Cumhurbaşkanı Erdoğan dört gün sürecek yeni sokağa çıkma yasağı kararı alındığını duyurdu.
Erdoğan, Tarabya’daki Huber Köşkü’nde video konferans yöntemiyle düzenlenen Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı’nın ardından yaptığı açıklamada, başlattıkları “Biz Bize Yeteriz Türkiyem” kampanyasında toplanan tutarın 1 milyar 800 milyon liraya yaklaştığını söyledi.
Erdoğan’ın kabine toplantısının ardından yaptığı açıklamalardan satır başları şöyle:
Erdoğan: “23-24-25-26 Nisan tarihleri arasında yine 31 ilimizde sokağa çıkma sınırlandırması yapmayı özellikle planlıyoruz. Koronavirüs salgınının önüne geçmek için aldığımız tedbirlerin meyvelerini toplamaya başladık. Amacımız önlemleri en titiz şekilde uygulayarak salgının seyrini ülkemizin Ramazan Bayramı sonrası normale dönüşüne imkan sağlayacak seviyeye indirmiş olmaktır.”
CHP’li belediyelerin yardım ve ekmek dağıtımlarının engellenmesine ilişkin de detaylı açıklamalar yapan Erdoğan, “Cumhurbaşkanlığını, Sağlık Bakanlığını, İçişleri Bakanlığını, diğer bakanlıkları, valiliği, kaymakamlıkları hiçe sayarak kendi başlarına yardım toplamaya, ekmek dağıtmaya, hastane kurmaya benzeri işler yapmaya kalkıyorlar. Asli işlerini yürütemeyen CHP’li belediyelerin ısrarla ve salgınla mücadele kurallarını hiçe sayarak giriştikleri bu tür faaliyetlerin amacı halka hizmet vermek değil. Şov yapmaktadır.” dedi.
Hayırseverleri kampanyaya katılmaya davet ettiğini vurgulayan Erdoğan, “Gelin bu rakamı 2 milyar liranın üzerine çıkararak tarihi bir dayanışma örneği gösterelim. Bu vesileyle huzurevlerinde, çocuk evlerinde, engelli merkezlerinde ülke genelindeki bini aşkın vakıf şubesinde, İŞKUR’da, SGK’da mesai mefhumu gözetmeksizin vazife yapan Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı personeline teşekkür ediyorum.” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye, devleti ve milleti ile el ele vererek salgın hastalıkla mücadele ederken CHP’nin başını çektiği bir kesimin yine bozgunculuk peşinde koştuğu söylemlerinde bulunarak, şunları belirtti:
“Bilindiği gibi salgınla mücadele, merkezi planlamayı ve güçlü bir koordinasyonu gerektiriyor. Başarılı bir netice alabilmek için uygulamanın her il, ilçe, mahalle düzeyinde bu anlayışla görülmesi şarttır. Peki CHP’li belediyeler ne yapıyor? Cumhurbaşkanlığını, Sağlık Bakanlığını, İçişleri Bakanlığını, diğer bakanlıkları, valiliği, kaymakamlıkları hiçe sayarak kendi başlarına yardım toplamaya, ekmek dağıtmaya, hastane kurmaya benzeri işler yapmaya kalkıyorlar. Asli işlerini yürütemeyen CHP’li belediyelerin ısrarla ve salgınla mücadele kurallarını hiçe sayarak giriştikleri bu tür faaliyetlerin amacı halka hizmet vermek değil. Şov yapmaktadır. “
Özellikle İstanbul, Adana ve Mersin belediyelerinin hafta sonu uygulanan sokağa çıkma yasağı sırasındaki sergiledikleri tavrın başka hiçbir izahının olmadığına işaret eden Erdoğan, “Elbette kurallara uygun şekilde faaliyet yürüten CHP’li belediyeler de var. Mesela Mersin’de CHP’li Büyükşehir Belediyesi salgın kurallarını hiçe sayarak şov yaparken, aynı partinin Yenişehir ve Mezitli Belediyeleri ise valilikle iş birliği halinde faaliyet yürütmüştür. ” dedi.
“Alınan tedbirleri sabote etmeye çalışıyorlar”
Erdoğan, bu tür teşebbüslerin geçmişte FETÖ ve PKK gibi örgütler tarafından da denendiğini söyleyerek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Tabii buradaki amacın milletimizin takdirle takip ettiği sağlık, gıda, güvenlik, ekonomik destek, sosyal yardım hizmetlerini itibarsız hale getirmek olduğu açıktır. Salgın sebebiyle sağlık sisteminin çökmesini, kamu güvenliğinin zaafa uğramasını, halkın sokaklara dökülmesini bekleyenler, umdukları olmayınca gözlerini yapılan hizmetlere dikmişlerdir. Geçmişte Türkiye’nin terör örgütleri ile mücadelesini akamete uğratmak, sınırlarını koruma gayretini kırmak, ekonomisini yıkmak için uğraşmışlardı. Şimdi de maalesef salgın hastalıkla mücadele için alınan tedbirleri sabote etmeye çalışıyorlar. Ülkemizin İtalya, İspanya, Amerika gibi ciddi kayıplar veren yerler arasına girmesini bekliyorlardı. Baktılar öyle olmadı, umutlarını Uganda’ya bağlayacak kadar küçüldüler.”
“Kendilerince hükümetle yarışa kalktılar”
Bununla kalmayıp kendilerince hükümetle yarışa kalktıklarını iddia eden Erdoğan, “Biz şehir hastanelerini anlatırken onlar fuar merkezlerini panellerle bölerek oralarda içindeki standları ‘sahra hastanesi’ diye yutturmaya kalktılar. Foyaları ortaya çıkınca da ‘biz şehir hastanelerini hiç eleştirmedik’ diyerek daha büyük bir yalana sarıldılar. Halbuki bugün Türkiye’yi salgınla mücadelede dünyada farklı bir yere taşıyan şehir hastanelerine yıllarca demediklerini bırakmışlardı.” şeklinde konuştu.
Geliri olmayan vatandaşlara devletin yıllardır var olan sistemi sistemi üzerinde nakit yardımı yaptıklarını ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:
“Biz bunu yaparken onlar hem hukuka hem inancımıza aykırı şekilde ‘zekat toplama’ peşine düştüler ve dediler ki; ‘evet zekat toplama noktasında herhangi bir engel yok, devlet bu noktada zaten böyle bir engeli de koymaz.’ Bu noktada müracaat edilecek tek yer vardır. Diyanet İşleri Başkanlığına sorarsanız, zekatı kimler toplar, kimler toplayamaz onlar size gerekli cevabı verir. Siz kendinize ait olmayan böyle bir alana veyahut böyle bir konuda konuşma hakkına sahip değilsiniz. Devlet kuralları uygulayarak yardımları tek hesapta toplayınca da ‘paramıza el konuldu’ yalanına sarıldılar. Devlet olarak biz kimsenin parasına el koymadık ve bu noktada da böyle bir yanlışın içerisine girmedik, girmeyiz. Biz insani hareketliliğimiz neyi gerektiriyorsa bugüne kadar onu yaptık ve bu kurallar çerçevesinde de ikna yöntemi ile bütün bu gayretlerimizi sürdürüyoruz.”
“Onlar toplu taşıma seferlerini hesapsızca azaltarak halkımızı mağdur ettiler.” diyen Erdoğan, “Belediyelerinin sorumluluğundaki faaliyetleri yönetemeyip her şeyi birbirine karıştıranlar, hükümetin aldığı tedbirleri sabote ederek beceriksizlikleri örtmeye kalktılar. Biz infaz düzenlemesi ile kalıcı bir sistem kurmak hem cezaevlerindeki yoğunluğu azaltmak için uğraşırken, onlar ‘tecavüzcüler serbest kalacak’ yalanıyla ortalığı bulandırdılar.” diye konuştu.
Erdoğan, belediyelerin diğer sorumluluklarının yanı sıra sosyal yardım da yapabildiğini vurgulayarak, bunu, kanunların belirlediği sınırlar içerisinde, şehrin mülki amirinin bilgisi ve koordinasyonu dahilinde, kendi kaynaklarıyla yapabileceğini söyledi.
Belediyenin, bakanlığı, valiliği, kaymakamlığı ve diğer kamu birimlerini yok sayarak kendi başına iş yapmaya kalktığında karşısında hukuku ve devleti bulacağına dikkati çeken Erdoğan, “Sorun ekmek dağıtmak değil, bunu şehirdeki diğer faaliyetlerle uyumsuz, plansız, programsız izinsiz şekilde yapmaktır. Sorun, vatandaşımız için sağlık tesisi hazırlamak değil, olmayan bir şeyi varmış gibi anlatmaktır. Sorun herhangi bir konuda farklı düşünmek, konuşmak hareket etmek değil, yalan söylemektir, iftira atmaktır, gerçeği çarpıtmaktır. “
Erdoğan, Türkiye’nin sağlık alanında tarihi bir beka mücadelesi verdiği bir dönemde milleti böyle tatsız konularla meşgul etmiş olmaktan üzüntü duyduğunu belirterek, ancak karşıdaki kirli zihniyetin, kendisine cevap verilmedikçe azgınlaşarak yalanlarının çıtasını yükselttiğini kaydetti.
Türkiye’nin bu hastalıklı siyaset zihniyetinden kurtulmasını en az Kovid-19 virüsünden arınması kadar önemli gördüğünü dile getiren Erdoğan, konuşmasını şöyle tamamladı:
“Geleceğin büyük ve güçlü Türkiye’sinde her şey gibi muhalefet anlayışının da özlediğimiz seviyeye çıkacağını ümit ediyoruz. Bu duygularla milletinin her bir derdine çare olacak bir adımı atmanın inşallah beklentisindeyiz ve milletimin her bir ferdine sabrı, anlayışı, dirayeti ve fedakarlığı için en kalbi şükranlarımı sunuyorum. Sağlık çalışanlarımızın ve güvenlik görevlilerinin yanı sıra tarım, gıda, temizlik başta olmak üzere üretim ve dağıtım sektörlerinde faaliyet gösteren herkese teşekkür ediyorum. ” AA