Sinan Ok
Çağdaş ülkelerde istatistik en stratejik planlama araçlarından biri olarak bilinir. Hatta bu öneme vurgu yapmak isteyen bazı analistler Devlet (STATe) ile İstatistik (STATistic) arasındaki kökene sık sık değinir. Çağdaş devletlerin çoğunda resmi istatistiklerin ne zaman yayınlanacağı önceden açıklanır ve planlama/beklenti/strateji/program gibi kendi büyük içi çabaya göre dolan kelimeler bu zaman öngörülerek yapılır.
Bu konuda Türkiye’de önemli bir işlevi yerine getiren kurum, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)’dur. Son yıllarda “revizyon” tartışmaları, yöneticilerinin yıllardır “vekaleten” yöneticilik yapması, Kurumun “ilgili olduğu bakanlığının adının değişmesi” özellikle enflasyon oranına ilişkin kamuoyunda oluşan görüşler, kuruma dair olumlu algıyı biraz aşındırmışsa da yine verilen emek ortadadır.
TÜİK alternatifi olmayan büyük bir hizmet sunmaktadır. Her ne kadar il düzeyinde birçok veriyi açıklayamıyorsa, çok önemli başlıklarda (Çocuk, Engelli, İş Cinayetleri, Aile İçi Şiddet, vb.) sunduğu verilerin periyotları çok uzun. Yine bazı verileri geç açıklıyor ve bazılarını hiç açıklamıyorsa da TÜİK hem araştırmacılar için hem de politika yapıcılar için çok önemli veriler sunmaktadır. Alanda araştırma yapmış herkes TÜİK’in muadillerine göre mevcut personel sayısı ve bütçe ile mucizeler yarattığını söyleyebilir. Politik saiklerle atanmış en üst yöneticileri ve bölge idarecilerini hariç tutarsak kurum içinde liyakat kültürünün AKP döneminde en az aşındığı kurumlardan biri TÜİK’tir. Tüm altyapı yetersizlikleri, kurumsal kültür saplantıları ve siyasal bürokratik yozlaşmaya rağmen TÜİK’in resmi istatistik programını büyük bir ciddiyetle uygulamaya çalıştığını ifade edebiliriz.
Başlıktaki soru-n ise COVİD19 nedeniyle her kurum gibi TÜİK’in ve TÜİK emekçilerinin yaptığı işlerde doğal bir aksama olabileceğini öngördüğüm için soruldu. Bu konuda kurumun resmi bir açıklaması bildiğim kadarıyla yok. Her ayın 10’unda veya izleyen işgününde açıklanan “Hanehalkı” “İşgücü” “Anketi” en son 10 Nisan günü Ocak 2020 Dönemi için açıklandı. Her TÜİK bülteninin sonunda olduğu gibi bu bültende de bir sonraki bültenin açıklanma tarihi yazılıdır. Hanehalkı İşgücü Anketi’nin Şubat Dönemi (Ocak-Şubat-Mart aylarını kapsar) için 11 Mayıs 2020 tarihinde açıklanacağı son açıklanan bültenin sonunda ifade edilmektedir. Ancak birkaç nedenle bu açıklamada sorun yaşanabilir.
Öncelikle TÜİK hanehalkı anketlerini halen ve genellikle hanelere giderek yapmaktadır. TÜİK kanunu gereği bu anketlere yanıt vermeyenler para cezası dahi kesilebilmektedir. Her ay açıklanan Hanehalkı İşgücü anketi sonuçları için 2020 yılından önce ortalama 44.000 hane ve yüz binden fazla fertle görüşme yapılarak sonuçlar açıklanıyordu. 2020 yılı Ocak ayı itibariyle telefon ile anket yapılma oranı kademeli artacak şekilde uygulanmaya başlanılmıştır. TÜİK; CAPI-CATI karma anket yöntemi uygulamasına geçilmeden önce 2019 yılı içerinde 9 ay boyunca bir pilot çalışma gerçekleştirildiğini ve karma anket yönteminin temel işgücü parametrelerine etkisi olmadığını açıklamıştır. Bu pilot HİA uygulama koşullarının değişmediği varsayımı altında karma anket yöntem uygulamasının temel işgücü göstergelerine istatistiksel olarak etkisinin de olmadığının tespit edildiğini kamuoyuna açıklamıştır. Bu yöntem değişikliğinin sonuçlara bir etkisinin olmayacağını söylemesine rağmen “gelecekte üretilmesi planlanan tahminlere yeterli örneklem hacminin sağlanması amacıyla” 2020 Ocak ayından itibaren dönemlik 44.000 olan hanehalkı sayısının 58.500’e çıkartıldığı da hane halkı işgücü anketinin açıklama notunda ifade edilmiştir.
Ancak COVİD19 etkisiyle hem anketörlerin ve diğer veri toplayıcılarının çalışma koşullarında oluşan güçlükler, hareket kısıtlılığı ve teknik alt yapı yetersizliği bu konuda bazı güçlüklerin yaşanmasına yol açabilecektir. Bu süreçte “Hanehalkı” “İşgücü” ve “Anket” kavramlarının önceki dönemlerden kısmen farklılaştığı ifade edilebilir. TÜİK başta olmak üzere hane/işyeri bazlı veri üreten kurumların ne kadar süreceği henüz net olmayan bu COVİD dönemi için metodolojilerinde bir değişime gitmeleri zorunlu olacaktır. Koronavirüs nedeniyle hanehalkı işgücü anketi kavramları, yöntemi, tanımları ve örneklemi muğlaklaşmıştır. Bu konuda TÜİK’in özel bir çalışma yapması bir zorunluluktur.
- 15 yaş nüfus kategorileri olarak ifade edilen iki temel kategori işgücü (İstihdam+İşsiz) ve işgücü dışındaki nüfus içiçe geçmiştir.
- TÜİK son bir hafta içerisinde HİA kapsamındaki istihdam (İş başında olanlar-Olmayanlar) tanımına kendi içerisinde değişmiştir. İşten atılan ücretli öğretmenler, kısa çalışma ödeneği başvurusu yapıp bekleyenler, ücretli-ücretsiz izin hakları kullananlar ve şu an gündemde olan zorunu ücretsiz izin kapsamı “istihdam kavramını muğlaklaştırmıştır”. Örneğin herhangi bir kaydı olmayıp bugüne kadar çalışan on milyona yakın sigortasız için bu süreçte iş başında olmamak durumu değişmiştir. Bugüne kadar son bir hafta içerisinde 1 saat dahi çalışmış olan herkesi (isterse ücret almayan ücretsiz aile işçisi bile olsa) istihdam da sayan TÜİK bir aya yaklaşan bu süreci nasıl ölçecektir?
- Koronadan önceki dönemler için hazırlanan açıklama notunda “işbaşında olmayıp istihdamda sayılanlar şu şekilde tarif edilmektedir: “Ücretli ve maaşlı çalışan ve çeşitli nedenlerle referans döneminde işlerinin başında bulunmayan fertler; ancak 3 aydan kısa süre içinde işlerinin başına geri döneceklerse veya işten uzak kaldıkları süre zarfında maaş veya ücretlerinin en az % 50 ve daha fazlasını almaya devam ediyorlarsa istihdamda kabul edilmektedir. Yevmiyeli çalışan ve çeşitli nedenlerle referans döneminde işlerinin başında bulunmayan fertler ise; işten uzak kaldıkları süre zarfında ücretlerinin en az %50 ve daha fazlasını almaya devam ediyorlarsa istihdamda kabul edilmektedir.” Korona nedeniyle bu kategori olağan istihdamın çok üzerine çıkmış olabilir.
- Başka bir sorun da işsiz tanımında ortaya çıkacaktır. TÜİK bugüne kadar 5 şartı aynı anda yerine getirenleri işsiz sayıyordu. (1) 15 yaş üzeri olmak, (2) iş arama faaliyeti içerisinde olmak, (3) bu faaliyeti son 4 hafta içinde yerine getirmek ve (4) 2 hafta içerisinde de iş başı yapabilecek durumda olmak ve (5) son bir hafta içerisinde istihdam olarak tanımlanabilecek bir faaliyette olmamak. Bu beş şartı bir arada yerine getirenleri TÜİK işsiz olarak açıklamaktadır. Ocak 2020 döneminde bu 5 şartı yerine getiren sayısı 4 milyon 362 bin kişi olmuştur.
- TÜİK’in açıklamadığı ama verilerden ulaşılan “Geniş tanımlı işsizlik” yorumu da korona virüs etkisiyle değişecektir. Çünkü “çalışmaya hazır olmasına rağmen” işsiz sayılmayan büyük bir nüfus açığa çıkacaktır. Mevsimlik işçiler, iş aramaktan bıkanlar, evden partime çalışanlar ve diğer çalışmaya hazır olanların artacağı bir dönem yaşanacaktır.
- Tüm bu metodolojik açıklamalardan öte TÜİK anketörlerinin sağlığını sağlayabilecek tedbirleri almış mıdır? COVİD 19’a karşı kişisel koruyucu ekipman sağlama ve bunun bilinçli kullanım eğitimi verme gibi bir süreç işletilmeden anketörler sahaya sürülmemelidir.
Bu kapsamda idari İŞKUR kayıtlı işsiz kayıtlarının, kısa çalışma ödeneği başvurularının, işsizlik ödeneği başvurularının zamanında kamuoyuna duyurulması çok önemli bir veri ihtiyacının karşılayacaktır. Öte yandan TÜİK daha çok web tabanlı telefon destekli anketlere başvurarak bu dönemde araştırmacı ve politika yapıcılara veri sağlamalıdır. Bu dönemdeki verilerin önceki ve sonraki dönem verileri ile kıyaslanma ve metod sorunu hep tartışılacaktır. Ama tüm bu tartışmalar tek bir emekçinin yaşamı ile kıyaslanacak önemde değildir. TÜİK personelini koruma tedbirlerini maksimum düzeye yükseltmelidir. Sonraki dönemlerde retrospektif araştırmalar ile de oluşan bu veri kaybı telafi edilebilir. Bu yazıda sadece işgücü anketini konu aldık ama bu durum tüm hanehalkı ve işyeri anketleri için de geçerlidir.