okulların kapatıldığını ifade eden Bulut, “Uzaktan eğitim süreciyle birlikte eğitim alanındaki eşitsizlik ve krizlere de bu şekilde şahit olduk. Geç kalınmış ve yetersiz önlemler ile Haziran ayında 180 bin rakamını gördük.” dedi.

‘Sağlıkçıların hakkı ödenmedi’

1 yıl içerisinde dünya genelinde 380 bin sağlık çalışanının da gerekli önlem alınmadığı için yaşamını yitirdiğini ifade eden Bulut, “Sağlık çalışanlarının Risk Değerlendirme anketini 20 Mart tarihinde yayınladık. Bunun üzerine balkonlarda sağlık çalışanlarını alkışladılar haklarını ödeyemeyiz dediler, zaten ödemediler.” diye konuştu.

 ‘Hiçbir zaman yaş gruplarına göre bir dağılım yayımlanmadı’

22 Mart’ta kısmi olarak kapanmaya girildiğini ve ilk olarak 65 yaş üzeri yurttaşlara sokağa çıkma yasağının getirildiğini hatırlatan Bulut, şöyle devam etti:

“Biz TTB olarak Sağlık Bakanlığına ‘Tanısı doğrulanmış olguların ikamet ettikleri il ve ilçelere göre yaş ve cinsiyete göre dağılımları nasıldır’ diye soru yönelttik. Fakat hiçbir zaman yaş gruplarına göre bir dağılım yayınlanmadı. Sağlık çalışanların malzemeleri hala giderilmemişti. 24 Mart’a geldiğimizde de Sağlık Bakanlığı hala dökümantasyonlar yayınlamaya devam ediyordu. Bütün uyarılara rağmen 1 Nisan tarihinde ilk meslektaşımız Prof. Dr. Cemil Taşçıoğlu’nu kaybettik.” 

‘İşçi olan 20 yaş altı sokağa çıkabiliyordu’

3 Nisan’da 20 yaş altı yurttaşlara sokağa çıkma yasağı getirildiğini hatırlatan Bulut, “İşçi olan 20 yaş altı sokağa çıkabiliyordu. Yani işçi olanların sağlığı önemli değildi ama çalışmayan 20 yaş altındaki yurttaşların sağlıkları için sokağa çıkması yasaklandı.” dedi.

Bulut, 10 Nisan günü ise ilan edilen sokağa çıkma yasağının gece saat 23.00’da duyurulduğunu hatırlatarak, “Gece 00:00’dan sonra evinde kalacak insanlarımızın panikle fırınlara, marketlere yığılmasıyla süreç başladı. Bu hastalıkta önemli bir hataydı. Sağlık Bakanlığı istifa ettiyse bile istifası kabul edilmedi.” diye konuştu.

‘Normalleşme kararı alındığında günlük vakaların binin üzerinde olduğunu öğrendik’

Hastalık açısından bir diğer kritik noktanın 4 Aşamalı Normalleşme Takviminin 4 Mayıs’ta açıklanması olduğuna dikkati çeken Bulut, “1 Haziran’da normalleşme kararı alındığını ve günlük vakaların binin üzerinde olduğunu öğrendik. Bu rakamların da sonradan gerçeği yansıtmadığı ortaya çıktı.” dedi.

 ‘Aşı 31 Aralık’a kadar getirilemedi’

Çin’den “11 Aralık tarihinde 50 milyon aşı geleceğinin” 26 Kasım’da duyurulduğunu hatırlatan Bulut, “Ancak bu aşı 31 Aralık’a kadar getirilemedi. 31 Aralık’ta gelen aşı 11 Ocaktan itibaren yurttaşlara uygulanmaya başlandı. Türkiye’de şu anda aşı çalışmaları devam ediyor” diye konuştu. Bulut, son olarak 27 Şubat itibariyle normalleşme kararıyla beraber vakaların artmaya başladığını ifade etti.

Fincancı: Sağlık sisteminde düzenleme şart

Raporun ardından söz alan TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, Kovid-19 hastalığının etkisini değerlendirebilmek için olguların saptanması ve tedavisinin yapılması, hastalığın daha fazla yayılmasını önlemek, yaşam kalitesine ilişkin veriler ve göstergelerin şeffaf bir şekilde yayınlanması gerektiğini söyledi. Fincancı, ancak sürecin şeffaf yürütülemediğini belirtti.

Sağlık çalışanları ve hekimlerin yüzde 91 oranla sorunlara çözüm üretilebileceğini düşündüğünü ifade eden Financı, “Öncelikle sağlık sisteminde düzenleme yapılması gerektiğini söylüyorlar. Bizim temel önerimiz veri şeffaflığı veriler şeffaf olmadığında bir sonuca ulaşabileceğine inanmıyoruz.” şeklinde konuştu.

Şenol: Aşı önemli bir umut

Prof. Dr. Esin Şenol ise bütün 1 yıl içinde yapılan toplantı ve basın açıklamalarına baktıklarında sanki bir bilim kurgu filminin karesine düşmüş gibi olduklarını belirterek, “Çok bol miktarda laf ve gaf var dediğimiz bir süreç geçirmişiz.” dedi.

Aşıların bugün geldiği nokta itibariyle aşıların doğru yapılabilmesi koşuluyla sağlıkta büyük bir yol alınabileceğini söyleyen Şenol, “Aşı önümüzde önemli bir umut olarak duruyor. Aşı ile toplum arasında önemli bir strateji var. Bu stratejinin doğru kurgulanabilmesi önümüzdeki kritik dönemde en önemli silahımız.” 

Şenol, en acil ihtiyacın aşılama trafiğini ve grafiğini bilmek olduğunun altını çizdi. 

MA – ANKARA