Gazeteci Zeynepgül Alp, podcast haberciliği için çok iyi bir ses sistemi, iyi bir mikrofon, yalıtılmış bir ortam gerekir; fakat bir ses kayıt cihazı ve bir mikrofon da yetebiliyor.
Diren Çelik / İzmir
Podfresh ağında yayın yapan Pod360’ın yapımcısı Zeynepgül Alp ile son zamanlarda yapımı artan podcast mecrasını Yeni1Mecra için konuştuk.
16 yıldır medyanın çeşitli mecralarında çalıştığını söyleyen Zeynepgül Alp en çok podcast haberciliğini seviyor. Ayrıca Alp, podcastin sansüre uğrama durumunun olmadığını belirterek bağımsız gazetecilik için iyi bir araç olduğunu da vurguluyor.
Zeynep Hanım sizi tanıyabilir miyiz?
Aslında ben TV habercisiyim. 16 yıldır çeşitli kurumlarda muhabir, prodüktör, editör olarak çalıştım. Hem lisede hem üniversitede Radyo TV eğitimi aldım. 1 buçuk yıl kadar kısa bir radyo geçmişim var. Ankara’da Radyo Başkent’te genel yayın yönetmenliği yaptım.
2018 yılı Kasım ayı itibariyle podcast yapmaya başladım. İlk iki yılı MedyaPod üzerinden son sezonda podfresh üzerinden pod360’ta haber podcasti yapıyorum. Ayrıca aktif olarak bir TV kanalında da yayın editörlüğü yapıyorum.
Pod 360 sizin için bir macera mıydı? Bu maceraya nasıl atılmaya karar verdiniz?
Evet. Hiç bilmediğimiz bir mecraydı podcast. Tamam, yayıncılık geçmişimiz var. Televizyonculuk geçmişimiz var ama podcast hiç yoktu. Teyit editörü Emre Saklıca ile böyle bir konuşmamız oldu. “Zeynep sen de eski radyocusun, bizim MedyaPod’da çalışmalarımız var sen de bize dahil olur musun” dedi. Ben de seve seve dedim bu yayıncılık işine alıştıysanız bir şekilde sesinizi duyurmak istiyorsunuz. Onun tavsiyesi ile MedyaPod grubuna dahil oldum maceram o şekilde başladı.
Pod 360 nasıl yayınlar yapar?
Pod 360’da haber ve röportaj podcasti ağırlıklı olarak başlamıştım. Gündemde olan olayları çok fazla öne çıkarılmayan ama öne çıkarılması gereken olayları çıkarmak üzere başlamıştık mesela o dönem Şule Çet davası sosyal medyanın gündemindeydi ben o dönem Şule Çet’in avukatı Umur Yıldırım ile birlikte 3-4 bölüm yayın yaptım. Hem dava sürecinin duyurulması açısından hem de takibi açısından önemli yayınlardı. En çok dinlenen podcastler arasındaydı. Davanın seyrini röportaj podcastler ile yaptık.
Mesela bir gün termik santrali işliyorduk bir gün Çorlu tren kazasını bir dönem böyle gitti. Daha sonra haber bültenleri yapalım diye bir karar kaldım. Ekip arkadaşlarım da bunu onayladı. Haftalık haberleri öne çıkan haberlerden derlemeye başladım. Sonra günlük olarak yapmak istedik. Tam da İstanbul seçimlerinin alevlendiği dönemlerdi.
Şubat-Mayıs arası böyle gitti. Günlük haber yapmaya başladık. Türkiye’nin de podcast tarihine baktığımızda günlük haber podcasti olarak bu bir ilk oldu.
Çeşitli medya kuruluşlarında çalıştınız. Bunların arasında yazılı basın da oldu. Yazılı medya ile podcastin farkı nedir?
Podcast bence yazılı medyanın seslendirilmiş hali. Sanırım podcast de bir köşe yazısının seslendirilmesi ile başlamış. Konuşulanlardan böyle hatırlıyorum. Ben podcasti bir dergiye benzetiyorum. Bana dergiymiş gibi geliyor. Aralarındaki fark sadece ses. Podcastte bir dinamiğinizin olması gerekiyor ancak yazılı basında bu yok.
Podcast yapabilmek için ne gibi imkan ve donanımlara sahip olmak lazım?
Aslında tabi ki çok iyi bir ses sistemi iyi bir mikrofon yalıtılmış bir ortam gerekir fakat bir ses kayıt cihazı ve bir mikrofon da yetebiliyor. Ben röportajlarımı ses kayıt cihazı ve telefonumun hoparlörünü açarak yapıyordum. O zaman Zoom üzerinden de yapmıyordum. Bilgisayara atıp kısa bir montaj yapıp yayına verebiliyordum podcastin en pratik hali bu.
Üzerinizde uyduruk bir tişört altınızda bir şort olabilir, yatak odanızda da olabilirsiniz ama o anda habercilik gazetecilik yapıyorsunuz ulaşmak istediğiniz kişiye ulaşıyorsunuz. Haberi ortaya koyabiliyorsunuz. O yüzden en sevdiğim habercilik türü podcast. Sansüre de uğramıyorsunuz bu muhteşem bir şey. Bu açıdan podcasti çok seviyorum.
O yüzden de çok fazla ağır teknik cihazlara gerek yok. Önemli olan yapmak istemek. Bir şeyin sesini duyurmak istiyorsanız podcast bunun için çok önemli bir araç; bir telefon ve bir ses kayıt cihazı her şeyi çözüyor. Yeter ki içinizde olsun.
Podcastin gazeteciler için önemi sizce nedir?
Bir çatı altında olmadığınız için kimse size şu haberi yapma diye karışamıyor. Kimse sizi dar kalıplar içerisine sokmuyor. İkincisi çok pratik bir gazetecilik türü. Sadece içinizden geçiyorsa yapabileceğiniz bir mecra.
Peki, gazeteciler podcaste ne katabilir?
Gazeteci podcastte kaliteyi arttırabilir. Bunu birçok yerde de söyledim podcast dinleyicisinden çok yapımcısı var. Gazetecilerin podcaste daha kalite sunacağını podcast ise gazetecilere sağladığı pratik ve rahatlık ayrıca yapacakları işi sesli yapma imkanı sunuyor.
Podcastin yapımı neden bu kadar arttı?
Yapması en basit medya işi bu yüzden bu kadar tercih ediliyor. Örneğin yayını Youtube’da yapsak ne giydiğimiz ve evin görseli gibi şeyler önemli olurdu. Görsel olarak da izleyiciyi ayakta tutacak şeyler yapmamız gerekirdi.
Podcastin pratik olması insanların ilgisini çekti. Spotify gibi araçlarda da kolayca paylaşılıyor. Podcastleri dinleyenlerden çok yapanlar oldu. Bir yandan da iyi oldu elekte kaliteliler kaldı.
Bir dinleyici olarak en sevdiğiniz podcast programları hangisi?
Açık birimin programlarının takipçisiyim. İlkan Akgül ve Emre Saklıca’nın sunduğu ShortCast’i seviyorum, Anlatsam Roman Olur’u çok seviyorum. Dış haberlerin yer aldığı Zeynep Yüncüler’in sunduğu podcasti de severek takip ediyorum.
Podcast sizce geçici bir mecra mı? Yoksa televizyonun yerini alabilir mi?
Hiçbir mecranın birbirinin yerini alacağını düşünmüyorum. Bu kadar kolay yapılması podcastlerin patlamasına neden oldu. Erişimi de en basit mecra o yüzden ‘radyoların yerini alacak’, ‘gazeteleri bitirecek’ gibi bakmıyorum. İnternet haberciliği çok hızlı ama gazetedeki keyfi vermiyor. Belki podcastlerde radyo kadar keyif vermiyordur ama sonuçta hiçbiri birbirinin yerini almayacak aksine destekleyecek.
İlk defa podcast yapacak arkadaşlara ne önerirsiniz?
Buna blog olarak bakanlar da var ama ben o şekilde bakmıyorum. Kitleleri ilgilendirebilecek bir şeyler sunuyor olmaları önemli. Anlatacak dertlerinin olması önemli. Mesela, eğer bir gazeteci arkadaşımız benim yaptığım tarzda bir podcast yapacaksa, bunun öncesinde oturup bir haber taraması yapması lazım. Hangi konuyu öne çıkarabileceğine, hangisiyle röportaj yapılacağına, hangi başlığa karar vereceğine, hangi haberden sonra diğer haberin olacağına karar vermek için ön hazırlık yapması gerekiyor. Bir metine bağlı kalması çok önemli.
Röportaj yapıyor olsa da ya da bülten şeklinde yapıyor olsa da önünde mutlaka yazılı olan bir şey olması hem röportajın temposunu yüksek tutar hem de programın temposunu yüksek tutar. Bununla ilgili aldığım en olumlu eleştirilerden bir tanesi, “Bir anda dinlediğimizde ta ta ta ta ta gidiyor, çok dinamik, sesini çok iyi kullanıyorsun…” Çünkü bunlara çalışıyorum. Yazıyorum, birkaç defa okuyorum. Montajını yapıyorum. Bir konuda açıklama varsa araya sesler ekliyorum. Podcasti bu şekilde besliyorum. Yani çalışmak gerekiyor podcast için. Evet, çok basit ama bunun da bir arkası var. Oturacaksınız, içeriğe çalışacaksınız, içeriği nasıl süsleyebileceğinize, müziğe, akışa, kimlerin seslerini açmak gerekiyor gibi bir sürü şey var. Bunları da planlamak gerekiyor.
Eğer konuk alıyorsanız, mutlaka konuğun yaptığı şeyi önceden araştırmak çok önemli. Mesela, Umut Yıldız ile yaptığımız röportajlar var. Umut hoca ile program öncesinde başlıklar ve metinler üzerinden plan yapıyorduk. Sonrasında o çerçeve içerisinde gidiyoruz. Ama arada aklımıza bir şey geldiğinde ben ona soruyordum, o bana cevap veriyordu ya da o aklına geldiğini anlatıyordu. Sohbet tarzı olacaksa, yine aynı şekilde olması gerekiyor.
Mesela, Nida Dinçtürk Anlatsam Roman Olur programını yaparken, konuşacağı yazarın kitabını o hafta okuyup bitiriyordu ve kitap üzerine konuşuyordu. Onu zaten okumadan nasıl konuşabilirsiniz? Bu her alanda önemli; radyoda da podcastte de, YouTube’da da, televizyonda da eğer gerçekten kaliteli bir iş yapmak istiyorsanız bu çok önemli.
Bunların dışında ses ve teknik bilgiye sahip olmanız da çok önemli. En azından bir radyo haberciliğini dinleyip kendilerini besleyebilirler.
Gazeteciler Cemiyeti’nin de Gazeteciler Sendikası’nın da gazetecileri destekleyen eğitimlere mutlaka katılmalılar. Mutlaka podcast ama dediğim gibi, bu işi en aktif tutan şey; dinlemek. Farklı farklı en azından birkaç programı takip etmeliler.
Son olarak podcast işinden para kazanılıyor mu?
Şu an bu işten para kazanan arkadaşlarımız yok aslında. Podcaste çok fazla finans sağlanmıyor. Reklam işi yaygın değil. Cemiyet ve Sendikadan fon sağlanırsa ancak o şekilde destek alabilirsiniz. Onun dışında bir patrona bağlı kalmak durumunda kalabilirsiniz o da özgür gazetecilere sorun yaratabilir.