CHP Sözcüsü Faik Öztrak, 10 bin dolar alan siyasetçi tartışmasıyla ilgili, “Ya atama bakan ya Meclis Başkanı istifa edecek” dedi.
Öztrak parti genel merkezinde basın toplantısı düzenledi. Öztrak, “Merkez Bankası başkanına, tarih de vererek, faiz indirimi için nasıl talimat verdiğini ballandıra ballandıra anlattı. Konuşmaya başlarken, Dolar kuru 8 lira 54 kuruştu. Konuştu, kur 8 lira 77 kuruşa sıçradı. Bu ülkede; reel sektör şirketlerinin, döviz açık pozisyonu 157,5 milyar dolar. Dış borç stokumuz 450 milyar dolar. Sarayın kibirlisinin ağzına geldiği gibi konuşması, şirketlerimize 36 milyar lira. Ülkeye 103 milyar lira maliyet çıkardı. Erdoğan “ekonomist olduğunu” iddia ediyor. Atalarımız boşa dememiş. Yarım hekim candan eder. Yarım hoca dinden eder. Erdoğan sayesinde gördük ki; “Yarım ekonomist de bizi cüzdanımızdan eder.” dedi.
Öztrak şu ifadeleri kullandı:
Erdoğan’ın katıldığı televizyon programındaki “Türkiye çok partili sistemden huzur bulmadı” sözlerinden çok partili demokrasiden hazzetmediğini de öğrenmiş olduk. Dervişin fikri neyse, zikri de odur. Anketlerde milletin desteğinin hızla azaldığını gördükçe, Şahsım Hükümetinin artık ayakta kalamayacağını anladıkça, Erdoğan; sadece Millet İttifakı’nı değil, demokrasiyi, meşru siyaseti, milleti de hedef alıyor. Ama korkunun ecele faydası yok. Milletimiz, bu ucube tek adam vesayet rejiminin de, Erdoğan şahsım hükümetinin de notunu verdi.
“Cumhur İttifakı cürüm ve cüruf ittifakına dönüştü”
Şu son bir aydır yaşadıklarımız, Cumhur İttifakı’nın, Cürüm ve Cüruf İttifakı’na dönüştüğünü açıkça gösteriyor. Bu ittifakta herkes birbirine racon kesiyor. İttifakın ortaklarından biri, bir mafya elebaşı, İçişleri Bakanı’na racon kesiyor. İçişleri Bakanı, Erdoğan’a racon kesiyor. Bahçeli, Erdoğan’a racon kesiyor. Güzelim memleketimiz, “Yalan Rüzgârı” ve “Kurtlar Vadisi” senaryoları arasında savrulup duruyor.
Ülkenin seçilmiş Başbakanına koltuk darbesi yapmak bunlarda, siyasi kumpaslar, mafyanın 10 bin dolara maaşa bağladığı siyasetçiler, düşkün gazeteciler bunlarda. Değişen uyuşturucu rotaları, silah sevkiyatları… Maşallah bunların senaryolarında ne ararsan var. Ağacın kurdu içinden olur. Cumhur İttifakı’nda da, AK Parti’de de, kurtlar bir değil, bin değil, ağacın gövdesini hepten işgal etmiş. Herkes birbirine kumpas kuruyor. AK Parti tam bir kavgalı ev olmuş. Birbirleriyle kavga ederken de milleti unutmuşlar.
“Bu mafya elebaşına, Cumhur İttifakı’nı desteklemek üzere, mitingleri kim yaptırdı?”
Bu mafya elebaşına, Cumhur İttifakı’nı desteklemek üzere, mitingleri kim yaptırdı? Dış güçler mi? Bu mafya elebaşına, Türk polisini kim koruma verdi? Dış güçler mi? Bu mafya elebaşı, “Akademisyenlerin kanlarında banyo yapacağım” dediğinde, kim bu tehdidi cevapsız bıraktı? Dış güçler mi? Hayır. Bunların hepsine Cumhur İttifakı ve AK Parti icazet verdi. Çünkü bu suç örgütü elebaşı, o dönemde evin has çocuğuydu. Şimdi kendi evinde ipleri elinden kaçıran Erdoğan, çizilen karizmasını, millete ve Millet İttifakı’na racon keserek kurtaracağını sanıyor. “Bunlar iyi günleriniz” diyerek, Millet İttifakı’nı tehdit etmeye kalkıyor. Demokrasilerde raconu millet keser. Erdoğan bunu unutmuş.
“Ya Meclis Başkanı’na cevap vermeyen atama bakan istifa edecek, ya atama bakanın cevap vermediği Meclis Başkanı istifa edecek”
Şimdi herkes soluğunu kesmiş, suç örgütü elebaşı, “10 bin dolar maaşa bağladığı siyasetçiyi açıklayacak” diye, Pazar günü saat 7.30’u bekliyor. Bunu İçişleri Bakanı açıkladı. Görevini yaparken öğrendiği bu ismi savcılara bildirmedi. Türk Ceza Kanunu’na göre suç işledi. İçişleri Bakanı bu ismi birilerine gözdağı vermek, siyasi kumpaslarında kullanmaya devam edebilmek için, sumen altına sakladı. Cumhurbaşkanlığı makamında oturan Erdoğan da, kendi atadığı İçişleri Bakanı’nı yanına çağırıp, “Kim bu mafyadan maaş alan siyasetçi?” diye sormadı. Meclis Başkanı, milletvekillerini töhmet altında bırakan bu bakanı çağırıp, “Bu siyasetçi bir milletvekili mi?” diye soramadı. TBMM Başkanı bunun açıklanması için beklentilerini bakana “yazılı ve sözlü” ilettiğini söyledi. Ama cevap alamadığını da ikrar etti. Belli ki, millet iradesinin tecelli ettiği Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Başkanı, atama bakan tarafından kale alınmadı. Meclis başkanının ana muhalefet partisi genel başkanına celallenerek bu rezaletin üstünü örtmeye çalıştığını anlıyoruz. Meclis başkanı, Meclis’in itibarını korumak zorundadır. Bu durumda yapılacak iş bellidir: Ya meclis başkanına cevap vermeyen atama bakan istifa edecek, ya atama bakanın cevap vermediği Meclis Başkanı istifa edecek.
Bu ucube rejimi tahkim etmek için, 128 maddelik Anayasa teklifi hazırlıyorlarmış. Güler misiniz, ağlar mısınız? Siz 128 madde tartışmadan, önce, “128 milyar dolar nerede?” onun hesabını verin. Ama kibirleri zirve yapmış. Erdoğan şahsım hükümetine, “128 milyar dolar nerede?” diye soru sorulamazmış. Sorulur, hem de bal gibi sorulur. Sadece soru sormakla da kalınmaz. Hesap da sorulur. Bugün değilse, yarın ilk sandıktan sonra, bu 128 milyar doların hesabı mutlaka sorulur.”