HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Başaran, uzman çavuş Musa Orhan’ın tecavüzüne uğrayan İpek Er’in intihar ettiği gün çığlığının duyulduğunu belirterek, İstanbul Sözleşmesi uygulanmadığı için İpek Er’in intihara sürüklendiğini söyledi.
Başaran, Bakan Soylu’nun tecavüz olayının gündeme getirilmesine ilişkin partilerine yönelik suçlamalarına “Bizi sorgulayacak en son kişidir. Bugün bu olayın üstünü örtme çabası içinde olan kişiye hesap vermek zorunda değiliz.” yanıtını verdi.
HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, partisinin Genel Merkez binasında gündeme dair açıklamalarda bulundu. Başaran, sözlerine Batman’da 18 yaşındaki İpek Er’in uzman çavuş Musa Orhan tarafından tecavüz edildikten sonra intihar girişiminin ardından yaşamını yitirdiği olaya değindi.
Kadınlara yönelik tecavüzün yüzyıllardır bir savaş taktiği olarak kullanıldığını belirten Başaran, tarihin en eski savaşlarından dünya savaşlarına kadar bu durumun süregeldiğini söyledi. Başaran, Kürt illerinde yaşanan cinsel istismar ve tecavüz olaylarının da “özel savaş politikası” olarak uygulandığını ifade etti.
Sokağa çıkma yasakları döneminde Kürt illerinde özel harekat polislerinin yurttaşların yatak odalarına girip cinsiyetçi yazılamalarda bulunduğunu ve bu yazılamalar önünde poz verdiğini ifade eden Başaran, “90’lı yıllarda da bu özel savaş politikaları uygulanıyordu. Bunların en bilinen örneğinin Musa Çitil’in dosyasına yansıyan tecavüz vakalarıydı. Maalesef o olayda da tıpkı bugün Musa Orhan’da olduğu gibi bu meseleyi gündeme getiren gazeteciler hakkında soruşturma başlatıldı. Musa Çitil hakkında beraat kararı verildi.” dedi.
‘Korucuların tecavüz ettiği kadının ailesi 7 yıldır adalet arıyor’
Yine 2013 yılında Mardin’in Midyat İlçesi’nde korucuların kaçırarak tecavüz ettikleri bir kadınının ölümüne neden olduklarını belirten Başaran, “Kadının ailesi 7 yıldır adalet mücadelesi veriyor” dedi.
‘Polis Ercan Usluer’in nerede olduğu konusunda bilgi yok’
Kayyım atanan Mardin Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı Kent A.Ş.’de görev verilen polis memuru Ercan Usluer’in “tacizci” olduğunu söyleyen Başaran, “Bununla ilgili göstermelik cezalar verildi. Ama o dönmenden bu döneme Ercan Usluer’in nerede olduğu konusunda bilgi yok. Yine bir uzman çavuş Alpaslan Akbudak, 13 yaşındaki kız çocuğunu taciz etti.” ifadelerini kullandı.
‘İpek Er intihar ettiği gün sesini duyurdu’
Uzman çavuş Musa Orhan’ın tecavüz ettiği İpek Er’in defalarca başvuruda bulunduğunu ancak sesini ulaştıramadığını, çığlığını duyuramadığını ifade eden Başaran, şöyle konuştu: “Maalesef çığlığını intihar ettiği gün duyurdu. Uzman çavuşun kendisine gönderdiği mesajlara rağmen herhangi bir işlem yapılmadı. Alkollü olarak gösterildi ve korundu. Yetkililerden tek bir açıklama yapılmadı. Yetkililer ne yaptı? Olayın üstünü kapatmak için ellerinden geleni yaptılar. Çünkü tecavüze uğrayan bir Kürt kadınıydı ve bunu gerçekleştiren üniformalı bir uzman çavuştu. Genç kadının cenazesini ailesine saatlerce teslim etmediler. Karanlığın bu suçun üstünü örteceğini düşünerek, karanlıkta defnettiler.”
Bakan Soylu’ya yanıt: Bizi sorgulayacak en son kişidir
Başaran, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun olayla ilgili “Olayın bazı çevreler tarafından sürekli gündeme getirilmesinin temel nedeni HDP milletvekilinin ve diğer PKK’lıların yaptıklarının üstünü örtmektir. Tecavüze de şiddete de zerre kadar prim vermeyiz. Her ikisine de tabii ki hayır.” açıklamasına da yanıt verdi.
‘Hassasiyet failin kimliği’
Başaran, şunları ifade etti: “Biz kurulduğumuz günden bugüne, geldiğimiz gelenek ve birleşenlerimizin geldiği gelenek; onlarca yıldır kadın mücadelesi yürüten bir partiyiz. Amasız, fakatsız kadına karşı şiddet, taciz ve tecavüzün karşısında duruyoruz. Bizi sorgulayacak en son kişidir. Bugün bu olayın üstünü örtme çabası içinde olan kişiye hesap vermek zorunda değiliz. Genç kadının abisinin polis olması kendileri açısından hassasiyet meselesiymiş. Genç kadının tecavüze uğrayıp, intihara sürüklenmesi bu kişilerin hassasiyeti değil, hassasiyet failin kimliği. Eğer gerçekten hassasiyetleri olsaydı bu meseleyi araştırır, cezalandırılması için ellerinden geleni yaparlardı. Eksik adalet, erkek adalet ne zaman geldi? Sosyal medyada paylaşım yaptıktan sonra lütfedip bu kişiyi tutukladır. Türkiye’de adalet sosyal medyada aranıyor. Adliye saraylarında adalet yok.”
‘İstanbul Sözleşmesi uygulansaydı kadınlar sosyal medyada adalet aramazdı’
Başaran, İstanbul Sözleşmesi’nden imzanın çekilmesine dair devam eden tartışmaları ve sözleşmenin hedef gösterilmesini de değerlendirdi. Sözleşmenin uygulanmadığına işaret eden Başara, “Eğer uygulansa bu genç kadın intihara sürüklenmezdi. Uygulansa kadınlar sosyal medyada adalet aramazdı. Neden kaldırmak istiyorsunuz? Derdiniz ne? İstanbul Sözleşmesi, kadına her türlü desteği sağlayın, toplumsal cinsiyet eşitliğine göre bütün alanları düzenleyin dediği için mi rahatsız oluyorsunuz? Sözleşmenin kaldırılması için bir manipülasyon çalışması yürütülüyor.”
‘Sözleşmeyi korumaya devam edeceğiz’
İstanbul Sözleşmesi’nin AKP MYK’sında tartışılacak bir konu olmadığını ifade eden Başaran, “Kadınların büyük mücadelelerle elde ettiği bir kazanımdır. Sözleşmeyi korumaya ve mücadele etmeye devam edeceğiz” dedi.
Belediyelerine yönelik kayyım politikalarına değinen Başaran, şu bilgileri aktardı:
“31 Mart seçimlerinde bin 389 belediye başkanından sadece 45’i kadındı. Bu 45 sayısından 24’ü HDP’liydi. Biz fiiliyatta eşbaşkanlık sistemini uyguladık. Kadın belediyeciliğini Türkiye ve dünyaya örnek olacak bir sistem inşa ettik. Kayyımların yarattığı tahribatın kadın cephesinden ne kadar büyük olduğunu biliyoruz.”
Kaynak: MA