İYİ Parti Genel Başkanı Akşener, İzmir depremi üzerinden iktidara yüklenerek, “Metropolleri çeyrek asır, ülkeyi de 18 yıl yönetip, sizden, benden daha çok şikayetçi olan zihniyeti gördükçe Türk siyaseti adına utanıyorum.” dedi.
Akşener, oy verilen siyasi partilerden hesap sorulması gerektiğini belirterek, “Siz hesap sormazsanız, rant iştahıyla ve sorumsuzlukla gelen bu felaket tabloları bitmeyecek.” diye konuştu.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin TBMM Grup Toplantısında konuştu. Dağlık Karabağ sorununa değinerek konuşmasına başlayan Akşener, sürecin başından beri her grup toplantısında “Türkiye, kurulacak bütün masalarda yer almalıdır.” dediklerini hatırlattı.
Akşener, bunu dile getirdikleri için kendilerine söylemediklerini bırakmayan “havuz yorumcularının” Rusya Devlet Başkanı Putin’in de aynısını dile getirince, “Dut yemiş bülbüle dönmelerini, manidar bulmakla beraber; işin diplomatik boyutunda, yaptığımız uyarının, bugün dünya liderlerince kabul ediliyor olmasından memnunuz.” dedi.
‘Enkaz üstünde şov yapanlara inat mücadele eden bütün kardeşlerimden Allah razı olsun’
İzmir’de yaşanan deprem nedeniyle “Kalbimiz İzmir’de atıyor” diyen Akşener, afetten etkilenen vatandaşların yanlarında olduklarını hissettirmek, yürütülen çalışmaları gözlemlemek için Cumartesi günü İzmir’de olduklarını belirtti. Akşener, şunları kaydetti:
“Başta AFAD olmak üzere, devletimizin tüm birimlerinin, belediyelerimizin, özel arama kurtarma ekiplerimizin, sağlık ordumuzun ve vatandaşlarımızın, canla başla mücadele ettiklerini gördüm. Enkaz üstünde şov yapanlara inat olağanüstü bir gayret ve özveriyle, enkaz altından tek bir canımızı alabilmek için mücadele eden bütün kardeşlerimden, Allah razı olsun”
‘Türk siyaseti adına utanıyorum’
Türkiye’nin bir deprem kuşağı üzerinde olduğunu ve atılacak her adımın bu gerçeğe uygun olması gerektiğini bildiklerini ifade eden Akşener, deprem üzerinden iktidara yüklendi. Akşener, şunları ifade etti:
“O gerçeğe uygun adımları atabilme aklını ve izanını, göstermemiz gerekiyor. Maalesef, depremi yaşadıktan sonra, bir süre konuşup sonrasında sanki hiçbir şey olmamış gibi davranılması vatandaşlarımızı daha büyük tehlikelerle baş başa bırakıyor. Metropolleri çeyrek asır, ülkeyi de 18 yıl yönetip, sizden, benden daha çok şikayetçi olan zihniyeti gördükçe, Türk siyaseti adına utanıyorum.”
‘Vatandaşların hayatını hiçe saymalarına şahit oldukça isyan ediyorum’
İsim vermeden Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın deprem olmasına rağmen partisinin kongresine katılmasını eleştiren Akşener, şunları dile getirdi:
Milletimiz acıyı topyekûn yaşarken, partisinin il kongresini iptal etmeyip, bir de sanki hiç sorumlulukları yokmuş gibi sadece geçmiş idareleri suçlayan, siyasi rantçıları gördükçe utanıyorum. Yapılan ihbarlara rağmen parmağını kıpırdatmayan bakanlıkları gördükçe, 21 yıldır toplanan deprem vergilerine rağmen bu meselede ciddi bir yol alamayan yönetim anlayışını izledikçe, koltuk meraklılarının, yandaş müteahhitleriyle el ele verip vatandaşlarımızın hayatını hiçe saymalarına şahit oldukça, isyan ediyorum.”
‘Depreme hazırlık için verilen tüm önergeleri reddeden hastalıklı kafaya isyan ediyorum’
“Bugüne kadar depreme hazırlık konusunda verilen tüm önergeleri reddeden hastalıklı kafaya, kentsel dönüşümü ranta, fırsatçılığa dönüştürenlere, imar barışı adı altında çürük binaları yasallaştıranlara, o binalarda kolon kesecek kadar, gözünü para bürümüşlere, isyan ediyorum.” diyen Akşener, yarından tezi yok Meclis’te bu konuda yeniden adımlar atacaklarını, daha ısrarcı olacaklarını söyledi.
‘Herkes elini taşın altına koymak zorunda’
Akşener, “Hangi partiye oy verirseniz verin, bu konudaki mücadelemizde yanımızda olun.” diyerek herkesin elini taşın altına koymak zorunda olduğunu başka yolun olmadığına vurgu yaptı.
‘Hesap sormazsanız bu felaket tabloları bitmeyecek’
Oy verilen siyasi partilerden hesap sorulması gerektiğini söyleyen Akşener, “ ‘Bugün millet için ne yaptınız?’ diye hesap sorun. Çünkü siz hesap sormazsanız, rant iştahıyla ve sorumsuzlukla gelen bu felaket tabloları bitmeyecek. Felaketin siyaseti olmaz. Biz bu konuda, hiçbir siyasi hesabın içinde olmayacağız.” dedi.
‘Ekonomi bizim umurumuzda değil diyorlar’
Döviz kurlarındaki artışa dikkat çeken Akşener, “Dövizin artması, hemen her ürünün fiyatının artmasına yol açıyor. Ama maalesef Damat Bakan oralı değil. Atadıkları, sözüm ona bağımsız, Merkez Bankası Başkanı da diyor ki: ‘Bizim bir döviz kuru hedefimiz yok.’ Hale bakar mısınız? Dolar 8.43 lira olmuş. Ekonomiden sorumlu olanlar, ‘Ekonomi bizim umurumuzda değil’ diyorlar.” diye konuştu.
‘Merkez Bankası Başkanına çaycın gibi davranmaktan vazgeç’
Merkez Bankası’nın görevinin fiyat istikrarını sağlamak olduğuna vurgu yapan Akşener, “Buradan Damat Bakan’ı uyarıyorum: Merkez Bankası Başkanı’na çaycın gibi davranmaktan vazgeç. Kayınpederinle birlikte geliştirdiğin, tarihteki tüm ekonomistleri mezarlarında ters döndüren, o meşhur, ‘faiz sebep, enflasyon sonuçtur’ teorinizi uygulamaktan artık vazgeç.” dedi.
‘Anlamanız için daha kaç babanın intihar etmesi gerekiyor?’
İktidara, döviz kurları artarken fiyat istikrarını sağlayamayacağını, enflasyonun durduramayacağını belirten Akşener, “Bunu anlamanız için daha kaç iş yerinin batması gerekiyor? Bunu anlamanız için, daha kaç kişinin işsiz kalması gerekiyor? Bunu anlamanız için, daha kaç babanın intihar etmesi gerekiyor?” diye sordu.
‘Sessiz kalmayacağız’
Pandemide vatandaşlara bütçeden yapılan doğrudan desteğin sadece 10 Milyar lirayken, bunun 19 katının “kodamanların” cebine girmesine sessiz kalamayacaklarını ifade eden Akşener, “Milletin parasını faize akıtırken, son derece cömert olan iktidarın, millete gelince cebinde akrep olmasına sessiz kalamayız. Kimse kusura bakmasın, sessiz kalmayacağız.” dedi.
‘O meşhur simit hesabını şimdi yap da göreyim!’
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “OECD ve IMF ölçeklerine göre iyiyiz.” dediğini aktaran Akşener, “Çok yazık. Bu söz bile, olup bitenden ne kadar habersiz olduğunu gösteriyor. Sayın Erdoğan: o iyi durumda olan Türkiye’de bugün asgari ücret aylık 270 dolar. Yani, günlük 9 dolar. Yani, 3 çocuklu bir aile için kişi başı günlük 2 dolar bile değil. Haydi, o meşhur simit hesabını, şimdi yap da göreyim! Sen farkında değilsin ama, birçoğu OECD üyesi olan 46 ülke, bu dönemde bizden çok daha iyi büyüme performansı gösterirken, Türkiye ekonomisi hızla, 1990’lı yıllara dönüyor.” şeklinde konuştu.
‘Milletimiz rahat bir nefes alana kadar da susmayacağım’
“Buradan Sayın Erdoğan’a sesleniyorum” diyen Akşener, “Milletimizin yaşadığı zorlukları gördükçe, sen keyifleniyor olabilirsin ama benim uykularım kaçıyor. O yüzden yine söylüyorum. Milletimiz rahat bir nefes alana kadar da susmayacağım.” dedi.
‘Bütçeyi Damat Bakanı sürecin dışında tutarak revize edin’
Akşener, atılacak adımların zor olmadığını belirterek, şu önerilerde bulundu:
“İlk iş, Merkez Bankası’nın üzerinden elinizi çekin. Geç alınan her kararın, maliyetinin daha ağır olduğunu unutma. Kurumlarla, muhalefet partileri de dahil, toplumun tüm kesimleriyle istişareye açık ol. Damadına söyle, beyanatlarına dikkat etsin, güveni bozan, yatırımcıyı tedirgin eden, gülünç ve sorumsuz sözler söylemesin. Şeffaf olun, açtığınız kara delikleri kapatın. Kamu özel iş birliği projelerini, varlık fonu operasyonlarını, devletin harcamalarını ve büyük müteahhitlere yapılan ödemeleri, çok açık bir biçimde ve milletin menfaatleri çerçevesinde yürütün. Borçlanma stratejinizi değiştirin. Dövize dayalı borçlanmayı, daha fazla arttırmayın. Damadının, 2021 yılı program hedefleri ve bütçe büyüklükleri anlamını yitirdi. Program ve bütçeyi, Damat Bakan’ı sürecin dışında tutarak revize edin.”
İktidara salgına karşı acil bir eylem planını devreye alma çağrısı
Havaların soğumasıyla birlikte tüm dünyanın yeniden pandemiye teslim olmaya başladığına işaret eden Akşener, “Türkiye’deki tablo da, geçtiğimiz Mart ve Nisan aylarındaki tabloyla benzemeye başladı.” dedi. İktidarı uyaran Akşener, şöyle konuştu:
“Pandemiyle mücadeleyi, Sağlık Bakanı’nın iletişim çalışmalarından ibaret saymak, milletimize pahalıya mal olur. Tarihteki örneklerden ve Avrupa’da yaşananlardan anlıyoruz ki; pandemide ikinci dalga daha tehlikeli oluyor. Bu kez daha erken davranmak, hemen harekete geçmek ve vaka sayıları zirve yapmadan, etkili önlemleri hemen devreye almak zorundayız.”
Virüsün, çevresinde en sıkı önlemlerin alındığını bildikleri halde Erdoğan’ın yakın mesai arkadaşlarına kadar ulaştığını hatırlatan Akşener, “Bu bile, başlı başına tehlikenin boyutunu, önlemlerdeki eksikliği işaret ediyor. O yüzden iktidarı, acil bir eylem planını oyalanmadan devreye almaya çağırıyorum.” şeklinde konuştu.
Sağlık Bakanlığı’nın, tüm verileri açık, eksiksiz ve güncel olarak paylaşması gerektiğini ifade eden Akşener, “Günde 20 bine yakın vaka varken, 2 bin vaka açıklarsanız; ne maskesiz gezenleri, ne de hınca hınç dolmuş toplu taşıma araçlarını engelleyemezsiniz. Ciddiyet insanı gerçekle yüzleştirir.” diye konuştu.
‘Millet Kürsüsü’nde hemşire Hazal Uğraş konuştu
Akşener, bu hafta “Milletin Kürsüsü’nde” cefekar sağlık çalışanlarının olacağını belirterek, sözü ve kürsüyü hemşire Hazal Uğraş’a bıraktı. Uğraş’ın ardından konuşmasına devam eden Akşener, Uğraş’a teşekkürlerini sunarak, “Bugüne kadar 100’ün üzerinde sağlık çalışanımızı kaybettik. 8 aydır bir ‘of’ bile demeden görevlerini yapıyorlar. Onlar bizim, pandemiyle mücadelede, en ön safta çarpışan kahramanlarımız.” dedi.
‘Yasaklar yerine doğru planlamayla çalışma saatlerini düzenleyin’
1 milyon sağlık çalışanı olduğunu, pek çoğunun ek mesai ücreti ödenmediğine vurgu yapan Akşener, şunları ifade etti: “Bazı sağlık çalışanlarının hesabınaysa dalga geçer gibi 7 lira yatırılıyor. Damat Bakan 100 milyarlık destek paketi açıklayacak ama sağlık çalışanına 7 lira düşecek… Ayıptır, ayıp. Böyle ciddiyetsizlik olmaz. Böyle devlet yönetilmez. Buradan iktidara sesleniyorum; Sağlık çalışanlarımızın, koruyucu malzemeleri, kendi imkanlarıyla temin etmeye çalışmaları, devlet için büyük bir ayıptır.”
Bu malzemelerin, hastanelere dağıtımının acilen sağlanmasını isteyen Akşener, “Vaka sayıları, sağlık çalışanlarımız arasında, giderek artıyor. İzin, istifa, emeklilik haklarıyla ilgili, devlete yakışmayan yasaklar yerine, doğru bir planlamayla çalışma saatlerini yeniden düzenleyin. Sağlık Bakanlığı, Covid-19’u, sağlık çalışanları için ‘Meslek hastalığı’ olarak kabul etmek zorunda.” dedi.
İyileştirilmiş ve Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem talebini yineleyen Akşener, “Milleti, devletiyle yeniden buluşturacak olan da budur” dedi.
Akşener, konuşmasının sonunda Uğur Işılak’ın son şarkısının sözlerini okuyarak, “Ben demiyorum kendi milletvekilleri diyor. AK Partinin artık ne bu ülkeye, ne de bu aziz millete verecek hiçbir şeyi kalmadı.” diye kaydetti.