Babacan: İnsan Hakları Eylem Planı AB’yi idare etmek için mi?

DEVA Partisi Genel Başkanı Babacan, açıklanan İnsan Hakları Eylem Planı’nın AB ile yürütülen sürecin bir parçası olduğunu öğrendiklerini belirtti.

Babacan, “Bir AB destek paketi var, o paketin içinde de bu reformların açıklanmasıyla ilgili unsur var. Bu açıklama bizim kendi vatandaşlarımız için mi, yoksa AB ile ilişkileri idare etmek için mi?” dedi.

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Muğla’da partisinin 1. Olağan Bodrum İlçe Kongresi’nde konuştu. Türkiye’nin zihniyet değişimine ihtiyacı olduğunu belirten Babacan, “İnsan Hakları Eylem Planı’nda masumiyet karinesi, ayrımcılık yasağı, hukuk güvenliği demişler. Bu ilkeler imzamız olan uluslararası sözleşmelerde de Anayasa’da da yazıyor. Yeni mi hatırlıyorsunuz?” dedi.

‘Kimsenin Türkiye’yi 1990’lı yıllara döndürmeye hakkı yok

Avrupa Birliği müzakerelerine başlarken 2002 yılında kendisinin de katıldığı bir toplantıda Kopenhag Zirvesi’nde iki yıllık reform sürecinin öngörüldüğünü belirten Babacan, şunları ifade etti:

“‘Eğer iki yılda Türkiye, Kopenhag siyasi kriterlerini yeterince karşılarsa tam üyelik müzakereleri başlayabilir’ denildi. İki yılda anayasal düzenleme ve yasal değişikliklerle yeterince karşılandı ve müzakerelere başladık. 2021 yılında 2002’den de geriye gidilmesi bizi üzüyor. Bu millet bunu hak etmiyor. Kimsenin Türkiye’yi 1990’lı yıllara döndürmeye hakkı yok.”

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, partisinin 1. Olağan Bodrum İlçe Kongresi’nde konuştu.

‘İnsan Hakları Eylem Planı AB’yi idare etmek için mi?’

Açıklanan reform paketinin AB ile yürütülen sürecin bir parçası olduğunu öğrendiklerine vurgu yapan Babacan, “Takvim sıkışmış. Bir AB destek paketi var, o paketin içinde de bu reformların açıklanmasıyla ilgili unsur var. Bu açıklama bizim kendi vatandaşlarımız için mi, yoksa AB ile ilişkileri idare etmek için mi? Yakında hepsi ortaya çıkar. Biz uygulamaya bakarız.” şeklinde konuştu.

Okulların kademeli açılması kararına da değinen Babacan, “Oyuncak gibi, bir açacağız bir kapatacağız dediler. Gençler sosyal medyada bununla dalga geçmeye başladı. Ağlanacak halimize gülmeye başladılar. Eskiden bir musluk reklamı vardı, aç-kapa-aç-kapa. Okullarla ilgili düzenleme o reklamı hatırlatıyor.” dedi.

‘Maharet okulları açmak değil, kapanmamasını sağlamak’

Okulların açılmasının doğru olduğunu ifade eden Babacan, “Mesele okulları açmakta değil, tekrar kapanmasını önlemekte. Okulları açtım demekle olmuyor, maharet tekrar kapanmamasında. Bu nedenle sağlık önlemleri azami ölçüde alınmalı.” dedi.

Ana hedefin tedbirlere uyularak okulların açık tutulması olduğunu belirten Babacan, “Bilgi ve veriler tüm süreçte şeffaflıkla paylaşılmadır. Eğitim açığının kapanması için cumartesi günleri de eğitime devam edilmeli ve öğretmenlere ek ücret ödenmelidir. EBA’ya erişim sıkıntısı 21. yüzyılda söz konusu olamaz, hızla çözülmelidir.” diye konuştu.

‘Hakikatin hiçbir suretiyle ilgilenmiyorlar’

Dar gelirli vatandaşa yapılan sınırlı yardımların “propaganda makinesi” çalıştırılarak duyurulduğuna işaret eden Babacan, “Oysa Türkiye, sosyal yardımların milli gelire oranı oldukça düşük bir ülke. Panayırlarda, lunaparklarda, sirklerde aynalar vardır. Bakınca farklı görürsünüz. Hakikatin hiçbir suretiyle ilgilenmiyorlar.” dedi.

Babacan, konuşmasına çevre sorunlarına değinerek devam etti. Vatandaşların sağlık ve refahının çevreyle ilgili risklere karşı korunması gerektiğini belirten Babacan, çevre kirliliğinin önlenmesi için doğal kaynakların ekolojik dengeye zarar vermeyecek biçimde kullanılmasını istedi.

Babacan, şunları kaydetti: “Bir zamanlar Türkiye’yi bol su kaynakları olan bir ülke diye bilirdik ama maalesef değil. Dikkat edilmezse ülkemiz on sene içinde su fakiri bir ülke olacak. Şimdiden harekete geçmeliyiz. Su yönetimi tek bir koordinasyonla ve havza bazında yapılmalı. Biz sadece temiz siyaset için değil, temiz hava ve temiz su için yola çıktık.”

Yeni1Mecra