Pandemi ile birlikte uzaktan eğitimin ana çalışma akımına evrildiği bir dönemde YÖK yasasında yapılan değişiklikle “bir yılda toplam 20 gün göreve gelmemek” üniversite öğretim mesleğinden çıkarma cezası getiren fiiller arasına konuldu.
TBMM’de YÖK Yasası’nda çoğu disiplinle ilgili olmak üzere yapılan değişiklikler 17 Mayıs’ta Resmi Gazete’de yayımlandı. Değişiklikle Vakıf üniversitelerinin işleyişinden öğretim görevlilerine ders verdirmeye; araştırma görevliliğine atanma koşullarından, 2547 sayılı yasadaki disiplin hükümlerine kadar oldukça geniş bir alanda düzenleme yapıldı.
Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği, öğretim elemanları için getirilen disiplin hükümlerindeki değişikliklerin, üniversitelerdeki baskıcı ve yasakçı çalışma ortamını güçlendirdiğini, akademik özgürlüğü tehdit ettiğini bildirdi. CHP yasa değişikliğinin iptali için Anayasa Mahkemesi’ne götürmeye hazırlanırken Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği hazırladığı raporda değişiklikler ve getirdiği sakıncalar şöyle özetlendi.
Herhangi bir açıklama atılma gerekçesi yapılabilir
Kamu görevinden çıkarma cezası hükümleri arasına “Terör niteliğinde eylemlerde bulunmak veya bu eylemleri desteklemek, kamu imkân ve kaynaklarını bu örgütler için kullanmak ya da kullandırmak” ifadesi konuldu. Buna göre, yasal pek çok eylem ya da yazılı metin terör niteliğinde eylemleri desteklemek olarak değerlendirilebilecek ve akademik özgürlüklerin, ifade özgürlüğünün engellenmesi ile üniversiteden uzaklaştırılma cezası alınmasına yol açabilecek.
Akademisyeni memura indirgeyen madde
Akademisyenliği memuriyete indirgeyen ve devam çetelesi tutulmasına yol açan “Özürsüz veya izinsiz olarak bir yılda toplam 20 gün göreve gelmemek” hükmü “Üniversite öğretim mesleğinden çıkarma cezası gerektiren fiiller” arasına konuldu. Daha önce “üst üste gelmemek” olan düzenleme son yasa ile “1 yılda toplam 20 gün” olarak değiştirildi. Böylece uygulamada amirlere muhalif sesleri Akademiden uzaklaştırmanın kolay bir yolu verildi.
Düzenlemeyle ders saatleri dışında, akademik araştırmaları nedeniyle kütüphane vb. yerlerde çalışmalarını sürdüren her akademisyenin iş yerine sıradan bir memur gibi gelmesi, üniversitelerin emir komuta ile işleyen kamu kurumları haline getirilmesi hedeflendiği ifade edildi.
Yasanın değerlendirildiği inceleme raporda şunlar aktarıldı:
Bilimsel gerçekleri kamuya aktarımı engelleme aracı
“YÖK tarafından hazırlanmış olan taslakta ‘Kademe ilerlemesinin durdurulması veya birden fazla ücretten kesme’ cezasını gerektiren fiiller arasında sıralanan ‘Gerçeğe aykırı rapor ve belge düzenlemek’ ve ‘Görevi gereği öğrendiği ve gizli kalması gereken bilgi ve belgeleri açıklamak’ meslekten çıkarma cezası gerektiren fiillerden olarak sunulmuşken, yasada ‘Kınama’ cezası olarak değiştirilmiştir. Söz konusu eylemler nedeniyle verilebilecek bu tür cezalar, bugüne kadar çokça deneyimlediğimiz şekilde, akademik özgürlüğü ortadan kaldırma ve bilimsel gerçeklerin kamuya aktarımını engelleme aracına dönüşebilmektedir.”
Keyfi uyarma ve kınama cezalarına neden olabilecek düzenlemeler
Uyarma cezasını gerektiren fiillerden;
a) Maiyetindeki elemanların yetiştirilmesinde özen göstermemek.
b) Destek alınarak yürütülen araştırmalar sonucu yapılan yayınlarda destek veren kişi, kurum veya kuruluşlar ile bunların katkılarını belirtmemek.
c) Görevin tam ve zamanında yapılmasında, görev mahallinde kurumlarca belirlenen usul ve esasların yerine getirilmesinde, kayıtsızlık göstermek veya düzensiz davranmak.
d) Usulsüz müracaat veya şikayette bulunmak.
Kınama cezası gerektiren fiillerden;
o) Görevin tam ve zamanında yapılmasında, görev mahallinde kurumlarca belirlenen usul ve esasların yerine getirilmesinde, kusurlu davranmak.
p) Mevzuatta öngörülen bildirim yükümlülüğünü yerine getirmemek.
r) Görevi sırasında amirine sözle saygısızlık etmek.
t) Taşıdığı sıfatın gerektirdiği özen yükümlülüğüne aykırı, genel ahlak ve edep dışı tutum ve davranışlarda bulunmak.
Tüm bu maddeler son derece soyut olup, keyfi olarak işletilebilecek ve öğretim elemanlarına uyarma veya kınama vermek için rahatlıkla kullanılabilecek olan düzenlemelerdir.
l) Kasıtlı olarak; görevi tam ve zamanında yapmamak, görev mahallinde kurumlarca belirlenen usul ve esasları yerine getirmemek.
Bu madde hem art niyetli uygulamalara yol açabilmektedir, hem de sosyal araştırmalar ya da bilimsel veri toplama zamanındaki aksilikleri göz ardı etmek anlamına gelmektedir.
l) Gerçeğe aykırı rapor ve belge düzenlemek.
Bu madde ile akademisyenlerin araştırma bulguları gerçeğe aykırı olarak değerlendirilip kınama cezası verilebilir. Öğretim elemanlarının akademik özgürlüğüne karşı bir düzenlemedir.
n) Görevi gereği öğrendiği ve gizli kalması gereken bilgi ve belgeleri açıklamak.
Gizli kalması gereken bilgilerin ne olduğu ve gizliliğine kimler tarafından karar verildiği belli olmayan ve son yıllarda bilimsel özerkliğe ve akademik özgürlüğe darbe vuran bu yaklaşım disiplin yönetmeliğinde de yer almakta ve kınama cezası getirilmektedir.
Rektör disiplin kuruluna girdi
2547 sayılı YÖK yasanın 53/E maddesinde “Üniversite disiplin kurulu rektör dışındaki üniversite yönetim kuruludur” ifadesi “rektör dışındaki” ibaresi kaldırılarak rektör de üniversite disiplin kuruluna dahil edildi. Cezaların belirlenmesinde Rektörün de içinde olabileceği bir üniversite disiplin kurulunda, öğretim üyelerine bir baskı ortamı yaratılmasına yol açabilecektir.
Danıştaş’ın iptal ettiği yönetmelik, yasayla döndü
Kamu ve Vakıf üniversite elemanlarını etkileyecek bir düzenleme de 35 yaş sınırı ile yapıldı. Daha önce yönetmelikle getirilen Araştırma görevlisi kadrolarına başvuran adaylar için ilana ilk başvuru tarihi itibariyle 35 yaşını doldurmamış olmak şartı, Danıştay tarafından iptal edilmişti. Ancak bu kez 35 yaş ile ilgili düzenleme yasaya konuldu.
Muğlak ifadeler endişe verici riskler oluşturuyor
Raporun sonunda Yüksek Öğretim Kanunu’nda yapılan son değişikliklerde kullanılan bazı muğlak ve yoruma açık ifadelerin “endişe verici riskler” barındırdığı belirtilerek, “Özellikle güvenlik konuları ve disiplin cezalarıyla ilgili maddelerin ifadelerinde yer alan belirsizliklerin, yöneticilerin keyfi yorumlarına göre uygulanabilmesi tehlikesini taşımaktadır” denildi.